Tevfik OVACIK
Köşe Yazarı
Tevfik OVACIK
 

İki Dudağın Arasına Sıkışmış 1 Mayıs

İki Dudağın Arasına Sıkışmış 1 Mayıs Yaşasın 1 Mayıs… Hakkımızı alacağız… İşçimizin hakkını yedirtmeyeceğiz. İşçi ve işverenlerimizin refahını yükselttik yükselteceğiz… Ya adalet ya sefalet… 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü’nün, alın terinin ve emeğin ön plana çıkarıldığı bir gün olması için çalışmaya devam ediyoruz… Ümit ediyoruz ve mücadelesini veriyoruz ki bir sonraki 1 Mayıs daha aydınlık, daha güzel bir ülkede mücadelemizi büyüttüğümüz bir gün olsun… İş- işveren devlet arasındaki sosyal diyalog mekanizmasını çözüm odaklı sürdürerek toplumsal dayanışmayı ve refahı güçlendiren bir çalışma ortamını hep birlikte inşa etmek… 1 Mayıs, emeğin, alın terinin, eşitliğin, özgürlüğün ve dayanışmanın tarihsel simgesidir. 1 Mayıs, biz emekçilerin birleşerek sömürüye, adaletsizliğe, güvensizliğe ve yoksulluğa karşı sesini yükselttiği gündür. İşte size 1 Mayıs mesajları. Kelli felli sloganlar. İktidar, muhalefet, işveren, işçi sendikaları, odalar, iş ortamına dair söz söylemeye hakkı olduğunu düşünen kişi ve kurumların 1 Mayıs mesajları… İstek, Dilek, Niyet, Temenni, Dudaktan fırlamış kuru sözler. İşçinin refahının nasıl düzeltileceğine, saygınlığının nasıl artacağına, nasıl kıymetli hale geleceğine, kariyerini nasıl güçlendireceğine, gerçek bir insan kaynağı olarak nasıl değerlendirileceğine dair hiçbir proje yok, plan yok, strateji yok. Göç giderken düzülür. Şartların zorlamasıyla ne olacaksa o kadar. Yani tesadüf… Talep patlayacak, üretim tetiklenecek, işçiye ihtiyaç artacak işçi kendini kıymetli hissedecek… İlk krizde kendini sokakta bulacak. İki dudağın arasından dilden kalbe gidemeyen sözler. Akla bürünüp strateji olamayan, projelendirilmeyen niyetler. Göz boyama… Yöneticilik yaptığım bir işyerinde bir işçi arkadaşım sormuştu siz;  ’’ işçi tarafında mısınız yoksa patron tarafında mı?’’ Diye. Ben işin tarafındayım demiştim. İşi verimli kılacak ortamı inşa edeceğiz, performansı değerlendireceğiz.  Patron kârını yeterince alacak biz de emeğimizin karşılığı ücretimizi alacağız demiştim. Bütün işyerlerimde olduğu gibi emeği değerli kılmak, emeğin iş yerindeki katma değer gücünü arttırmak, emeği işletmenin gerçek bir insan kaynağı haline getirmek için projeler yaptık. Emekçilerle berber yeteneklerimiz güçlendirerek becerimizi arttırarak kendi potansiyelimiz keşfederek daha güçlü konumda iş yerini ve kendi konumuzu daha kıymetli hale getirecek çalışma ortamları düzenledik. Bütçe yaparak, maliyeti doğru analiz ederek, işletmeyi hesap verebilir hale getirerek, bütçe ile yöneterek işçiliğin verimini ölçülebilir hale getirip, işçiliğin işletme içerisinde güçlü bir kaynak olduğunu göstererek, bunu refahına, kariyer planına yansımasını sağlayarak işçiliği değerli kıldık. Bugün işletmelerde hatta devlet kurumlarında verimlilik neredeyse çok önemli değil. Verimlilik yoksa performans değerlendirilemiyorsa o işletme ve kurumda çalışan değerli olamaz. Ucuz ve yüksek maliyeti işgücü yerine verimli, performansı güçlü düşük maliyetli ve hak ettiği ücrete