Küresel Köy
Bugün dünyada yaşananlara bakınca köydeki davranışlarla küresel davranışlar arasında ne kadar büyük benzerlikler olduğunu gördüm.
Elbette içerik olarak, bakış açısı olarak farklılıklar var.
Köylerde genelde takip edilen yüz yıllık davranış şekilleri vardır.
Bazen aileler, bazen de iki aile yıllarca bir konuyu iyi ya da kötü yönde takip ederler.
Bütün yaşamlarını onun üzerine kurarlar.
Bu davranışlar kin ve nefret kaynaklı olduğu kadar, sevgi ve sempati kaynaklı da olabilir.
Bilmem kaç kuşak önceki dedesine yapılan bir haksızlık bazen unutulmaz.
Bir kavga, anlaşmazlık hep bir şekilde takip edilir.
Bu yaşamdaki öncelikleri de belirler.
Çoğu zaman hiç açığa çıkmaz ama hiç kimsenin görmeyeceği bilmeyeceği tercihlerini o duygu ve düşünceyle yapar.
Elbette çok güçlü hatıralar da vardır, yıllar önce ailesine, dedesine yapılan bir iyilik hiç unutulmaz.
Bu da davranışların tercihinde çok önemli etkendir.
Dayanışmalar, imece, düğün dernek ölüm günlerinde bunlar bir şekilde gözden geçirilir.
Köylerde gelenekler de yılların birikimine dayanır. Alışkanlıklar ona göre şekillenir.
Ortak paydalar yılların tecrübeleriyle inşa edilir.
Köyde açıkça ifade edilmeyen bir bilinç vardır.
Çoğu zaman bu kendiliğinden harekete geçer.
Aynı zamanda yapılan işlerde de mesela bir tohumun yıllarca önce gelişi ile ilgili hikayeleri vardır.
Bazen yüz yıllardır kullanılan tohumlar vardır. Tohumlar her yıl ürünün en iyileri seçilerek tohuma bırakılmasıyla, tohumu sağlıklı verimli olacak şekilde nesilden nesile kullanılması sağlanır.
Yani köylerin yazılı olmayan hafızası vardır. Görünmeyen bilinci diyelim.
Duygu, düşünce, sevgi, nefret, üretilen ürünler sanatlar sürekli elleçlenerek yani zenginleşerek nesilden nesile aktarılır.
Akıllı insanlar, güçlü insanlar, yetenekler, zekalar da geçmişten günümüze takip edilir.
Hatta hayvanları da öyle…
Bu zaman içinde yavaş ve yazılı bir metotla yapılmasa da hep vardır.
Şehirlerde de bu davranış biçimi vardır ama uzun bir zamandır bozulmaya başlamıştı.
Şimdilerde yeniden kent hafızaları oluşturuluyor. Kayıt altına alınıyor.
Bu davranış biçiminin etkisi; köyde köy kadar, şehirden, şehre kadar en fazla bir devletin sınırları içerisinde geçerli olacak bir kültür şeklinde gelişiyor. Bilinç düzeyi yeni yeni oluşuyor.
Küresel düzeyde bu tam bir bilinç düzeyinde yapılıyor.
Siyasi, inanç ve ekonomi amaçlı güçler bütün davranışlarını binlerce yıllık düşünce, inanç, bilgi birikiminin beslediği kültür yapısına göre belirliyorlar.
Zaman zaman ezoterik (derin sırlar ve bilgileri kullanan) yapıların organize ettiği bu davranışlar;
Hedefi; kendi düşüncelerini egemen kılmak ve bütün dünyada uygulamak olunca,
Uygulama alanı da bütün insanlık ve küresel seviye oluyor. Yani bütün dünyaya yön veren güçler haline geliyorlar.
Ekonomik güçler şekline örgütlenip siyasi ve inanç hedeflerini gerçekleştirme yoluna gidiyorlar.
Bıkmadan usanmadan hedeflerinden ayrılmadan yollarına devam ediyorlar.
