Hayatta Nasıl Kalınmalıdır -4
Lise dönemi, bireyin içsel potansiyelinin farkına vardığı ve geleceğine dair ilk somut adımları attığı evredir diyebiliriz. Ancak mevcut sistem herkesi aynı kalıba sokmakta; öğrencilerin yeteneklerine değil, sınav başarılarına göre odaklandırmaktadır. Oysa Finlandiya, Almanya gibi ülkelerde uygulanan çift yönlü sistemler hem akademik hem mesleki olarak bireylerin daha üretken ve özgüvenli olmasına katkı sunmaktadır. Bu noktada, liyakat en büyük sorunlardan biridir. Alanında uzman olmayan eğitimcilerin sistemin içerisine alınması sadece bireysel değil, toplumsal çöküşe zemin hazırlar. Gençler için mesleki güvenceler sunulmalı ve eğitimde referans değil, yeterlilik esas alınmalıdır. Ayrıca aileler; çocuklarına akranların neler yapıyor, sense yatmaktan başka bir şey yapmıyorsun tarzında baskılar yapıyor. Çocuk bir şey yapmak istese; o padişah çocuğuydu, o başkan çocuğu, bu siyasetten gelmedir diyerek azimlerini hiçe sayıyorlar. Durum böyle olunca çocuklar nasıl motive olur? Saygı, sevgi, güven kırılmaz mı?
Lise eğitimi, bireyin yatkınlık ve ilgisine göre yönlendirilmelidir. Anadolu Liseleri, Fen Liseleri, Sosyal Bilim Liseleri gibi tek tip okullar yerine, öğrencileri ortaokuldan itibaren mesleki ilgisine göre yönlendirilmelidir. Genel bir meslek lisesi önerisine gelmeden önce 3 kategoriden oluşan bu okullarda alanında uzman öğretmen sayısı ne kadar? Bazıları 2 yıllıktan gelerek kazanamayacağı uzman gerektiren bölümlerde ders karşılığı ücretle çalışmaktadır. Bazı eğitimciler ise ekonomisi kötü olduğu için hangi ders olursa olsun geçim derdindeyim diyerek mecbur kalıyorlar... Burada başvuru yapanların da, öğrencilerinde suçu yoktur. Tek suçlusu liyakatsız bir sistemdir. Bu sebeple şu anki neslimiz ve geleceğimiz tehlikededir. Kendi zamanımda bile ders karşılığında öğretmenlik yapan vardı. Hatta kimi zaman bende ekonomik açıdan zorlanıp ders karşılığında branşlarımda öğretmenlik yaptım. Peki bu hocalar kendi alanında dersine girince, diğer hocalardan farklı bir iş mi yapıyor? Farklı bir iş yoktur. Sadece düzenli bir sistem yok. Sistem düzgün olmalı ki o bireylerde, gelecek nesillerde sağlıklı ilerlesin.
Eskiden büyüklerimiz biz 16-18 yaş arasında evleniyorduk derlerdi. Ayrıca sorumlu sahibiydik, geçim yapıyorduk ve diğer tüm işlere yetişiyorduk… Dönemsel yorumlama ve günümüz arasında karşılaştırma bile yapamıyorken böyle bir motivasyon şekli olur mu? Aslında değişen bir şey yok. Gençlerimiz tembel değil. Ülke ekonomisinin alım gücü tek tarafta topladığı için Hindistan’daki gibi kast sistemine benzemeye başladık. Burada şu soruyu düşünebiliriz, Hindistan’da kast sistemi ile Orta Çağ Avrupası’ndaki sistem Türkiye’de mi hızlanıyor?
Genç bireylere meslek öğretip, emek ücretini verdiler de onlar mı yapmadı? Devamında bu alanda uzmanlaşacaksın ve en iyisi olacaksın mı demediler? Ailesi hak verip güveniyorum sizlere diyip de onlar mı yapmadı? Güvenip iş, sorumluk verilirse her birey fazlasıyla elinden geleni yapar. Eskiden mesleklerde belliydi. Ailenin çocuklarına güvende vardı. Şimdiki Türkiye düzeninde ortalık kurtlar sofrasında öte… Referanslı torpil dönemi diyorum. Üst kademeden kimlerin gücü yeterse iyi yerlerde. Gücü yetmeyenlerse, aşağıya kadar inen toplumsal yapıda yerini alır.
En basitiyle aşağıdaki meslek gruplarından birkaç örnekle açıklayarak iş gücü potansiyeline yön verilebilir. Böylece sanayileşme ve teknoloji alanlardan yararlanarak, toplumsal hizmette alanlar açılıp mesleki eğitim daha iyi noktada olabilir.
Ülkemizde yedi bölge var. İl ve ilçeleri düşünürsek tarım, hayvancılık başta olmak üzere üretimde hangi seviyede oluruz düşünün. Coğrafya, hayvancılık, tarım her il ve ilçelerde farklıdır. Çekirdekten yetenekleri keşfederek ona göre lise, önlisans, lisans ve lisansüstü düzenlenerek bireylerin 18 yaşında işe başlatılarak kademe kademe uzmanlığıyla ilerlenebilir. Böylece aile kavramı ve diğer hususlarda (gelenek, görenek gibi) geri planda kalınmaz.
Tarih, Edebiyat, Matematik gibi başlıca derslere yatkınlığı olanları da tespit edip kademe kademe gidilmelidir. Hatta Tıp, Hukuk, Belediye başkanı, Milletvekili, Bakanlar, Cumhurbaşkanı gibi birçok alanda; bu meslekleri olmak isteyen kişiler liseden de yetişmelidir. Meslekler kendi isteğiyle yapılmalı ki, her alanda dünya da bizi örnek göstersinler.
Geçmişi bilmek önemlidir. Ayrıca coğrafyasını bilenler tarıma da ekonomiyi de vakıf olurlar. Türkiye gibi tarım ve hayvancılığı iyi olan dünya da kaç ülke var? Edebiyatı iyi olanınsa hitabeti güçlü olur. Böyle bakılırsa Türkiye gençleri işsiz bırakılması hedefleniyor mu? Sorusuna daha farklı boyutlar getirebiliriz.
Devamı var.
