Alpyaren KARAMAN
Köşe Yazarı
Alpyaren KARAMAN
 

Hayatta Nasıl Kalınmalıdır? -1

Hayatta Nasıl Kalınmalıdır? -1 Hayatta Kalmak: Bireysel ve Toplumsal Bir Gereklilik Hayatta kalmak yalnızca fiziksel olarak yaşamaya devam etmek değildir Asıl mesele, bireyin iradesiyle karar verebilmesi, üretken bir yaşam sürebilmesi, ekonomik ve duygusal yönden güçlü kalabilmesi ve yaşadığı topluma etkin bir biçimde katkı sunabilmesidir.  Albert Camus’nün ifadesiyle: “Hayat, insanın kendini inşa etme çabasıdır.”  Bu bağlamda, bireylerin hayatta nasıl kalınır? Sorusuna küçük yaşlardan itibaren cevap aramaları, sadece Türkiye için değil, küresel anlamda da bir gerekliliktir. Ayrıca hayatta nasıl kalınır sorusunun cevabını bireylerin küçük yaşlardan itibaren aramaya başlaması, sadece kişisel bir arayış değil, toplumsal kalkınmanın da temelidir. Çünkü anlamlı bir varoluş, bireysel bilinçle başlar, toplumsal bilinçle güçlenir.   1. Erken Yaşlarda Sorumluluk Bilinci Hayata hazırlık çocuklukta başlar. Ne var ki, pek çok kişi bu sürecin yalnızca akademik bilgiyle dolu bir yolculuk olduğunu sanır. Oysa gerçek hazırlık, yaşamın ta kendisidir. Anaokulu yalnızca oyun ve çizim yeri olmaktan çıkarılmalı; öz bakım becerileri, el emeğiyle yapılan işler ve temel sorumluluklar kazandıran pratiklerle desteklenmelidir. Bir çocuğun düğme dikebilmesi, bulaşık yıkayabilmesi ya da çamaşır toplayabilmesi sadece ev işi yapmak değildir. Bu hususların özgüveninin kazanmasına, birey olduğunu hissetmesine ve hayata dair sorumlulukları almayı öğrenmesi demektir. Jean Piaget’in tanımladığı gibi “sezgisel dönem” olan 2–7 yaş aralığında kazanılan alışkanlıklar, bireyin tüm yaşamını şekillendirir. O yüzden bir çocuğun annesine çamaşır asarken eşlik etmesi, sofrayı kurması ya da kıyafetlerini düzenlemesi; onun dünyayı anlama, kendine güven duyma ve hayata katılma biçimini temelden etkiler. Günümüzde tablet, bilgisayar ve telefonlar çocukların ellerini meşgul ederken, ruhlarını da yavaşça susturuyor. Bugünün çocukları artık sokak oyunlarını bilmiyor, arkadaşlarıyla bir araya gelip oynamanın, tartışmanın, uzlaşmanın ne demek olduğunu yaşayamıyor. Oysa biz hem annemize yardım eder hem de sokakta çeşitli oyunlar (misket, çelik-çomak gibi) oynarken hayatı öğrenirdik. Oyunun da emeğin de bir değeri vardı. Ancak ülkemizde bu tür bir eğitimin her çocuk için ulaşılabilir olduğunu söylemek zor. Eğitimde fırsat eşitliği sadece okul sıralarına oturmakla sağlanmaz; nitelikli içerikle, deneyimle, yaşamsal pratikle sağlanır. Bu bilinçle büyümeyen bir çocuk, sadece bilgi eksikliği yaşamaz; hayata karşı güçsüz kalır, mücadele edemez, kendini gerçekleştiremez. İşte tam da bu yüzden, hayatta kalmak dediğimiz şey; bir sınavı kazanmak, bir işe girmek ya da yalnızca yaş almak değildir. Hayatta kalmak, kendi hikâyene sahip çıkmak, onu anlamlı kılmak ve bu anlamı başkalarına da ulaştırabilmektir. Bu yüzden günümüzde temek eksikler daha çok hissediliyor, bu eksikliği giderecek bir yaklaşımın önemini bugün daha derinden anlıyoruz diyebiliriz. Devamı var.  
Ekleme Tarihi: 08 Mayıs 2025 -Perşembe

