Rıfat YÖRÜK
Köşe Yazarı
Rıfat YÖRÜK
 

Helva güzellemesi

Helva güzellemesi               Lâkabımız “Helvacılar”, anne soyadım ise “Helvacı” olur da hiç helva sevmez miyim? Üstelik bu mübarek taamın hepsi birbirinden güzel ve çokça çeşidi varken…             Kur’an-ı Kerim’de geçen kudret helvası, saray helvası, un helvası, irmik helvası, çekme helva, yaz helvası, hele hele Çanakkaleli Kadir Usta’nın peynir helvası…             İrmik helvasını da peynir helvası kadar çok severim ama gözdem illa ki klasik sade tahin helvası. Favori markam da Okyay! Üstelik teneke kutudaki…             Ailemizin ve Çukurova insanının “Okyay” tutkusu, üreticisinin Tarsuslu bir hemşehrimiz olmasıyla birlikte, tazeliği ve lezzetiyle de alâkalı diye düşünüyorum. Bölgemizin bu güzide markası, Silifke’nin en ücra köylerine kadar girer, babaların şehirden getirdiği en güzel hediye olarak algılanırdı. Köy yerinde helvanın teneke kutusu bile atılmaz, mesela dikiş kutusu olarak değerlendirilirdi.             Halen alzheimer hastası olan 82 yaşındaki annem bile zaman zaman Taşucu’ndaki evimizden bakkala ya da markete gittiğinde, diğer alacaklarını unutsa dahi mutlaka bir kutu teneke helva ile çıkagelirdi. Oysa henüz bitmemiş helva kutusu mutfak tezgâhında gözünün önünde, hiç açılmamışı da dolapta yedekteydi. Yani Mersin bölgesindeki insanlar için teneke kutudaki Okyay helva, adeta yangında mutfaktan kurtarılacak ilk malzeme gibiydi.             Yakın ilçelerden Ermenek de helvasıyla meşhurdu. Buradan gelen çeşitli helvalar Silifke civarında severek tüketilirdi.             Rahmetli babamın, “Helvacı” lakaplı Rıfat Dedemin ve diğer yakın akrabalarımızın anlattıklarından; 1950’li, 60’lı yıllarda Silifke ve civarındaki en güzel öğle yemeğinin, fırından çıkan sıcak somunun içine konulmuş tahin helvası olduğunu öğrenmiştim.               İzmir yıllarımda da çok sevdiğim Havra Sokağı’nın Kemeraltı girişinde soldaki ilk helvacı favorimdi. Kendi ürettikleri -taptaze- helvanın yemesine doyum olmazdı               Helvacı’ya gidelim!             1960’lı, 70’li yıllarda genç kuşaklara helvayı sevdiren ise bir Anadolu rock müzik grubu oldu. 1964’de kurulan “Mavi Işıklar” isimli bu grubun genç mensupları, bir yıl sonra girdikleri Altın Mikrofon Yarışmasında “Helvacı” isimli parçalarıyla ikinci olarak büyük başarı gösterdiler. Ödül olarak bu şarkı ile “Kanamam” isimli parçaları, yarışmayı düzenleyen gazete tarafından plaklaştırıldı. Hâlâ dillerden düşmeyen bu türkü uyarlaması parçanın sözleri şöyleydi;               Helvacı’ya gidelim             Biraz helva yiyelim             Tanrı bize sıhhat vermiş             Biz ona şükredelim               Helvacı, helva             Şeker lokumlu helva             Kendir tohumlu helva                             Helvacı helva yapar             Helvasına bal katar             Helvanın çok türlüsü var             İnsan ona can atar                         Bu şarkı, çok tutulan dönem dizisi “Öyle Bir Geçer Zaman Ki”in 26. Bölümünde yer alan Liseler Arası Müzik Yarışması sahnesinde de bir lise tarafından seslendirilmişti.               Babamın plağı             Bu şarkının Kilis yöremize ait bir türküden uyarlandığını, türküleri çok seven ben bile ancak yıllar sonra öğrenmiştim. Zira 1965 yılına ait bu pop şarkısı o kadar tutulmuş ve o kadar baskın çıkmıştı ki, zaman içinde ilham aldığı “Çadır Altı Minare” (Helvacı) isimli türküyü bile ikinci plana itmişti. Nitekim rahmetli babam, ilk aldığı radyo-pikapla beraber bu şarkının plağını da eve getirmiş ve heyecanla bizlere dinlettirmişti. Babamdan hatıra o “Crown” marka pikabı ve Mavi Işıklar’a ait plağı hala saklar, zaman zaman dinleyerek mest olurum.               Şimdilerde Tarsus’tan otobüsle her geçişimde, terminal yakınındaki Okyay Üretim Tesisleri gözüme çarpar, eski hatıralarımı yâd eder; başta Rıfat Dedem, anneannem Sıdıka, Cennet Yengem ve dedemin kardeşleri olmak üzere vefat eden “Helvacı” sülalesinden büyüklerimi rahmetle anarım.             Bu şarkı ve türküyü her duyduğumda ise kendimi dedemlerin Balandız’daki yayla evinin terasında hisseder; dedem, anneannem, dayım, yengem, annem, babam ve kardeşlerimle birlikte yer sofrasında öğle yemeği sonrası tahin helvası yerken bulurum.
Ekleme Tarihi: 22 Şubat 2022 - Salı

Helva güzellemesi

Helva güzellemesi

 

