Tevfik OVACIK
Köşe Yazarı
Tevfik OVACIK
 

Konfor Alanında İyiliğin Sultanı Olmak

Konfor Alanında İyiliğin Sultanı Olmak İyilerin rahat, gailesiz vurdumduymaz, kötülerin gayretli, karalı olduğu dönemlerden geçiyoruz. İyiler, her sorunu çözecek birileri olduğunu düşünüyor, kötüler çözdükçe sorunları etkili oluyorlar. İyiler, bir birinin kuyusunu kazıyor, kötüler onların kuyusunu kazıyor. İyiler, konuşuyor, fikirleri var düşünceleri var kötüler iş başında. İyiler, birbirinin açığı ile uğraşıyor, kötüler ekip ruhu ile çalışıyor. İyiler, iyiliklerini yeterli sayıyor, kötüler işlerinde en iyisini yapmaya çalışıyor. İyiler, rahat yaşamayı düşünüyor, kötüler iyilerin rahat yaşam arzusunu kullanıyor. İyiler, bana dokunmayan yılan bin yaşasın derken, kötüler işine gelene dokunabilen yılan gibi yaşıyor. İyiler, kendilerini garanti altına alacağım derken, kötüler onları konfor alanında kullanabilecekleri planlar yapıyor. İyiler, ne kadar değerli oldukları ispat etmeye çalışırken, kötüler onların değerine fiyat biçiyor. İyiler, içinde yaşadıkları kurumlarda ve toplumda takdir edilmeyi beklerken kötüler onları işine geldiği gibi takdir ederek kullanışlı hale getiriyor. İyiler, projelerin yıldızı olamaya çalışırken, kötüler o yıldızlardan kendi galaksisini oluşturuyor. İyiler, işler bitinceye kadar gayret ederken, kötüler işlerini sürdürülebilir kuralarla donatıyor. İyiler, haklı çıkmanın mücadelesinde eziyor ya da ezilirken, kötüler hedeflerine giden doğru yoları inşa ediyorlar. İyiler, alışkanlıklarını en doğru yol olarak dayatırken kötüler, hedefine giden en doğru yolu keşfediyorlar. İyiler, baktıkları yerleri doğru sanıyor, kötüler iyilerin görmediği her alanı yaşam alanı olarak görüyor. İyiler, işin görünen yüzü ile ilgilenirken kötüler hedeflerinin özünü yakalıyorlar. İyiler, gördüğüne inanmanın tembelliğini yaşarken, kötüler giydikleri iyilik elbiseleri iyilerin kahramanı oluyorlar. İyiler, kitap okuyor, kötüler kitapla âlemi ve insanı okuyorlar. İyiler, konuşuyor, kötüler iş yapıyor. Doğru yapan, doğruyu yaşayan iyiler yok mu var elbette. Adaleti, barışı, vicdanı, temiz çevreyi isteyen ve yaşayan, İyi bir eğitimi, refaha erişmiş bir toplumu inşa eden, Doğal beslenmeyi, sağlıklı yaşlanmayı sağlamak isteyen, Kendini ve çevresini aydınlatan, uyandırmak isteyen, İnsanı ve insanlığı yüceltmeyi, hedef seçmiş bu yönde plan ve proje yapan iyiler yok mu var elbette. Bu konuda çalışan, gayret eden yaşamını insana ve insanlığa vakfeden insanlar da var. Ama neden sonuçta kötü projeler daha çok başarılı oluyor. Adalet dengesini kaybediyor, vicdan zayıflıyor? Çevre bozuluyor? Irmaklar ve denizler kirleniyor? Ormanlar yanıyor? Açlığa, sefalete terkedilmiş, göçlere zorlanan, işgaller yaşayan, ölümü kurtuluş olarak görmek zorunda olan,  evladına emzirecek sütü olmayan anneler neden var? Karın tokluğuna çalışan yoksulluğa razı insanlar hala neden çoğunlukta? Refah güce sahip küçük bir azınlığın ayrıcalığı haline geliyor? Neden? Neden iyiler organize olamıyor? Ekipleşemiyor, kurumsallaşamıyor? Güç haline gelemiyor? Etkili sonuçlar doğuramıyor? Yukarıda saydıklarımı bir daha okuyalım lütfen? Biz iyi olmak konusunda ne kadar samimiyiz? Belki de insanlığın yerlerde sürünmesi,  iyi olanların insani değerlere verdiği kıymette samimi olmamalarıdır. Kötüler öncelikle güç olmayı çok iyi beceriyorlar. Kazançlarını çok iyi hesap ediyorlar ve iyileri kendi hedefleri doğrultusunda nasıl devşireceklerini çok iyi biliyorlar. Kişilerin ve toplumun gözünü boyama konusunda mahirler. Toplumun içinde çok küçük ama güçlü bir şekilde kullanabilecekleri insanları çok iyi seçiyorlar ve çok iyi ücretlendiriyorlar. Ve biliyorlar ki istedikleri zamanda kullanabilecekleri insanlar sırada bekliyor. Bencil, egoist, çıkarcı insanları çok iyi tanıyorlar. Bunlar, seçilmiş, atanmış, görevlendirilmiş iyi insanlar olabildiği, belirli faydalarla hedefleri doğrultusunda kullanabilecekleri iyi insanlar da olabiliyor. Onlar ki; iyiler ama fayda dünyasında kendi çıkarları için çevresini, memleketini, hatta kendini ipotek etmekten çekinmeyecek insanlar. Kötülerin en iyi yaptıkları iş,  iyi görünmeyi becerecek kabiliyete, araç ve gereçlere sahipler. Modern toplum da onlara hizmet ediyor. Daha doğrusu modern toplumu istedikleri gibi kullanabilecekleri bir yapıda kurguluyorlar. Bu konuda da insanın hırs ve arzularını kullanıyorlar. Hal böyle olunca insanlar devrimci oluyor ama yenilik yapamıyor. Ülkücü oluyorlar ama ülküleri yok. İnanıyorlar ama takva sahibi değiller. İdealistler ama konfor alanına hapisler. Vatansever ama bayrak sallamayı en iyi eylem görüyor, vatanı üzerine oynan oyunlardan bihaber. Kahramanca ölecek kadar cesaretli ruha sahipler ama kahramanca yaşatacak bilinçleri yok. Militanlar ama sağlanan imkânlarla harekete geçecek mecalleri yok. Dünya çapında en güçlüleri onlar ama gücünü kaybetme korkusu ile ipotek etmedikleri yerleri yok. Kariyer sahibi olanlar kötülerin ödülleri için sıraya girmişler. Ve bu ortamda iyilerin projeleri hayata geçemiyor. Sürdürülebilir insanlık hayal gibi. Doğal yaşam, sağlıklı yaşlanmak masala dönüyor. Estetik tevazu, nezaket artık ayaklar altında… Kötüler özgüven patlaması yaşıyor. Güç sarhoşu olmuşlar. İnsanlık uçuruma doğru sürükleniyor. Tek derdimiz kendimizi garantiye almak… İyiler parmakla gösterilecek kadar az. “Ben” kutsallaşırken “biz” yok oluyor.  
Ekleme Tarihi: 10 Ağustos 2025 -Pazar

