PAŞA OĞLU DEĞİLİZ AMMA ŞEHİT OĞLUYUZ
Silifke’nin tarihî dokusunda sessizce iz bırakan pek çok isim vardır. Ancak bazıları vardır ki, tek bir alanda değil, birçok cephede toplumsal hafızaya katkı sunar. Şair, yazar, folklorcu, avukat, halk bilimci, ormancı, öykücü, hikayeci, hukukçu… Tüm bu sıfatları tek bir kişide toplamak zor görünse de Kerim Yund’un hayatı bu çok yönlü kimliğin mümkün olduğunu gösteriyor.
1912’nin baharında, Silifke’nin Saray Mahallesi’nde 5. Sokak (Çaylak sokak) 8 numaralı evin üst katında doğdu. Kerim Yund, nüfus kayıtlarında “Kerim Sami” olarak geçse de hayatı boyunca bu ismi benimsememiştir. Annesi Fatma Hanım oğlunun bahar çiçeklerinin açtığı belki de mayıs ayında doğmuştur, kendisi de tıpkı Atatürk gibi, benim doğum günümde 19 Mayıs olsun diyor öyle kabul ediyor şeklinde belirtir.
Edebiyat dünyasında pek çok mahlas kullansa da 1937 yılında yayımladığı yazılarla birlikte Kerim Yund ismiyle tanınır hâle gelmiştir. Henüz küçük yaşlarda babası Mustafa Onbaşı’yı Çanakkale Savaşı’nda kaybetmiş, “Paşa oğlu değiliz amma şehit oğluyuz” sözüyle bu kaybı bir şeref nişanesi gibi taşımıştır. Onun hayatı, babasız büyüyen bir çocuğun, köklerini unutmayarak nasıl ülkesine adanmış bir hayat inşa ettiğinin örneğidir.
Aile ve Yaşam Hayatı
Kerim Yund’un ailesi, Mersin’in Silifke ilçesine bağlı Senir köyünden gelmektedir. Aile çevresinde “Kerim Çavuşlar”, “Kerim Çavuşlu” ya da “Borucu Kerimler” lakaplarıyla anılan bu soyun Tekeli Yörükleri’ne dayandığı bilinmektedir.
Babası, Çanakkale Savaşı şehitlerinden Mustafa Onbaşı, annesi ise Fatma Hanım’dır. Babası Çanakkale’de şehit olduktan sonra annesi Fatma Hanım ikinci evliliğini yapar. Babaannesi Kerim ve kardeşi Zehra’yı yanına alarak bakımlarını üstlenir.
Kerim Yund’un kendi ifadelerine göre babası Mustafa, birkaç kez askerlik yapmış, rütbesi onbaşı olan, yazı bilen ve kahvecilik yapan bir kişiydi. Babaannesinin onu “Sarı Mustafa’m” diye sevdiği, aile içinde anlatılagelen duygusal bir detay olarak aktarılmıştır. “Paşa oğlu değiliz ama şehit oğluyuz” sözü, Kerim Yund’un ailevi kökenine olan bağlılığını ve gururunu özetler niteliktedir.
Kerim Yund, 1942 yılında Sabahat Erdem ile evlenmiş, bu evlilikten üç çocuk dünyaya gelmiştir:
- Mustafa (1945 doğumlu),
- Hasan (1950 doğumlu),
- Fatma Tülin (1956 doğumlu).
Eşi Sabahat Hanım, 1983 yılında vefat etmiş; Kerim Yund ise 1 Mayıs 1997 tarihinde, kalp yetmezliği nedeniyle hayata gözlerini yummuştur. İstanbul Karacaahmet Mezarlığı’nda defnedilmiştir.
Kerim Yund, yalnızca edebiyat ve folklor alanlarında değil, aynı zamanda sivil toplum örgütlerinde de aktif rol üstlenmiş; birçok derneğin üyesi, kurucusu ve başkanı olarak görev yapmıştır. Bu yönüyle yaşadığı dönemde, halk kültürüne olduğu kadar sosyal dayanışma ve örgütlenmeye de katkı sunmuştur.
