İrfan Ünver NASRATTINOĞLU
Köşe Yazarı
İrfan Ünver NASRATTINOĞLU
 

ÜNLÜ BOŞNAK BİLGİN FERİT MUHİÇ

BAŞKENTTEN SELAM   ÜNLÜ BOŞNAK BİLGİN FERİT MUHİÇ Eski Yugoslavya ve özellikle Makedonya’da tanıdığım önemli bilginlerden birisi de Prof. Dr. Ferit Muhiç idi. Onu çok beğenip sevmemin nedeni, Türk Milletine ve özellikle de İslâm’a ciddi bir ilgi, sevgi ve saygı duymasıydı. Bu yüzden onu hem Türkiye’deki ve Makedonya’daki etkinliklerimize davet etmiş, hem de KKTC’nde düzenlediğimiz, uluslararası bilimsel bir sempozyumumuza, bildiri ile katılmasını sağlamıştık. Felsefe Doktoru, şair, yazar ve sporcu olan Prof. Dr. Ferit Muhiç, 1943 yılında Bosna’nın kalbi durumunda olan Mahoye köyünde, Visoki Rudini dağının gür ormanları arasında, Borovinçki Viv Tepesi yakınlarında doğmuş, genellikle tek başına, Balkanlar’da yüksekliği 2000 metreyi aşan dağları gezmiş, onların zirvelerine tırmanmıştır. Silahsız, çadırsız, yemeksiz ve susuz… Hatta zaman zaman ayılarla çilekleri paylaşarak ve kurtlarla aynı kaynaklardan su içerek… Bir gün bile aç ve susuz kalmadan, her zaman tek başına, hiçbir zaman yalnızlık hissetmeden ve bunun insanların iyiliği sayesinde olduğuna inanarak… Bu sebeple insanların sözlerini, kaderlerini ve hayatlarını gözlemleyerek. Onları dinlemek, anlamak ve olduğu gibi kabullenmek hobisi ile… Ayrıca Dünyayı da boydan boya ve tek başına, yine yalnızlık duymadan gezerek. Böyle hissetmesinin bir sebebi de bu yolculuklarda ona bir şahinin arkadaşlık etmesidir. Ayrıca o, kendisini çocukların, köpeklerin ve atların sevdiğine ve çamların, ağaç gövdelerinin konuşmasını anladığına inanmaktadır. Çoğu kez, vahşi hayvanlarla, dikenlerle, çiçeklerle özel diyaloglar kurmuştur. Bu yeteneğini ona, dağın eteğindeki gölgelikte uzun uzun sohbet ettiği yılanlar kazandırmıştır. Ferit Muhiç halen Üsküp Aziz Kiril ve Metodiy Üniversitesinde Çağdaş Felsefe ve Yeni Çağ dersleri vermektedir. Bu üniversitede Felsefe Antropolojisi, Din Felsefesi ve Siyaset Felsefesi gibi yeni dersler okutulmasını da o başlatmıştır. Estetik, lojistik, Hermonoitik gibi dersler de vermektedir. Avrupa ülkelerinden Amerika ve Malezya’ya kadar birçok üniversitelerde misafir profesör olarak çalışmıştır. Çeşitli konularda elli dolayında yayınlanmış kitabı vardır. Onun eserleri, Amerika Birleşik Devletleri, İngiltere, Fransa, Almanya, Avusturya, Malezya, Türkiye ve İtalya’daki felsefe ve edebiyat literatürüne girmiştir. Bu eserlerin birçoğu Türkçe, Arnavutça, Arapça, Fransızca, İngilizce, Almanca, İtalyanca gibi dillere çevrilmiştir. Prof. Dr. Ferit Muhiç ile tanıştığım zaman,  Akademik kariyerini K. Makedonya Başkenti Üsküp Sosyolojik Araştırmalar Enstitüsü'nde sürdürüyordu. Esasen 1974 yılında bu enstitünün