Tevfik OVACIK
Köşe Yazarı
Tevfik OVACIK
 

İNSANLIK KODLARINI KAYBEDERKEN…

İNSANLIK KODLARINI KAYBEDERKEN…   Nasıl zamanları yaşıyoruz? Hızlanıyoruz, Daha çok sahip oluyoruz, Beklentilerimiz sürekli artıyor, Kendimizi başkalarıyla karşılaştırıyor, yarış atına dönüyoruz, Hızlandıkça değerler hükmünü kaybediyor… Güzel bir yolda hareket halinde olduğumuzu düşünelim; hızımız arttıkça etrafımızdaki değerli varlıkları daha az fark etmeye başlıyoruz. Hatta hızımız otobandaki bir araca döndüğünde çevremizden hatırımızda hiçbir şey kalmıyor. Sadece yola odaklanıyor, tabelaların gösterdiği yola teslim oluyoruz. Tabelaları kaçırırsak yolumuzu şaşırırız. Bir hedef var ona yetişmeliyiz. Ama yetiştiğimizde karşımıza bir hedef daha çıkıyor. Ona yetişmeliyiz. Geç kalırız yoksa. Bu bir sistemin parçası, yoksa sisteme seni dışlıyor. Hedefsiz kalınca hastalanıyoruz. Bazen öyle amaçlara sahip oluyoruz ki bir ömre sığmıyor. Kötü mü? Elbette insanın, toplumların hedefleri olmalı benim kastettiğim içinde değerleri öğüten hedefler olmamalı diyorum. O kadar hızlı bir yaşama zorlanıyoruz ki; önce kendimizden sonra sosyal yaşamdan, sonra da yaşamın ta kendisinden uzaklaşıyoruz. Ama neye yaklaştığımızı bilmeden uzaklaşıyoruz. Tüketim bu hızın lokomotifi olmuş. Daha çok tükettir, daha çok beklentiye sok, daha çok endişe, kaygı borç yükü ve tükenen varlıklarla beraber tükenen insan ve içindeki yaşamlar. Sorgusuz muhakemesiz, muhasebesiz insanın ve değerlerin öğütüldüğü bir sistem… Vahşi kapitalizm ve emperyal emeller, bireylerin ve toplumların sadece madden güçlenmelerini destekliyor, yoksa hiç olacakları bir hayata mahkûm olacakları bir sistem kurmuşlar. Bu sistemde çoluk, çocuk kadın yaşlı her türlü insan ve yaşam feda edilebilir… Sistem öyle kurulmuş… Koca Amerika Birleşik Devletleri, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinde Gazze’deki Vahşete karşı ateşkes talebini red edebiliyor. Bu adaletin, vicdanın, barışın, insanlığın, yaşam hakkının da reddidir. 10 Aralık’ı 71 yıl önce İnsan Hakları günü ilan eden Birleşmiş Milletler Bir devletin vetosu ile tamamen yok hükmüne düşmüştür. Sistem sadece güçlülerin varlığını koruyacak düzeyde kurulmuş. Birleşik Devletleri kuranlar bugünleri planlayarak o devleti kurmuşlardır. Bu bir defa daha ortaya çıkmıştır. İnsani değerlerin yok sayıldığı kapitalizm, sadece gücü ilahlaştırmıştır. Gücün her basamağı bulunduğu yere göre ilahlaştırılıp, olanlar da diğer güçlerin ayakta durması için gerekli payandalar haline getirilmiştir. Güçlü devlet, güçlü şirketler; tabi ki kontrol edilebilir olmaları şartı ile küresel güçlerin yereldeki payandalarıdır. Demokrasi veya diktatörlük hangi sistem olursa olsun onların, gücün sürekliliği, devletleri ve toplumları yönetmek için araçlar haline getirilmiştir. Ondan dolayıdır ki dünya gelirinin çok büyük kısmı çok küçük bir azınlığın elindedir. Devletlerde de durum aynı, ülkemizde de durum faklı değil. *** Düşünün bugünlerde ülkemizde 2024 yılı için asgari ücret belirlenecek. Asgari ücret sadece bir rakamdan öteye değil. İnsanların yaşam şartları, çalışma koşulları, değerleri, hiç önemli değil. İşçi sendikaları rol yapıyor. İşveren sendikaları da öyle… Devlet de bu rolün üzerinden bir rol kapmaya çalışıyor. En iyisini verdik demeye çalışıyor. Neden küresel rekabette en önemli faktör olarak ucuz işgücü alınıyor. Verimlilik, katma değer, işçinin kendini geliştirmesi, çalışma şartları, şirketlerin sürdürülebilir kaliteye ve düzenli çalışma şartlarını temin etmesi konu dışı. Varsa yoksa emeği ucuza kapatmak. Yani küresel yarıştan kopmamak için en ucuz, en kalitesiz yöntem. Küresel güç de bunu istiyor. Payandalarına diyor ki; ne pahasına olursa ol maliyeti düşür. İnsanlık, adalet, vicdan ne olursa olsun. Bizim işveren ve işçi sendikaları ile hükümet de bu sisteme hizmet gereği halkın gözünü nasıl boyarız onun peşinde. Verimli işletmeler ve devlet kurmak, israfı önlemek insan kaynaklarının değerini ve kabiliyetini arttırmak çok da ciddiye aldıkları bir konu değil. Oysa dünyaya lider olacak bir ülkenin amacı; öncelikle başta insan kaynakları olmak üzere bütün kaynaklarının katma değerini yükseltmek olmalıdır. Hükümet, devlet, devletin organları valilik, kaymakamlık, sivil toplum örgütleri, sanayi odası ve ticaret odası olmak üzere odalar, kendi bulundukları yerde kafa kafaya verip insanı ve çalışma ortamlarını iyileştirmenin gayreti içinde olmalılar. Yoksa kapitalist sistem ve küresel ekonomik yapının, insanın ruhsal ve psikolojik kodlarını bozup onu birer yedek parça haline getirmekten başka hiçbir kuralı yok. Bizim tarihsel yapımızdan gelen insanı ve insanlığı yücelten, vicdanı toplumun merkezine alan, insanı değerli kılan yapımızı koruyarak, hatta geliştirerek ekonomik başarıları hazırlamalıyız. Yoksa kendinden ve yaşamdan kopmuş ruhu köle haline gelmiş insanlardan oluşan bir toplumla geleceğin Türkiye’sini inşa edemeyiz.  
Ekleme Tarihi: 10 Aralık 2023 - Pazar

