Burhan ÜSKÜL
Köşe Yazarı
Burhan ÜSKÜL
 

ADAYLIK NASİP İŞİ Mİ?

SEÇİM YAZILARI - 6 ADAYLIK NASİP İŞİ Mİ? Seçimlere az bir zaman kaldı. Milletvekili aday listeleri de kesinleşmek üzere. Bir siyasi parti (MHP) evvelki gün kesin aday listesini açıkladı bile. Diğer siyasi partilerde de anlaşılan o ki son “rötuş”lar yapılmakta: Seçimlere kendi listeleri ile girecek olan da var, seçim ittifakı içerisinde ortak liste ile girecek olan da… Pazar günü itibariyle, siyasi partilerin milletvekilliği kesin aday listeleri kamuoyunun bilgisine ve takdirlerine sunulacak. Henüz adaylığı kesin olmayan aday adayları için heyecan dorukta olsa gerek. Kimi için hüsranla sonuçlanacak süreç… Kimi listedeki sırasını beğenmeyecek belki, kimi de bir zafer duygusu içerisinde olacak. Seçilebilecek sırada olmanın verdiği haklı gururu yaşayacak kimi de… Ancak; büyük bir çoğunluk da memnuniyetsiz kalacak. Bunca çabanın ve umudun karşılık bulmamasının verdiği hayal kırıklığı duygusu, kırgınlık ve belki de küskünlük yaratacak, gönüllerde. Şimdilerde aday adaylarının destekçilerine söyledikleri cümle çoğunlukla şu: “Nasipse adayız,”. Bu, kendi içerisinde bir umudu ve beklentiyi içerdiği kadar, aday adaylarınca destekçilerini motive etmeye dönük bilinçli bir şekilde kullanılan da bir söz. Adaylığın “nasip işi” olması, bir tevekkül duygusu ile de ilintili: “Ben yapmam gereken her şeyi yaptım, ulaşabildiğim herkese ulaştım, olası seçmenlerime vaatlerimi sundum, partimin üst düzey yöneticilerine de ulaştım, onların da takdirlerini kazandım. Artık gerisi ‘nasip işi’.” Buradan hareketle; Ercan Kesal’ın yazıp yönettiği “Nasipse Adayız”* isimli bir filmden bahsetmek istiyorum şimdi. Belki izleyenleriniz olmuştur. İzlemeyenlerinize -özellikle de aday adaylarına- bu hafta sonu bu filmi izlemelerini kesinlikle tavsiye ederim. Türkiye siyasetinde, adaylık meselelerinin adeta küçük bir panoraması, bu film: Dr. Kemal Güner, siyasete yeni girmiştir. Yaklaşan seçimlerde partisinin aday adaylarından birisidir. Kendini insanlara tanıtmak, onların desteğini almak için bir gece düzenler. Yemekli, sazlı-sözlü bir gecedir, bu. Amaç, insanların gözüne girmek, onların desteğini almaktır. Hem geceye ilerleyen saatlerde 1 numara da (genel başkan) teşrif edecektir. 1 numaranın gelmesi önemlidir, zira o gelirse aday adayının adaylığı artık kesindir. Hemşehri dernekleri, muhtarlar, sözü geçen hatırlı isimler de vardır gecede. Aday adayı, tam projelerini anlatmaya başladığı esnada yemek dağıtımı başlamıştır. Herkes yemeğe odaklanmıştır. Kimsenin Dr. Kemal Güner’i dinlediği yoktur. Çatal bıçak seslerinin arasından aday adayının belli belirsiz şunları söylediği duyulur: “Almak için değil, vermek için, hizmet sunmak için yapılan bir iş, bizim iş. Siyaseti bir menfaat aracı, bir çıkar aracı olarak görmeyen bir anlayışın sahibiyiz,” Gece ilerler, müzik başlar, insanlar