Güçleri ile dünyadaki ekonomik kaynakları yönettikleri gibi güçlerinin sağlığı için devletleri de kendi hedefleri doğrultusunda şekillendirme yoluna gidiyorlar.
Toplumlar kendi devletinde kendi yöneticilerini seçtiklerini düşünürken onlar bir şekilde kartelleri, sivil toplum örgütleri yerel işbirlikçileri ile devletleri onların hedefini gerçekleştiren mekanizmalar haline getiriyorlar.
Dünyanın en iyi üniversiteleri ve en iyi hocaları onların… Dolayısıyla dünyanın beceri ve kabiliyet potansiyeli güçlü öğrencileri de sağladıkları imkanlarla onların organizasyonuna dahil oluyorlar.
Mezuniyetlerinde zaten o şirketleri yönetecek kabiliyetle donatılıyorlar.
En becerikli insan kaynakları da onların hizmetine girmiş oluyor.
Onların gözünden bakarsan dünya kocaman bir köy…
Onlar da bu küresel köyü binlerce yıllık düşünce, fikir ve inançla beslenen bilgi brikimi ile yönetiyorlar ancak bizim köyden farkı binlerce yıllık metotlara dayanarak.
Metodolojik olarak çok güçlü olduklarından küresel standartları da koyabilecek bilimsel veriler ve bunu uygulayabilecek insan kaynakları da bu organizasyonlara hizmet ediyor.
Hiç unutmuyorlar, günlük zikir çeker gibi hedeflerini ve yöntmelerini bıkmadan usanmadan kararlı ve tutarlı bir şekilde savunuyorlar.
Dediğimiz gibi dünyayı bir köy haline getirmişler.
Dolayısıyla bizler açısından çok önemli manalar ifade eden köylerimiz şehirlerimiz, devlet onlar için bir bölgenin adı. Bir kod. Coğrafi bir konum, önemli faydalarını barındıran bir topraktan ibaret...
Bir gün bakmışsınız şehrinizde azınlık olmuşsunuz, söz hakkını kaybetmişsiniz.
Ya da devletiniz, bölgenizdeki seçilmişler onların izin verdiği kadar karar verebiliyor.
Ve biz bunların farkına varmadan kendi kendimizi yiyoruz.
Onların belirlediği çatışma alanlarında bin yıllık problemlerimizle onların amacına hizmet ederek çatışıyoruz.
Köylerimizde kendi kinlerimizi, nefretlerimizi, inanç ve mezhep farklılarımızı, kültürel ayrışmalarımızı, ideolojik farklılıklarımızı kendi kin nefret ve sevgi sempatimize göre taraf olarak onların kaoslarını beslemek için kullandırıyoruz.
Onlar çok iyi tahlil ettikleri ruhsal ve duygusal hallerimizi istedikleri zaman istedikleri koasu harekete geçirecek şekilde aktifleştiriyorlar….
Munis Tekinalp veya diğer bir adı Tekin Alp Türkçü, Türkolog. 1883 Serez Doğumlu eğitimi Selanik ve İstanbul’da görmüş. Asıl adı Moiz Kohen. İnancı Türkçülükle ayrıştırma amacı güdüyor. Acaba Türkçülüğü araştıracak bilim adamlarımız mı yetersizdi. 1900’lü yıllardan 1961 yılına kadar neden bu kadar etkili oldu…
Arabistanlı Lawrence İngiliz subayı olarak da Müslüman dünyasında tarikat kuracak kadar din ve inancımıza vakıf olmadı mı?
Zamanı gelmedi mi?
Kendi bilgelerimizi, tarihçilerimizi, sosyologlarımızı bilim adamlarımızı din adamlarımızı yetiştirecek şekilde organize olma zamanımız gelmedi mi?
Biz kendi köyümüzün evrensel değerlerini inşa edeceğimiz yerde küresel güçlerin köy haline getirdiği bir dünya da ne kadar kişilikli kalabiliriz?
Ne kadar bağımsız olabiliriz?
İstikbalimizden ne kadar emin olabiliriz?
Okuyalım, öğrenelim, bilelim, bildirelim… duygularımızdan sıyrılarak…