Felsefe Bölümü'ne asistan olarak girmiş; 1976-1980 yılları arasında Doçent; sonra Profesör olmuştu. Daha sonra Sorbonne, New York'taki Syracuse Üniversitesi, Florida Devlet Üniversitesi, Uluslararası İslam Düşüncesi ve Medeniyeti Enstitüsü ve Güneydoğu Avrupa'daki çeşitli üniversitelerde misafir profesör olarak bulunmuştur. Tanıdığım gerçek bilginlerden birisi olan Ferit, İslâma dil uzatılmasına ve Boşnak ulusunun aşağılanmasına ve hatta eleştirilmesine karşı şiddetle karşı çıkarak, öyle davranan kişilere hadlerini bildirmektedir. Ben buna Kıbrıs’taki beraberliğimiz sırasındaki bir konuşmasında tanık oldum. Ve değerli bilginin o tartışmadaki şu sözlerini de günlüğüme kaydetmiştim: “Avrupa İslamı’nı diğer İslam’lardan veya Avrupa Müslümanlarını diğerlerinden ayırmak çok tehlikelidir. Aynı şekilde, buna bağlı olarak, doğru İslam, yanlış İslam ayrımı da tehlikeli olur. İslam, Hıristiyanlık ve Musevilik; üçü de aynı derecede Avrupai veya Avrupai değildir, üçünün de peygamberi Avrupa’nın dışından çıkmıştır. Daha ilginç olanı, Avrupa’da İspanya Endülüs ile İslam’ı yaşarken, Avrupa’nın doğu kısımları, bugünkü Almanya’nın bazı kısımları, Polonya, Romanya, İskandinavya’nın henüz Hıristiyanlıkla dahi tanışmamıştır. İslam’ın Endülüs ile, Sicilya ile, Osmanlı tecrübesi ile Avrupa topraklarında bir devlet geleneği var. İslami yönetim altında yaşayan toprakların baskı altında yaşadığına dair bir yanlış algılama durumu var, ve bunu tersine döndürmek zorundayız. Cordoba’da 600 tane cami var idi, Müslümanların elinden çıktıktan sonraki ertesi sene bir tane cami kaldı. Oysa ki Osmanlı yönetimi altında, ‘pax-Ottomana’ altında, milletler dillerini, kültürlerini, geleneklerini korumuşlardır.” ***  Ecdadımız Osmanlı Devletinin Balkanlar’dan çekilmesinden sonra, Sırplar, o bölgenin jandarmalığını yapmışlardır. Bir ara “Sırpların ne kadarı Boşnaktır? Gibi bir soru ortaya atılmış, bir diplomat, “Sırpların hepsi Boşnaktır” şeklinde, bir bilim adamı ise “Sadece Bosna Hersek’teki Sırplar Boşnaktır” biçiminde yanıtlamışlar, Prof. Dr. Ferit Muhiç ise bakınız neler demiş: “1878 yılı ve sonrasına kadar, Bosna’da ne Sırp, ne de Hırvat vardı… Bosna’da sadece Müslüman Boşnaklar, Katolik Boşnaklar ve Ortodoks Boşnaklar vardı. Bosna’da yaşayanların hepsi Boşnak olduklarını kabul etmek zorundalar. Çünkü çok eskiden beri Boşnakça konuşuyorlardı. Günümüzdeki Sırpça ve Hırvatça, gerçekte Boşnakçanın batı ve doğu şiveleridir. Dili Boşnakça olan, aynı topraklarda yüzyıllardır birlikte yaşayanlar dini, inancı farklı olsa da aynı milletten sayılırlar. Sosyoloji biliminde millet veya ulus şöyle tarif edilir: Aynı topraklar üzerinde yaşayan, aralarında dil, tarih, ülkü, duygu, gelenek ve görenek birliği