Rıfat YÖRÜK
Köşe Yazarı
Rıfat YÖRÜK
 

ZÜBEYİR YETİK’İN ARDINDAN

ZÜBEYİR YETİK’İN ARDINDAN             Gazeteci-yazar Zübeyir Yetik ağabeyimiz dün gece Hakk’ın rahmetine kavuşmuş. Acı haberi, oğlu Şamil’in babasının sosyal medya hesabından yaptığı duygu yüklü açıklamayla öğrendim.             Kendisiyle yüz yüze ilk görüşmem 2015 yılı başında İstanbul Başakşehir’deki evinde gerçekleşmişti. Çok sevdiği eşinin de bulunduğu buluşmada merhuma bazı sorular yönelterek önemli hatıralarını kayda almıştım. Yeni çekilecek “Sevda Kuşun Kanadında” adlı dönem dizisinin araştırma ekibinde yer aldığım için Zübeyir Beyle “MTTB” ve “Büyük Doğu Hareketi” konusunda görüşmüştüm. Oldukça misafirperver, nazik ve centilmen birisi olduğundan sohbetimiz çok verimli geçmiş, tüm sorularıma olanca samimiyetiyle cevap vermiş ve önemli anılarını dile getirmişti.             Daha sonra “Trabzon Kültürevi”ni anlatacağım kurumsal biyografi tarzındaki kitabım için de telefonla sorular yönelterek bilgi talebinde bulunmuştum. Bu buluşmada imzalayarak hediye ettiği “Geçmişten Notlar” isimli hatıratından da çok yararlanmış, içindeki ilginç bilgileri altını çizerek okumuş ve notlar almıştım. Şimdi sizlere 2008 yılında Beyan Yayınları arasında çıkan bu otobiyografik kitabından nükteli bir anıyı sunmak istiyorum;   Urfa Yemek Kültürü Necip Fazıl’ı Kızdırıyor  “Urfa’ya bir gelişinde konferans öncesi dinlenmesi için üstadı (Necip Fazıl Kısakürek) çok sevdiğimiz kimselerden biri olan Nurettin Gökçek kardeşimizin evine yerleştirdik… Az bir dinlenmeden sonra tıraş olmak için kalkan üstat, bu işi yaparken, bir yandan da ne edip ne eylediğim konusunda beni sorguya çekmeye başladı. Yürüttüğümüz çalışmaları anlattım, ama rahmetliyi memnun etmek ne mümkün? ‘Yetmez!’ dedi. Urfa’nın şartlarının ancak bu kadarına el verdiğini söylemem üzerine de ‘Ne varmış Urfa’nın şartlarında?’ diye sordu. ‘İzin verirseniz anlatayım...’ demem üzerine de anlatmamı istedi. Ve ben, ‘Sevgili Üstadım’ diye söze girerek anlatmağa başladım. İşte, söylediklerim: “Urfalılar o kimselerdir ki, sabah namazı için camiye gitmek üzere daha yoldayken, arkadaşlarıyla, kahvaltıda ne yiyeceklerini tartışıp plânlar, namazdan hemen sonra da bunu uygularlar. Kuşluk vaktine kadarki zamanları yaptıkları kahvaltının kritiği ile geçer ve hemen ardından öğle yemeği için görüşmeler başlar. Öğle namazı çıkışı o işi halleder ve ikindiye yakın bir zamana kadar da öğle yemeği üzerine konuşulur ve hemen ardından akşam için hazırlık yapılır. Akşam yemeği sonrası sıra ‘sıra gecesi’ne gelir. Gecenin ilk saatinde herkes o akşam yedikleri ile ilgili değerlendirmeler yapar ve hemen ardından gecenin çiğ köfte, künefe ve şıllık gibi eklentileri gündeme (pardon, sofraya) gelir. Evlerine dağılırken de yolda kendi aralarında az önce yediklerini tartışırlar.” Üstadın hayret içindeki bakışlarına rağmen, ‘Üstadım, Urfa öyle bir yer ki, en hayati konular üzerinde hararetle görüşme yapılırken, oradan birileri patlıcanlı kebap ya da çiğ köfte veya künefe yahut şıllık, kısacası bir yemek adı söylese, herkes konuştuğu konuyu bir kenara bırakarak, o yemekle ilgili görüşlerini, hatıralarını, şunu ve bunu anlatır, haliyle de, olay bitmiş olur.’ şeklindeki değerlendirmemi eklemekten de geri durmadım. Daha devam edecektim ama yüzünü azıcık da olsa kanatmış olan üstat, öfkeli bir sesle ‘Olmaz öyle şey, mübalağa ediyorsun!’ diyerek sözümü kesti. Derken konferans ve derken, yanılmıyorsam ertesi günkü öğle vaktinde idi, rahmetli Faruk Alaybeyi’nin üstadın onuruna evinde verdiği yemekteyiz. Belediye Başkanı ve Milli Eğitim Müdürünün de aralarında bulunduğu kalabalık bir çağrılı topluluğu… Salonun durumuna göre, uzun bir T masa kurulmuş. Üstat, T’nin üst kısmının tam ortasında, ben de yanı başındayım. Bir zengin sofra ki, ‘yok’ yok; Urfa mutfağının tamamı sofrada. Faruk Alaybeyi’nin cömertliği ve misafirperverliğinin canlı delili… Herkes üstada hürmeten sessiz sedasız yemeğiyle meşgul… Üstad pek de yiyen biri değil; bir iki çeşitten bir iki lokma aldı. Peçeteyle elini ve ağzını silerek sandalyesinin arkasına yaslanır yaslanmaz da kahvesi geldi. Sigarasını tellendirmesiyle birlikte sofradakilere bir ‘rahatlama’ mı geldiğinden mi yoksa dip taraftakilerden biri boş mu bulunduğundan, nedense bilmem birden ‘yemek muhabbeti’ başladı. Yiyip durduklarından her birinin bilmem hangi tarihte ve neredeki kendi türüyle karşılaştırılması, daha iyi olması için önerilen reçeteler, kimlerin nerede neyi ne kadar yediklerine ilişkin ‘destan’lar  ve bu ‘boğaz savaşı’ sırasında ipi kaçıran bilmem kimlerin ve kimlerin hastanelik olmuş oldukları, kimlerin öbür tarafa göç ettikleri… Bir hararetli sohbet başladı ki, sormayın gitsin; benim ile üstad dışında herkes kendini kapıp koyuvermiş desem, pek yanlış olmayacak. Epey bir sabır göstermesine, sabırlı kalmak için direnmesine rağmen fazlaca dayanamayan üstad sonunda beklediğim öfke patlamasını yaptı. Elini masaya vurarak, ‘Yeter be yeter!’ dedi, ‘Zübeyir anlattığında mübalağa demiştim, ama, meğerse az anlatmış. Sizinki yemek değil, yemek yemek değil, şehvet be, şehvet!...”             Seni sever ve iyi bilirdik güzel insan. Ruhun şâd, kabrin pürnûr olsun. Rabbim seni cennetinde ağırlasın.  
Ekleme Tarihi: 12 Mayıs 2025 -Pazartesi

