ŞÖVALYE ÇİFTLİĞİ
Şövalye Çiftliği: Sessiz Bir Tanıklık
Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşları; Mehmetler, Aliler, Hasanlar, Ayşelerle birlikte, bütün kaleleri zapt edilmiş, tersanelerine girilmiş, orduları dağıtılmış bir milleti yeniden ayağa kaldırdı. Atatürk, savaşla kazanılan bağımsızlığın ekonomiyle desteklenmezse kalıcı olamayacağını vurguladı ve bu doğrultuda bir iktisat kongresi yapılmasını istedi.
Bu amaçla, 17 Şubat 1923 tarihinde İzmir'de Kazım Karabekir, Asım Gündüz, Fevzi Çakmak, Rusya ve Azerbaycan büyükelçileri ile iktisatla ilgili kurum temsilcilerinin katılımıyla ilk Türkiye İktisat Kongresi toplandı. Toplantıda, Misak-ı İktisadi kabul edildi. Toprak vergisinin kaldırılması, aşar vergisinin lağvedilmesi, küçük işletmelerden büyük işletmelere geçilmesi, yeraltı zenginliklerinin tespiti, milli sanayinin kurulması, özel teşebbüse kredi sağlanması gibi pek çok temel karar alındı.
Atatürk, bu kararlar doğrultusunda başta Ankara olmak üzere ülkenin farklı bölgelerinde örnek çiftlikler kurdu. Silifke’de ise Tekir ve Şövalye adlarıyla iki çiftlik oluşturuldu.
Şövalye Çiftliği adı sadece Atatürk’ün çiftliklerini hazineye bağışlama bahsinde; Atatürk’ün hazineye bağışladığı çiftlikler belirtilirken, Silifke’de de Tekir ve Şövalye Çiftliği’nin olduğu belirtilirken geçer. Başka hiçbir yazılı kaynakta geçmez, bazı makale ve tezlerde geçse de kaynak olarak aynı yer gösterilir.
Atatürk çiftliklerini hazineye bağışladıktan sonra çiftlik işlerinin düzenli bir şekilde yürütülebilmesi için Devlet Ziraat İşletmeleri kurumunun kurulmasını sağlamıştır. Bu kurum zaman zaman çiftliklerde incelemelerde bulunmuş. Silifke’deki çiftlikler 1945 yılında Suphi Şarabi, 1946 yılında Ziya Ortaç tarafından denetlenmiştir. Her iki denetmenin raporlarında Tekir Çiftliği ibaresi bulunurken Şövalye Çiftliği ibaresi görülmemiştir.
Dolayısıyla; adı, işlevi, yeri ve tarihi belirsiz bu çiftlik hakkında bazı önermeler ve gözlemlerle bir sonuca ulaşmaya çalışıyoruz.
Şövalye Adı Nereden Geliyor?
Tekir Çiftliği, Tekir köyünde olduğu için bu adı almıştır. Piloğlu Çiftliği ise, Tarsus’taki arazinin önceki sahibi olan Piloğlu ailesinden adını taşır. Bu örnekler bize "Şövalye" adının da ya yöresel ya da tarihsel bir bağlamdan geldiğini düşündürüyor.
Silifke tarihinde “şövalye” isminin geçtiği bazı önemli olaylar var. III. Haçlı Seferi sırasında Alman İmparatoru Friedrich Barbarossa, Göksu Nehri’nde boğularak ölmeden önce Silifke’yi de içine alan bölgede faaliyet göstermişti. Onun ölümünden sonra, Ermeni Kralı II. Leon, 1210 yılında Silifke ve çevresindeki bazı kaleleri Kıbrıs’taki Saint Jean Şövalyelerine bırakmıştı. Bu bölge, Anadolu Selçukluları tarafından yeniden fethedilene kadar şövalyelerin denetiminde kalmıştı.
Uçar; İmparator Barbarossa ölmese idi, Silifke’yi 1188 de ele geçiren Ermeni Kralı II. Leon’a Krallık Tacı giydirecekti. İmparator Barbarossa’nın oğlu VI. Heinrich yıllar sonra da olsa babasının sözünü tutarak II. Leon’a 6 Ocak 1198 de Tarsus Katedrali’nde III. Haçlı Seferine katılan Avrupalıların da hazır bulunduğu törende Ermeni Krallığı tacını giydirmişti. Kral II. Leon 1210 da 400 Şövalye ve vergi vermek şartı ile bir anlaşma yaparak Silifke başta olmak üzere bazı kalelerini Kıbrıs’ta bulunan Alman asıllı Saint Jean Şövalyelerine bırakmıştı. I. Alaeddin Keykubat’ın komutanları Ertokuş Bey ve Çavlı Bey’ler Kilikya’yı Anadolu Selçuklu topraklarına katana kadar Silifke’de Saint Jean Şövalyeleri’nin elinde kalmış.
