Çöplerin Arasında Koşmak
Üzüntü ile bu yazıyı kaleme alıyorum. Amacım farkındalık yaratmak ve yere çöp atılmamasını sağlamak.

Sabahın erken saatlerinde, temiz havayı içlerine çekmek ve güne zinde başlamak için aile yakınlarımdan Mehmet ve Arslan koşuya çıktılar. Fakat karşılarına çıkan manzara, bütün enerjilerini söndürmeye yetti. Yol kenarları, kaldırımlar, yeşil alanlar... Her yer gelişigüzel çöple “dekor” edilmiş. Boş şişeler manzara, izmaritler çakıl taşı, poşetler esintiyle dans ediyor. Soru basit: Biz bu hale nasıl geldik?

Oysa Mehmet, Batum’da sokakta yere çöp atan birine rastlamamıştı. Hatta yasak olduğu kadar, insanların bilinç düzeyi de çok yüksek olduğunu söylerdi. Çevre temizliğinden, trafikte yayaya yol vermeye kadar her şey bir disiplin içinde yürüyor. Bizde ise aynı sahneye her sabah yeni bir figüran ekleniyor: “Yanı başında çöp kutusu var ama yere at gitsin!”

Peki sorun sadece belediyede mi? Hayır. Çöpü yere atan biziz. Evet, belediye konteynerleri toplar, sokakları süpürür ama yere atmamak bizim sorumluluğumuz. Bu bilinç gelişmedikçe, konteynerlerin boş olup olmaması da çözüm getirmeyecek.

Temizlik ihale edilemez bir vicdan işidir. Asıl acı olan şu: Eğitimin her kademesinde çevre bilinci verildiği söyleniyor ama gerçek hayata yansımıyor. Çocuğuna “Yere çöp atma” diye öğüt veren kaç aile kaldı? Diyorsa da kaç saniye sürer o nasihat? Sınıfta çevrecilik nutukları atan ama dışarıda sigara izmaritini yere atan kaç öğretmen var?

Ağaçlarımız birer dilek ağacına değil, doğanın bize sunduğu nefes kaynağına dönüşmeli. Koşu yolları alkol içme mekânı değil, sağlık için ayrılmış alanlardır. Mesire alanlarında tabi ki de yiyip içecekseniz ve oturacaksanız. Bunu yaparken de lütfen temiz oturun. İçme ve yeme yeri demek, “çöpü yere at” demek değildir. Çöpü ait olduğu yere, yani çöpe atalım.

Unutmayalım: Çevre bizim geleceğimizdir. Çünkü bu dünya yalnızca bizim değil; çocuklarımızın ve torunlarımızın da evidir. Bugün yere attığın çöpün, yarın çocuğunun nefesini tıkayacağını da sakın unutmayın!.
