AĞLAMAK BİR İHTİYAÇTIR
İnsanlar zamanın getirdiği acımasız şartlar karşısında çaresiz kalabilmektedirler. İnsanın var oluşundan bu tarafa çaresizlik bizleri hep içe kapanmaya veya ağıda götürmüştür.
İlk doğum esnasında ana rahminden dünyaya gelişimizle başlıyoruz ağlamaya. İki yaşına gelene kadar bütün isteklerimizi veya şikayetlerimizi hep ağıtla ifade ediyoruz. Ağıttan belki de bu dönemde zevk almaya başlıyoruz. Çünkü biz ağladıkça bütün ihtiyaçlarımız gideriliyor.
Büyüdükçe ağıt gerçek manasına oturmaya başlıyor. İnsan olmanın vazgeçilmez vicdan yapısı ruhumuza öyle bir yerleşiyor ki bizi biz yapan unsurlardan birisi haline geliyor.
Ağıt böylece yemek içmek kadar doğal ve zaruri bir ihtiyaç halini alıyor. Ağıt ve onun arkasındaki vicdan bizim milletimizde çok güçlü bir kültür oluşturmuş. Dünyada “ağıt kültürü” bütün toplumlarda ve inanış biçimlerinde en güçlü şekilde var olmuştur…
Diyanet İslam ansiklopedisinde konu genişçe ele alınmış. “Ağıtın tarihçesi Sümerlerde ölünün arkasından ağıt düzen gurupların varlığı bilinmektedir. Eski Çin’de ölenin ardından yedi gün yedi saatlik bir yas merasimi icra edilirmiş… Yalnız Yahudilikte ve bazı eski geleneklerin tesiri altında kalan ilk dönem hariç, Hıristiyanlıkta ağıt mefhumu bulunmamaktadır…”
“Eski Türklerde de ölü için durumuna uygun defin ve yas törenleri tertiplemek ve bu törenlerde ağıt yakmak gibi adetler vardır. Matem ayinlerine yuğ, ağıtlara sagu denir… Dede Korkut hikayelerinde ve Divanı Lügat-ı Türk te bu hususlarla ilgili geniş bilgiler ve sagu örnekleri yer almaktadır…”
“İslam kültüründe ve Araplardada ağıtçılık geleneği vardır. “Feryat ederek ve çığlıklar kopararak ölüye ağıtlar yakmak manasına gelen nevha-niyaha ise hadislerde şiddetle yasaklanmıştır… Ölü için üzülme ve sessizce gözyaşı dökmenin günah olmadığını açıkça ifade eden hadislerde vardır… Hz. Peygamber oğlu İbrahim ölmek üzereyken ağlamıştır.” şeklinde tespitler vardır.
Ağlamanın insani bir ihtiyaç olduğu bu kısa kitabi bilgilerden daha iyi anlıyoruz. Yahudilerle ilgili çok kısa geçen cümlede ise ağıtın ilk dönemlerinde olmadığını anlıyoruz. Kısaca buna bir parantez açarsak bugünkü Yahudi yönetimlerinin vicdansızlıklarının, kansızlıklarının, eşkıyalıklarının sebebi daha net ortaya çıkıyor.
Konu ilginç, bizim kültürümüz ağlamaya da güzellikler katmış. Konu geniş. Bir dahaki yazıda devam edeceğim inşallah.
Mutluluk gözyaşlarınız bol olsun efendim.