            Lâkabımız “Helvacılar”, anne soyadım ise “Helvacı” olur da hiç helva sevmez miyim? Üstelik bu mübarek taamın hepsi birbirinden güzel ve çokça çeşidi varken…

            Kur’an-ı Kerim’de geçen kudret helvası, saray helvası, un helvası, irmik helvası, çekme helva, yaz helvası, hele hele Çanakkaleli Kadir Usta’nın peynir helvası…

            İrmik helvasını da peynir helvası kadar çok severim ama gözdem illa ki klasik sade tahin helvası. Favori markam da Okyay! Üstelik teneke kutudaki…

            Ailemizin ve Çukurova insanının “Okyay” tutkusu, üreticisinin Tarsuslu bir hemşehrimiz olmasıyla birlikte, tazeliği ve lezzetiyle de alâkalı diye düşünüyorum. Bölgemizin bu güzide markası, Silifke’nin en ücra köylerine kadar girer, babaların şehirden getirdiği en güzel hediye olarak algılanırdı. Köy yerinde helvanın teneke kutusu bile atılmaz, mesela dikiş kutusu olarak değerlendirilirdi.

            Halen alzheimer hastası olan 82 yaşındaki annem bile zaman zaman Taşucu’ndaki evimizden bakkala ya da markete gittiğinde, diğer alacaklarını unutsa dahi mutlaka bir kutu teneke helva ile çıkagelirdi. Oysa henüz bitmemiş helva kutusu mutfak tezgâhında gözünün önünde, hiç açılmamışı da dolapta yedekteydi. Yani Mersin bölgesindeki insanlar için teneke kutudaki Okyay helva, adeta yangında mutfaktan kurtarılacak ilk malzeme gibiydi.

            Yakın ilçelerden Ermenek de helvasıyla meşhurdu. Buradan gelen çeşitli helvalar Silifke civarında severek tüketilirdi.

            Rahmetli babamın, “Helvacı” lakaplı Rıfat Dedemin ve diğer yakın akrabalarımızın anlattıklarından; 1950’li, 60’lı yıllarda Silifke ve civarındaki en güzel öğle yemeğinin, fırından çıkan sıcak somunun içine konulmuş tahin helvası olduğunu öğrenmiştim.

 

            İzmir yıllarımda da çok sevdiğim Havra Sokağı’nın Kemeraltı girişinde soldaki ilk helvacı favorimdi. Kendi ürettikleri -taptaze- helvanın yemesine doyum olmazdı

 

            Helvacı’ya gidelim!

            1960’lı, 70’li yıllarda genç kuşaklara helvayı sevdiren ise bir Anadolu rock müzik grubu oldu. 1964’de kurulan “Mavi Işıklar” isimli bu grubun genç mensupları, bir yıl sonra girdikleri Altın Mikrofon Yarışmasında “Helvacı” isimli parçalarıyla ikinci olarak büyük başarı gösterdiler. Ödül olarak bu şarkı ile “Kanamam” isimli parçaları, yarışmayı düzenleyen gazete tarafından plaklaştırıldı. Hâlâ dillerden düşmeyen bu türkü uyarlaması parçanın sözleri şöyleydi;

 

            Helvacı’ya gidelim

            Biraz helva yiyelim

            Tanrı bize sıhhat vermiş

            Biz ona şükredelim

 

            Helvacı, helva

            Şeker lokumlu helva

            Kendir tohumlu helva    

           

            Helvacı helva yapar

            Helvasına bal katar

            Helvanın çok türlüsü var

            İnsan ona can atar

           

            Bu şarkı, çok tutulan dönem dizisi “Öyle Bir Geçer Zaman Ki”in 26. Bölümünde yer alan Liseler Arası Müzik Yarışması sahnesinde de bir lise tarafından seslendirilmişti.

 

            Babamın plağı

            Bu şarkının Kilis yöremize ait bir türküden uyarlandığını, türküleri çok seven ben bile ancak yıllar sonra öğrenmiştim. Zira 1965 yılına ait bu pop şarkısı o kadar tutulmuş ve o kadar baskın çıkmıştı ki, zaman içinde ilham aldığı “Çadır Altı Minare” (Helvacı) isimli türküyü bile ikinci plana itmişti. Nitekim rahmetli babam, ilk aldığı radyo-pikapla beraber bu şarkının plağını da eve getirmiş ve heyecanla bizlere dinlettirmişti. Babamdan hatıra o “Crown” marka pikabı ve Mavi Işıklar’a ait plağı hala saklar, zaman zaman dinleyerek mest olurum.

 

            Şimdilerde Tarsus’tan otobüsle her geçişimde, terminal yakınındaki Okyay Üretim Tesisleri gözüme çarpar, eski hatıralarımı yâd eder; başta Rıfat Dedem, anneannem Sıdıka, Cennet Yengem ve dedemin kardeşleri olmak üzere vefat eden “Helvacı” sülalesinden büyüklerimi rahmetle anarım.

            Bu şarkı ve türküyü her duyduğumda ise kendimi dedemlerin Balandız’daki yayla evinin terasında hisseder; dedem, anneannem, dayım, yengem, annem, babam ve kardeşlerimle birlikte yer sofrasında öğle yemeği sonrası tahin helvası yerken bulurum.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve silifkesesimiz.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.

deneme bonusu deneme bonusu https://playdotjs.com/ deneme bonusu veren bahis siteleri deneme bonusu veren siteler youtube mp3