Tevfik OVACIK
Köşe Yazarı
Tevfik OVACIK
 

Cumhuriyet Ve Türkiye Yüzyılında Yönetim Arayışları

Cumhuriyet Ve Türkiye Yüzyılında Yönetim Arayışları 14 Mayıs 2023 seçim süreci başlarken normal bir seçimden çok farklı bir seçim olacağı daha şimdiden belli. Kıran kırana bir seçim olacak. Bu seçimle yönetime getireceğimiz temsilcilerimiz hem Cumhuriyetin yüzüncü yılını kutlayacaklar, hem de Türkiye yüzyılının sürecini yönetecekler. Kıran kırana derken bir hesaplaşma seçimi de olacak. Türk milletinin iki yüzyıllık bir süreci kapsayan istişare dönemi de diyebiliriz. Türk milleti cumhuriyet nasıl kuruldu onu nasıl yaşatacağız konusunu açıklıkla bu dönemde tartışacak. Aynı zaman da istikbal ve istiklalimizin de sürdürülebilir güvenliği bu seçim vesilesi ile gündemimizde olacak. Olmalı da. Kuru siyasi taraftarlık duyguları ile geçiştirilecek bir seçim değil. Seçime bu açıdan bakmayan seçmen de aslında seçimin sadece figüranı olacaktır. İki yüzyıllık muhakeme ve tefekkür dönemimiz. Kendi küllerimizden yeniden doğuşu başlatmak istiyorsak bu bakış açısı şart. Yeniden doğuşu başlatırken sadece içimize bakarak bu süreci yönetemeyiz. Çünkü bu dünyada yalnız yaşamıyoruz. Bu dünyayı paylaştığımız sadece devletler de yok. Bu dünya aynı zamanda kültürel ve inançsal paylaşımlar kadar güç paylaşımları ile de faklı bakış açıları ile yönlendiriliyor. Hatta birbiri içinde yapılar olarak varlar. Bu yapıların binlerce yıllık değişmeyen rotaları var. Kendi rotalarını yönlendiren yaşayan bilinçleri var. Ve bu bilinç düzeyleri insanlığı kullanmak ve yönlendirmek üzere kurulu içinden vicdan olmayan bir bilinç… Dünyadaki bu bakış açılarını düşünmeden sadece bu dünyanın tek milleti ve devleti bizmişiz gibi seçim yapmak köyde muhtar seçmeye benzer. Siyasi oluşumlarımız olarak, bu konuda Cumhuriyetin Yüzyılı içinde yeterince bilinçli davranmadık. Atatürk’ün ilan ettiği cumhuriyet başladığında hedeflediği muasır medeniyetine ulaşamamamızın sebebi bu hedefi doğru algılayamamamızın sonucu… Koymuş olduğu ilkeleri içselleştiremememiz de bundan. Bu ilkelere rağmen solcu sağcı ideolojilerle savrularak rotadan çıkmamız da bu sebepten. Atatürk Kurtuluş Savaşı’nı kazanırken bu milletin feraseti, dayanışması, fedakârlığını bilerek yola çıkmıştı. Solcu sağcı devrimci dememişti. Bu toprağın bütün inanç kültürleri ile o savaşı kazanmış ve cumhuriyeti ilan etmişti. Bu milletin inancı ve kültürünü ötekileştirmeden. Cumhuriyetin hemen akabinde ölümüne kadar da cumhuriyeti ekonomik oluşumlarla taçlandırmıştı… Sonraki dönem 1947’de hayatımıza giren Marşall anlaşmaları ile oluşan dünya düzenine girişimizi Atatürk hiçbir zaman istememişti. Bu planın devreye girmesi ile oluşan ötekileştirme, kültürel ayrışmalar ve terör ile mağdur tarafa dönüşenlerin oluşturduğu bir misyon meydana geldi. Bu misyon 20 yıllık bir AK Parti iktidarı oluşturdu. Cumhuriyetin