olan insanların oluşturduğu topluluğa millet denir.” Nitekim tarihi kaynaklar, Ferit Muhiç Hocayı teyit etmektedir. Zira Bosnalı Müslüman, Katolik ve Ortodokslar yüz yıllarca aynı topraklarda birlikte yaşamışlar ve aynı dili konuşmuşlardır. Prof.Ferit Muhiç Bilinen gerçek odur ki, Sırplar Bosna-Hersek’te 320.000 Müslüman Boşnak’ı katletmişlerdir. Bu yüzden hiçbir Boşnak, Sırp ile kardeş olduğunu söyleyemez, söylemez… Zira kardeş olsalardı, Dünyanın ikinci büyük ve resmi soykırımı olan Srebrenica’da Boşnak erkeklere öylesine acımasız soykırım yapılır mıydı? İnsan kendi kız kardeşlerine tecavüz eder miydi? İnsan kendi kardeşinin çocuklarını katleder miydi? *** 1918’den 2006’ya kadar Sırbistan adı altında bir devlet yoktu. Göçlerin en yoğun yapıldığı tarihlerde yani 1878-1970 yılları arasında Eski Yugoslavya topraklarında yaşayan ve kendilerini Türk olarak beyan eden çok sayıda insan Ülkemize göç ettiler. Türkiye’ye Bosna’dan, Hersek’ten, Karadağ Devleti sınırları içinde olan Güney Sancak’tan, yine günümüzde Sırbistan sınırları içinde kalan Kuzey Sancak’tan, Bağımsız Kosova’dan, Arnavutluk’tan, Bağımsız K.Makedonya’dan gelmiş Boşnak asıllı Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları vardır ve bunların sayıları milyonlarla ifade edilmektedir. Değerli dostum Prof. Dr. Ferit Muhiç’i anlatmak isterken, nerelere daldık, değil mi?... Ferit Hoca devamlı okuyan, yazan ve öğreten bir bilgin olarak, çeşitli gazete ve dergilerde makaleler yayımlarken, çok sayıdaki kitabın da müellifi olmuştur. Onun Türkçe’ye de tercüme edilerek yayımlanmış olan kitaplarından bazıları şunlardır: 1. Araştırma Yöntemleri, 1977 2. Devrimler ve Sınıf Mücadeleleri, 1978; 3. İkonoklazm Felsefesi, 1983, 4. Bosna Hersek; Motivasyon ve Meditasyon, 1988; 5. Altın Kalkan ,1988  6. Falco Peregrinus (şiirler), 1988; 7. Yüz Basamak Üstü (şiirler), 1994; 8. Bedenin Noumenolojisi, 1994 9. Ruhun Gülü, 1994; 10. Felsefenin Dili, 1995; 11.Akıl ve Erdem, 1996; 12.Rüya Dumanı Biter (şiirler),1996.   Bosnalı Boşnak dostum Prof. Dr. Ferit Muhiç’in, Makedonyalı dostum Prof. Dr. Mariya Leontiç tarafından Türkçeye çevrilmiş olan bir şiirini örnek olarak sunmak isterim: FELSEFECİLERİN PRENSİBİ En tehlikeli tavırdır önlem almak. Her şeyden önce ve birinci görevin, Tedbirden kaçmaktır senin! Bitkin düştüğün yerde Henüz yeni başlıyor yolun Ve yıkıldığın andan sonra Aldığın mesafe geçerli yalnızca. Sözlerin sessiz taç yapraklarına Dönüşene kadar Tatlı susma hakkını Devamlı konuşmayla kazan Dünyadaki bütün geçmiş gayretlere - armağandır çiçek, Oysa çiçek, ertelemek ve durmak için Başvurulan her şey Yapılmadan büyümez Ve çiçek, dünyanın hayâl kurmasıdır.Formun Altı  
Ekleme Tarihi: 18 Kasım 2025 -Salı