Fatih Sultan Mehmet öldüğünde II. Bayazıt Amasya, Cem Sultan Karaman Vali’si idi. Yakın olmasından dolayı Bayazıt tahta oturdu. Böylece Bayazıt ile Cem Sultan arasında taht mücadelesi başladı. Bu mücadeleler esnasında Cem Sultan’a Karaman Oğlu Kasım Bey destek oluyordu. Bayazıt, Gedik Ahmet Paşa’yı bunların üzerine gönderdi. Kasım Bey ve Cem Sultan Silifke’ye çekildi. Kasım Bey Cem Sultanı Rumeli’ye geçirip Osmanlı’ya o taraftan saldırmasını istiyordu. Bunun içinde 18 Haziran 1482’de Cem Sultan’ı Silifke’ye getirdi. Bayazıt’ın gönderdiği Osmanlı Ordu’su Silifke’ye yaklaşınca Cem Sultan 16 Temmuz 1482’de Kasım Bey’in önerisine uyarak 30 adamı ile Silifke’den ayrılıp Kızkalesi’ne sığındı. Oradan Anamur’a Anamur’dan da Rodos Şövalyelerine sığındı. Bu tarihsel geçmiş, "şövalye" adının Silifke ile sembolik bir bağ kurmasına neden olmuş olabilir.
Atatürk ve Şövalyelik
Bir başka olasılık ise, adın bizzat Atatürk'ün şahsi hayatından gelmesidir. Şevket Süreyya Aydemir, Tek Adam adlı eserinde, Atatürk’e 1913 yılında Fransa tarafından “Şövalye” rütbesinde Légion d'Honneur (Onur Lejyonu) madalyası verildiğini belirtir. Dolayısıyla, bu çiftliğe “Şövalye” adının verilmesi, bir saygı ve anı niteliği de taşıyor olabilir.
YERİ
Şövalye Çiftliği olabileceğini düşündüğümüz iki yer mevcut. Biri şu anki Kapızlı Mahallesi Kuşören mevkisinde bir bölgedir. Diğeri de Karaman İli Ayrancı ilçesi düden de bulunan Atatürk Çiftliğidir.
Türkiye Kooperatif Kurumunda bir yetkili olan Bülent Akbaş, Karınca Dergisinde yayınlanan makalesinde; Kooperatifin ortaklarından Veli oğlu Kıbrıslı Hüseyin ile yaptığı röportaj da Hüseyin röportajın yapıldığı yerden bahisle; “bu çiftlik kuruldu, imar edilmeye başlandı, koyun, kuzu, camız ve damızlık sığırlar beslendi, ahır yapıldı. Denize yakındı. Öbür çiftlikte beyler, işçiler ve makinistler otururdu. Traktörleri kamyonları da oraya koyarlardı. Kooperatifi de o çiftlikte kurduk” şeklinde beyanda bulunmuştur. Röportaj da öbür çiftlikten bahsedildiğine göre hayvancılık yapılan denize yakın ayrı bir çiftlik olduğu anlaşılıyor. Bu çiftlikte muhtemelen Şövalye çiftliği olmalıdır. İzzet Aslan Atatürk Silifke’de isimli kitabında “Tekir Çiftliğinin iki yolu bulunmaktaydı. Bunlardan ikincisi hayvancılık bölümü güzergahında ki yoldu. Persenti- Avşar köyünden güneye doğru gidilirse çiftliğe ulaşılmakta idi.” İzzet Aslanın beyanından da Tekir Çiftliğinden ayrı hayvancılık yapılan bir yer olduğu anlaşılıyor. Kooperatif ortaklarından; Hüseyin’in beyanı ve Aslan’ın verdiği yol tarifinden, bölgede hayvancılık yapılan bir çiftlik olmalı idi.
Çukurova'nın Kalkınmasında Sosyal ve İktisadi Yönleriyle Atatürk Çiftlikleri isimli tez çalışmasını yapmış olan; Necip Çağdaş Erdoğan isimli öğretmen arkadaş ile hayvancılık yapılan çiftliğin yerini tespit etmeye çalıştık. Bölgede yaptığımız araştırmalarda; önceden çiftlik arazisi olduğunu bildiğimiz, İzzet Aslanın yol tarifinde ve Kıbrıslı Hüseyin’in beyanında geçen yer olduğu düşündüğümüz ve şu anda Kuşören olarak bilinen yerde yaptığımız inceleme ve araştırmalarda: Bölgede (U) şeklinde konumlanmış bazıları yeni, bazıları eski orijinal halinde bazıları onarım görmüş 8-9 bina gördük. Bu binaların birisinde ikamet eden, 1950’li yıllarda Bulgaristan’dan göçe zorlanan Osman Uyar ile yapmış olduğumuz sözlü mülakatta; her binayı tek tek göstererek, kendileri gelmeden önce bu binaların boğa, inek, buzağı, at, koyun, kuzu ahırı, mandıra, bekçi evi olduklarını belirtti.