1954 genel seçimlerinde, CHP'nin İçel listesinden milletvekili adayı olmuş ancak Demokrat Parti’nin seçimi kazanmasının ardından çeşitli siyasal baskılar ve mağduriyetler yaşamıştır. Bu süreçte yaşadığı olumsuzlukları, “Kerim Yund ve Eserleri” adlı kitapçıkta detaylı şekilde kaleme almıştır. Kerim Yund’un yazın dünyasındaki çalışmalarının büyük bir bölümü Silifke ve İçel üzerine yoğunlaşmıştır. Folklorik, kültürel ve turistik unsurlarıyla bu bölgeyi hem şiirlerinde hem de araştırma eserlerinde işlemiştir.
Ayrıca, yakın dostu İrfan Ünver Nasrattınoğlu’na yazdığı bir notta belirttiğine göre, 200’ün üzerinde klasörde yayımlanmamış yazı ve belge arşivi mevcuttur. Yund’un ardında yalnızca yayımlanmış eserler değil, büyük bir bilgi ve belge mirası bıraktığını göstermektedir.
Eğitim
Kerim Yund’un eğitim yolculuğu, Silifke Anaokulu’nda başlamıştır. İlkokulun ilk dört sınıfını yine Silifke’de okumuş; daha sonra amcası Ali Rıza Bey’in Dörtyol Jandarma Karakoluna atanması sebebiyle annesi ve kardeşiyle birlikte Dörtyol’a gitmiş, burada öğrenimine devam etmiştir. Amcasının tayininin Pazarcık’a çıkmasıyla, ilkokul eğitimini Pazarcık’ta tamamlamıştır.
Ortaokul öğrenimini Silifke Ortaokulu’nda tamamlayan Yund, 1930 yılında İstanbul Bahçeköy Orman Ameliyat Mektebi’ne (diğer adıyla Orman Mekteb-i Alîsi) kabul edilmiştir. Bu okul, dönemin ormancılık eğitiminde öncü kurumlardan biri olarak kabul edilmekteydi.
Eğitiminin ardından ormancı olarak meslek hayatına atılan Yund, Ankara Orman Genel Müdürlüğü, Adana Orman Müfettişliği ve İstanbul Başmüdürlüğü gibi görevlerde bulunmuştur. Bu dönemde mesleki faaliyetlerini sürdürürken, kişisel gelişimini de ihmal etmemiş; dışarıdan lise eğitimini tamamlamış ve 1943 yılında İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ne kaydolmuştur.
Yükseköğrenimini başarıyla tamamlayan Yund, 1948 yılında hukuk fakültesinden mezun olmuş ve böylece yalnızca ormancılık alanında değil, hukuk alanında da yetkinlik kazanmıştır.
Bu çok yönlü akademik geçmiş, onun hem kamu hizmetinde etkin görevler almasını sağlamış hem de halk kültürü, doğa sevgisi ve hukuk arasında özgün sentezler kurabildiği eserler üretmesine zemin hazırlamıştır.
İş Hayatı
Kerim Yund’un kamu hizmetine adım atışı, 1934 yılında İstanbul Bahçeköy Orman Ameliyat Mektebi’ni (Orman Mekteb-i Alîsi) tamamlamasının ardından gerçekleşmiştir. Aynı yıl, Konya’nın Ermenek kazasına Orman Mühendis Muavini olarak atanarak meslek hayatına başlamıştır.
1935 yılında askerlik hizmeti için görevinden ayrılmış; askerliğini tamamladıktan sonra Bursa Orman Mektebi İdare Müdürlüğü görevine getirilmiştir. Bu süreçte ormancılık eğitiminin teşkilatlanmasında da katkıları olmuştur.
1937 yılında, Ankara Orman Genel Müdürlüğü Yayın İşleri Servisi’ne atanmış ve burada idari ve yayın faaliyetlerine katkı sunmuştur. Bu dönemde, bir yandan mesleki kariyerini sürdürürken, bir yandan da eğitimine devam etmiş ve 1943 yılında girdiği İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden 1948 yılında mezun olmuştur.
