Rıfat YÖRÜK
Köşe Yazarı
Rıfat YÖRÜK
 

AKŞAM GÜNEŞİ

AKŞAM GÜNEŞİ   Anısı olan her şarkı sizi hemen bir yerlere götürür. Tıpkı, Orhan Gencebay bestesi “Akşam Güneşi”nin beni Beyoğlu’na, Tepebaşı’na götürdüğü gibi… 2011 yılı başı... Belki de Yörük olmamın nişanesi bitmeyen göçüm sürüyor. İzmir, Kayseri derken, şimdi de Başkent Ankara’dan, “Şehirlerin Sultanı” İstanbul’a geliyorum. Bu seferki zorunlu... Zira iki kişiyle birlikte ve onların yoğun ısrarlarıyla kurduğumuz işten büyük maddi ve manevi yaralar alıyor, ortaklarımın ortalıktan kaybolmasıyla dibi görüyorum. SSK, vergi borçları… Şahsi borçlar da cabası… Yedi-sekiz kişinin çalıştığı işyerinde artık tek başımayım. Telefonlarım sadece alacaklılarca aranıyor. Bayındır 2 Sokak’taki işyerimiz Kocatepe Camii’ne çok yakın. Sık sık caminin oldukça geniş bahçesine sığınıyor, ücradaki bir kanepede oturup halime yanıyorum.              Bir çıkış yolu ararken, Beyoğlu Belediyesi’nden gelen teklifle hayata yeniden tutunmaya çalışıyorum. Çok sevdiğim, hayallerimin şehri İstanbul’a, ‘özeti’ olan Beyoğlu’ndan balıklama dalıyorum.               Baharda erguvanların Boğaz’ı süslemesiyle umudum bir kat daha artıyor ve şu dörtlüğü yazıyorum;             Boy verdim de görünmedi dibi             Dertlerimin bittiği yer miydi?             İstanbul, ne de güzeldi             Erguvan ayı gelir ve keder giderdi             Ancak borçlar burada da peşimi bırakmıyor. Vergi dairesinden gelen ve hesapta olmayan büyük bir rakamla yeniden sarsılıyorum. Ödeyecek gücüm yok! Akşamüstü, işyerimin olduğu, Galatasaray Meydanı yakınlarındaki Kallavi Sokak’tan çıkıp, ağır adımlarla Tepebaşı’na yöneliyor, Haliç’i ve batarken ufuktaki “Akşam Güneşi”ni seyrediyor, şairin bize en çok yakıştırdığını yapıp hüzünleniyorum. Ekşi Sözlük’te bir arkadaş “Güneş, İstanbul’da en güzel Tepebaşı’nda batar!” demiş ya! Ona hak veriyorum. Oradan ağır ve düşünceli adımlarla İstiklal Caddesi’ne doğru yürürken, yakındaki sokak müzisyenleri tam da bu şarkıyı çalmaya başlamasınlar mı?  Akşam güneşi birden gölgeleniyor, hüznüm doruk noktasına çıkıyor. Gözyaşlarımı daha fazla tutamayarak Tünel’e doğru kalabalığa karışıyorum. “Akşam Güneşi”ni her duyduğumda, kendimi Tepebaşı’nda batan güneşi seyreden dertli ve yalnız bir adam olarak hayal ediyorum.   https://www.youtube.com/watch?v=hJ8lPj1xJzk
Ekleme Tarihi: 06 Haziran 2022 - Pazartesi

AKŞAM GÜNEŞİ

AKŞAM GÜNEŞİ

 

Anısı olan her şarkı sizi hemen bir yerlere götürür. Tıpkı, Orhan Gencebay bestesi “Akşam Güneşi”nin beni Beyoğlu’na, Tepebaşı’na götürdüğü gibi…
2011 yılı başı... Belki de Yörük olmamın nişanesi bitmeyen göçüm sürüyor. İzmir, Kayseri derken, şimdi de Başkent Ankara’dan, “Şehirlerin Sultanı” İstanbul’a geliyorum. Bu seferki zorunlu... Zira iki kişiyle birlikte ve onların yoğun ısrarlarıyla kurduğumuz işten büyük maddi ve manevi yaralar alıyor, ortaklarımın ortalıktan kaybolmasıyla dibi görüyorum. SSK, vergi borçları… Şahsi borçlar da cabası… Yedi-sekiz kişinin çalıştığı işyerinde artık tek başımayım. Telefonlarım sadece alacaklılarca aranıyor. Bayındır 2 Sokak’taki işyerimiz Kocatepe Camii’ne çok yakın. Sık sık caminin oldukça geniş bahçesine sığınıyor, ücradaki bir kanepede oturup halime yanıyorum. 
            Bir çıkış yolu ararken, Beyoğlu Belediyesi’nden gelen teklifle hayata yeniden tutunmaya çalışıyorum. Çok sevdiğim, hayallerimin şehri İstanbul’a, ‘özeti’ olan Beyoğlu’ndan balıklama dalıyorum.
 
            Baharda erguvanların Boğaz’ı süslemesiyle umudum bir kat daha artıyor ve şu dörtlüğü yazıyorum;
            Boy verdim de görünmedi dibi
            Dertlerimin bittiği yer miydi?
            İstanbul, ne de güzeldi
            Erguvan ayı gelir ve keder giderdi
            Ancak borçlar burada da peşimi bırakmıyor. Vergi dairesinden gelen ve hesapta olmayan büyük bir rakamla yeniden sarsılıyorum. Ödeyecek gücüm yok! Akşamüstü, işyerimin olduğu, Galatasaray Meydanı yakınlarındaki Kallavi Sokak’tan çıkıp, ağır adımlarla Tepebaşı’na yöneliyor, Haliç’i ve batarken ufuktaki “Akşam Güneşi”ni seyrediyor, şairin bize en çok yakıştırdığını yapıp hüzünleniyorum. Ekşi Sözlük’te bir arkadaş “Güneş, İstanbul’da en güzel Tepebaşı’nda batar!” demiş ya! Ona hak veriyorum.
Oradan ağır ve düşünceli adımlarla İstiklal Caddesi’ne doğru yürürken, yakındaki sokak müzisyenleri tam da bu şarkıyı çalmaya başlamasınlar mı?  Akşam güneşi birden gölgeleniyor, hüznüm doruk noktasına çıkıyor. Gözyaşlarımı daha fazla tutamayarak Tünel’e doğru kalabalığa karışıyorum.
“Akşam Güneşi”ni her duyduğumda, kendimi Tepebaşı’nda batan güneşi seyreden dertli ve yalnız bir adam olarak hayal ediyorum.
 
https://www.youtube.com/watch?v=hJ8lPj1xJzk
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve silifkesesimiz.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.

deneme bonusu deneme bonusu https://playdotjs.com/ deneme bonusu veren bahis siteleri deneme bonusu veren siteler youtube mp3