Gaile Zamanında Tahterevalliye Binmek
Bir yarıyıl tatilinde dayım bize gelmişti.
Bana ve kardeşlerime bir tahterevalli yapmıştı.
Kurumuş yenidünya ağacımızın gövdesine, uzunca bir kalasın ortasını biraz oyup, ağaç gövdesinin ucunu hafif yuvarlatılarak inceltilmiş başlığına yerleştirdi. İkisinin arasına da kömür tozu ve az yağ koyarak kolay dönmesini sağlayacak mekanizmayı kurdu. Kalasın iki ucuna da düşmeyi engellemek için tutunacak kısa ağaç parçası çaktı.
Artık tahterevalli hazırdı. Önceleri üç kardeş sırasıyla binerken sonraları komşu çocukları arkadaşlarla da paylaşmaya başlamıştık.
Tahterevalli ile hem dönüyor hem de zıplıyorduk. Zıplama bize hem kontrol hem de hız ayarı yapma kolaylığı veriyordu.
Tabi biz artık yoruluncaya kadar oradan ayrılmıyor hem de diğer her şeyi unutuyorduk…
Tek gailemiz tahterevalli de daha hızlı, daha yüksek daha keyifli anlar yaşamaktı.
KİTAP VE VERDİĞİ MESAJ
Her ay Çalıkuşu okuma grubumuzla bir kitap okuyoruz. Bu hafta Ahmet Hamdi Tanpınar’ın “Saatleri Ayarlama Enstitüsü” adlı romanı okuduk.
Kitabı okurken açıkçası zorlandım. Okuduklarımı anlamlandırmak kolay değildi.
Çok tahlil vardır. Mekân, ortam, olgu, yaşam, iletişim, çatışma, dayanışma, gözlem, analiz, doğu, batı, yoğun bir gündelik yaşamı anlatılıyordu.
Satır aralarından zorlayarak anlamaya çalıştığımıza göre, ülkede; Osmanlı’nın son dönemi, İkinci Meşrutiyet, Balkan harbi, Birinci dünya savaşı, Kurtuluş savaşı, Cumhuriyetin ilanı, İkinci dünya savaşı,
Çok partili dönemler yaşanırken kitap aynı ülkede farklı dünyaların gailelerini anlatıyordu.
İnsanlar binmişler bir tahterevalliye, kısa yoldan zenginlik, hurafe, güzellik, makam, aile ve toplum için basit entrikalar, aşk, nefret, sevgi gibi güncel insani çatışmalarla kendilerine bir düzen kurmuşlar.
Hep beraber konuştukça kitap bir manaya büründü.
Öyle basit insan davranışlarını anlatmak için yazılmamış
Hoşça vakit geçirmek için zaten kitap ağır gibi duruyor.
Kitabı ülkemiz ve dünya düzeninde değişikliklerle beraber okursak çok farklı bir boyuta dönüşüyor.
Dünyada bir düzen kuruluyor ama düzenin asıl sahibi olması gereken insanlar binmişler bir tahterevalliye dönüp duruyorlar.
Tahterevalli ile bir yere gitmek mümkün değil.
Bir yere gidecekleri yolundan alıkoymak için çok önemli bir oyun mekanizması.
Ülkemiz ve dünyadaki gelişmeler olurken aslında kişisel davranışlarımız, zevklerimiz, duygusal tavırlarımız bizi asıl gaile noktasından alıkoyuyor.
Aslında kitap anlık bir dünyayı yazmıyor.
Zaman ve mekân ötesi bir dünyayı işaret ediyor.
“Saatin kendisi mekân, yürüyüşü zaman, ayarı insan” derken üstat aslında irademizin yaşamın asıl gücü olduğunu da anlatıyor.

Bir tahterevalli kurulmuş hoşça vakit geçiriyoruz.
Ama zaman birilerine hizmet ediyor, tahterevallidekiler hariç…
Şimdi dünya düzenine bakıyorum da insanlığın çoğunluğu tahterevalliye binmişler,
İnsanlık iradesini ele geçirme üzerine bir algı yönetimi yapılıyor.
Artık hepimiz bir tahterevallin ucuna binmişiz döndükçe kendi hayatımızı inşa ettiğimizi düşünüyoruz.
Oysa kendi hayatlarını kurarken insanlığı iradesiz bırakanları fark etmiyoruz bile.
Hepimizin hoşuna gidecek hepimiz isteklerine uygun tahterevalliler kurulmuş.
Saatleri artık onların düzenine yetişmek için kullanıyoruz.
Saniyeler sırtımızdaki motivasyon kırbacı haline gelmiş.
Ne ileri gidiyor ne geri, Saatleri Ayarlama Enstitüsü’nün ceza kesmesine gerek yok.
Çünkü zamanımızda geç kalanı açlık, yokluk, ya da yoksunlukla cezalandırıyorlar.
Üstelik kendi irademizin gailesini unuttuk başkalarını gailelerini gerçekleştirmek için koşturuyoruz.
Bize bir tahterevalli kurmuşlar.
Daha modern insan olmamız,
Daha çok tüketmemiz,
Daha çok bölünmemiz,
Daha bir birey olmamız,
Daha bir yalnızlık,
Daha az sosyalleşme,
Daha az dayanışma,
Daha az tamamlanma,
Daha az yardımlaşma
Sadece onların ihtiyacını karşıla yeter.
Tik, tak, tik tak, tik tak
Duvarda eski saatlerin sarkacı gibi.
Zaman çok önemli ama kendimize ayırabildiğimiz zamanlar yok denecek kadar az,
Bireyi ilahlaştırırken aslında yalnızlaştıran bir düzen,
Yani daha kolay kullanılabilen birey…
Aslında Ahmet Hamdi Tanpınar ‘’Saatleri Ayarlama Enstitüsün’ ’de saatinin ayarı bozulanlara ceza kesiyorlardı ama şimdi cezayı kesenlere ödemeyi irademizi teslim ederek yapıyoruz.
Kendi gailemize düşme zamanımızı hatırlatma adına bizi bize gösteren güzel bir kitaptı.
Hatta evrensel olarak insanın acizleşmesine dikkat çekme açısından da çok önemli bir kitaptı…
