Kira ve Faturalar
Eskiden “eli ekmek tutan yaşar” denirdi, şimdi ise “ekmeği bulabilen yaşar” demek daha doğru. Bugünkü yazımızda üç örnek maaşla Türkiye’nin alım gücünü göstereceğiz. Verilere göre en düşük emekli maaşının 15.000 TL olduğu söyleniyor. Ancak dul, yetim, malüllük gibi maaşlar daha da düşük. Emekli kategorisinde yer alan bu maaşlar, kurumlar tarafından kabul edilse de medya veya siyaset alanında birim fiyatı manipüle ederek en düşük maaşı çoğunlukla 15.000 TL denilmektedir. Asgari ücret ise 22.104,67 TL’dir. Düşünün ki bu kesimlere yılda bir kere zam yapılacaktır. Meslekler açısından ise sadece en düşük memur maaşı ise 43.726 TL alındığı bilinmektedir.
Üstelik alınan maaşın nereye, nasıl yettiği de ayrı bir muamma. Gelin 3 farklı maaş üzerinde 1 kişinin alım gücü olarak hesap yapalım. Yapılan bu hesaplar çevreden duyulana göre ve bizzat yaşayarak da oluşturulan ortalama fiyatlar olarak kabul görülmektedir.

Bir kişinin sadece temel ihtiyaçlarından bazıları olan temel fatura ve kira tablosunun aylık gideri 12.255 TL’dir. Aylık temel gıda ve diğerleri olan tabloda bir kişinin aylık gideri ise 12.525 Tl’dir. Bu duruma göre ikisinin toplamı 24.780 TL yapmaktadır. Söz konusu üç maaşa göre emekli ve asgari ücretli yaşamıyor demektir. Kabaca ölüdür! Eğer hayatını devam ettiriyorsa mucizedir!.. Memur ise zar zor geçindiği ortadır. Şayet temel fatura ve kira tablosunu 3 kişilik bir ailenin olduğunu sadece bir kişinin çalıştığını düşünürsek; 2 adet telefon faturası, elektrik ve su faturasında da artış görünecektir. Bu durumda 2X350=700 TL telefon parası, su ve elektriği de sadece 2 ile çarparsak 400+950X2=2700 TL artış olmaktadır. Aynı zamanda temel gıda ve diğerleri olan giderlerin hepsinde aynı artış beklenmesi doğaldır. Bu da demek oluyor ki 3X12.525= 37.575 TL’dir. Dolayısıyla 3 kişilik bir ailenin temel aylık harcama tablosu toplamda 52.530 TL olarak görünmektedir. Zaten Türk-İş verisine göre yaptığı 4 kişilik yoksulluk sınırı 81.734 TL olduğunu söylerken bekâr bir çalışanın aylık maliyetini 32.463 TL olarak açıklamıştır. Ne kadar doğru ve yanlış olduğu konusunda hesaplamalar ve harcamalarınızla da ortadır.
Bu hesaplamalar zorunlu, diğer harcamalar ve sosyal hayatı saymıyorum bile... Bu durumda 3 farklı maaş alan kişilerin maaşı bir yaşam standardı değil, hayatta kalma mücadelesidir. Görünürde memur maaşı diğerlerine göre şanslı görülebilir ancak bu durumda bile susmayı tercih etmemeliyiz.
3 kişiden fazla olan aileler için tablo daha da karanlık. Bu uçuruma rağmen, faturalar, gıda, diğer harcamalar ve kira fiyatlarının denetleneceği sürekli hükümet yetkilileri tarafından açıklansa da süreçler uzamaktadır. Mahkemeler ve arabulucu tarafından çözümlenmeye çalışılsa da çoğu zaman ya uygulanmıyor ya da uygulanamıyor. Sebepleri zaman aşımı, enflasyon, SGK ve Bağkurlu olan herkesin zengin görünmesi gibi bahanelerdir.
Bu durumda asıl soru şu: Neden maaşlar, faturalarla uyuşmuyor? Neden temel ihtiyaçlar için bir standart yok? Neden yaşamak, sadece şanslı olanların lüksü haline geldi?
Bir ülkede elektrik ve internet “zorunlu ihtiyaç” ise, bu hizmetlere ulaşmak da anayasal bir güvenceyle sağlanmalı. Kira, gıda, sağlık gibi kalemler için belirli bir yaşam endeksi oluşturulmalı ve maaşlar bu endekse sabitlenmeli. Yani mesele sadece rakamlar değil; mesele, o rakamların bir yaşam kurmaya yetip yetmediği. Çünkü dava açsan yıllar sürüyor, açmasan ayrı bir dert. Hak aramak artık lüks, faturalar can yakıyor, işsizlik problemi ve kirada oturmak bile artık riskli.
Sistem “en az” rakamlarla bir yoksulluğu yönetmeye çalışıyor ama kimse “en az insanlık” ile yetinmiyor artık. Yarın için umut kuramayan bir toplumda bugün anlatılan kalkınma hikâyeleri sadece birer masal olarak kalıyor.
Emeklilere ve memura yılda iki, asgari ücretlilere yılda sadece bir kez zam yapılıyor. Peki, fatura, gıda? Onlar her ay artıyor. Bu cümle bile, başlı başına sosyal adaletsizliğin ifadesi. Peki ya kiralar?
Peki ya emekli maaşı?
Aynı dönemde bir yılda bir kez yapılan zamla diyelim ki %25 artış geldi. 15.000 TL maaş alan bir emeklinin zammı: Yeni maaş = 15.000 + (15.000 × 0,25) = 18.750 TL
Peki ya Asgari ücretli maaşı?
Aynı dönemde bir yılda bir kez yapılan zamla diyelim ki %25 artış geldi. 22.104,67 TL maaş alan bir emeklinin zammı: Yeni maaş = 22.104,67 + (22.104,67 × 0,25) = 27.630,84 TL
Peki, fatura ve diğer kalemler?
Muamma. Gelecek için her birey tarafından çırpınma.
Peki ya Kira artışı?
Tefe-Tüfe oranına göre mi? Enflasyon mu? Yoksa aylık/yıllık olarak mı? Yoksa bilgi kirliliği olan %25 ile %65,50 arasında gel-git mi karar verecek? Türkiye’de kira oranı neye göre karar verildiği açıklandı. Değişiklik olmadıysa bir önceki yılın 12 aylık ortalama TÜFE oranını geçemez. Örneğin bizim ev kirası 2025 Haziran ayı itibarıyla kira artış oranı %45,80. Yeni kira = Mevcut kira × (1 + (TÜFE / 100)) yani 9.000 × (1 + 0.4580) ≈ 9.000 × 1.458 = 13.122 ₺. Evet, yanlış görmediniz. Kira sadece bir gecede 4.122 TL artıyor.
Ne Yapılabilir?
- Kira artışı, faturalar, gıdalar ve diğer harcamalar maaş artışına endekslenmeli.
- Zamlar emekli, memur, işçiye eşit şekilde 3 kez gözden geçirilmeli. Çünkü geçim koşulları artık yılda bir değil, her ay değişiyor.
- Elektrik, su, internet gibi hizmetlerde “sosyal tarife” uygulanmalı. Emeklisinden işçisine kadar asgari düzeyde destekli kullanım sağlanmalı.