Bu veriler ışığında Şimdi Kuşören olarak bilinen ve Bulgaristan göçmeni vatandaşlarımızın yaşadığı bu bölge Şövalye Çiftliği olabilir diyoruz.
Şövalye Çiftliği olabileceğini düşündüğümüz bir yer daha var. İzzet Aslan Atatürk’ten bahisle “Toros dağlarında bulunan Düden yaylasında dağ köylerinin yararına modern bir mandıra kurmuştur” der. Bilindiği üzere Silifke yöresinde küçükbaş hayvancılığı göçer şekilde yapılmaktadır. Kışın sahile inilip ilkbaharda Toros dağlarında Karaman’a kadar yaylalara göçerek yapılmaktadır. Göksel “Silifke ve Mersin koyuncu aşiretlerinden temin edilen 500 baş siyah karaman koyunu ile işe başlanmış. Gerek çiftlik gerekse yayla meralarının mükemmeliyeti ve bilgili bakım sayesinde 1938 senesine kadar koyun kuzu mevcudu 3000 başa yükselmiş” şeklinde beyanından çiftlikteki koyunculuk hakkında bilgi vermesinden koyunculuğun sahilde ve yaylalarda yapıldığı anlaşılır.
Aslanın belirttiği Düden yaylası araştırılırken Karaman ili Ayrancı ilçesi civarında Atatürk’ün Çiftliği Düdeni isimli bir yerin olduğu tespit edilmiştir. Türkiye’deki arkeolojik yerleşmeleri, höyükleri, tümülüsleri, anıtları, mezarlıkları, ören yerlerini belgelemek amacı ile kurulmuş olan Türkiye Arkeolojik Yerleşmeleri isimli kurum Atatürk’ün Çiftliği Düden’inin yerini şu şekilde belirtir. “Atatürk’ün Çiftliği Düdeni Karaman İli Ayrancı İlçesi’nin 36 kilometre kuzey doğusunda bulunan Küçük Koraş Köyü’nün 12 kilometre güneyinde Ayrancı alanının batı kenarındadır. MTA Genel Müdürlüğü Jeoloji Etütleri Dairesi tarafından araştırılmış ve 2005 yılında yayınlanmıştır.”
Muzaffer Özel “Cumhuriyetin ilk yıllarında ülke tarımında büyük ilerlemeler kaydedildi. Örnek çiftlikler kuruldu. Bizzat Atatürk'ün kurduğu çiftliklerden birisi de Küçük Koraş, Divaz ve Kaya Önü köylerinin yaylası olan Düdende ki Atatürk Çiftliğidir” der.
Aslan’ın, Göksel’in, Özel’in verdiği bilgilerden Ayrancı Düden yaylasındaki Atatürk’ün Çiftliği de Şövalye Çiftliği olabilir diyoruz.
Tüm bu veriler değerlendirildiğinde, Şövalye Çiftliği’nin müstakil bir işletmeden ziyade idari olarak Tekir Çiftliği’ne bağlı bir yan birim olduğu, isminin ise ya tarihî bağlamdan ya da Atatürk’e verilen unvandan geldiği ihtimali kuvvetlenmektedir.
Bugün, Kuşören’deki eski yapılar ya da Düden’deki yayla köyleri hâlâ bu gizemli çiftliğin izlerini taşıyor olabilir. Şövalye Çiftliği, arşivlerin sessizliğine rağmen, Cumhuriyet'in kalkınma hamlelerinden birine tanıklık eden sessiz bir yapı olarak tarihteki yerini korumaktadır.
KAYNAKÇA
Aslan, İ. (1981). Atatürk Silifke’de. Adana.
Erdoğan, N. Ç. (2021). Çukurova'nın Kalkınmasında Sosyal ve İktisadi Yönleriyle Atatürk Çiftlikleri (Yüksek lisans tezi). [Yayımlanmamış yüksek lisans tezi].
Erinç, F. (2004). Mustafa Kemal Atatürk ve Türk kooperatifçiliği. Ankara: Atatürk Araştırma Merkezi.
Göksel, N. (1943). Silifke Monografyası (Yüksek lisans tezi). [Yayımlanmamış bitirme tezi].
Uçar, A. (2019). Temettuat Defterine Göre Silifke. İstanbul.
Yıldırım, S. (2000). Atatürk Dönemi Tarım Politikasına Bir Örnek: Silifke Atatürk Çiftliği (Yüksek lisans tezi). [Yayımlanmamış yüksek lisans tezi].
Devlet Arşivleri Belgeleri:
T.C. Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığı. BCA 212, 5/1-13.
T.C. Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığı. BCA 216, 459, 5/01-60.

