İrfan Ünver NASRATTINOĞLU
Köşe Yazarı
İrfan Ünver NASRATTINOĞLU
 

TÜRKMENİSTAN’DA BAHŞI GELENEĞİ VE GÖKTEPE’DE BAHŞILARLA

TÜRKMENİSTAN’DA BAHŞI GELENEĞİ VE GÖKTEPE’DE BAHŞILARLA   Türk yurtlarında dolaşırken, yapmayı tasarladığım işlerin başında, Dedem Korkud’un torunlarını aramak ve onlarla sohbetler edebilmek gelirdi. Kimi yerde âşık, kimi yerde ozan, bahşı, yırcı vb. adıyla, geleneksel halk sanatımızı icra eden, bu müstesna kişilerin, yaşadıkları yerde sanatın ne şekilde icra edildiğini görüp belgelemek, benim önem verdiğim bir tutkuydu… Aşgabat’ta ziyaret ettiğim Kültür Bakanı Aşırmurat Mamıliev’e bu tutkumu söylediğimde, bana çok yakın ilgi göstermişti. Zira o da, bu ata sanatıyla yakından ilgiliydi ve İsteğim üzerine beni bahşılarla buluşturacaktı. Bir gün onun makam arabasıyla Göktepe vilayetine müteveccihen Aşgabad’dan ayrılıp, yola çıkmıştık. Krasnovodsk kenti istikametinde yol alırken, solumuzda bulunan Köpetdağ ve önümüzdeki ovada bulunan her yeri ve her şeyi görmeye can atıyordum. Kurtli, Kulieva, Kıpçak ve Errik-Kala gibi yerleşim birimlerini geçtikten sonra Bezmein kentine ulaşmıştık.   Bezmein, çimento fabrikası, termo elektrik santrali gibi önemli tesislerle dikkati çekiyordu. Havada gördüğümüz askeri uçaklardan da anlıyorduk ki, yakınlarda bir hava üssü vardı?.. Derken, Göktepe vilayetine girmiş; Babarab ve Çuli obalarını geçip, Karl Marks adlı çiftliğin, ağaçlar altındaki dinlenme evinde konaklamıştık. Çok geçmeden Göktepe Valisi Çargeldi Ataliev de bulunduğumuz yere gelmişti. Yanında çiftliğin kahyası Atahalli Keymirov, vilayet hastanesi asabiye hekimi Ata Niyazoğlu, Teknik Okul Müdürü Gurbanguli Orazgeldiyev de vardı. Tabii bahşılar da gelmişlerdi. Esasen Göktepe’ye gidiş amacımız, bahşıları görmek ve dinlemekti. Az sonra kendilerine özgü tavırları ile bahşıların gösterisi başlamıştı… Bana Göktepe’de mükemmel bir bahşı şöleni yaşatan, Türkmen bahşıları şunlardı: Nuryağdı Bayramov, Yolaman Nurimov, Bayram Söyünov, Durdumurad Kazakov, Bahşılar arasında bir de destancılar vardı ama bunlar herhangi bir enstrüman çalmıyorlar; destanı anlatırken, kendilerine özgü bir melodi tutturuyorlardı. Benim Türkmenistan seyahatimden bir süre önce, Köhne Urgenç kentinde, Destancı Bahşılar Bayramı yapılmıştı. Türkmenistan’da ilk kez düzenlenen bu etkinlik, Kültür Bakanı Mamıliev’in çabalarıyla gerçekleşmişti. Bakan, iki gün süreyle bayramı, başından sonuna değin izlemişti. Bu bayramda tam 40 tane kara ev (çadır) kurulmuş ve her evin önünde bir bahşı görevlendirilmişti. Bayrama Karakalpak ve Harezmli bahşılar da katılmışlardı. Yaklaşık 40 bin kişinin izlediği bayrama 100’den fazla bahşı iştirak etmişti. Her yıl düzenlenmesi kararlaştırılan bayramda bahşılar, Köroğlu Destanı’nı da işlemişlerdi. Bayrama iştirak edebilmek için en az 5 destanı bilmek şarttı.      Taşoğuz kenti, güçlü bahşıların yetiştiği bir yöreydi. Destan söylerken, iyi dutar çalma mecburiyeti yoktu. Kimi destancılar, destanını, gıycak eşliğinde de söylüyorlardı. Ozanlık sanatı Türkmenistan’da, “Bahşılar” tarafından icra ediliyordu. Ancak bu halk sanatçılarının o tarihte bir örgütleri yoktu. Kültür Bakanlığı ve Müzisyenler Birliği onlarla ilgileniyordu. Türkmenistan, benim bu kardeş ülkeye yaptığım seyahatten önceye kadar adeta talan edilmiş; Mao’nun Çin’de yaptıklarını Türkmenistan’ı yönetenler, burada yapmışlardı. Belki de Moskova’nın talimatıyla, millî olan ne varsa, yok etmek için özel bir çalışma yapılmıştı!.. Türkmence olan cadde ve sokak adları, Rusça’laştırılmıştı. Düzenlenen yarışmada, bahşılar, şu 3 ana dalda değerlendirilmişlerdi: 1. Saz çalmada üstünlük 2. Ses yüksekliği ve güzelliği 3. Deyişlerin anlam ve içeriğinin güzelliği. Bahşılar, irticalen de deyişler söylüyorlar, usta malı, örneğin ve özellikle Mahdumkulu’nun deyişlerini okuyorlardı. Mahdumkulu Feraği, Türkmen edebiyatının bir numaralı ozanıdır. Bugün İran topraklarında yer alan Türkmen Sahra bölgesindeki Hacı Kavuşan adlı köyde,  1733 yılında doğup büyümüştür. Ozan yaşadığı bölge ve dönem itibariyle Türkmenlerin toplumsal değerlerini, geleneklerini, insani ve milli duygularını, acılarını ve direnişlerini şiir kalıpları çerçevesinde ortaya koymuştur. Büyük ozan 1797 yılında, 64 yaşında iken Türkmen Sahra “Aba Sari Çeşmesi” bölgesinde vefat etmiştir.             Onun şu şiiri, her Türkmen’in ezberinde olup, başta bahşılar olmak üzere, musikinin bütün türlerinde seslendirilmektedir. TÜRKMENİN Ceyhun’la Hazar denizi arası, Çöl üstünden eser yeli Türkmenin; Gül goncası, kara gözüm karası, Kara dağdan iner seli Türkmenin. Hak değer vermiş var onun gölgesi, Oynaşır çölünde neri, mayası, Renk renk çiçek açar yeşil yaylası, Bürünmüş reyhana çölü Türkmenin. Gönüller, yürekler, bir olup başlar, Toplanırsa erir topraklar, taşlar, Bir sofrada hazır edilse aşlar, Açılır gider ikbali Türkmenin. Gönül havalanır ata binince, Dağlar yakuta döner yan bakınca, Bal getirir, coşup derya akınca, Bent dayanmaz, gelse seli Türkmenin Soylar kardeştir, boylar yâridir, İkballer ters dönmez Hakk’ın nurudur, Mertler at binse savaşa doğrudur, Düşman üstünedir yolu Türkmenin. Başı dumanlanır, ciğer dağlanmaz, Taşları parçalar, yolu bağlanmaz, Gözüm ele bakmaz, gönül eğlenmez, Mahtumkulu, söyler dili Türkmenin. Göktepe’de Türkmen bahşılarla
Ekleme Tarihi: 27 Haziran 2022 - Pazartesi

