Alpyaren KARAMAN
Köşe Yazarı
Alpyaren KARAMAN
 

Anne ile Oğul Arasında

Anne ile Oğul Arasında Oğul: Anneciğim, bugün gazetede daha önce hiç karşılaşmadığım bazı kelimelere rastladım. Ne anlama geldiklerini anlayamadım. Bana anlatır mısın? Anne: (Gülümseyerek) Elbette yavrum. Söyle bakalım, hangi kelimeler onlar? Oğul: Birincisi “hürriyet”; ne demek bu? Anne: Hürriyet; canım evladım, insanın kendi iradesiyle karar verebilmesi demektir. Fakat bu, “herkes dilediğini yapabilir” anlamına gelmez. Gerçek özgürlük, başkalarının hakkına, onuruna, malına ya da huzuruna zarar vermemek şartıyla yaşanır. Oğul: Ama anneciğim, böyle olursa işler karışmaz mı? Arslan her gün benim bilyelerimi alıyor. Bende kadıya söylemeye utanıyorum. Şimdi bu hürriyet mi oluyor? Anne: Hayır yavrum, işte tam da bu yüzden hürriyetin sınırları vardır. Herkes kendi davranışlarında özgürdür ama bu davranışlar bir başkasının hakkını çiğnerse, işte orada hürriyet biter. Özgürlük, sorumlulukla anlam kazanır. Oğul: Peki ama anneciğim, bazı çocuklar okul dışında alkol içiyor. Hür oldukları için, şimdi evde de babalarının yanında içebilirler mi? Anne: Hayır sevgili yavrum! Hürriyet, ahlaklı ve dürüst insanlar içindir. Toplumun genel görgü kurallarına aykırı olan davranışlar hürriyet değil, terbiyesizlik olur. Oğul: Toplumun görgü kuralları ne demek oluyor anne? Anne: Yani insanlar arasında karşılıklı saygı ve görev bilinci... Küçükler büyüklere saygı gösterir, büyükler de küçüklere sevgiyle yaklaşır. Toplumun uyum içinde yaşamasını sağlayan davranışlara biz görgü kuralları deriz. Oğul: Şimdi anladım ama bir soru daha sormak istiyorum. Madem ben hürüm, o zaman okula gitmeyebilir miyim? Anne: Olmaz güzel çocuğum! Hürriyet, görevlerini yerine getirdikten sonra anlam kazanır. Her bireyin toplum içinde bir sorumluluğu vardır. Senin görevin de okumak ve öğrenmektir. Kanunlar herkese birer görev verir ve bu görevler ciddiyetle yapılmalıdır. Ancak görevini hakkıyla yerine getiren kişi, gerçek anlamda hür olabilir. Oğul: Anladım anneciğim. Şimdi ikinci kelimeyi sormak istiyorum: “Müsavat” ne demek? Anne: Müsavat, yani eşitlik; herkesin kanun önünde aynı haklara sahip olması demektir. Kimse, makamı, soyu ya da malıyla ayrıcalıklı sayılmaz. Oğul: Bu nasıl olur anne? Ben kadıyla bir miyim? Ona saygı göstermemeli miyim? Anne: Elbette saygı göstermelisin canım. Eşitlik, terbiyede, görevde, konuşma biçiminde herkesin aynı olacağı anlamına gelmez. Herkesin yeri, yaşı ve konumu bellidir. Ancak adalet karşısında herkes birdir. Yani sen kadının çocuğuyla tartışsan, kadı yalnızca kendi çocuğunu savunamaz; ikinize de eşit davranmak zorundadır. Aynı şekilde, sıradan bir vatandaşın da mahkemede bir paşa kadar hakkı vardır. Adalet, hatıra ya da güce bakmaz. Oğul: Bu çok güzelmiş anne! Yani artık okulda: “Benim babam kadı, seni sürdürür” gibi tehditler olmayacak, değil mi? Anne: Aynen öyle yavrum. Herkes hakkıyla değerlendirilecek. Ne üstünlük ne de aşağılık… Sadece insan olmak yeterli olacak. Oğul: Şimdi son kelimeyi sorabilir miyim anne? “Vatan” ne demek? Anne: Vatan, yavrum… Üzerinde yürüdüğümüz, nefes aldığımız toprak; bize sebzesini, meyvesini sunan bereketli yeryüzüdür. Vatan; sütünü içtiğimiz, yününü örttüğümüz koyunları, kuzuları, inekleriyle bizi doyuran ana ocağıdır. Topraktır, bayraktır, ezandır. Ve en önemlisi: biziz, sensin, benim… Birlikte yaşadığımız her şeydir vatan.  
Ekleme Tarihi: 27 Mart 2025 -Perşembe

Anne ile Oğul Arasında

Anne ile Oğul Arasında

Oğul: Anneciğim, bugün gazetede daha önce hiç karşılaşmadığım bazı kelimelere rastladım. Ne anlama geldiklerini anlayamadım. Bana anlatır mısın?

Anne: (Gülümseyerek) Elbette yavrum. Söyle bakalım, hangi kelimeler onlar?

Oğul: Birincisi “hürriyet”; ne demek bu?

Anne: Hürriyet; canım evladım, insanın kendi iradesiyle karar verebilmesi demektir. Fakat bu, “herkes dilediğini yapabilir” anlamına gelmez. Gerçek özgürlük, başkalarının hakkına, onuruna, malına ya da huzuruna zarar vermemek şartıyla yaşanır.

Oğul: Ama anneciğim, böyle olursa işler karışmaz mı? Arslan her gün benim bilyelerimi alıyor. Bende kadıya söylemeye utanıyorum. Şimdi bu hürriyet mi oluyor?