İNSANLIK KODLARINI KAYBEDERKEN…

İNSANLIK KODLARINI KAYBEDERKEN…

 

Nasıl zamanları yaşıyoruz?

Hızlanıyoruz,

Daha çok sahip oluyoruz,

Beklentilerimiz sürekli artıyor,

Kendimizi başkalarıyla karşılaştırıyor, yarış atına dönüyoruz,

Hızlandıkça değerler hükmünü kaybediyor…

Güzel bir yolda hareket halinde olduğumuzu düşünelim; hızımız arttıkça etrafımızdaki değerli varlıkları daha az fark etmeye başlıyoruz.
Hatta hızımız otobandaki bir araca döndüğünde çevremizden hatırımızda hiçbir şey kalmıyor. Sadece yola odaklanıyor, tabelaların gösterdiği yola teslim oluyoruz. Tabelaları kaçırırsak yolumuzu şaşırırız.

Bir hedef var ona yetişmeliyiz.

Ama yetiştiğimizde karşımıza bir hedef daha çıkıyor. Ona yetişmeliyiz. Geç kalırız yoksa.

Bu bir sistemin parçası, yoksa sisteme seni dışlıyor.
Hedefsiz kalınca hastalanıyoruz.

Bazen öyle amaçlara sahip oluyoruz ki bir ömre sığmıyor.

Kötü mü? Elbette insanın, toplumların hedefleri olmalı benim kastettiğim içinde değerleri öğüten hedefler olmamalı diyorum.

O kadar hızlı bir yaşama zorlanıyoruz ki; önce kendimizden sonra sosyal yaşamdan, sonra da yaşamın ta kendisinden uzaklaşıyoruz. Ama neye yaklaştığımızı bilmeden uzaklaşıyoruz.

Tüketim bu hızın lokomotifi olmuş.

Daha çok tükettir, daha çok beklentiye sok, daha çok endişe, kaygı borç yükü ve tükenen varlıklarla beraber tükenen insan ve içindeki yaşamlar.

Sorgusuz muhakemesiz, muhasebesiz insanın ve değerlerin öğütüldüğü bir sistem…

Vahşi kapitalizm ve emperyal emeller, bireylerin ve toplumların sadece madden güçlenmelerini destekliyor, yoksa hiç olacakları bir hayata mahkûm olacakları bir sistem kurmuşlar.

Bu sistemde çoluk, çocuk kadın yaşlı her türlü insan ve yaşam feda edilebilir…

Sistem öyle kurulmuş…

Koca Amerika Birleşik Devletleri, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinde Gazze’deki Vahşete karşı ateşkes talebini red edebiliyor. Bu adaletin, vicdanın, barışın, insanlığın, yaşam hakkının da reddidir.