ÜNLÜ BOŞNAK BİLGİN FERİT MUHİÇ

BAŞKENTTEN SELAM

 

ÜNLÜ BOŞNAK BİLGİN FERİT MUHİÇ

Eski Yugoslavya ve özellikle Makedonya’da tanıdığım önemli bilginlerden birisi de Prof. Dr. Ferit Muhiç idi. Onu çok beğenip sevmemin nedeni, Türk Milletine ve özellikle de İslâm’a ciddi bir ilgi, sevgi ve saygı duymasıydı. Bu yüzden onu hem Türkiye’deki ve Makedonya’daki etkinliklerimize davet etmiş, hem de KKTC’nde düzenlediğimiz, uluslararası bilimsel bir sempozyumumuza, bildiri ile katılmasını sağlamıştık.

Felsefe Doktoru, şair, yazar ve sporcu olan Prof. Dr. Ferit Muhiç, 1943 yılında Bosna’nın kalbi durumunda olan Mahoye köyünde, Visoki Rudini dağının gür ormanları arasında, Borovinçki Viv Tepesi yakınlarında doğmuş, genellikle tek başına, Balkanlar’da yüksekliği 2000 metreyi aşan dağları gezmiş, onların zirvelerine tırmanmıştır. Silahsız, çadırsız, yemeksiz ve susuz… Hatta zaman zaman ayılarla çilekleri paylaşarak ve kurtlarla aynı kaynaklardan su içerek… Bir gün bile aç ve susuz kalmadan, her zaman tek başına, hiçbir zaman yalnızlık hissetmeden ve bunun insanların iyiliği sayesinde olduğuna inanarak… Bu sebeple insanların sözlerini, kaderlerini ve hayatlarını gözlemleyerek. Onları dinlemek, anlamak ve olduğu gibi kabullenmek hobisi ile… Ayrıca Dünyayı da boydan boya ve tek başına, yine yalnızlık duymadan gezerek.

Böyle hissetmesinin bir sebebi de bu yolculuklarda ona bir şahinin arkadaşlık etmesidir. Ayrıca o, kendisini çocukların, köpeklerin ve atların sevdiğine ve çamların, ağaç gövdelerinin konuşmasını anladığına inanmaktadır. Çoğu kez, vahşi hayvanlarla, dikenlerle, çiçeklerle özel diyaloglar kurmuştur. Bu yeteneğini ona, dağın eteğindeki gölgelikte uzun uzun sohbet ettiği yılanlar kazandırmıştır.

Ferit Muhiç halen Üsküp Aziz Kiril ve Metodiy Üniversitesinde Çağdaş Felsefe ve Yeni Çağ dersleri vermektedir. Bu üniversitede Felsefe Antropolojisi, Din Felsefesi ve Siyaset Felsefesi gibi yeni dersler okutulmasını da o başlatmıştır. Estetik, lojistik, Hermonoitik gibi dersler de vermektedir. Avrupa ülkelerinden Amerika ve Malezya’ya kadar birçok üniversitelerde misafir profesör olarak çalışmıştır.

Çeşitli konularda elli dolayında yayınlanmış kitabı vardır. Onun eserleri, Amerika Birleşik Devletleri, İngiltere, Fransa, Almanya, Avusturya, Malezya, Türkiye ve İtalya’daki felsefe ve edebiyat literatürüne girmiştir. Bu eserlerin birçoğu Türkçe, Arnavutça, Arapça, Fransızca, İngilizce, Almanca, İtalyanca gibi dillere çevrilmiştir.

Prof. Dr. Ferit Muhiç ile tanıştığım zaman,  Akademik kariyerini K. Makedonya Başkenti Üsküp Sosyolojik Araştırmalar Enstitüsü'nde sürdürüyordu. Esasen 1974 yılında bu enstitünün Felsefe Bölümü'ne asistan olarak girmiş; 1976-1980 yılları arasında Doçent; sonra Profesör olmuştu.