göre çalışılan bir iş ortamı sağlanmazsa işletme gelişemez. Bunu sadece işveren yapmayacak sanayi, ticaret ve meslek odaları üniversite hep berber çalışanı kıymetlendirmek için strateji üretmeleri gerekiyor… Mesela bir bölgede sanayi bölgesi veya nükleer santral veya çimento fabrikası gibi büyük yatırımlar projelendirilirken insan kaynakları planı da yapılmalı. Ortaokul ve liseden başlamak üzere çocuklar ve gençler bölgenin gelişmesi doğrultusunda yönlendirilmeli. Üniversiteler öğrencilerinin daha birinci sınıftan itibaren iş yerleri ile bağlantı kurmaları kaliteli ilişkiler geliştirmesi sağlanmalı, okuduğu bölüme ek beceriler kazandıracak imkânlar sağlanmalı. Sendikalar, çalışan işçiler ve çalışma adayı işçilerin becerilerinin arttırılması, kabiliyetlerinin sertifikalandırılması, işçinin kariyer planı yapabilme bilincinin geliştirilmesi, işçinin iş yerinin pasif unsuru değil etkili ve aktif unsuru hale getirebilmesi için çalışmalar yapması lazım. Öncelikle işçi işveren, devlet ve üniversiteler işçi sınıfının gerçek bir kaynak olduğunu kabullenmesi gerekiyor. Sonra insanı gerçekten bir kaynak olarak değerlendirmek ve planlamak gerekiyor. Yani çalışanı ve çalışma adaylarını öncelikle kalifiye hale getirecek projeleri hayata geçirmek gerekiyor. Yoksa tesadüfen kaliteli çalışanlara ulaşabiliriz., Deneme yanılma ile insan kaynakları düzenimizi kurmaya çalışırız. Öncelikle adına insan kaynakları dediğimiz ama personelin bordro işinden öteye gidemeyen işletme ve kurum bölümlerini gerçekten insan kaynaklarını yöneten geliştiren bölümler haline getirelim. Eğer devlet, hükümet, işveren, sendikalar dileklerinde niyetlerinde samimi iseler, öncelikle insanı üretimin, yaşamın, gelişmenin kaynağı olarak görmeliler ve ona göre projeler yapmalılar.  İşçi ve temsilcisi sendikalar da eğer samimi iseler şikâyet modundan çıkıp kendilerini toplumu geliştiren bir güç olarak görüp değerlerini arttırıcı çözüm taleplerini içeren projeler yapsınlar, yapılan projelerin paydaşı olsunlar. Kuru kuruya sadece isteyen, bekleyen, birilerinden kendileri adına bir şey yapmasını uman bir topluluk olmaktan kurtulsunlar. Toplumun değerli bir kaynağı olduğunun bilinci ile işini geliştirirken gelişen işin içinde kaliteli bir kariyer hedeflesinler. Etliye sütlüye karışmadan, iradeyi ortaya koymadan tercihlerini doğru kullanmadan kimse bizim adımıza bir şey yapmaz. Yaparsa da bilelim ki çok daha fazlasını kaybediyoruzdur. Tatil yapamayan, kendine vakit ayıramayan, emekliliğinde sefil olan, ailesine ve çocuğuna yeterli vakti ve maddiyatı ayıramayan işçinin olduğu toplumlar insan kıymeti bilmeyen bir toplumdur ve kaliteli yaşama ulaşamıyorsa bunun sebebini kendi bakış açısında aramak gerekir. Demokrasi diye bir araç var; doğru tercihlerle doğru yöneticiler seçerek işe başlayabiliriz. Tabii ki yerimizde oturarak, kimseye karışmayarak kendi çapımızda mutluluk oyunu oynayarak bu iş olmaz.  
Ekleme Tarihi: 05 May 2025 - Monday

İki Dudağın Arasına Sıkışmış 1 Mayıs

İki Dudağın Arasına Sıkışmış 1 Mayıs

Yaşasın 1 Mayıs…

Hakkımızı alacağız…

İşçimizin hakkını yedirtmeyeceğiz.