ZÜBEYİR YETİK’İN ARDINDAN

ZÜBEYİR YETİK’İN ARDINDAN

            Gazeteci-yazar Zübeyir Yetik ağabeyimiz dün gece Hakk’ın rahmetine kavuşmuş. Acı haberi, oğlu Şamil’in babasının sosyal medya hesabından yaptığı duygu yüklü açıklamayla öğrendim.

            Kendisiyle yüz yüze ilk görüşmem 2015 yılı başında İstanbul Başakşehir’deki evinde gerçekleşmişti. Çok sevdiği eşinin de bulunduğu buluşmada merhuma bazı sorular yönelterek önemli hatıralarını kayda almıştım. Yeni çekilecek “Sevda Kuşun Kanadında” adlı dönem dizisinin araştırma ekibinde yer aldığım için Zübeyir Beyle “MTTB” ve “Büyük Doğu Hareketi” konusunda görüşmüştüm. Oldukça misafirperver, nazik ve centilmen birisi olduğundan sohbetimiz çok verimli geçmiş, tüm sorularıma olanca samimiyetiyle cevap vermiş ve önemli anılarını dile getirmişti.

            Daha sonra “Trabzon Kültürevi”ni anlatacağım kurumsal biyografi tarzındaki kitabım için de telefonla sorular yönelterek bilgi talebinde bulunmuştum.

Bu buluşmada imzalayarak hediye ettiği “Geçmişten Notlar” isimli hatıratından da çok yararlanmış, içindeki ilginç bilgileri altını çizerek okumuş ve notlar almıştım. Şimdi sizlere 2008 yılında Beyan Yayınları arasında çıkan bu otobiyografik kitabından nükteli bir anıyı sunmak istiyorum;

 

Urfa Yemek Kültürü Necip Fazıl’ı Kızdırıyor

 “Urfa’ya bir gelişinde konferans öncesi dinlenmesi için üstadı (Necip Fazıl Kısakürek) çok sevdiğimiz kimselerden biri olan Nurettin Gökçek kardeşimizin evine yerleştirdik… Az bir dinlenmeden sonra tıraş olmak için kalkan üstat, bu işi yaparken, bir yandan da ne edip ne eylediğim konusunda beni sorguya çekmeye başladı. Yürüttüğümüz çalışmaları anlattım, ama rahmetliyi memnun etmek ne mümkün? ‘Yetmez!’ dedi. Urfa’nın şartlarının ancak bu kadarına el verdiğini söylemem üzerine de ‘Ne varmış Urfa’nın şartlarında?’ diye sordu. ‘İzin verirseniz anlatayım...’ demem üzerine de anlatmamı istedi. Ve ben, ‘Sevgili Üstadım’ diye söze girerek anlatmağa başladım.