yüzüncü yılında bu misyonda 20 yıllık yaşamının sınavını verecek. Temsil ettiği misyon ve inancın gereği rotalarından sapışların sınavını verecek. Liyakati ayaklar altına alan, ilkeleri değersizleştiren, taşra teşkilatlarının kontrolsüz ve devleti pasif gösteren yapılanmaları, dini referans alan yaklaşımlarına rağmen tevazu, hak ve liyakat konusundaki zafiyetleri sınavın konusu olacak. Ayrıca cumhurbaşkanlığı sistemini dengeleyici ve adaletsizliğe sebep olan yeni yasaların çıkarılmaması, tek adam görüntüsü her türlü hızlı karar avantajına rağmen seçim döneminin sorularının ve sorgulamalarının konusu olacak. Milleti dünya devleti yapmaya çalışırken içerdeki zafiyetlerin olumsuz yansımalarını seçimde göreceğiz. Bu şartlar altında, bu seçimde; başkan ve vekil seçerken; Dengeleyici ve adaleti düzenleyici, liyakati ve ilkeleri yaşam biçimine getiren yasalar çıkarmak şartı ile seçimden sonra koalisyon yerine seçimden önce uzlaşmayı sağlayan başkanlık sistemini küresel bir devlet yapısında gerekli görüyorum. Toplumun değerli insan kaynaklarını ortaya çıkaracak politikaları dikkate alacak, Meslek lisesi, Meslek yüksekokulu ve Üniversiteleri iş dünyasına, iş dünyasını da bu kurumlarla çalışmasını ikna edecek politikaları dikkate alacak, Ülkemizi küresel dünyanın bir gücü olarak hayal ederek projeler üretecek, Kendi adalet sistemimizi güçlendirip, ülkemizi küresel adaletsizlik ve sözüm ona küresel insan hakları kurumlarına muhtaç etmeyecek Küresel güçlerin işini kolaylaştıran devlet yerine kendi küllerinden doğabilen milletin refahını düşünerek politikaları dikkate alacak ya da yapacak, Milletin içinde kendi özeleştirilerini yapabilecek davranışı dikkate alacak, Tek adam kültürünü kesinlikle yönetim içinden temizleyebilecek (şu an iktidar ve muhalefet hatta seçime giren bütün partiler tek adam partisidir) Tercihli seçim sistemini halkın önüne getirme özgüvenine sahip olacak, Dünya kaynaklarından önce kendi kaynaklarını harekete geçirebilecek, Yabancı sermayeyi kullanırken küresel firmaların ricaları ile memleketi ipotek etmeyecek, Adayları ve partileri seçelim. Partilerde bu bakış açılarını arayalım. Bu konudaki samimiyetlerini sorgulayalım. Yoksa sadece kendi milletimizi değil bütün insanlığı hayal kırıklığına uğratırız. Çünkü vicdanı olan tek millet olarak insanlığın bizden beklentileri çok büyük. Eğer Türkiye yüzyılını planlayacaksak ki; bunu düşünmeyen kimseyi, yönetime getirmeyelim önce kendi yanlışlarımızdan arınalım. Kendi küllerinden yeniden doğmak insanlığa fener olabilecek millet olabilmemiz için önce arınmamız lazım. Bu seçim döneminde partileri fedaisi gibi değil devletin patronu olarak devletine yönetici seçen seçmen basiretini gösterelim. Bunu yapamazsak herkes bir partinin fedaisi, Devletimiz de küresel devletin taşeronu olur. Dikkat!..  
Ekleme Tarihi: 13 Mart 2023 - Pazartesi