gönüllerince eğlenmektedirler, kimsenin aday adayını umursadığı yoktur, artık. Dr. Kemal Güner’e birisi yanaşır, “Politika hakkındaki fikirleriniz nedir?” diye sorar, Dr. Kemal Güner biraz duraksar; sonra, pistte oynayan insanları göstererek, “Politika, günün sonunda halay…” der acı bir gülümseme ile. Gece daha da ilerler, herkes yemiş içmiş eğlenmiştir. Artık gece bitmek üzeredir, insanlar da çoktan evlerine gitmeye başlamıştır. Gecenin geç bir saatinde 1 numara (genel başkan) nihayet teşrif eder salona. Öncesinde katıldığı davetlerden dolayı biraz gecikmiştir, haliyle. Ama aday adayının da umudunu kırmak istemez tabii. Salona göz gezdirir, boş masalara bakar, ironik bir şekilde “Tabanla bağı koparmamak lazım tabii,” der ve aday adayını alnından öperek salondan ayrılır. Dr. Kemal Güner derin bir umutsuzluk ve hayal kırıklığı ile baş başa kalır, bütün bu çabanın boşa gittiği duygusunu iliklerine dek yaşar. Evet, esasında bu topraklarda birçok şey ‘nasip işi’. Belki bu, hak edenin hak ettiği yerlere kolayca ulaşamaması ile ilgili de bir durum. Bunu, Türkiye siyasetinde fazlasıyla görmek mümkün. Mesela; biz seçmenler olarak, Milletvekilliği aday listeleri neye göre belirleniyor biliyor muyuz? Bunun belirlenmesinin “objektif kriterleri” var mı mesela? İşin finansal boyutu peki? Bazı siyasi partilerde, listelerde istenilen sırada yer almak için kesenin ağzının aday adaylarınca açıldığı söyleniyor. Bazılarında “hatır-gönül” meseleleri de belirleyici, deniliyor. Bilgili ve deneyimli olmak, çalışkanlık, özveri gibi değerler bir tarafa, “birilerinin gözüne girmek”, birilerine tam bir sadakatle bağlı olmak mı aslolan? Filmdeki gibi, davetler vererek insanların gözüne girmeye çalışmak, insanlara deyim yerindeyse ‘‘yedirmek, içirmek’’, insanların gönlünü hoş tutmak, genel başkanın kendisine ve yakın çevresine ulaşıp bir şekilde diğer aday adaylarından bir adım öne geçmek… Türkiye siyasetinde alışılagelen ve artık garipsenmeyen, “olması gereken” olarak kabul edilen tutum ve davranışlar bunlar. Siyaset üzerinden bir güç ve menfaat elde etme isteği, aday adaylarını gerek finansal boyutta, gerekse psikolojik boyutta birtakım fedakarlıklar yapmaya sürükleyebiliyor. Göz önünde olmanın, herkesçe tanınacak olmanın cazibesi de eklenince tabii, aday adaylarında “bir şekilde hedefe ulaşmalı, istediğimi elde etmeliyim” duygusunu körüklüyor. İnsan, sonuçta egosu olan bir varlık. Ama bazen de istenildiği gibi yolunda gitmiyor işler. En nihayetinde, adaylık “nasip işi” oluyor. Günün sonunda, biz seçmenlerin kulaklarında ise aday adaylarının şu sözleri çınlıyor: “Almak için değil; vermek için, hizmet sunmak için yapılan bir iş, bizim iş. Siyaseti bir menfaat aracı, bir çıkar aracı olarak görmeyen bir anlayışın sahibiyiz.” *Nasipse Adayız, 2020 yapımı film. Yazan ve Yöneten: Ercan Kesal  
Ekleme Tarihi: 08 Nisan 2023 - Cumartesi