Konfor Alanında İyiliğin Sultanı Olmak

Konfor Alanında İyiliğin Sultanı Olmak

İyilerin rahat, gailesiz vurdumduymaz, kötülerin gayretli, karalı olduğu dönemlerden geçiyoruz.

İyiler, her sorunu çözecek birileri olduğunu düşünüyor, kötüler çözdükçe sorunları etkili oluyorlar.

İyiler, bir birinin kuyusunu kazıyor, kötüler onların kuyusunu kazıyor.

İyiler, konuşuyor, fikirleri var düşünceleri var kötüler iş başında.

İyiler, birbirinin açığı ile uğraşıyor, kötüler ekip ruhu ile çalışıyor.

İyiler, iyiliklerini yeterli sayıyor, kötüler işlerinde en iyisini yapmaya çalışıyor.

İyiler, rahat yaşamayı düşünüyor, kötüler iyilerin rahat yaşam arzusunu kullanıyor.

İyiler, bana dokunmayan yılan bin yaşasın derken, kötüler işine gelene dokunabilen yılan gibi yaşıyor.

İyiler, kendilerini garanti altına alacağım derken, kötüler onları konfor alanında kullanabilecekleri planlar yapıyor.

İyiler, ne kadar değerli oldukları ispat etmeye çalışırken, kötüler onların değerine fiyat biçiyor.

İyiler, içinde yaşadıkları kurumlarda ve toplumda takdir edilmeyi beklerken kötüler onları işine geldiği gibi takdir ederek kullanışlı hale getiriyor.

İyiler, projelerin yıldızı olamaya çalışırken, kötüler o yıldızlardan kendi galaksisini oluşturuyor.

İyiler, işler bitinceye kadar gayret ederken, kötüler işlerini sürdürülebilir kuralarla donatıyor.

İyiler, haklı çıkmanın mücadelesinde eziyor ya da ezilirken, kötüler hedeflerine giden doğru yoları inşa ediyorlar.

İyiler, alışkanlıklarını en doğru yol olarak dayatırken kötüler, hedefine giden en doğru yolu keşfediyorlar.

İyiler, baktıkları yerleri doğru sanıyor, kötüler iyilerin görmediği her alanı yaşam alanı olarak görüyor.

İyiler, işin görünen yüzü ile ilgilenirken kötüler hedeflerinin özünü yakalıyorlar.

İyiler, gördüğüne inanmanın tembelliğini yaşarken, kötüler giydikleri iyilik elbiseleri iyilerin kahramanı oluyorlar.

