BOSNA ANNEM, SREBRENİTSA ABLAM
Bosna Hersek... Tarih 11 Temmuz 2005. Srebrenitsa’da Hollandalı BM Barış Gücü komutanının teslim ettiği Sırplarca katledilen 8372 Boşnağı anma töreni... Bu büyük acının üzerinden tam on yıl geçmiş.
Mavi kelebeklerin bulduğu cesetler yeşil tabutlar içinde önümüzde duruyor. O sabah yağmur yağdığı için şehitliğin olduğu arazi çamur içinde. Boşnak dostlarımızın anlattıklarına göre her yıl o gün oraya mutlaka yağmur yağarmış.
Burası Srebrenitsa civarındaki Potoçari Anıt Mezarlığı. Bosna-Hersek’in doğusunda Sırbistan sınırında bir yer. Biraz sonra soykırım kurbanlarını anma programı başlayacak.
Biz de, Ankara’dan Bosna Dayanışma Grubu ve Araştırma Kültür Vakfı işbirliğiyle gelen yaklaşık 60 kişilik bir grubuz. Aramızda Muhsin Yazıcıoğlu, Hasan Celal Güzel, Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu, Prof. Dr. Yasin Aktay, Nihat Genç, Hakan Albayrak, Bahadır İslam, Recep Vidin, Ayhan Bilgen, Ebubekir Kurban, Osman Yurt, Ali Sedat Aslan, Ercan Şen gibi isimler de var.

Sırpların Tacizleri
Saraybosna’da kaldığımız otelden sabah erken iki otobüsle hareket ediyoruz. Yol boyunca ateşler yakıp bize kafa kesme işareti yapan Sırpların tacizleri altında Potoçari’ye varıyoruz. Sırpların tacizleri bununla da sınırlı kalmıyor. Tören boyunca alana hâkim tepelerden havaya sıkılan silahların sesleri tepemizde yankılanıyor.
Varışımızdan kısa bir süre sonra, dönemin Dışişleri Bakanı Abdullah Gül’ün ülkemizi temsil ettiği ve birçok ülkeden bakan veya diplomatların katıldığı resmî tören başlıyor. Tören alanında bembeyaz elbiseler içindeki kız çocukları ve genç kızlar dikkatimizi çekiyor.

Bu Şarkıya Ağlamak İçin…
Birden o kızların olduğu sahneden tüylerimizi diken diken eden bir şarkı, hayır hayır bir ağıt başlıyor. Üç beş kelime haricinde Boşnakça bilmiyoruz ama müthiş etkileniyoruz. Hele okuyan kız çocuğu nakaratlarda canhıraş şekilde “Mayko Mayko” dediğinde hüzünleniyor, yaşaran gözlerimizi ellerimizle siliyoruz.
Tek kelime anlamadan etkilenip hüzünlenmemiz bana o yıl vizyona girer girmez seyrettiğim “Gönül Yarası” filmindeki bir sahneyi hatırlatıyor. Hani Şener Şen’le gittikleri türkü barda Meltem Cumbul’un Aynur Doğan’ın Kürtçe söylediği “Dar Hejiroke” (İncir Ağacı) isimli türküye ağladığı sahne. Nitekim aralarında şöyle bir diyalog geçiyor;

-Kürtçe biliyor musun?
-Hayır!
-O zaman niye ağlıyorsun?
-Abi, bu türküye ağlamak için Kürtçe bilmek mi gerek?
Evet, bu ağıda ağlamak için de Boşnakça bilmemize gerek yok!
Meğer “Mayko” anne demekmiş. Bütün ailesi katledilen çocuk “Bosna Majko, Srebrenica Sestro” isimli bu şarkıda “Neredesiniz?” diye haykırıp yakınlarından cevap alamadıktan sonra vatanı Bosna’yı annesi, büyük bir katliamın yaşandığı Srebrenitsa’yı da ablası olarak kabul ettiğini bildiriyormuş. Bu şarkının sözlerini de ünlü Boşnak şair Cemalettin Latiç yazmış, Djelo Jusiç bestelemiş. Anlamı ise şöyleymiş;

“Anne seni hâlâ rüyalarımda görüyorum.
Abi, abla her gece rüyamda sizi görüyorum.
Yanımda değilsiniz.
Sizi arıyorum; nereye gitsem, nereye baksam.
Anne, baba neden yanımda değilsiniz?
Bosna, benim annem sensin.
Bosna, seni annem gibi görüyorum.
Bosna, annem, Srebrenitsa ablam
Yalnız değilim.”
Gerçekten yalnız değiller. Nitekim birçok ülkeden olduğu gibi Türkiye’den de bizim gibi atlayıp gelen birçok insanla karşılaşıyoruz. Tören alanına Türk bayraklarıyla hep beraber girişimiz ise çok ilgi çekiyor, Boşnakları gururlandırıyor.
O yıl içinde teşhis edilen cenazelerin namazlarını kılıp toprağa definlerini izledikten sonra Srebrenitsa şehrine geçip bazı resmi ziyaretler yapıyoruz.

Affet Bizi Srebrenitsa!
Bu unutulmaz gezimizden altı yıl sonra (2011) duyarlı sanatçımız Haluk Levent de gidip gördüğü Bosna’dan çok etkilenerek “Srebrenitsa” adını taşıyan bir şiir yazıp besteliyor.
Ne güzel baktın bana, ne güzel ne güzel
Görmedim diyar diyar görmedim senden güzel
Sonunu hazırladık emanet ellerle
Katliamlar yaşadın hüzünlü gözlerinde
Her Temmuz'un 11'i yaralar kan bağlar
Düşündükçe ağlaşır çocuklar ve kadınlar
Bazen canavardır uygarlık denen illet
Çağ dışı kalır bazen insanlık, medeniyet
Bugün 11 Temmuz 2025. Srebrenitsa Katliamının 30. yıldönümü. Soykırımcıları lânetle, şehitlerimizi rahmetle anıyor ve Haluk Levent’in o etkileyici şarkısının nakaratıyla Srebrenitsa’daki Boşnak kardeşlerime selam ve sevgilerimi gönderiyorum.
Seni kurtaramadık, hiçbir şey yapamadık
Yüreğim buruk, yüreğim hasta
Tam 30 yıl oldu, seni unutamadık
Affet bizi Srebrenitsa!