Hukuk eğitimini tamamladıktan sonra, 1953 yılında Adana Orman Bölge Müfettişliği görevine atanmış; ancak 1954 milletvekili seçimlerine CHP listesinden aday olmak amacıyla görevinden ayrılmıştır. Seçimlerin ardından 13 ay süreyle herhangi bir göreve atanmamış ve bu süreçte çeşitli idari mağduriyetler yaşamıştır.
Bu bekleme döneminden sonra, Tarım Bakanlığı Orman Genel Müdürlüğü bünyesinde Hukuk Müşaviri olarak yeniden göreve başlamıştır. 1956 yılında ise İstanbul Orman Başmüdürlüğü’nde avukat olarak atanmıştır. Bu görevde uzun yıllar hizmet verdikten sonra, 1972 yılında yaş haddinden dolayı emekli olmuştur.
Emekliliğine kadar Tarım Bakanlığı Orman Genel Müdürlüğü’ne bağlı çeşitli birimlerde, hem teknik ormancı hem de hukukçu kimliğiyle hizmet veren Yund’un son görevi, İstanbul Orman İşletmesi Avukatlığı olmuştur.
Edebiyat
Kimliği ve Edebi Serüvenin Başlangıcı
Gerçek adı Kerim Sami olan Kerim Yund, halk arasında ve edebi çevrelerde pek çok farklı mahlasla anılmış çok yönlü bir şahsiyettir. Kendisiyle yapılan bir söyleşide: Adım Kerim Yund. Ama dost meclislerinde, arkadaş sohbetlerinde öyle çok lakap ve isimle anıldım ki, insan bazen kendi kimliğinden bile şaşıracak hale geliyor," diyerek bu duruma esprili bir dille ifade etmiştir.
Nüfus cüzdanında geçen "Kerim Sami" adını ise hiçbir zaman kullanmamıştır. Hatta kendisine "Sami Bey" denildiğinde bir an duraksayıp, kime seslenildiğini anlamakta zorlandığını ifade eder. Bu ismin nüfus memurunun bir dikkatsizliği sonucu yazıldığına inanır.
Edebiyat yolculuğunda farklı dönemlerde birçok takma ad kullanmıştır: İlk derlemesi olan Atalar Sözü, Memleket Dergisi’nde "Kerim Özdemir" imzasıyla yayımlanırken; ilk şiiri “Dilimiz” yine aynı dergide "Akoğlu" adıyla yer almıştır. Zamanla bu isimlere "Akoğlu Kerim", "Kerim Akoğlu", "Ahmet Yaman", "Gülperi Taşucu", "Meraklı", "Geveze", "Sümüklüböcek", "Şakacı", "Oduncu", "Alaaddin", "Çamsakızı", "Kemal", "Nesini", "Kerim Ağabey" ve "Çekirge" gibi pek çok mahlas daha eklenmiştir.
Kerim Yund ismiyle ise ilk kez 1937 yılında “Orman ve Av” dergisinde karşılaşılır. Bu tarihten itibaren özellikle yazılarında ve şiirlerinde bu adı kullanmayı tercih etmiştir. Onun edebi kimliği, yalnızca kaleminden dökülen sözcüklerde değil, aynı zamanda çokluk içinde birliği temsil eden bu isim zenginliğinde de kendini göstermektedir.
Edebi Faaliyetleri ve Şiir Kitapları
Kerim Yund’un asıl mirası kaleminden dökülenlerdedir. İlk şiiri 1930’da yayımlanmış; “Dilimiz” adlı bu şiir, onun edebiyat yolculuğunun habercisi olmuştur.
Şiirlerinde önceleri hece ölçüsünü, sonraları ise serbest ölçüyü tercih etmiştir. Konuları çoğunlukla ordu, orman, kahramanlık ve Silifke çevresine odaklanmıştır.
