Basireti Bağlayan İrade
İnsanın kendi basiretini bağlamada etkisi var mıdır?
Basiretim bağlanmış diye içinden çıktığımız problemlerimiz var ya; onda bizim hiç mi sorumluluğumuz yok?
Bence var.
Bir gün bir çiftçi arkadaşımla sohbet ediyorduk.
Ziraat bankasına kızıyordu; kodamanlara kredi veriyor bize kredi vermiyor, devletin teşvikinden faydalanamıyoruz diye şikâyet edip duruyordu.
Biraz konuyu irdeleyince anladım ki; arkadaşım, Çiftçi Kayıt Sistemine kayıtlı değil, uzun yıllar dedesinin tarlasını ekiyor, çiftçi ama çiftçilik yaptığına dair devlet ve dolayısıyla banka ile ilgi kuracak hiçbir girişimde bulunmamış. Devlet ve onun il ve ilçe yetkilileri de çiftçiye onun yaşamına uzak olduklarından bu tip problemleri devlete aktaracak, çiftçiyi bilinçlendirecek bir görevli de olmamış.
Yani hiçbir irade harekete geçmemiş. Devlet çiftçiden haberli değil, çiftçi devletten.
Bir öğrenci tanıyorum. İş sağlığı ve güvenliği ile ilgili meslek yüksekokulunda okuyor. Zeki, sağlıklı ve güçlü beceri potansiyeline sahip…
İlgilenmek istedim.
Okula başlar başlamaz aynı zamanda işle de ilgi kurmasını bu konuda kendisine yardımcı olacağım konusunda anlaştık.
İnancıma göre, okul boyunca insan kaynakları ağını güçlendiren, mesleği ile ilgili gerekli kurslara giden, ilgili konularda belgelerini alan, mesleğinde başarılı olan insanlarla aynı ortamı paylaşan, mesleği ile ilgili ortamlarda daha sık bulunan hatta bana göre staja ek olarak ücretsiz de olsa mesleği ile ilişkili ortamları yaşayan çalışan öğrencilerin; mezun olmadan iş bulmaları çok güçlü bir sonuç doğuruyor…
Ben yardım için işe koyuldum.
İş güvenliği ve sağlığı ile ilgili uzman arkadaşlarımdan yardım talep ettim. Onlar da olumlu karşıladı. Hatta birkaç görüşmeden sonra projelerinde görev verebileceklerini, hat da boş vakitlerinde birlikte çalışabileceği ortamı da hazırlayacaklarını söylediler.
Ama o öğrenci arkadaşım birkaç defa hatırlatmama rağmen böyle bir çalışma ortamına karşı duyarsız kaldı. O arkadaşım okul bitince benden iş bulma konusunda yardım isteyecek. İş bulunursa da çok düşük maaşla işe başlayacak.
Acaba bu öğrenci arkadaşımızın basiretini kim bağlamıştır.
Bir iş adamı işler kötü diye şikâyet ediyor. Devleti suçluyor.
Kendisi çok tecrübeli, becerikli ve kendi çapında çok büyük imalathanesi var. Boy Boy torna, freze, baskı makinesi, lazer kesim, CNC torna tezgâhları var.
Konya’da ‘Aselsan’ savunma sanayinde yatırımlar yapıyor.
Aselsan ile iletişime geçtin mi? Dedim.
Geçmedim dedi.
Kendini tanıtıcı dokümanlar hazırlasan bir iletişime geçsen onların tedarik zincirinin parçası olsan belki bir projede seni de çözüm ortağı olarak davet ederler dedim.
Ya onu da istemiyorum, oğlum da söylüyor ama şimdi iletişime geçersem benden evrak isteyecekler, kayıt işine bulaşacağım. Kurallar getirecekler. İşin vergi boyutu var.
Az aşım ağrımaz başım diyor.
Şimdi bu iş adamının basiretini kim bağlıyor acaba?
Bir gün bir lise ziyaretimde öğretmenler odasında okulun eksikleri ile ilgili konuşuyoruz.
Neler yapabiliriz?
Bir öğretmen mütemadiyen şikâyet ediyor, devletten, veliden, öğrenciden…
Aslında yapılabilecek bir şeylerin olduğunu, küçük projelerden büyük sonuçlar alınabileceğini anlatıyorum. Beni neredeyse aptallıkla suçluyor. Sen hayalcisin diyor. Bu devlet ve hükümetle bir yere varılmaz diyor.
Diğer hoca aslında bir eksiğimiz var dedi.
Ben de ne dedim? Kütüphanemiz yok dedi. Kitaplarımız çok az dedi. Oradan görevli müstahdem arkadaş kütüphaneden ne olacak diye ağzını yüzünü eğerek bu işin boş çaba olduğunu söyledi.
Eksiğimiz var diyen hocama bir proje ve bütçe yapabilir miyiz dedim.
Proje ve bütçe iki gün sonra hazırdı.
Bir ay sonra Mülkiyeli arkadaşlarımızın katkısı ile modern bir kütüphane, binden fazla kitap ve süreli yayın hizmete girmişti.
Hocam bir okuma grubu kurdu. Birlikte okudular tartıştılar.
Okudukları her kitapla yaşadıklarını, düşüncelerini, fikirlerin onlarda bıraktığı etkileri yazdılar kitap yaptılar. Şu an beşinci kitaplarını yazdılar. Öğrenci ve öğretmenler şu an yazar oldular.
Okumaya etkinliğine devam.
Acaba o hayata olumsuz bakan arkadaşların basiretini kim bağladı?
Dinlememiz gereken insanları dinlemiyor sadece fikrimizi dikte ediyorsak,
Sadece kendi doğrularımızın yüce gücünün tutsağı olmuşsak,
Kendi kağıt kalelerimizin komutanı olarak kendimizi güçlü hissediyorsak,
Alışkanlıklarımızın körlüğü ile kaybolmuşsak,
Kendi bakış açımızın darlığının dışındaki gerçeklere kapılarımızı kapatmışsak,
Araştırmayı sevmiyorsak,
Analizden kaçınıyorsak,
Okumuyorsak,
Sabırsızsak,
Sebat edemiyorsak,
Bize güzel söylenen sözleri gerçek sanıyorsak,
Hayatın gerçeğinden çok kendi gerçeğimizi hayat sanıyorsak,
Çevremizi hatta hayatın tamamını kendi küçük dünyamıza benzetmeye çalışıyorsak,
Ufkumuz dar ise,
Sadece yandaşlarımızla kendimizi güçlü hissediyorsak,
Nicelik olarak büyümeyi nitelik olarak gelişmeye tercih ediyorsak
Yaşadığımız sorunlarda, başımıza gelen olumsuzluklarda basiretimizi kim bağlamıştır acaba?
Basiretimiz bağlanırken irademiz neredeydi?
Cesaretimiz neden yoktu?
Hayallerin kanatları ile uçarken gerçeklerin ayak izlerini neden kaybettik?