Müzelerimizi Ne Kadar Ziyaret Ediyoruz?
Uluslararası Müzeler Konseyi, müzeyi şu şekilde tanımlar:
“Kar amacı gütmeyen, toplumun ve gelişmenin hizmetinde olan, halka açık; insana ve yaşadığı çevreye tanıklık eden malzemeler üzerinde araştırmalar yapan, bu malzemeleri toplayan, koruyan, bilgiyi paylaşan ve sonunda inceleme, eğitim ve beğeni doğrultusunda sergileyen, sürekliliği olan kurum.”
Göksu Nehri’nin ortasından geçtiği, tarihi höyükler, tümülüsler, köprüler, limanlar, kaleler, tapınaklar, kiliseler, sarnıçlar ve tiyatrolarla bezenmiş Silifke ve çevresi, tarihin her dönemine tanıklık etmiştir. Bu topraklarda her çağda yaşamın izlerini görmek mümkündür.
Nitekim 1956-57 yıllarında İsmail Kılıç Kökten’in yaptığı araştırmalarda Bebek Deresi boyunca (Aptal İn, Küllüklü İn, Ak İn) ve Taşucu’ndaki Sırtlan İn’de çakmaktaşından yapılmış materyaller bulunmuştur. 1951’de J. Mellaart, 1963’te D. H. French, Tekir Köy Höyüğü (Hü Dede Höyüğü) kazılarında Kilikya Son Kalkolitik boyalı keramiği, İlk Tunç Çağı ve M.Ö. 2. binyıla ait buluntular tespit etmişlerdir. French’in Sarıcalar Köyü’nde bulduğu İlk Tunç Çağı keramikleri, yine Mellaart ve French’in Silifke Kalesi’nde ortaya çıkardığı Demir Çağı, Grek, Helenistik ve Roma dönemlerine ait eserler, bu bölgenin tarih boyunca sürekli bir yaşam alanı olduğunu kanıtlar.
Silifke Müzesi’nin resmi sayfası incelendiğinde, müzenin geniş bir envantere sahip olduğu görülür. 1958’de Cumhuriyet İlkokulu’nun bir bölümünde depo müze olarak açılmış, 2 Ağustos 1973’te ise bugünkü binasına taşınmıştır. İlk dönemlerde müze görevlisi olarak Hüseyin Fahri Gölgeli, daha sonra Mehmet Belen görev yapmıştır.
Silifkeli yazar Kerim Yund’un aktardığına göre, Konya Mevlana Müzesi Müdürü ve sonradan Müzeler Genel Müdürü olan arkadaşı Mehmet Önder, kendisine Silifke’de müze ihtiyacı olduğunu söylemiş, Önder de “Belediye yer versin, biz yaparız” cevabını vermiştir. Bunun üzerine Silifke’de müzeden sorumlu Mehmet Belen’e durumu anlatmıştır. Belediye Başkanı Necmi Ünlü gerekli yeri tahsis etmiş ve Ağustos 1973’te müze, Mehmet Önder tarafından açılmıştır. Açılışta Kerim Yund bulunamamış olsa da Önder, konuşmasında “bu müzeye Kerim Yund Müzesi de deseniz olur, açılmasında çok emeği var” demiştir.
Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü kaynaklarında da müzenin 1958’de depo niteliğinde kurulduğu, zamanla geliştirilerek bağımsız bir binaya taşındığı ve 1973’te hizmete açıldığı bilgisi yer alır.
Daha eski kaynaklara baktığımızda, Nevzat Ayas’ın 1948 basımı Kuruluşlar ve Tarihçeleri kitabında Silifke’deki müze deposunun 1935’te açıldığı, 1944 itibarıyla 145 eser bulunduğu kaydedilmiştir. 1933 tarihli bir gazetede ise Pazarkaşı Mahallesi’ndeki tümülüs tepesinde yapılan kazılardan çıkan eserlerin Cumhuriyet İlk Mektebi’nde kurulan müzeye taşındığı belirtilmektedir. Yine aynı yıl bir başka haberde, Silifke’ye gelen Remzi Oğuz Bey’in ilk kazıyı yaptığı ve çıkan eserlerle şehirde bir müze kurduğu ifade edilir.
Görüldüğü üzere Silifke’de müze tarihimiz 1930’lu yıllara kadar uzanır. Peki, biz Silifkeliler olarak bu köklü geçmişe sahip müzelerimize ne kadar ilgi gösteriyoruz? Tarihi binlerce yıl geriye giden bu coğrafyanın mirasını yeterince görmeye, öğrenmeye ve gelecek nesillere aktarmaya gayret ediyor muyuz?
KAYNAKÇA
https//dergipark.org.tr Zafer Akkuş- Tamer Efe Türkiye’de Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlı Müzelerin Güvenliği ve Polisin Rolünün Değerlendirilmesi
Silifke Müzesi https//muze.gov.tr
Kurt Mehmet Eskiçağda Göksu Havzası 2006
Yalçın Ayhan Yüzyıl Önce Taşucu 2004
Silifke Müzesi Kultur.gov.tr
Kerim Yund Şeref Listesi Silifke Halk Eğitim Merkezi Haber Bülteni sayı 79
Ayas Nevzat Kuruluşlar ve tarihçeleri 1948 Sayfa 543
Silifke Eski Eserler Hazinesidir. Son Posta Gazetesi 12 Ocak 1933
Silifke de Asarı Atika Bolluğu Cumhuriyet Gazetesi 01 Nisan 1933