Bazı Şiir kitapları Şunlardır:
- Kokulu Çam (1940)
- Savaş Türküleri (1942)
- Orman (1949)
- İçel Dağlarından Şiirler (1952)
- Ordu ve Orman (1954)
- Silifke Türküsü (notalı, 1961)
Ayrıca, çocuklara yönelik öyküler kaleme almış; Çocuklara Tabiat Hikâyeleri (1948) adlı kitabıyla bu alanda eser vermiştir.
Folklor Araştırmaları ve Bilimsel Yayınlar
Folklor alanında ise gerçek bir öncüdür. Ağaç sevgisinden halk inanışlarına, Taşeli’nin bitki adlarından halk hekimliğine kadar geniş bir yelpazede araştırmalar yapmış; 30’un üzerinde eser yayımlamıştır. Yayımlanmamış eserleri de göz önüne alındığında, bir ömrü Silifke’nin ve Anadolu kültürünün izini sürerek geçirdiği anlaşılır.
Kerim Yund’un esas uzmanlık alanı folklor ve halk kültürü araştırmalarıdır. 1940’lı yıllardan itibaren halk inançları, gelenekleri, köy yaşamı, halk hekimliği, bitki adları ve dil üzerine birçok çalışmaya imza atmıştır.
Folklor Kitaplarından Bazıları:
- Ağaç ve Orman Üzerine Atasözleri ve Açıklamaları (1944)
- Prehistorik ve İlkçağlarda Türklerde Ağaç Sevgisi (1947)
- İçel Antolojisi (1952)
- İçel’den Yapraklar – Zeyne (1954)
- Ağaç Üzerine Doğru ve Özlü Sözler (1955)
- Folklor ve Sosyolojiye Yardımları (1964)
- Silifke Kültür İklimi (1962)
- Turizm Bakımından Silifke (1966)
Folklor alanındaki katkılarından dolayı 1989 yılında Folklor Araştırmaları Kurumu’nun İhsan Hınçer Türk Folkloruna Hizmet Ödülü'ne layık görülmüştür.
Bazı Akademik ve Mesleki Eserleri
Meslekî ilgisi ormancılık olan Yund, orman eğitimi ve ormancılıkla ilgili çeşitli kitaplar da yayımlamıştır:
- Çamkese Böceği (1952)
- Türkiye Orman Umum Müdürleri Albümü (1959)
- İlkokullarda Ormancılık Öğretiminin Amacı (1959)
- İstiklâl Marşı Bilgisi (1961)
Ayrıca biyografi türünde:
- Hoca Ali Rıza / Hayatı ve Eserleri (1950)
- Hüseyin Fehmi İmer / Hayatı ve Hatıraları (1973)
Yayınlanmamış Bazı Eserleri
Kerim Yund’un bazı eserleri ise yayımlanamadan arşivlerde kalmıştır. Bunlar arasında:
- Fatih'te Ağaç Sevgisi
- Silifke Atalar Sözü
- Savaşta Ormanların Rolü
- Askerlere Ormancılık Dersleri
Dergilerdeki Bazı Makaleleri
Özellikle Türk Folklor Araştırmaları Dergisi'nde 1930’dan itibaren birçok makalesi yayımlanmıştır. Bunlar arasında:
- "Silifke’de Kenger Kahvesi" (1965)
- "Silifke’de Kınanın Düşündürdükleri" (1962)
- "Silifke’de Yer Adları" (1960)
- "Gün Adlarının Manaları" (1959)
- "Türk Hukuk Folkloru Üzerine" (1963) gibi yazılar öne çıkar.
Değerlendirme ve Unutulmuşluk
Ne yazık ki, bu kadar çok yönlü bir yaşamın ardından gelen suskunluk düşündürücüdür. Silifke gibi kadim bir coğrafyanın taşıdığı kültürel değerin önemli bir taşıyıcısı olan Kerim Yund, adına bir cadde, bir kütüphane, bir müze bölümü bile tahsis edilmeden unutulmaya yüz tutmuştur. Ne yazık ki Silifke kültürüne yaptığı bu önemli katkılar yeterince takdir edilmemiştir. Şairin ölümünden sonra da doğum ya da ölüm yıldönümlerinde anılmaması, yerel kültür hafızası açısından ciddi bir eksikliktir.