İşte, söylediklerim:

“Urfalılar o kimselerdir ki, sabah namazı için camiye gitmek üzere daha yoldayken, arkadaşlarıyla, kahvaltıda ne yiyeceklerini tartışıp plânlar, namazdan hemen sonra da bunu uygularlar. Kuşluk vaktine kadarki zamanları yaptıkları kahvaltının kritiği ile geçer ve hemen ardından öğle yemeği için görüşmeler başlar. Öğle namazı çıkışı o işi halleder ve ikindiye yakın bir zamana kadar da öğle yemeği üzerine konuşulur ve hemen ardından akşam için hazırlık yapılır. Akşam yemeği sonrası sıra ‘sıra gecesi’ne gelir. Gecenin ilk saatinde herkes o akşam yedikleri ile ilgili değerlendirmeler yapar ve hemen ardından gecenin çiğ köfte, künefe ve şıllık gibi eklentileri gündeme (pardon, sofraya) gelir. Evlerine dağılırken de yolda kendi aralarında az önce yediklerini tartışırlar.”

Üstadın hayret içindeki bakışlarına rağmen, ‘Üstadım, Urfa öyle bir yer ki, en hayati konular üzerinde hararetle görüşme yapılırken, oradan birileri patlıcanlı kebap ya da çiğ köfte veya künefe yahut şıllık, kısacası bir yemek adı söylese, herkes konuştuğu konuyu bir kenara bırakarak, o yemekle ilgili görüşlerini, hatıralarını, şunu ve bunu anlatır, haliyle de, olay bitmiş olur.’ şeklindeki değerlendirmemi eklemekten de geri durmadım. Daha devam edecektim ama yüzünü azıcık da olsa kanatmış olan üstat, öfkeli bir sesle ‘Olmaz öyle şey, mübalağa ediyorsun!’ diyerek sözümü kesti.

Derken konferans ve derken, yanılmıyorsam ertesi günkü öğle vaktinde idi, rahmetli Faruk Alaybeyi’nin üstadın onuruna evinde verdiği yemekteyiz. Belediye Başkanı ve Milli Eğitim Müdürünün de aralarında bulunduğu kalabalık bir çağrılı topluluğu… Salonun durumuna göre, uzun bir T masa kurulmuş. Üstat, T’nin üst kısmının tam ortasında, ben de yanı başındayım. Bir zengin sofra ki, ‘yok’ yok; Urfa mutfağının tamamı sofrada. Faruk Alaybeyi’nin cömertliği ve misafirperverliğinin canlı delili…

Herkes üstada hürmeten sessiz sedasız yemeğiyle meşgul… Üstad pek de yiyen biri değil; bir iki çeşitten bir iki lokma aldı. Peçeteyle elini ve ağzını silerek sandalyesinin arkasına yaslanır yaslanmaz da kahvesi geldi. Sigarasını tellendirmesiyle birlikte sofradakilere bir ‘rahatlama’ mı geldiğinden mi yoksa dip taraftakilerden biri boş mu bulunduğundan, nedense bilmem birden ‘yemek muhabbeti’ başladı. Yiyip durduklarından her birinin bilmem hangi tarihte ve neredeki kendi türüyle karşılaştırılması, daha iyi olması için önerilen reçeteler, kimlerin nerede neyi ne kadar yediklerine ilişkin ‘destan’lar  ve bu ‘boğaz savaşı’ sırasında ipi kaçıran bilmem kimlerin ve kimlerin hastanelik olmuş oldukları, kimlerin öbür tarafa göç ettikleri… Bir hararetli sohbet başladı ki, sormayın gitsin; benim ile üstad dışında herkes kendini kapıp koyuvermiş desem, pek yanlış olmayacak. Epey bir sabır göstermesine, sabırlı kalmak için direnmesine rağmen fazlaca dayanamayan üstad sonunda beklediğim öfke patlamasını yaptı. Elini masaya vurarak, ‘Yeter be yeter!’ dedi, ‘Zübeyir anlattığında mübalağa demiştim, ama, meğerse az anlatmış. Sizinki yemek değil, yemek yemek değil, şehvet be, şehvet!...”

            Seni sever ve iyi bilirdik güzel insan. Ruhun şâd, kabrin pürnûr olsun. Rabbim seni cennetinde ağırlasın.

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (3)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve silifkesesimiz.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Aytaç Kurtuba
(12.05.2025 15:06 - #2148)
İlginç bir yaşam biçimiymiş, yemek ile yemek dışındaki sürelerde yemeği, yemeyi konuşmak...
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve silifkesesimiz.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
İ.Yıldırım
(12.05.2025 23:49 - #2154)
Allah rahmet eylesin. Kendisinin İzmir Selamet Konağında bir-iki defa sohbetini dinlemiştim. Bir de yazınızda konu ettiğiniz hatırat kitabını okumuştum. Sözünde durmak uğruna evini sattığını ve parayı söz verdiği üzere, davaya bağışladığını anlatışı, başkasının ise bunu "Enayi" lik olarak değerlendirdiklerini anlatırken "Enayi" , "Eniyi" diye tesellide bulunduğu satırları aklımda yer etmişti. Allah gani gani rahmet etsin.
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve silifkesesimiz.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Fehmi Aktürk
(13.05.2025 18:10 - #2162)
Allah rahmet eylesin makamları cennet olsun inşaallah
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve silifkesesimiz.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
https://jazziraes.com/ https://bramblesva.com/ https://seattledogresort.com/ https://bestlifecoachcollective.com/