KARAYOLLARINDA DEĞİL SENİN KOLLARINDA…
Kamyon yazılarının hastasıyım. En sevdiğim yazılardan bir tanesi “Karayollarında değil senin kollarında öleyim” şeklinde olanı... Trafikte kazaların ve ölümlerin oldukça fazla olduğu ülkemizde kamyon şoförünün bu temennisi ne kadar da insanî...

Bu sözü, iki gün önce Silifke’den Gökbelen’e talî yoldan giderken hatırladım. İki aydır bir bölümü kapalı olan Gülnar yolu için tavsiye edilen ilk güzergâh Organize Sanayi-Bahçederesi-Çadırlı yoluydu. Aracımızla bu yola girdiğimizde ilk yol ayrımında Çadırlı tabelası çok zor okunuyordu. Sağa doğru ilerlediğimizde bazı küçük mahallelerden ve oldukça dar, virajlı talî yollardan geçtikten, karşıdan hızla gelen araçlar yüzünden biraz da kaza tehlikesi atlattıktan sonra azıcık tahmin ederek, azıcık da yön duygumuzla önce Çadırlı’ya, oradan da Gülnar anayoluna ulaşabildik. Ancak iki aylık alternatif yol olmasına rağmen, bu zorlu güzergâhın başlangıcından itibaren Karayolları tarafından hiç bir işaretleme yapılmadığını hayret ve üzüntüyle fark ettik. Bu konuda değerli dostum, hemşehrimiz Halil Dölek bazı paylaşımlarında, Avrupa’da böyle durumlarda hemen yön levhalarının konularak işaretlemeler yapıldığını belirtip Karayollarını eleştirmişti. Kendisinin ne kadar haklı olduğunu bu yolculuğumuz sırasında “Yollar seni gide gide usandım” türküsünü söylerken daha iyi anladık.

Fotoğraf 1: Çadırlı yol ayrımında kapalı olması gereken yolun açık hali. Ortada hiç bir görevli de yok!
Dönüşteki Sürpriz
Gökbelen Yaylamızda sezonu açıp bir gece kaldıktan sonra bazı işlerimiz için sabah Silifke’ye dönmemiz gerekti. İki aydır Çamdüzü-Çadırlı yol ayrımı arasında kapalı olan ana yol ise bugün öğlen saat 12’de açılacaktı. Ancak hareket saatimiz 09:00 olduğu için maalesef dönüşte de o kötü yolu kullanmamız gerekecekti. Ama o ne? Çadırlı yol ayrımına vardığımızda dubaların kaldırıldığını ve yolun açık olduğunu sevinçle gördük. “Sağ olsunlar, üç saat önceden yolu açmışlar” diye Karayollarına gıyabında iltifatta bulunduktan sonra hemen “Gökbelen” whatsapp grubundaki dostlarıma müjdeyi verdim. Ancak bu sevincimiz yarım kaldı. Üç-dört kilometre gittikten sonra “Çatalçam” mevkiinde yolun kesik olduğunu ve başında bir işçinin bulunduğunu gördük. İnip sebebini sorduğumda yolun henüz açılmadığını, kendisine de bu yönde bir talimat gelmediğini, muhtemelen 13:00 civarında açılabileceğini söyledi. Yani o kadar yolu boşuna gelmiştik. Randevumuza yetişmek üzere Çadırlı sapağına kadar geri döndük. Acaba yanlış mı gördük diye bakıp orayı fotoğraflarken yolu kapatan tüm unsurların kaldırıldığını hayretle fark ettik. Nitekim biz Çadırlı’ya doğru yine eski yoldan tırmanmaya başladığımızda aynı yanlışa düşen bazı araçlar Çamdüzü istikametinde boşuna ilerliyorlardı.

Fotoğraf 2: Yolu açık sanıp üç-dört km ilerledikten sonra karşılaştığımız manzara.
Bir Saat Gecikmeyle Açılış
Öğle vakti misafirlerimizi gezdirmek üzere getirdiğimiz Çamdüzü’nde Gülnar istikametinde birçok aracın belirtilen saatte biriktiğini gördük. Çünkü açılış saati için resmi açıklama 12 idi. Neyse ki -bir saat gecikmeli de olsa- saat 13’de yol trafiğe açıldı ve iki aylık bu kâbus sona erdi.

.Fotoğraf 3: Açılacağı belirtilen saatte Çamdüzü'ne gelen araçlar bir saat beklemek zorunda kaldılar.
Bu vesileyle Karayolları 5. Bölge Müdürlüğü Silifke 51. Şube Şefliğine eleştirilerimizi yöneltiyor, bir dahaki anayol çalışmalarında belirledikleri alternatif güzergâhları halka açmadan önce gerekli yön levhalarını koymalarını ve işaretlemeleri yapmalarını bekliyoruz. Yoksa kamyon şoförlerimizin o oldukça anlamlı “Karayollarında değil senin kollarında öleyim” temennisi maalesef tersine gerçekleşir.