Hayatta Nasıl Kalınmalıdır? -1

Hayatta Nasıl Kalınmalıdır? -1

Hayatta Kalmak: Bireysel ve Toplumsal Bir Gereklilik

Hayatta kalmak yalnızca fiziksel olarak yaşamaya devam etmek değildir Asıl mesele, bireyin iradesiyle karar verebilmesi, üretken bir yaşam sürebilmesi, ekonomik ve duygusal yönden güçlü kalabilmesi ve yaşadığı topluma etkin bir biçimde katkı sunabilmesidir.  Albert Camus’nün ifadesiyle: “Hayat, insanın kendini inşa etme çabasıdır.”  Bu bağlamda, bireylerin hayatta nasıl kalınır? Sorusuna küçük yaşlardan itibaren cevap aramaları, sadece Türkiye için değil, küresel anlamda da bir gerekliliktir. Ayrıca hayatta nasıl kalınır sorusunun cevabını bireylerin küçük yaşlardan itibaren aramaya başlaması, sadece kişisel bir arayış değil, toplumsal kalkınmanın da temelidir. Çünkü anlamlı bir varoluş, bireysel bilinçle başlar, toplumsal bilinçle güçlenir.

 

1. Erken Yaşlarda Sorumluluk Bilinci

Hayata hazırlık çocuklukta başlar. Ne var ki, pek çok kişi bu sürecin yalnızca akademik bilgiyle dolu bir yolculuk olduğunu sanır. Oysa gerçek hazırlık, yaşamın ta kendisidir. Anaokulu yalnızca oyun ve çizim yeri olmaktan çıkarılmalı; öz bakım becerileri, el emeğiyle yapılan işler ve temel sorumluluklar kazandıran pratiklerle desteklenmelidir. Bir çocuğun düğme dikebilmesi, bulaşık yıkayabilmesi ya da çamaşır toplayabilmesi sadece ev işi yapmak değildir. Bu hususların özgüveninin kazanmasına, birey olduğunu hissetmesine ve hayata dair sorumlulukları almayı öğrenmesi demektir.

Jean Piaget’in tanımladığı gibi “sezgisel dönem” olan 2–7 yaş aralığında kazanılan alışkanlıklar, bireyin tüm yaşamını şekillendirir. O yüzden bir çocuğun annesine çamaşır asarken eşlik etmesi, sofrayı kurması ya da kıyafetlerini düzenlemesi; onun dünyayı anlama, kendine güven duyma ve hayata katılma biçimini temelden etkiler.

Günümüzde tablet, bilgisayar ve telefonlar çocukların ellerini meşgul ederken, ruhlarını da yavaşça susturuyor. Bugünün çocukları artık sokak oyunlarını bilmiyor, arkadaşlarıyla bir araya gelip oynamanın, tartışmanın, uzlaşmanın ne demek olduğunu yaşayamıyor. Oysa biz hem annemize yardım eder hem de sokakta çeşitli oyunlar (misket, çelik-çomak gibi) oynarken hayatı öğrenirdik. Oyunun da emeğin de bir değeri vardı.

Ancak ülkemizde bu tür bir eğitimin her çocuk için ulaşılabilir olduğunu söylemek zor. Eğitimde fırsat eşitliği sadece okul sıralarına oturmakla sağlanmaz; nitelikli içerikle, deneyimle, yaşamsal pratikle sağlanır. Bu bilinçle büyümeyen bir çocuk, sadece bilgi eksikliği yaşamaz; hayata karşı güçsüz kalır, mücadele edemez, kendini gerçekleştiremez.

İşte tam da bu yüzden, hayatta kalmak dediğimiz şey; bir sınavı kazanmak, bir işe girmek ya da yalnızca yaş almak değildir. Hayatta kalmak, kendi hikâyene sahip çıkmak, onu anlamlı kılmak ve bu anlamı başkalarına da ulaştırabilmektir.

Bu yüzden günümüzde temek eksikler daha çok hissediliyor, bu eksikliği giderecek bir yaklaşımın önemini bugün daha derinden anlıyoruz diyebiliriz.

Devamı var.

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (1)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve silifkesesimiz.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Lerzan Özgenç
(08.05.2025 16:21 - #2116)
Teşekkürler güncel bir konu devamını bekliyorum iyi çalışmalar kolay gelsin...
Alpyaren KARAMAN Teşekkür ederim, devamları gelecektir.
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve silifkesesimiz.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
https://jazziraes.com/ https://bramblesva.com/ https://seattledogresort.com/ https://bestlifecoachcollective.com/