Kaldırım ve Park, Çile mi?
Silifke, kafeler bölümü, Göksu Nehri kıyısında yürüyüş yolları ve parklarıyla adeta “nefes borusu” gibi bir kent güzelliğine sahip. Ama işte mesele de burada başlıyor: Kentin nefes borusu sıkışmış durumda. Neden mi? Gelin büyük çileleri yeniden okuyalım.
Kafeler Bölümünün Park Sorunsalı: “İki Şeritli Yolun Tek Şeridi”
Silifke’deki “kafeler bölümü”, son haftalarda adeta bir kent laboratuvarı oldu. Belediye yol yaptı, boyadı, iki şerit açtı. İlk bakışta şehre “Avrupa dokunuşu” geldiğini düşünenler yanılmasın; zira sorunlarımız da en az yollarımız kadar çift şeritli. Hatta iki şeritliden daha fazla demek doğru olur. Yeni yol geniş, pırıl pırıl… Ama arabalar sanki “tek şerit yasa”sına uymak için özel çaba gösteriyor.
Trafik polisleri sessiz, ama motorcular geçti mi hop! Ceza, uyarı, tutanak. Soruyorum: Arabaların, kaldırım ve şeritin diğer yolunu işgal ettiğinde görmezden gelmek; motosikletliye “sinek ikramiyesi” muamelesi yapmak hangi trafik felsefesine sığar? Belki de bu, “adalet terazisinin motor gücüyle çalıştığı” yeni bir uygulamadır.
Silifke’de eşitlik var: “Tekerleğin büyüğü haklıdır.”

Engelli Rampaları: “Var İdi, Yok Oldu”
Kaldırımlar arabayla, motorla dolu, tekerlekli sandalye rampaları kaldırılmış. Toprak kazılar, inşaat bariyerleri, uyarı levhası olmayan geçitler! Normal vatandaş için bile cambazlık isteyen bu ortamda, tekerlekli sandalyedeki bir yurttaşımızı düşünün. Demek ki “eşitlik” kavramını yanlış anlamışız; herkes aynı çileyi çeksin diye rampaları da kaldırmışız! Mizah gibi ama maalesef trajedi.
Anahtar Nerede Başlar?
Silifke bazı esnafları, kaldırımı dükkân uzantısı sanıyor. Masa-sandalye, tabela, şemsiye… Oysa hukuk şunu söyler: mülkiyet “anahtar kapıya takıldığı” yerde başlar. Peki belediye işgaliye parası alıyorsa, neden sınır çizgisi tabelaları yok?
İşgaliye parasını ödeyen esnaf, kaldırımı kendi tapulu malı gibi kullanmalı mıdır? Kullanım şartları nelerdir? Soruyorum: Eğer onların mantığı doğruysa, biz de ev kiracıları olarak apartman girişini sergi alanına çevirebilir miyiz? Vergi de işgal de aynı…

Sonuç Yerine:
Silifke’nin kafeler bölümü ve Göksu Nehrinin yürüyüş yolu estetik olarak güzelleştirme çalışmaları olabilir. Ama bunun arkasına sığınılır mı? Kentsel yaşam sadece boya ve asfaltla olmaz; adaletli trafik denetimi, engellilere erişim hakkı ve kamusal alanın doğru kullanımı olmadan şehir, süslenmiş ama nefes alamayan bir bedene dönüşür.
Belki de Silifke’nin yeni tabelası şöyle olmalı:
“Göksu kıyısına hoş geldiniz: Arabalar park eder, yayalar cambazlık yapar, motorcular cezayı yer.”
Survivor yarışmasını hazırlanıyorsunuz. Bu yüzden çile çekmeniz önemlidir.