Anne: Hayır yavrum, işte tam da bu yüzden hürriyetin sınırları vardır. Herkes kendi davranışlarında özgürdür ama bu davranışlar bir başkasının hakkını çiğnerse, işte orada hürriyet biter. Özgürlük, sorumlulukla anlam kazanır.

Oğul: Peki ama anneciğim, bazı çocuklar okul dışında alkol içiyor. Hür oldukları için, şimdi evde de babalarının yanında içebilirler mi?

Anne: Hayır sevgili yavrum! Hürriyet, ahlaklı ve dürüst insanlar içindir. Toplumun genel görgü kurallarına aykırı olan davranışlar hürriyet değil, terbiyesizlik olur.

Oğul: Toplumun görgü kuralları ne demek oluyor anne?

Anne: Yani insanlar arasında karşılıklı saygı ve görev bilinci... Küçükler büyüklere saygı gösterir, büyükler de küçüklere sevgiyle yaklaşır. Toplumun uyum içinde yaşamasını sağlayan davranışlara biz görgü kuralları deriz.

Oğul: Şimdi anladım ama bir soru daha sormak istiyorum. Madem ben hürüm, o zaman okula gitmeyebilir miyim?

Anne: Olmaz güzel çocuğum! Hürriyet, görevlerini yerine getirdikten sonra anlam kazanır. Her bireyin toplum içinde bir sorumluluğu vardır. Senin görevin de okumak ve öğrenmektir. Kanunlar herkese birer görev verir ve bu görevler ciddiyetle yapılmalıdır. Ancak görevini hakkıyla yerine getiren kişi, gerçek anlamda hür olabilir.

Oğul: Anladım anneciğim. Şimdi ikinci kelimeyi sormak istiyorum: “Müsavat” ne demek?

Anne: Müsavat, yani eşitlik; herkesin kanun önünde aynı haklara sahip olması demektir. Kimse, makamı, soyu ya da malıyla ayrıcalıklı sayılmaz.

Oğul: Bu nasıl olur anne? Ben kadıyla bir miyim? Ona saygı göstermemeli miyim?

Anne: Elbette saygı göstermelisin canım. Eşitlik, terbiyede, görevde, konuşma biçiminde herkesin aynı olacağı anlamına gelmez. Herkesin yeri, yaşı ve konumu bellidir. Ancak adalet karşısında herkes birdir. Yani sen kadının çocuğuyla tartışsan, kadı yalnızca kendi çocuğunu savunamaz; ikinize de eşit davranmak zorundadır. Aynı şekilde, sıradan bir vatandaşın da mahkemede bir paşa kadar hakkı vardır. Adalet, hatıra ya da güce bakmaz.

Oğul: Bu çok güzelmiş anne! Yani artık okulda: “Benim babam kadı, seni sürdürür” gibi tehditler olmayacak, değil mi?

Anne: Aynen öyle yavrum. Herkes hakkıyla değerlendirilecek. Ne üstünlük ne de aşağılık… Sadece insan olmak yeterli olacak.

Oğul: Şimdi son kelimeyi sorabilir miyim anne? “Vatan” ne demek?

Anne: Vatan, yavrum… Üzerinde yürüdüğümüz, nefes aldığımız toprak; bize sebzesini, meyvesini sunan bereketli yeryüzüdür. Vatan; sütünü içtiğimiz, yününü örttüğümüz koyunları, kuzuları, inekleriyle bizi doyuran ana ocağıdır. Topraktır, bayraktır, ezandır. Ve en önemlisi: biziz, sensin, benim… Birlikte yaşadığımız her şeydir vatan.

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (2)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve silifkesesimiz.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Halil Dölek
(27.03.2025 12:28 - #1945)
“Liberté, égalité, fraternité„ Tarihte Fransız devrimiyle mutlak monarşinin yıkılması, kilise gücünün reform edilerek laiklik prensibinin kurulması ve cumhuriyetin getirilmesi ile yukarıdaki üç kavram (özgürlük, eşitlik ve kardeşlik) Fransız halkının yaşam anlayışını temsil etmiştir.
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve silifkesesimiz.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Alpyaren KARAMAN
(27.03.2025 13:59 - #1947)
Yorumunuz için teşekkür ederim. Fransız Devrimi’nin “özgürlük, eşitlik ve kardeşlik” şiarı, sadece bir siyasi dönüşümü değil, aynı zamanda toplumların vicdan, adalet ve birey-toplum ilişkisi bağlamında yeniden inşa sürecini simgeler. Ne var ki, bu üç kavram her ne kadar evrensel gibi görünse de, her toplumun tarihi, kültürel ve ailevi yapısı içinde farklı anlamlar kazanır. Benim yazımda ise bireyin özgürlüğüyle, aile içi sorumluluğun çatıştığı ince çizgiye temas ettim. Fransız Devrimi halk ile kraliyet arasındaki çatışmayı sahneye koyarken, bizim hikayemiz evin içinde, anne ile evlat arasında yaşanır. Bazen büyük değişimler Paris sokaklarında değil, bir evin mutfağında, bir annenin gözlerinde, bir evladın içsel çatışmasında yaşanır. Bu da bir içsel uyanıştır. Fraternité yani kardeşlik… Ne güzel bir idealdir. Ama kardeşlik, bazen kaderi benzer iki insanın birbirini anlamasıyla, bazen de bir annenin oğluna kendi hayal kırıklıklarını yüklemeden onu serbest bırakmasıyla başlar. Her çağın kendi dönüşümü, her evin kendi kırılma noktası vardır. Kimi kaleleri dışarıda fetheder, kimi kalpleri içeriden onarır.
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve silifkesesimiz.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
https://jazziraes.com/ https://bramblesva.com/ https://seattledogresort.com/ https://bestlifecoachcollective.com/