10 Aralık’ı 71 yıl önce İnsan Hakları günü ilan eden Birleşmiş Milletler Bir devletin vetosu ile tamamen yok hükmüne düşmüştür.

Sistem sadece güçlülerin varlığını koruyacak düzeyde kurulmuş.

Birleşik Devletleri kuranlar bugünleri planlayarak o devleti kurmuşlardır. Bu bir defa daha ortaya çıkmıştır.

İnsani değerlerin yok sayıldığı kapitalizm, sadece gücü ilahlaştırmıştır. Gücün her basamağı bulunduğu yere göre ilahlaştırılıp, olanlar da diğer güçlerin ayakta durması için gerekli payandalar haline getirilmiştir.

Güçlü devlet, güçlü şirketler; tabi ki kontrol edilebilir olmaları şartı ile küresel güçlerin yereldeki payandalarıdır.

Demokrasi veya diktatörlük hangi sistem olursa olsun onların, gücün sürekliliği, devletleri ve toplumları yönetmek için araçlar haline getirilmiştir.

Ondan dolayıdır ki dünya gelirinin çok büyük kısmı çok küçük bir azınlığın elindedir.

Devletlerde de durum aynı, ülkemizde de durum faklı değil.

***

Düşünün bugünlerde ülkemizde 2024 yılı için asgari ücret belirlenecek.

Asgari ücret sadece bir rakamdan öteye değil.

İnsanların yaşam şartları, çalışma koşulları, değerleri, hiç önemli değil.

İşçi sendikaları rol yapıyor.

İşveren sendikaları da öyle…

Devlet de bu rolün üzerinden bir rol kapmaya çalışıyor. En iyisini verdik demeye çalışıyor.

Neden küresel rekabette en önemli faktör olarak ucuz işgücü alınıyor.

Verimlilik, katma değer, işçinin kendini geliştirmesi, çalışma şartları, şirketlerin sürdürülebilir kaliteye ve düzenli çalışma şartlarını temin etmesi konu dışı.

Varsa yoksa emeği ucuza kapatmak.

Yani küresel yarıştan kopmamak için en ucuz, en kalitesiz yöntem.

Küresel güç de bunu istiyor. Payandalarına diyor ki; ne pahasına olursa ol maliyeti düşür.

İnsanlık, adalet, vicdan ne olursa olsun.

Bizim işveren ve işçi sendikaları ile hükümet de bu sisteme hizmet gereği halkın gözünü nasıl boyarız onun peşinde.

Verimli işletmeler ve devlet kurmak, israfı önlemek insan kaynaklarının değerini ve kabiliyetini arttırmak çok da ciddiye aldıkları bir konu değil.

Oysa dünyaya lider olacak bir ülkenin amacı; öncelikle başta insan kaynakları olmak üzere bütün kaynaklarının katma değerini yükseltmek olmalıdır.

Hükümet, devlet, devletin organları valilik, kaymakamlık, sivil toplum örgütleri, sanayi odası ve ticaret odası olmak üzere odalar, kendi bulundukları yerde kafa kafaya verip insanı ve çalışma ortamlarını iyileştirmenin gayreti içinde olmalılar.

Yoksa kapitalist sistem ve küresel ekonomik yapının, insanın ruhsal ve psikolojik kodlarını bozup onu birer yedek parça haline getirmekten başka hiçbir kuralı yok.

Bizim tarihsel yapımızdan gelen insanı ve insanlığı yücelten, vicdanı toplumun merkezine alan, insanı değerli kılan yapımızı koruyarak, hatta geliştirerek ekonomik başarıları hazırlamalıyız.

Yoksa kendinden ve yaşamdan kopmuş ruhu köle haline gelmiş insanlardan oluşan bir toplumla geleceğin Türkiye’sini inşa edemeyiz.

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (2)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve silifkesesimiz.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sezai
(10.12.2023 23:31 - #1062)
Yüreğine kalemine sağlık
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve silifkesesimiz.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
CELAL NECATİ ÜÇYILDIZ
(11.12.2023 08:59 - #1063)
birleşmiş milletler. ... kulağa hoş geliyor. ah güvenlik konseyi olmasa... alınan kararı birisi veto edince karar havada kalıyor. 0 beş ülke.. kahrolun emi.
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve silifkesesimiz.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.

deneme bonusu deneme bonusu https://playdotjs.com/ deneme bonusu veren bahis siteleri deneme bonusu veren siteler youtube mp3