Şeref Bucağı isimli yazısında, halkın kültürel mirasını yaşatanların unutturulmaması gerektiğini savunmuş; Silifke’de hizmet etmiş isimlerin biyografilerinin yazılması, fotoğraflarının yayımlanması ve heykellerinin yapılması gerektiğini dile getirmiştir. Ancak bu satırların sahibi Kerim Yund’un kendisi de bu unutulmuşluğun mağduru olmuştur. Oysa Şeref Bucağı’nın bir “şeref müzesine” dönüştürülmesi, sadece Kerim Yund için değil, Silifke’ye değer katmış tüm şahsiyetler için tarihî bir borcun ödenmesi anlamına gelir.
Yund, 1 Mayıs 1997’de kalp yetmezliği sonucu aramızdan ayrıldı. Karacaahmet Mezarlığı’nda yatan büyük değerimizi anmak, sadece bir vefa değil, aynı zamanda bir toplumun hafızasına sahip çıkma meselesidir.
Unutmayalım: Kültürel miras, sadece taş duvarlarla değil, o duvarların arasından yükselen seslerle yaşar. Kerim Yund’un sesi, Silifke’nin rüzgârına karışmış bir şiir gibi hâlâ duyuluyor. Yeter ki kulak vermeyi bilelim.
(Rıfat karaduman Arşivi)
Kaynakça
- Süreli Yayınlar
- Gazete
Sesimiz
- Dergiler
Defne Dergisi
Folklor Dergisi
Silifke Haber Bülteni
Türk folklor Araştırmaları Dergisi
- ANSİKLOPEDİ
Işık, İhsan (2009). Resimli ve Metin Örnekli Türkiye Edebiyatçılar ve Kültür Adamları Ansiklopedisi. Ankara: Pozitif Matbaacılık.
TDE Ansiklopedisi (C. III, 1979)
Yurt Ansiklopedisi (C. V, 1982)
- SÖZLÜK
Karaalioğlu, Seyit Kemal (1982). Resimli Türk Edebiyatçılar Sözlüğü. İstanbul: Aka Kitabevi.
Kurdakul, Şükran (1999). Şair ve Yazarlar Sözlüğü. İstanbul: İnkılap Yayınevi.
Necatigil, Behçet (2000). Edebiyatımızda İsimler Sözlüğü. İstanbul: Varlık Yayınları.
- KİTAP
Gültaş, Veysel (2013). Kadı Burhaneddin’den Günümüze Hukukçu Şairler Antolojisi. Ankara: Türkiye Barolar Yayınları.
Yund, Kerim (1961). Kerim Yund ve Eserleri. Ankara.
- BİLDİRİLER
Yund, K. (1962). Folklor ve Sosyolojiye Yardımlar. İstanbul Sosyolojik Araştırmalar Dergisi (3), 73.
VIII. Uluslararası Türk Halk Edebiyatı Semineri, Eskişehir, 2000.
- ELEKTRONİK KAYNAKLAR
https://teis.yesevi.edu.tr/madde-detay/kerim-yund Erişim Tarihi 29.04.2025
https://www.biyografya.com/tr/biographies/kerim-yund-856eeb45 Erişim Tarihi 29.04.2025
https://www.silifkesesimiz.com/yazar/irfan-unver-nasrattinoglu/silifkeli-kerim-yundu-dogumunun-110-yilinda-anarken-461-kose-yazisi Erişim Tarihi 29.04.2025
https://www.facebook.com/photo.php?fbid=3162209010467071&id=100000340105522&set=a.2378726422148671&rdid=Z6SPO2p01ytowmrB&share_url=https%3A%2F%2Fwww.facebook.com%2Fshare%2F167X5Fny4N%2F# Erişim Tarihi 29.04.2025