İlker SARI
Köşe Yazarı
İlker SARI
 

TOROSLAR'DAN TANRI DAĞLARI'NA

TOROSLAR'DAN TANRI DAĞLARI'NA Toroslar’ın serin yamaçlarında, keçi seslerinin ve rüzgârın ezgisiyle büyüyen bir Yörük çocuğuydu o. Güneşin alnında yoğrulmuş, dağların sertliğini, çadırın sıcaklığını, ateşin etrafında anlatılan efsaneleri içine çekmişti. Belki küçük yaşta fark etmedi ama o dağların yüce sessizliğinde, binlerce yıllık bir mirasın yankısı vardı: Orta Asya’dan gelen rüzgârın sesi. Yıllar geçti. Zaman onu Toroslar’ın eteklerinden aldı, Tanrı Dağları’nın eteklerine kadar götürdü. Gittiği her yerde aynı yıldızlara baktı, aynı ayı izledi. Fark etti ki, Tanrı Dağları’nın doruklarındaki karla, Toroslar’ın doruklarındaki kar aynı beyazlıktaydı. İkisi de aynı hikâyenin iki sayfasıydı: Türk’ün kadim yürüyüşü, Yörük’ün bitmeyen göçüydü bu. Bişkek’te bir çadır gördü. Üzerinde eski desenler, keçeden yapılmış motifler vardı. Kadınlar kilim dokuyor, erkekler at koşturuyordu. O an anladı ki Yörüklük bir coğrafya değil, bir ruh meselesiydi. Çadır değişir, dağ değişir ama öz değişmez. Toros’tan Tanrı Dağları’na kadar aynı türkü söylenir: Özgürlük, emek ve onur türküsü. Bugün şehirlerin gürültüsü içinde, o Yörük çocuğu belki artık bir masal kahramanı gibi görünür. Ama o ruh hâlâ içimizdedir. Bir yere sığamama, hep biraz yollarda hissetme hâli… İşte o, yüzyıllardır süren Yörüklüğün bize bıraktığı mirastır. Belki de hepimiz, bir yanımızla hâlâ Toroslar’dan Tanrı Dağları’na yürüyen o Yörük çocuğuyuz. Aradığımız ne bir yer, ne bir zaman; sadece kendi özümüzdür. Toroslar’dan Tanrı Dağları’na uzanan bu yol, sadece bir coğrafya yolculuğu değil; bir kök arayışı, bir kendini bulma hikâyesi. Çünkü bazen en uzak yolculuk, insanın özüne yaptığı yolculuktur. Toroslar’dan Tanrı Dağları’na uzanan bu başarı hikâyesi, coğrafyanın değil, iradenin eseridir. Aynı kökten gelen halkların ortak değerleri, bugün bilimde, sanatta ve kültürde yeni ufuklar açmaktadır.  
Ekleme Tarihi: 21 Ekim 2025 -Salı

TOROSLAR'DAN TANRI DAĞLARI'NA

TOROSLAR'DAN TANRI DAĞLARI'NA

Toroslar’ın serin yamaçlarında, keçi seslerinin ve rüzgârın ezgisiyle büyüyen bir Yörük çocuğuydu o. Güneşin alnında yoğrulmuş, dağların sertliğini, çadırın sıcaklığını, ateşin etrafında anlatılan efsaneleri içine çekmişti. Belki küçük yaşta fark etmedi ama o dağların yüce sessizliğinde, binlerce yıllık bir mirasın yankısı vardı: Orta Asya’dan gelen rüzgârın sesi.

Yıllar geçti. Zaman onu Toroslar’ın eteklerinden aldı, Tanrı Dağları’nın eteklerine kadar götürdü. Gittiği her yerde aynı yıldızlara baktı, aynı ayı izledi. Fark etti ki, Tanrı Dağları’nın doruklarındaki karla, Toroslar’ın doruklarındaki kar aynı beyazlıktaydı. İkisi de aynı hikâyenin iki sayfasıydı: Türk’ün kadim yürüyüşü, Yörük’ün bitmeyen göçüydü bu.

Bişkek’te bir çadır gördü. Üzerinde eski desenler, keçeden yapılmış motifler vardı. Kadınlar kilim dokuyor, erkekler at koşturuyordu. O an anladı ki Yörüklük bir coğrafya değil, bir ruh meselesiydi. Çadır değişir, dağ değişir ama öz değişmez. Toros’tan Tanrı Dağları’na kadar aynı türkü söylenir: Özgürlük, emek ve onur türküsü.

Bugün şehirlerin gürültüsü içinde, o Yörük çocuğu belki artık bir masal kahramanı gibi görünür. Ama o ruh hâlâ içimizdedir. Bir yere sığamama, hep biraz yollarda hissetme hâli… İşte o, yüzyıllardır süren Yörüklüğün bize bıraktığı mirastır.

Belki de hepimiz, bir yanımızla hâlâ Toroslar’dan Tanrı Dağları’na yürüyen o Yörük çocuğuyuz. Aradığımız ne bir yer, ne bir zaman; sadece kendi özümüzdür. Toroslar’dan Tanrı Dağları’na uzanan bu yol, sadece bir coğrafya yolculuğu değil; bir kök arayışı, bir kendini bulma hikâyesi. Çünkü bazen en uzak yolculuk, insanın özüne yaptığı yolculuktur.

Toroslar’dan Tanrı Dağları’na uzanan bu başarı hikâyesi, coğrafyanın değil, iradenin eseridir. Aynı kökten gelen halkların ortak değerleri, bugün bilimde, sanatta ve kültürde yeni ufuklar açmaktadır.

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (3)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve silifkesesimiz.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Rıfat Yörük
(21.10.2025 11:19 - #2794)
"Bazen en uzun yolculuk insanın özüne yaptığı yolculuktur." Eyvallah İlker kardeşim. Toroslardan Tanrı Dağlarına selam olsun.
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve silifkesesimiz.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Güzide
(21.10.2025 14:29 - #2795)
Öykü tadında başlayıp deneme havasıyla biten güzel bir köşe yazısı olmuş. Belliki yazarımız Türklüğü damarlarına kadar işlemiş. Yüreğine sağlık demek düşer bize.
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve silifkesesimiz.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Lerzan Özgenç
(21.10.2025 15:57 - #2797)
Teşekkürler örnek bir yazı olmuş isteyince herşey aydınlık oluyor. İyi çalışmalar diliyorum.
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve silifkesesimiz.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
https://jazziraes.com/ https://bramblesva.com/ https://seattledogresort.com/ https://bestlifecoachcollective.com/