SORUMSUZ MESKİ, SAHİPSİZ GÖKBELEN
Dün öğleden sonra Gökbelen’de tam bir vurdumduymazlık hengâmesi yaşandı. Bunun ilk sorumlusu MESKİ, ikincisi ise maalesef muhtardı.
Bilindiği gibi uzun süredir Gökbelen’in giriş ve çıkış trafiği “tek yol” şeklinde ayrı ayrı veriliyor. İşte dün yani pazar günü yani yaylamızın cumadan sonraki en kalabalık gününde MESKİ ekiplerinin günlerdir yaşanan bir arızayı gideresi tutmuş. Arızanın olduğu yer ise gidiş güzergâhında, Taşpınar’ı geçince geliş yoluna oldukça yakın bir yerde.
İşte biz tam da bu curcunanın içinde hastalanan annemi Taşucu’na götürmek üzere Alatopak Sokağındaki evimizden yola çıktık. Pazar olduğu için kasaplar ve çarşı çok kalabalıktı. Gelişigüzel park etmiş araçlar ya da motorların yanından güç bela geçerek muhtarın kahvesinin önünden sola yani çıkış yoluna yöneldik. Ben derin bir “oh!” çekerken başımıza geleceklerden habersizdim. Oysa çarşıda yaşadıklarımız fıkradaki gibi sadece “erikçi” imiş. Meğer “karpuzcu” arkadaymış.
Nitekim çıkış yolunun sonuna geldiğimizde MESKİ ekiplerinin arızayı gidermek üzere çalıştıklarını ve yolun kapalı olduğunu hayretle gördük. Araçtan inip görevlilere yolun çarşı girişini niçin kapatmadıklarını sorduğumda, “şerit çekerek kapattıklarını ancak bazı araçların dikkate almayarak yırtıp geçtiklerini dolayısıyla işaretlerin görünmez hale gelmiş olabileceğini” söylediler.
Çaresiz dar yolda güç belâ gerisin geriye dönerek yine çarşının sıkışık yoluna girmek zorunda kaldık. Yokuştan çıkıp ters yönde ilerlemeye başladığımızda dar yolda karşımızdan gelen veya park etmiş araçlar işimizin hiç de kolay olmadığını gösteriyordu. Nitekim ilk sıkışmamızda arabadan inerek karşıdan gelen araçlara hastamız olduğunu ve aslında ters yoldan gitmediğimizi anlatmaya çalıştım. Bu arada arkamızda da bir araç konvoyu oluşmaya başlamıştı.
Kısacası biz durup dil dökerek karşıdan gelen araçları kenara yanaşmaya ikna ediyor, bir nevi arkadaki araçlara eskortluk yapıyorduk. İki yolun kesiştiği ve Silifke Belediyesine ait reklâm panosunun olduğu bölgeye geldiğimizde, işini bitirip gitmek üzere olan MESKİ görevlilerine sitem ettim. Sinirden ve karşıdan gelen araçlara yol vermeleri için dil dökmekten artık ağzım, boğazım kurumuştu. Bu sırada bir kenarda durduğumuz için yanımızdan geçen arkadaki araç şoförlerinin bizi suçlu sanarak ettikleri sitemli sözleri -hiç hak etmediğimiz için- üzülerek duyduk.
Kısacası hasta annemi yayladan indirmek için acilen çıktığımız seferde Gökbelen’den Silifke yoluna çıkmamız, büyük stres altında yarım saati bulmuştu.

İşte onarım yapılan yer.
Sitemler ve Sorular…
Öncelikle ilk sitemim ve sorularım MESKİ Silifke sorumlularına… Arızanın giderilmesi için niçin Gökbelen’in en yoğun olduğu bir gün seçildi? Çarşıdan çıkış yolu neden tam olarak kesilmedi? Gerekirse oraya bir görevli konup yayladan çıkacak araçların sahipleri bilgilendirilemez miydi? Gidiş yolu kapalı olduğuna göre ters yönden gelecek araçlarla Gökbelen’e giren araçların sıkışmaması için Jandarma Trafikten destek istenemez miydi?
Hiç kusura bakmayın; araçlarınızda “Memnuniyetle Mühendis” yazıyor ama dün yaşananlardan sonra ben onu “Memnuniyetsizlikle Mühendis” olarak okumaya başladım.
Gelelim ilgisiz muhtarımıza… Giriş yolunun başladığı yer tam da işlettiğiniz kahvehanenin tam karşısında yani gözünüzün önünde. MESKİ ekibi ile görüşüp o yolun arıza bitene kadar kapalı tutulmasını sağlayabilirdiniz. Veya şeridin yırtılmaması için orada ve Gökbelen girişinde bir jandarma trafik görevlisinin konuşlanmasını talep edebilirdiniz.
Muhtarın Öncelikli Görevi
Kanunları bilmem ama bence bir kişi muhtar seçildiyse, başka bir işi olsa bile artık öncelikli görevi seçildiği köy, mahalle veya belde olmalı! Mahallesinin dertlerini umursamayan, ilgili toplantı ve ziyaretlere katılmayan ilgisiz bir muhtarın görevini tam mânâsıyla yerine getiremediği kanısındayım.
Bu tür sorunlar haricinde sık sık elektrikleri ve suları kesilen, çarşının ortasındaki yürüyüş, oturma ve alışveriş alanları araç park yerleri haline dönüşen sahipsiz yaylamız Gökbelen… Her şeye rağmen seni yine de sevmeye ve bağrında yaylamaya devam edeceğiz.