Daha sonra Sorbonne, New York'taki Syracuse ÜniversitesiFlorida Devlet ÜniversitesiUluslararası İslam Düşüncesi ve Medeniyeti Enstitüsü ve Güneydoğu Avrupa'daki çeşitli üniversitelerde misafir profesör olarak bulunmuştur.

Tanıdığım gerçek bilginlerden birisi olan Ferit, İslâma dil uzatılmasına ve Boşnak ulusunun aşağılanmasına ve hatta eleştirilmesine karşı şiddetle karşı çıkarak, öyle davranan kişilere hadlerini bildirmektedir. Ben buna Kıbrıs’taki beraberliğimiz sırasındaki bir konuşmasında tanık oldum. Ve değerli bilginin o tartışmadaki şu sözlerini de günlüğüme kaydetmiştim:

“Avrupa İslamı’nı diğer İslam’lardan veya Avrupa Müslümanlarını diğerlerinden ayırmak çok tehlikelidir. Aynı şekilde, buna bağlı olarak, doğru İslam, yanlış İslam ayrımı da tehlikeli olur. İslam, Hıristiyanlık ve Musevilik; üçü de aynı derecede Avrupai veya Avrupai değildir, üçünün de peygamberi Avrupa’nın dışından çıkmıştır. Daha ilginç olanı, Avrupa’da İspanya Endülüs ile İslam’ı yaşarken, Avrupa’nın doğu kısımları, bugünkü Almanya’nın bazı kısımları, Polonya, Romanya, İskandinavya’nın henüz Hıristiyanlıkla dahi tanışmamıştır. İslam’ın Endülüs ile, Sicilya ile, Osmanlı tecrübesi ile Avrupa topraklarında bir devlet geleneği var. İslami yönetim altında yaşayan toprakların baskı altında yaşadığına dair bir yanlış algılama durumu var, ve bunu tersine döndürmek zorundayız. Cordoba’da 600 tane cami var idi, Müslümanların elinden çıktıktan sonraki ertesi sene bir tane cami kaldı. Oysa ki Osmanlı yönetimi altında, ‘pax-Ottomana’ altında, milletler dillerini, kültürlerini, geleneklerini korumuşlardır.”

***

 Ecdadımız Osmanlı Devletinin Balkanlar’dan çekilmesinden sonra, Sırplar, o bölgenin jandarmalığını yapmışlardır. Bir ara “Sırpların ne kadarı Boşnaktır? Gibi bir soru ortaya atılmış,

bir diplomat, “Sırpların hepsi Boşnaktır” şeklinde, bir bilim adamı ise “Sadece Bosna Hersek’teki Sırplar Boşnaktır” biçiminde yanıtlamışlar, Prof. Dr. Ferit Muhiç ise bakınız neler demiş:

“1878 yılı ve sonrasına kadar, Bosna’da ne Sırp, ne de Hırvat vardı… Bosna’da sadece Müslüman Boşnaklar, Katolik Boşnaklar ve Ortodoks Boşnaklar vardı. Bosna’da yaşayanların hepsi Boşnak olduklarını kabul etmek zorundalar. Çünkü çok eskiden beri Boşnakça konuşuyorlardı. Günümüzdeki Sırpça ve Hırvatça, gerçekte Boşnakçanın batı ve doğu şiveleridir. Dili Boşnakça olan, aynı topraklarda yüzyıllardır birlikte yaşayanlar dini, inancı farklı olsa da aynı milletten sayılırlar. Sosyoloji biliminde millet veya ulus şöyle tarif edilir: Aynı topraklar üzerinde yaşayan, aralarında dil, tarih, ülkü, duygu, gelenek ve görenek birliği olan insanların oluşturduğu topluluğa millet denir.”

Nitekim tarihi kaynaklar, Ferit Muhiç Hocayı teyit etmektedir. Zira Bosnalı Müslüman, Katolik ve Ortodokslar yüz yıllarca aynı topraklarda birlikte yaşamışlar ve aynı dili konuşmuşlardır.