TÜRKMENİSTAN’DA BAHŞI GELENEĞİ VE GÖKTEPE’DE BAHŞILARLA

TÜRKMENİSTAN’DA BAHŞI GELENEĞİ VE GÖKTEPE’DE BAHŞILARLA

 

Türk yurtlarında dolaşırken, yapmayı tasarladığım işlerin başında, Dedem Korkud’un torunlarını aramak ve onlarla sohbetler edebilmek gelirdi. Kimi yerde âşık, kimi yerde ozan, bahşı, yırcı vb. adıyla, geleneksel halk sanatımızı icra eden, bu müstesna kişilerin, yaşadıkları yerde sanatın ne şekilde icra edildiğini görüp belgelemek, benim önem verdiğim bir tutkuydu…

Aşgabat’ta ziyaret ettiğim Kültür Bakanı Aşırmurat Mamıliev’e bu tutkumu söylediğimde, bana çok yakın ilgi göstermişti. Zira o da, bu ata sanatıyla yakından ilgiliydi ve İsteğim üzerine beni bahşılarla buluşturacaktı.

Bir gün onun makam arabasıyla Göktepe vilayetine müteveccihen Aşgabad’dan ayrılıp, yola çıkmıştık. Krasnovodsk kenti istikametinde yol alırken, solumuzda bulunan Köpetdağ ve önümüzdeki ovada bulunan her yeri ve her şeyi görmeye can atıyordum. Kurtli, Kulieva, Kıpçak ve Errik-Kala gibi yerleşim birimlerini geçtikten sonra Bezmein kentine ulaşmıştık.

 

Bezmein, çimento fabrikası, termo elektrik santrali gibi önemli tesislerle dikkati çekiyordu. Havada gördüğümüz askeri uçaklardan da anlıyorduk ki, yakınlarda bir hava üssü vardı?..

Derken, Göktepe vilayetine girmiş; Babarab ve Çuli obalarını geçip, Karl Marks adlı çiftliğin, ağaçlar altındaki dinlenme evinde konaklamıştık. Çok geçmeden Göktepe Valisi Çargeldi Ataliev de bulunduğumuz yere gelmişti. Yanında çiftliğin kahyası Atahalli Keymirov, vilayet hastanesi asabiye hekimi Ata Niyazoğlu, Teknik Okul Müdürü Gurbanguli Orazgeldiyev de vardı. Tabii bahşılar da gelmişlerdi. Esasen Göktepe’ye gidiş amacımız, bahşıları görmek ve dinlemekti. Az sonra kendilerine özgü tavırları ile bahşıların gösterisi başlamıştı…

Bana Göktepe’de mükemmel bir bahşı şöleni yaşatan, Türkmen bahşıları şunlardı: Nuryağdı Bayramov, Yolaman Nurimov, Bayram Söyünov, Durdumurad Kazakov, Bahşılar arasında bir de destancılar vardı ama bunlar herhangi bir enstrüman çalmıyorlar; destanı anlatırken, kendilerine özgü bir melodi tutturuyorlardı.

