“Korkma Zeynep Hanım, Daniel burada”   Depremde Mersin’deydim ve bu doğa olayını yaşadık, korktuk ve sonrasında çok çok üzüldük. Bu üzüntümüz ve acımız hala devam ediyor. Deprem sonrası birçok ülkeden yardım ekibi deprem bölgesine gelerek, ellerinden gelen yardımı yaptılar.  Bunlardan biride Alman “ISAR  Germany” yardım ekibi ve hekim Dr. Daniel Lankers. Dr. Lankers İskenderun’da enkaz altında kalan Zeynep’e, öğrendiği bir kaç Türkçe kelime ile yardım etme isteği Alman TV’lerinin ana haber bültenlerinde yayınladığında milyonlarca kişi gözyaşlarını tutamadı. Dr. Daniel ekibi tarafından enkazda sıkışan “Korkma Zeynep hanım Daniel burada” sözleriyle, enkazdan çıkartılan Zeynep hanım ne yazık ki tüm çabalara rağmen hastanede hayatını kaybetti.  ISAR Germany acil yardım ekibinin Almanya’ya geri dönüşünde Köln/Bonn havaalanında yüzlerce Türk ve Alman, Dr. Daniel i çiçeklerle karşıladı. Dil, ırk, milliyet ve inanç gözetmeden insanların bir birlerine yardım etmesine öncülük eden Dr. Daniel’in “korkma Zeynep hanım” sözü iki ülke arasındaki yardım zincirinin tetikleyicisi oldu. Şunu gördük ki ülkeler zor günlerinde bir birlerine yardımcı oluyorlar. Yunanistan, Ermenistan, İsrail gibi ülkelerde Türkiye’ye yardıma koşa koşa geldiler.  Bundan sonra deprem felaketin yaralarını sarmak için Türkiye zor bir yoldan gidecek. Bu yolda elimizi kolumuzu rahatlatacak önlemlerin şimdiden düşünülmesi  şart. Türkiye artık daha fazla katma değerli ürünler üretmek zorunda. Özellikle dış piyasalara yönelmemiz ve üretime katkı sağlayacak yabancı sermayeyi ülkeye çekmek zorundayız.  Dünyadaki diğer ülkelerle daha fazla iş birliği yaparak, bir birbirimizi anlamalıyız. Türk parasının rezerv para birimi olmadığını düşünürsek, ticaretimizle rezerv para birimlerine ulaşabiliriz veya TL’yi rezerv para birimine çıkartabiliriz. Artık dış güçler, kadercilik ve fıtrat gibi retoriklerden bir an önce vazgeçerek, ülkeyi çağdaş eğitim ekseninde ilim ve bilime götürecek adımlara geçmemiz gerekiyor.  Sevgili Silifkeli hemşerilerim, eski  belediye başkanımız Sadık Avcı’nın “Sesimiz  Gazetesinde” çıkan yazısında gerçeklerinin altını çizmiştir. Muhtemelen önümüzdeki aylarda Türkiye bir seçim yaşayacak. Siyasetçiler vaadlerde bulunacak, kendilerini beğendirmeye çalışacaklar, sizlerden oy isteyecekler. Elbette bir partiye gönül vermiş olabilirsiniz, bir partiyi beğenebilirsiniz ama her şey siyaset değildir. Hangi partiye gönülden bağlı olursanız  olun, partinizden isteklerinizi talep edin. Çünkü demokrasinin gereği as olan seçmendir ve devlet ise seçmenin isteklerini yerine getirmekle yükümlüdür:  1) Türkiye’nin bir deprem bölgesi olduğu gerçeğinden, şartlara uygun şehircilik ve imar planlaması isteyiniz. İmar affı, ehliyet affı gibi seçime yönelik promosyonlara prim vermeyin. İktisat okumuş herkesi bu denklemi bilir "Hiç bir şey hem kaliteli hem hızlı hem ucuz olamaz"  2) Partinizden liyakatı isteyiniz ki göreve getirilen yöneticiler konusunda uzman kişiler olsun. Nepotizmi (kayırmacılık) lügatınızdan çıkartınız. 3) İnsan hayatı  inşallaha, maşallaha, dine, kadere terk edilmesi kadar ucuz olmamalı! Bilim, ilim, eğitim, hak, hukuk, adalet ve gerçeklere sırt dönülmemesi  gerekmektedir! Bu topraklarda ilelebet yaşamak istiyorsak partizanlığı bırakıp, deprem konusunda ciddi vaadlerde bulunan, plan ve programı olan ve yaşam hakkını her şeyin üzerinde tutan bizi temsil edebilecek, bizimle anlaşma yapabilecek ve şeffaflığa, hesap vermeye, denetime açık ve kayırmacılığa karşı siyasi oluşuma oy vermeliyiz. 17 Ağustos Kocaeli depremlerinden sonra  hiç bir şey artık eskisi gibi olmayacak dedik ve milat ilan etmiştik. Artık milletçe top yekün gereğini yapmazsak sorumluluk ve vebalden kurtulamayız.  Dr. Halil Dölek   Article in English   I was in Mersin during the earthquake and we experienced this natural phenomenon, we were scared and very, very sad afterwards. This sadness and pain still continues.  