Prof.Ferit Muhiç

Bilinen gerçek odur ki, Sırplar Bosna-Hersek’te 320.000 Müslüman Boşnak’ı katletmişlerdir. Bu yüzden hiçbir Boşnak, Sırp ile kardeş olduğunu söyleyemez, söylemez… Zira kardeş olsalardı, Dünyanın ikinci büyük ve resmi soykırımı olan Srebrenica’da Boşnak erkeklere öylesine acımasız soykırım yapılır mıydı? İnsan kendi kız kardeşlerine tecavüz eder miydi? İnsan kendi kardeşinin çocuklarını katleder miydi?

***

1918’den 2006’ya kadar Sırbistan adı altında bir devlet yoktu. Göçlerin en yoğun yapıldığı tarihlerde yani 1878-1970 yılları arasında Eski Yugoslavya topraklarında yaşayan ve kendilerini Türk olarak beyan eden çok sayıda insan Ülkemize göç ettiler. Türkiye’ye Bosna’dan, Hersek’ten, Karadağ Devleti sınırları içinde olan Güney Sancak’tan, yine günümüzde Sırbistan sınırları içinde kalan Kuzey Sancak’tan, Bağımsız Kosova’dan, Arnavutluk’tan, Bağımsız K.Makedonya’dan gelmiş Boşnak asıllı Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları vardır ve bunların sayıları milyonlarla ifade edilmektedir.
Değerli dostum Prof. Dr. Ferit Muhiç’i anlatmak isterken, nerelere daldık, değil mi?...

Ferit Hoca devamlı okuyan, yazan ve öğreten bir bilgin olarak, çeşitli gazete ve dergilerde makaleler yayımlarken, çok sayıdaki kitabın da müellifi olmuştur.

Onun Türkçe’ye de tercüme edilerek yayımlanmış olan kitaplarından bazıları şunlardır:

1. Araştırma Yöntemleri, 1977

2. Devrimler ve Sınıf Mücadeleleri, 1978;

3. İkonoklazm Felsefesi, 1983,

4. Bosna Hersek; Motivasyon ve Meditasyon, 1988;

5. Altın Kalkan ,1988 

6. Falco Peregrinus (şiirler), 1988;

7. Yüz Basamak Üstü (şiirler), 1994;

8. Bedenin Noumenolojisi, 1994

9. Ruhun Gülü, 1994;

10. Felsefenin Dili, 1995;

11.Akıl ve Erdem, 1996;

12.Rüya Dumanı Biter (şiirler),1996.

 

Bosnalı Boşnak dostum Prof. Dr. Ferit Muhiç’in, Makedonyalı dostum Prof. Dr. Mariya Leontiç tarafından Türkçeye çevrilmiş olan bir şiirini örnek olarak sunmak isterim:

FELSEFECİLERİN PRENSİBİ

En tehlikeli tavırdır önlem almak.

Her şeyden önce ve birinci görevin,

Tedbirden kaçmaktır senin!

Bitkin düştüğün yerde

Henüz yeni başlıyor yolun

Ve yıkıldığın andan sonra

Aldığın mesafe geçerli yalnızca.

Sözlerin sessiz taç yapraklarına

Dönüşene kadar

Tatlı susma hakkını

Devamlı konuşmayla kazan

Dünyadaki bütün geçmiş gayretlere

- armağandır çiçek,

Oysa çiçek, ertelemek ve durmak için

Başvurulan her şey

Yapılmadan büyümez

Ve çiçek, dünyanın hayâl kurmasıdır.Formun Altı

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (1)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve silifkesesimiz.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Lerzan Özgenç
(18.11.2025 12:10 - #2850)
İlk kez sizden öğrenmiş oldum teşekkürler sağolun saygılar selamlar..
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve silifkesesimiz.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
https://jazziraes.com/ https://bramblesva.com/ https://seattledogresort.com/ https://bestlifecoachcollective.com/