ADAYLIK NASİP İŞİ Mİ?

SEÇİM YAZILARI - 6

ADAYLIK NASİP İŞİ Mİ?

Seçimlere az bir zaman kaldı. Milletvekili aday listeleri de kesinleşmek üzere. Bir siyasi parti (MHP) evvelki gün kesin aday listesini açıkladı bile. Diğer siyasi partilerde de anlaşılan o ki son “rötuş”lar yapılmakta: Seçimlere kendi listeleri ile girecek olan da var, seçim ittifakı içerisinde ortak liste ile girecek olan da… Pazar günü itibariyle, siyasi partilerin milletvekilliği kesin aday listeleri kamuoyunun bilgisine ve takdirlerine sunulacak.

Henüz adaylığı kesin olmayan aday adayları için heyecan dorukta olsa gerek. Kimi için hüsranla sonuçlanacak süreç… Kimi listedeki sırasını beğenmeyecek belki, kimi de bir zafer duygusu içerisinde olacak. Seçilebilecek sırada olmanın verdiği haklı gururu yaşayacak kimi de… Ancak; büyük bir çoğunluk da memnuniyetsiz kalacak. Bunca çabanın ve umudun karşılık bulmamasının verdiği hayal kırıklığı duygusu, kırgınlık ve belki de küskünlük yaratacak, gönüllerde.

Şimdilerde aday adaylarının destekçilerine söyledikleri cümle çoğunlukla şu: “Nasipse adayız,”. Bu, kendi içerisinde bir umudu ve beklentiyi içerdiği kadar, aday adaylarınca destekçilerini motive etmeye dönük bilinçli bir şekilde kullanılan da bir söz. Adaylığın “nasip işi” olması, bir tevekkül duygusu ile de ilintili: “Ben yapmam gereken her şeyi yaptım, ulaşabildiğim herkese ulaştım, olası seçmenlerime vaatlerimi sundum, partimin üst düzey yöneticilerine de ulaştım, onların da takdirlerini kazandım. Artık gerisi ‘nasip işi’.”

Buradan hareketle; Ercan Kesal’ın yazıp yönettiği “Nasipse Adayız”* isimli bir filmden bahsetmek istiyorum şimdi. Belki izleyenleriniz olmuştur. İzlemeyenlerinize -özellikle de aday adaylarına- bu hafta sonu bu filmi izlemelerini kesinlikle tavsiye ederim. Türkiye siyasetinde, adaylık meselelerinin adeta küçük bir panoraması, bu film: Dr. Kemal Güner, siyasete yeni girmiştir. Yaklaşan seçimlerde partisinin aday adaylarından birisidir. Kendini insanlara tanıtmak, onların desteğini almak için bir gece düzenler. Yemekli, sazlı-sözlü bir gecedir, bu. Amaç, insanların gözüne girmek, onların desteğini almaktır. Hem geceye ilerleyen saatlerde 1 numara da (genel başkan) teşrif edecektir. 1 numaranın gelmesi önemlidir, zira o gelirse aday adayının adaylığı artık kesindir. Hemşehri dernekleri, muhtarlar, sözü geçen hatırlı isimler de vardır gecede. Aday adayı, tam projelerini anlatmaya başladığı esnada yemek dağıtımı başlamıştır. Herkes yemeğe odaklanmıştır. Kimsenin Dr. Kemal Güner’i dinlediği yoktur. Çatal bıçak seslerinin arasından aday adayının belli belirsiz şunları söylediği duyulur: “Almak için değil, vermek için, hizmet sunmak için yapılan bir iş, bizim iş. Siyaseti bir menfaat aracı, bir çıkar aracı olarak görmeyen bir anlayışın sahibiyiz,” Gece ilerler, müzik başlar, insanlar gönüllerince eğlenmektedirler, kimsenin aday adayını umursadığı yoktur, artık. Dr. Kemal Güner’e birisi yanaşır, “Politika hakkındaki fikirleriniz nedir?” diye sorar, Dr. Kemal Güner biraz duraksar; sonra, pistte oynayan insanları göstererek, “Politika, günün sonunda halay…” der acı bir gülümseme ile. Gece daha da ilerler, herkes yemiş içmiş eğlenmiştir. Artık gece bitmek üzeredir, insanlar da çoktan evlerine gitmeye başlamıştır. Gecenin geç bir saatinde 1 numara (genel başkan) nihayet teşrif eder salona. Öncesinde katıldığı davetlerden dolayı biraz gecikmiştir, haliyle. Ama aday adayının da umudunu kırmak istemez tabii. Salona göz gezdirir, boş masalara bakar, ironik bir şekilde “Tabanla bağı koparmamak lazım tabii,” der ve aday adayını alnından öperek salondan ayrılır. Dr. Kemal Güner derin bir umutsuzluk ve hayal kırıklığı ile baş başa kalır, bütün bu çabanın boşa gittiği duygusunu iliklerine dek yaşar.

