O HEPİMİZİN ESAT ABİSİ
O hepimizin Esat Abisi… Gençlerin de, kendinden yaşça büyüklerin de… Çünkü ilk tanıştığınız anda, doğrudan abilik hissi uyandırıyor insanda.
Mekâna ve şehre şeref katanlardan… Kitabevindeki küçük odasında çayını içip sohbetinde bulunan artık iflah olmaz bir Akabe müdavimi haline gelir. Muhtemelen birçok üniversiteli ve konuk yazar onu yakından tanıdıktan sonra Kayseri’yi sevmeye, bu kadîm şehre aidiyet hissetmeye başlamıştır.
1994 Mayısında İzmir’den Kayseri’ye geldiğimde ilk tanıdığım ve dostluğuyla şereflendiğim güzel insanlardan biri oldu. Cumhuriyet Meydanı Sahabiye Medresesindeki mütevazı kitabevi en sık uğradığım mekânlardandı.
Kitapçılığı yanında yayıncılığı, kültür elçiliği de vardı. Bazı arkadaşlarıyla birlikte kurduğu Rey Yayınevi galiba yirmi civarında değerli eseri kültür hayatımıza kazandırmıştı.

Ülkemizin tanınmış birçok şair ve yazarı onun davetiyle Kayseri’ye gelerek Akabe Kitabevi’nde okurlarıyla buluşmuş, sohbet etmiş ve kitaplarını imzalamışlardı. Kayseri ile buluşturduğu yazarlardan hatırlayabildiklerim; İsmet Özel, Ali Bulaç, Rasim Özdenören, Yusuf Kaplan, Mustafa Özel, Cengiz Çandar ve Hikmet Özdemir... Gelen konuklar da evlerine döndüklerinde mutlaka köşelerinde veya televizyonlarda Kayserinin reklâmını yaparlar, Akabe Kitabevi ve Esat Abi’den muhabbetle bahsederlerdi.
Ben de Kayseri Gündem ve diğer bazı yerel gazetelerde hazırladığım köşelerde kendisinden ve etkinliklerinden mutlaka bahseder, ara sıra en çok satan kitapların listesini alıp yayınlardım.
Geçtiğimiz günlerde değerli dostum Mustafa İbakorkmaz hatırlattı. Kayseri’den ayrıldıktan yıllar sonra muhtemelen İstanbul Beyoğlu Belediyesinden dostlarımı gezdirmek için geldiğim Kayseri’de Esat Abiyi de ziyaret etmiş ve sosyal medyada şunları yazmışım;

“Üçüncü gün Kayserinin sevilen münevveri Esat Abinin entelektüel mekânı, şair, yazar ve kitapseverlerin buluşma yeri Sahabiye Medresesi içindeki Akabe Kitabevine uğrayıp eski dostlarla hasret giderdik. Şair Mustafa İbakorkmaz’ın Esat Ayata’yla ilgili bir biyografik eser hazırladığını öğrenince heyecanlanıp sevindik. Elimizde kendisiyle ilgili ne kadar malzeme ve anı varsa iletip katkıda bulunma sözü verdik.”
Ve işte sözümü tutuyor, kendisi hakkındaki kanaatlerimi yazılı olarak teslim ediyor, kendisini anlatacak bu kitabı bir an önce elime alabilmek için sabırsızlanıyorum.
Şimdi biraz uzaklardayım. Doğrusu güler yüzünü, çayını, mekânını ve sohbetini çok özlüyorum. Hasretim arttığında kütüphanemde ondan satın aldığım onlarca değerli kitaptan birisini açıyor, ilk sayfasına atılmış tarihi ve “Akabe Kitabevi-Kayseri” yazısını hüzünle okuyor, kendimi Sahabiye Medresesindeki yerinde karşılıklı çay içerken buluyorum.