After the earthquake, aid teams from many countries came to the earthquake zone and helped as much as they could. German "ISAR Germany" and Dr. Daniel Lankers (emergency physician) were among them. During Dr. Lankers help action that he wanted to help Zeynep under the rubble with a few Turkish words what he had learned “Don't be afraid Zeynep, Daniel is here", millions of people could not hold back their tears on the main news on TV. Zeynep, who was trapped under the rubble in Iskenderun and was pulled out of the rubble by Dr. Daniel and his team with the Turkish help words, unfortunately she died in the hospital despite all efforts.   Hundreds of Turks and Germans greeted Dr. Daniel with flowers at the Cologne/Bonn airport on the return of the ISAR Germany emergency aid team to Germany. Dr. Daniel's words "Don't be afraid Zeynep Hanım", which means people helping each other regardless of language, race, nationality and belief, triggered the chain of help between the two countries.  We have seen that countries help each other in difficult times. Countries such as Greece, Armenia and Israel came running to help Turkey.   From now on, Turkey will go the hard way to heal the wounds of the earthquake disaster.  Measures and steps to be taken should be considered in advance.  Turkey now has to produce more value-added products. In particular, we have to face  to foreign markets and attract foreign capital that try would come to Türkiye and contribute to our production.   By cooperating more with other countries in the world, we have to understand each other.  If we consider that Turkish currency is not a reserve currency, we can reach reserve currencies with our International trade and relations. Now, we need to abandon rhetoric such as external forces, fatalism as soon as possible and take steps that will lead the country to science on the axis of modern education.   Dear fellow citizens of Silifke, our former mayor, Sadık Avcı, underlined many facts in his article published in the "Sesimiz Newspaper".  It is likely that Turkey will experience an election in the coming months.  Politicians will make promises, try to please themselves, ask for your votes.  Of course, you may have set your heart on a party, you may like a party, but not everything is politics. You have to request demands from your party, no matter which party you belong to.  Because the necessity of democracy is the voter who is at the forefront.  The state, on the other hand, is obliged to bring the demands of the electorate:    1) From the fact that Turkey is an earthquake zone, ask for building  and urban planning in accordance with the conditions.  Do not give premiums to election-oriented promotions such as building amnesty, driver's license amnesty etc. Anyone who has studied economics knows this equation "Nothing can be high quality, fast and cheap"  2) Ask your party for merit so that the administrators have to be experts in their fields.  Remove nepotism from your vocabulary.  3) Human life should not be as cheap as always as solution saying it “God, religion, fate”!  Science, education, rights, law, justice  should be seriously on the agenda.    If we want to live in this land forever, we must abandon partisanship and vote for a political formation that makes serious promises about earthquakes, has a plan and program and values ​​the right to life above all else, that can represent us, that can make an agreement with us, that is open to transparency, controlling and against favouritism. After the 17 August Kocaeli earthquakes, we said that nothing would be the same as before and declared a milestone. Now, as nation, we have to do what it is necessary.  Dr. Halil Dölek