İyiler, kitap okuyor, kötüler kitapla âlemi ve insanı okuyorlar.

İyiler, konuşuyor, kötüler iş yapıyor.

Doğru yapan, doğruyu yaşayan iyiler yok mu var elbette.

Adaleti, barışı, vicdanı, temiz çevreyi isteyen ve yaşayan,

İyi bir eğitimi, refaha erişmiş bir toplumu inşa eden,

Doğal beslenmeyi, sağlıklı yaşlanmayı sağlamak isteyen,

Kendini ve çevresini aydınlatan, uyandırmak isteyen,

İnsanı ve insanlığı yüceltmeyi, hedef seçmiş bu yönde plan ve proje yapan iyiler yok mu var elbette.

Bu konuda çalışan, gayret eden yaşamını insana ve insanlığa vakfeden insanlar da var.

Ama neden sonuçta kötü projeler daha çok başarılı oluyor.

Adalet dengesini kaybediyor, vicdan zayıflıyor?

Çevre bozuluyor?

Irmaklar ve denizler kirleniyor? Ormanlar yanıyor?

Açlığa, sefalete terkedilmiş, göçlere zorlanan, işgaller yaşayan, ölümü kurtuluş olarak görmek zorunda olan,  evladına emzirecek sütü olmayan anneler neden var?

Karın tokluğuna çalışan yoksulluğa razı insanlar hala neden çoğunlukta?

Refah güce sahip küçük bir azınlığın ayrıcalığı haline geliyor?

Neden?

Neden iyiler organize olamıyor? Ekipleşemiyor, kurumsallaşamıyor?

Güç haline gelemiyor? Etkili sonuçlar doğuramıyor?

Yukarıda saydıklarımı bir daha okuyalım lütfen?

Biz iyi olmak konusunda ne kadar samimiyiz?

Belki de insanlığın yerlerde sürünmesi,  iyi olanların insani değerlere verdiği kıymette samimi olmamalarıdır.

Kötüler öncelikle güç olmayı çok iyi beceriyorlar.

Kazançlarını çok iyi hesap ediyorlar ve iyileri kendi hedefleri doğrultusunda nasıl devşireceklerini çok iyi biliyorlar.

Kişilerin ve toplumun gözünü boyama konusunda mahirler.

Toplumun içinde çok küçük ama güçlü bir şekilde kullanabilecekleri insanları çok iyi seçiyorlar ve çok iyi ücretlendiriyorlar. Ve biliyorlar ki istedikleri zamanda kullanabilecekleri insanlar sırada bekliyor.

Bencil, egoist, çıkarcı insanları çok iyi tanıyorlar.

Bunlar, seçilmiş, atanmış, görevlendirilmiş iyi insanlar olabildiği, belirli faydalarla hedefleri doğrultusunda kullanabilecekleri iyi insanlar da olabiliyor.

Onlar ki; iyiler ama fayda dünyasında kendi çıkarları için çevresini, memleketini, hatta kendini ipotek etmekten çekinmeyecek insanlar.

Kötülerin en iyi yaptıkları iş,  iyi görünmeyi becerecek kabiliyete, araç ve gereçlere sahipler.

Modern toplum da onlara hizmet ediyor. Daha doğrusu modern toplumu istedikleri gibi kullanabilecekleri bir yapıda kurguluyorlar.

Bu konuda da insanın hırs ve arzularını kullanıyorlar.

Hal böyle olunca insanlar devrimci oluyor ama yenilik yapamıyor.

Ülkücü oluyorlar ama ülküleri yok.

İnanıyorlar ama takva sahibi değiller.

İdealistler ama konfor alanına hapisler.

Vatansever ama bayrak sallamayı en iyi eylem görüyor, vatanı üzerine oynan oyunlardan bihaber.

Kahramanca ölecek kadar cesaretli ruha sahipler ama kahramanca yaşatacak bilinçleri yok.

Militanlar ama sağlanan imkânlarla harekete geçecek mecalleri yok.

Dünya çapında en güçlüleri onlar ama gücünü kaybetme korkusu ile ipotek etmedikleri yerleri yok.

Kariyer sahibi olanlar kötülerin ödülleri için sıraya girmişler.

Ve bu ortamda iyilerin projeleri hayata geçemiyor.

Sürdürülebilir insanlık hayal gibi.

Doğal yaşam, sağlıklı yaşlanmak masala dönüyor.

Estetik tevazu, nezaket artık ayaklar altında…

Kötüler özgüven patlaması yaşıyor.

Güç sarhoşu olmuşlar.

İnsanlık uçuruma doğru sürükleniyor.

Tek derdimiz kendimizi garantiye almak…

İyiler parmakla gösterilecek kadar az.

“Ben” kutsallaşırken “biz” yok oluyor.

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve silifkesesimiz.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
https://jazziraes.com/ https://bramblesva.com/ https://seattledogresort.com/ https://bestlifecoachcollective.com/