Cumhuriyet Ve Türkiye Yüzyılında Yönetim Arayışları

Cumhuriyet Ve Türkiye Yüzyılında Yönetim Arayışları

14 Mayıs 2023 seçim süreci başlarken normal bir seçimden çok farklı bir seçim olacağı daha şimdiden belli.

Kıran kırana bir seçim olacak.

Bu seçimle yönetime getireceğimiz temsilcilerimiz hem Cumhuriyetin yüzüncü yılını kutlayacaklar, hem de Türkiye yüzyılının sürecini yönetecekler.

Kıran kırana derken bir hesaplaşma seçimi de olacak.

Türk milletinin iki yüzyıllık bir süreci kapsayan istişare dönemi de diyebiliriz.

Türk milleti cumhuriyet nasıl kuruldu onu nasıl yaşatacağız konusunu açıklıkla bu dönemde tartışacak.

Aynı zaman da istikbal ve istiklalimizin de sürdürülebilir güvenliği bu seçim vesilesi ile gündemimizde olacak. Olmalı da.

Kuru siyasi taraftarlık duyguları ile geçiştirilecek bir seçim değil.

Seçime bu açıdan bakmayan seçmen de aslında seçimin sadece figüranı olacaktır.

İki yüzyıllık muhakeme ve tefekkür dönemimiz.

Kendi küllerimizden yeniden doğuşu başlatmak istiyorsak bu bakış açısı şart.

Yeniden doğuşu başlatırken sadece içimize bakarak bu süreci yönetemeyiz. Çünkü bu dünyada yalnız yaşamıyoruz. Bu dünyayı paylaştığımız sadece devletler de yok.

Bu dünya aynı zamanda kültürel ve inançsal paylaşımlar kadar güç paylaşımları ile de faklı bakış açıları ile yönlendiriliyor.

Hatta birbiri içinde yapılar olarak varlar.

Bu yapıların binlerce yıllık değişmeyen rotaları var. Kendi rotalarını yönlendiren yaşayan bilinçleri var.

Ve bu bilinç düzeyleri insanlığı kullanmak ve yönlendirmek üzere kurulu içinden vicdan olmayan bir bilinç…

Dünyadaki bu bakış açılarını düşünmeden sadece bu dünyanın tek milleti ve devleti bizmişiz gibi seçim yapmak köyde muhtar seçmeye benzer.

Siyasi oluşumlarımız olarak, bu konuda Cumhuriyetin Yüzyılı içinde yeterince bilinçli davranmadık.

Atatürk’ün ilan ettiği cumhuriyet başladığında hedeflediği muasır medeniyetine ulaşamamamızın sebebi bu hedefi doğru algılayamamamızın sonucu…

Koymuş olduğu ilkeleri içselleştiremememiz de bundan.

Bu ilkelere rağmen solcu sağcı ideolojilerle savrularak rotadan çıkmamız da bu sebepten.

Atatürk Kurtuluş Savaşı’nı kazanırken bu milletin feraseti, dayanışması, fedakârlığını bilerek yola çıkmıştı. Solcu sağcı devrimci dememişti.

Bu toprağın bütün inanç kültürleri ile o savaşı kazanmış ve cumhuriyeti ilan etmişti.

Bu milletin inancı ve kültürünü ötekileştirmeden.

Cumhuriyetin hemen akabinde ölümüne kadar da cumhuriyeti ekonomik oluşumlarla taçlandırmıştı…

Sonraki dönem 1947’de hayatımıza giren Marşall anlaşmaları ile oluşan dünya düzenine girişimizi Atatürk hiçbir zaman istememişti.

Bu planın devreye girmesi ile oluşan ötekileştirme, kültürel ayrışmalar ve terör ile mağdur tarafa dönüşenlerin oluşturduğu bir misyon meydana geldi.

Bu misyon 20 yıllık bir AK Parti iktidarı oluşturdu.

Cumhuriyetin yüzüncü yılında bu misyonda 20 yıllık yaşamının sınavını verecek.

Temsil ettiği misyon ve inancın gereği rotalarından sapışların sınavını verecek.

Liyakati ayaklar altına alan, ilkeleri değersizleştiren, taşra teşkilatlarının kontrolsüz ve devleti pasif gösteren yapılanmaları, dini referans alan yaklaşımlarına rağmen tevazu, hak ve liyakat konusundaki zafiyetleri sınavın konusu olacak.

Ayrıca cumhurbaşkanlığı sistemini dengeleyici ve adaletsizliğe sebep olan yeni yasaların çıkarılmaması, tek adam görüntüsü her türlü hızlı karar avantajına rağmen seçim döneminin sorularının ve sorgulamalarının konusu olacak.

Milleti dünya devleti yapmaya çalışırken içerdeki zafiyetlerin olumsuz yansımalarını seçimde göreceğiz.