Evet, esasında bu topraklarda birçok şey ‘nasip işi’. Belki bu, hak edenin hak ettiği yerlere kolayca ulaşamaması ile ilgili de bir durum. Bunu, Türkiye siyasetinde fazlasıyla görmek mümkün. Mesela; biz seçmenler olarak, Milletvekilliği aday listeleri neye göre belirleniyor biliyor muyuz? Bunun belirlenmesinin “objektif kriterleri” var mı mesela? İşin finansal boyutu peki? Bazı siyasi partilerde, listelerde istenilen sırada yer almak için kesenin ağzının aday adaylarınca açıldığı söyleniyor. Bazılarında “hatır-gönül” meseleleri de belirleyici, deniliyor. Bilgili ve deneyimli olmak, çalışkanlık, özveri gibi değerler bir tarafa, “birilerinin gözüne girmek”, birilerine tam bir sadakatle bağlı olmak mı aslolan? Filmdeki gibi, davetler vererek insanların gözüne girmeye çalışmak, insanlara deyim yerindeyse ‘‘yedirmek, içirmek’’, insanların gönlünü hoş tutmak, genel başkanın kendisine ve yakın çevresine ulaşıp bir şekilde diğer aday adaylarından bir adım öne geçmek…

Türkiye siyasetinde alışılagelen ve artık garipsenmeyen, “olması gereken” olarak kabul edilen tutum ve davranışlar bunlar. Siyaset üzerinden bir güç ve menfaat elde etme isteği, aday adaylarını gerek finansal boyutta, gerekse psikolojik boyutta birtakım fedakarlıklar yapmaya sürükleyebiliyor. Göz önünde olmanın, herkesçe tanınacak olmanın cazibesi de eklenince tabii, aday adaylarında “bir şekilde hedefe ulaşmalı, istediğimi elde etmeliyim” duygusunu körüklüyor. İnsan, sonuçta egosu olan bir varlık. Ama bazen de istenildiği gibi yolunda gitmiyor işler. En nihayetinde, adaylık “nasip işi” oluyor.

Günün sonunda, biz seçmenlerin kulaklarında ise aday adaylarının şu sözleri çınlıyor: “Almak için değil; vermek için, hizmet sunmak için yapılan bir iş, bizim iş. Siyaseti bir menfaat aracı, bir çıkar aracı olarak görmeyen bir anlayışın sahibiyiz.”

*Nasipse Adayız, 2020 yapımı film. Yazan ve Yöneten: Ercan Kesal

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (2)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve silifkesesimiz.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
RUMUZ: BUNLARI GÖNDERİYOR MUYUZ?
(08.04.2023 12:43 - #516)
Seçilenlerin bir dönemde alacağı maaşın 5-10 katının seçilmek için harcandığı bir ülkede, siyaset rant aracı olmaktan öteye gidebilir mi?
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve silifkesesimiz.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Emin Güleç.
(08.04.2023 13:05 - #517)
Genel Merkezlerin; Siyasi partilerde, son yıllarda aday listesi yapmak temel mesele oldu. Geçmiş yıllarda telefonların dışında iletişim kurmak lanağı yokken bile tüm üyelerle önseçim yapmak kimsenin aklına gelmezdi, bazen adayları partili üyeler, akil insanlar mutlaka Sen olmalısın dedikleri kişileri aday listesinin uygun seçilecek yerine de yerleştirildi. Günümüzde merdivenle çatıya çıkanın ilk işi merdiveni çatıya çekerek, başkalarının seçilmemesinin önüne geçer oldu. Üyelerin, STK örgütlerinin tüm adayları birlikte, Önseçim mutlaka yapmalıdır.
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve silifkesesimiz.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.

deneme bonusu deneme bonusu https://playdotjs.com/ deneme bonusu veren bahis siteleri deneme bonusu veren siteler youtube mp3