İşçi ve işverenlerimizin refahını yükselttik yükselteceğiz…

Ya adalet ya sefalet…

1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü’nün, alın terinin ve emeğin ön plana çıkarıldığı bir gün olması için çalışmaya devam ediyoruz…

Ümit ediyoruz ve mücadelesini veriyoruz ki bir sonraki 1 Mayıs daha aydınlık, daha güzel bir ülkede mücadelemizi büyüttüğümüz bir gün olsun…

İş- işveren devlet arasındaki sosyal diyalog mekanizmasını çözüm odaklı sürdürerek toplumsal dayanışmayı ve refahı güçlendiren bir çalışma ortamını hep birlikte inşa etmek…

1 Mayıs, emeğin, alın terinin, eşitliğin, özgürlüğün ve dayanışmanın tarihsel simgesidir. 1 Mayıs, biz emekçilerin birleşerek sömürüye, adaletsizliğe, güvensizliğe ve yoksulluğa karşı sesini yükselttiği gündür.

İşte size 1 Mayıs mesajları. Kelli felli sloganlar.

İktidar, muhalefet, işveren, işçi sendikaları, odalar, iş ortamına dair söz söylemeye hakkı olduğunu düşünen kişi ve kurumların 1 Mayıs mesajları…

İstek,

Dilek,

Niyet,

Temenni,

Dudaktan fırlamış kuru sözler.

İşçinin refahının nasıl düzeltileceğine, saygınlığının nasıl artacağına, nasıl kıymetli hale geleceğine, kariyerini nasıl güçlendireceğine, gerçek bir insan kaynağı olarak nasıl değerlendirileceğine dair hiçbir proje yok, plan yok, strateji yok.

Göç giderken düzülür.

Şartların zorlamasıyla ne olacaksa o kadar.

Yani tesadüf…

Talep patlayacak, üretim tetiklenecek, işçiye ihtiyaç artacak işçi kendini kıymetli hissedecek…

İlk krizde kendini sokakta bulacak.

İki dudağın arasından dilden kalbe gidemeyen sözler. Akla bürünüp strateji olamayan, projelendirilmeyen niyetler.

Göz boyama…

Yöneticilik yaptığım bir işyerinde bir işçi arkadaşım sormuştu siz;  ’’ işçi tarafında mısınız yoksa patron tarafında mı?’’ Diye.

Ben işin tarafındayım demiştim.

İşi verimli kılacak ortamı inşa edeceğiz, performansı değerlendireceğiz.  Patron kârını yeterince alacak biz de emeğimizin karşılığı ücretimizi alacağız demiştim.

Bütün işyerlerimde olduğu gibi emeği değerli kılmak, emeğin iş yerindeki katma değer gücünü arttırmak, emeği işletmenin gerçek bir insan kaynağı haline getirmek için projeler yaptık.

Emekçilerle berber yeteneklerimiz güçlendirerek becerimizi arttırarak kendi potansiyelimiz keşfederek daha güçlü konumda iş yerini ve kendi konumuzu daha kıymetli hale getirecek çalışma ortamları düzenledik.

Bütçe yaparak, maliyeti doğru analiz ederek, işletmeyi hesap verebilir hale getirerek, bütçe ile yöneterek işçiliğin verimini ölçülebilir hale getirip, işçiliğin işletme içerisinde güçlü bir kaynak olduğunu göstererek, bunu refahına, kariyer planına yansımasını sağlayarak işçiliği değerli kıldık.

Bugün işletmelerde hatta devlet kurumlarında verimlilik neredeyse çok önemli değil.

Verimlilik yoksa performans değerlendirilemiyorsa o işletme ve kurumda çalışan değerli olamaz.