Benim Türkmenistan seyahatimden bir süre önce, Köhne Urgenç kentinde, Destancı Bahşılar Bayramı yapılmıştı. Türkmenistan’da ilk kez düzenlenen bu etkinlik, Kültür Bakanı Mamıliev’in çabalarıyla gerçekleşmişti. Bakan, iki gün süreyle bayramı, başından sonuna değin izlemişti. Bu bayramda tam 40 tane kara ev (çadır) kurulmuş ve her evin önünde bir bahşı görevlendirilmişti. Bayrama Karakalpak ve Harezmli bahşılar da katılmışlardı. Yaklaşık 40 bin kişinin izlediği bayrama 100’den fazla bahşı iştirak etmişti. Her yıl düzenlenmesi kararlaştırılan bayramda bahşılar, Köroğlu Destanı’nı da işlemişlerdi. Bayrama iştirak edebilmek için en az 5 destanı bilmek şarttı.     

Taşoğuz kenti, güçlü bahşıların yetiştiği bir yöreydi. Destan söylerken, iyi dutar çalma mecburiyeti yoktu. Kimi destancılar, destanını, gıycak eşliğinde de söylüyorlardı.

Ozanlık sanatı Türkmenistan’da, “Bahşılar” tarafından icra ediliyordu. Ancak bu halk sanatçılarının o tarihte bir örgütleri yoktu. Kültür Bakanlığı ve Müzisyenler Birliği onlarla ilgileniyordu.

Türkmenistan, benim bu kardeş ülkeye yaptığım seyahatten önceye kadar adeta talan edilmiş; Mao’nun Çin’de yaptıklarını Türkmenistan’ı yönetenler, burada yapmışlardı. Belki de Moskova’nın talimatıyla, millî olan ne varsa, yok etmek için özel bir çalışma yapılmıştı!.. Türkmence olan cadde ve sokak adları, Rusça’laştırılmıştı.

Düzenlenen yarışmada, bahşılar, şu 3 ana dalda değerlendirilmişlerdi:

1. Saz çalmada üstünlük

2. Ses yüksekliği ve güzelliği

3. Deyişlerin anlam ve içeriğinin güzelliği.

Bahşılar, irticalen de deyişler söylüyorlar, usta malı, örneğin ve özellikle Mahdumkulu’nun deyişlerini okuyorlardı. Mahdumkulu Feraği, Türkmen edebiyatının bir numaralı ozanıdır. Bugün İran topraklarında yer alan Türkmen Sahra bölgesindeki Hacı Kavuşan adlı köyde,  1733 yılında doğup büyümüştür. Ozan yaşadığı bölge ve dönem itibariyle Türkmenlerin toplumsal değerlerini, geleneklerini, insani ve milli duygularını, acılarını ve direnişlerini şiir kalıpları çerçevesinde ortaya koymuştur. Büyük ozan 1797 yılında, 64 yaşında iken Türkmen Sahra “Aba Sari Çeşmesi” bölgesinde vefat etmiştir.

            Onun şu şiiri, her Türkmen’in ezberinde olup, başta bahşılar olmak üzere, musikinin bütün türlerinde seslendirilmektedir.

TÜRKMENİN

Ceyhun’la Hazar denizi arası,
Çöl üstünden eser yeli Türkmenin;
Gül goncası, kara gözüm karası,
Kara dağdan iner seli Türkmenin.

Hak değer vermiş var onun gölgesi,
Oynaşır çölünde neri, mayası,
Renk renk çiçek açar yeşil yaylası,
Bürünmüş reyhana çölü Türkmenin.

Gönüller, yürekler, bir olup başlar,
Toplanırsa erir topraklar, taşlar,
Bir sofrada hazır edilse aşlar,
Açılır gider ikbali Türkmenin.

Gönül havalanır ata binince,
Dağlar yakuta döner yan bakınca,
Bal getirir, coşup derya akınca,
Bent dayanmaz, gelse seli Türkmenin

Soylar kardeştir, boylar yâridir,
İkballer ters dönmez Hakk’ın nurudur,
Mertler at binse savaşa doğrudur,
Düşman üstünedir yolu Türkmenin.

Başı dumanlanır, ciğer dağlanmaz,
Taşları parçalar, yolu bağlanmaz,
Gözüm ele bakmaz, gönül eğlenmez,
Mahtumkulu, söyler dili Türkmenin.

Göktepe’de Türkmen bahşılarla

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve silifkesesimiz.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.

deneme bonusu deneme bonusu https://playdotjs.com/ deneme bonusu veren bahis siteleri deneme bonusu veren siteler youtube mp3