Bu şartlar altında, bu seçimde; başkan ve vekil seçerken;

  • Dengeleyici ve adaleti düzenleyici, liyakati ve ilkeleri yaşam biçimine getiren yasalar çıkarmak şartı ile seçimden sonra koalisyon yerine seçimden önce uzlaşmayı sağlayan başkanlık sistemini küresel bir devlet yapısında gerekli görüyorum.
  • Toplumun değerli insan kaynaklarını ortaya çıkaracak politikaları dikkate alacak,
  • Meslek lisesi, Meslek yüksekokulu ve Üniversiteleri iş dünyasına, iş dünyasını da bu kurumlarla çalışmasını ikna edecek politikaları dikkate alacak,
  • Ülkemizi küresel dünyanın bir gücü olarak hayal ederek projeler üretecek,
  • Kendi adalet sistemimizi güçlendirip, ülkemizi küresel adaletsizlik ve sözüm ona küresel insan hakları kurumlarına muhtaç etmeyecek
  • Küresel güçlerin işini kolaylaştıran devlet yerine kendi küllerinden doğabilen milletin refahını düşünerek politikaları dikkate alacak ya da yapacak,
  • Milletin içinde kendi özeleştirilerini yapabilecek davranışı dikkate alacak,
  • Tek adam kültürünü kesinlikle yönetim içinden temizleyebilecek (şu an iktidar ve muhalefet hatta seçime giren bütün partiler tek adam partisidir)
  • Tercihli seçim sistemini halkın önüne getirme özgüvenine sahip olacak,
  • Dünya kaynaklarından önce kendi kaynaklarını harekete geçirebilecek,
  • Yabancı sermayeyi kullanırken küresel firmaların ricaları ile memleketi ipotek etmeyecek,

Adayları ve partileri seçelim. Partilerde bu bakış açılarını arayalım. Bu konudaki samimiyetlerini sorgulayalım.

Yoksa sadece kendi milletimizi değil bütün insanlığı hayal kırıklığına uğratırız.

Çünkü vicdanı olan tek millet olarak insanlığın bizden beklentileri çok büyük.

Eğer Türkiye yüzyılını planlayacaksak ki; bunu düşünmeyen kimseyi, yönetime getirmeyelim önce kendi yanlışlarımızdan arınalım.

Kendi küllerinden yeniden doğmak insanlığa fener olabilecek millet olabilmemiz için önce arınmamız lazım.

Bu seçim döneminde partileri fedaisi gibi değil devletin patronu olarak devletine yönetici seçen seçmen basiretini gösterelim.

Bunu yapamazsak herkes bir partinin fedaisi, Devletimiz de küresel devletin taşeronu olur.

Dikkat!..

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (3)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve silifkesesimiz.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
AHMET ATAY
(13.03.2023 10:25 - #428)
ülke halkının en dağınık ve yabancı madde ile ayrışmanın kötü yönde mayalandığı da bir dönemdeyiz malesef...
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve silifkesesimiz.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
HSO
(13.03.2023 10:28 - #429)
Hadi hayırlısı, sen de başladın seçim sürecine ve planlı bir şekilde katkılarını sunmaya !!! Ama nereye, kime katkı onu da bugün başlayan ve seçime kadar sürecek olan bir yazı dizisinin sonunda bunu açıklayacaksın tabii ki. Önce tarafsız bir araştırma ve inceleme yapar görüntüsü verip sonra da daha önce olduğu gibi baştan belirlemiş olduğun hedef doğrultusunda bence yine de oyumuzu şuraya vermeliyiz diyeceksin. Allah affetsin ve ıslah etsin. Çok kişinin günahına giriyorsun. Hayırlısı. Umarım geceleri huzurlu uyuyorsundur
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve silifkesesimiz.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Emin Güleç.
(13.03.2023 15:39 - #431)
Türk Halkının; Vekilimdir dediği kişilerin, artık parti genel Başkan'ları ve atama yetkisiyle önceden oluşmuş kurullarca belirlemesiyle değil, parti üyeleri, bağımsız oluşmuş STK.lar, sendikalar, odaların, derneklerin seçilmiş yönetim temsilcileri, .., vb. üyelerince oluşacak geniş katılımlarla ve ön seçimlerle belirlenmesi, Benim Vekilim, Vekilimdir! Seçmeni tanır, seçmen tanır, sorumluluğunu alır, seçilmesi de halkın içinde olmasıyla çok kolay olur!
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve silifkesesimiz.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.

deneme bonusu deneme bonusu https://playdotjs.com/ deneme bonusu veren bahis siteleri deneme bonusu veren siteler youtube mp3