Ucuz ve yüksek maliyeti işgücü yerine verimli, performansı güçlü düşük maliyetli ve hak ettiği ücrete göre çalışılan bir iş ortamı sağlanmazsa işletme gelişemez.

Bunu sadece işveren yapmayacak sanayi, ticaret ve meslek odaları üniversite hep berber çalışanı kıymetlendirmek için strateji üretmeleri gerekiyor…

Mesela bir bölgede sanayi bölgesi veya nükleer santral veya çimento fabrikası gibi büyük yatırımlar projelendirilirken insan kaynakları planı da yapılmalı. Ortaokul ve liseden başlamak üzere çocuklar ve gençler bölgenin gelişmesi doğrultusunda yönlendirilmeli.

Üniversiteler öğrencilerinin daha birinci sınıftan itibaren iş yerleri ile bağlantı kurmaları kaliteli ilişkiler geliştirmesi sağlanmalı, okuduğu bölüme ek beceriler kazandıracak imkânlar sağlanmalı.

Sendikalar, çalışan işçiler ve çalışma adayı işçilerin becerilerinin arttırılması, kabiliyetlerinin sertifikalandırılması, işçinin kariyer planı yapabilme bilincinin geliştirilmesi, işçinin iş yerinin pasif unsuru değil etkili ve aktif unsuru hale getirebilmesi için çalışmalar yapması lazım.

Öncelikle işçi işveren, devlet ve üniversiteler işçi sınıfının gerçek bir kaynak olduğunu kabullenmesi gerekiyor.

Sonra insanı gerçekten bir kaynak olarak değerlendirmek ve planlamak gerekiyor.

Yani çalışanı ve çalışma adaylarını öncelikle kalifiye hale getirecek projeleri hayata geçirmek gerekiyor.

Yoksa tesadüfen kaliteli çalışanlara ulaşabiliriz.,

Deneme yanılma ile insan kaynakları düzenimizi kurmaya çalışırız.

Öncelikle adına insan kaynakları dediğimiz ama personelin bordro işinden öteye gidemeyen işletme ve kurum bölümlerini gerçekten insan kaynaklarını yöneten geliştiren bölümler haline getirelim.

Eğer devlet, hükümet, işveren, sendikalar dileklerinde niyetlerinde samimi iseler, öncelikle insanı üretimin, yaşamın, gelişmenin kaynağı olarak görmeliler ve ona göre projeler yapmalılar.

 İşçi ve temsilcisi sendikalar da eğer samimi iseler şikâyet modundan çıkıp kendilerini toplumu geliştiren bir güç olarak görüp değerlerini arttırıcı çözüm taleplerini içeren projeler yapsınlar, yapılan projelerin paydaşı olsunlar.

Kuru kuruya sadece isteyen, bekleyen, birilerinden kendileri adına bir şey yapmasını uman bir topluluk olmaktan kurtulsunlar.

Toplumun değerli bir kaynağı olduğunun bilinci ile işini geliştirirken gelişen işin içinde kaliteli bir kariyer hedeflesinler.

Etliye sütlüye karışmadan, iradeyi ortaya koymadan tercihlerini doğru kullanmadan kimse bizim adımıza bir şey yapmaz. Yaparsa da bilelim ki çok daha fazlasını kaybediyoruzdur.

Tatil yapamayan, kendine vakit ayıramayan, emekliliğinde sefil olan, ailesine ve çocuğuna yeterli vakti ve maddiyatı ayıramayan işçinin olduğu toplumlar insan kıymeti bilmeyen bir toplumdur ve kaliteli yaşama ulaşamıyorsa bunun sebebini kendi bakış açısında aramak gerekir.

Demokrasi diye bir araç var; doğru tercihlerle doğru yöneticiler seçerek işe başlayabiliriz.

Tabii ki yerimizde oturarak, kimseye karışmayarak kendi çapımızda mutluluk oyunu oynayarak bu iş olmaz.

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve silifkesesimiz.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
https://jazziraes.com/ https://bramblesva.com/ https://seattledogresort.com/ https://bestlifecoachcollective.com/