İrfan Ünver NASRATTINOĞLU
Köşe Yazarı
İrfan Ünver NASRATTINOĞLU
 

ŞİÖ VASITASIYLA ÇİN’İN DÜNYAYA TANITTIĞI TİANJİN

BAŞKENTTEN SELAM   ŞİÖ VASITASIYLA ÇİN’İN DÜNYAYA TANITTIĞITİANJİN             Geçtiğimiz günlerde, Dünya diplomasisi Çin ve bu ülkenin Tianjin kenti ile çok ilgilendi ve orada yapılan toplantılar, Dünya meydasında geniş yer buldu. Bilindiği üzere, Cumhurbaşkanı Sn.R.T.Erdoğan da geniş bir kalabalıkla Tianjin’de bulundu ve orada ilgi çekici bir de konuşma yaptı. Ben şahsen Türk medyasının geniş bir bölümünü dikkatle takip ettim ve Çin Devletinin bu ŞİÖ toplantısını neden Tianjin’de yapmış olduğuna değgin bir kayda rastlamadım. Ama Çin’e dört seyahat yapmış olan ben, bu sorunun yanıtını biliyordum…             Evet, Çin, bu çok önemli olan toplantıyı neden Tianjin’de yaptı?... Benim Tianjin hakkında yazdığım şu yazıları okuyacak olan değerli okurlarım bunu somut olarak anlayacaklardır… GUANG COU             Başkenti Guang Cou olan Guang Dong (Kanton) Eyaletinde idim. Yüzölçümü 210 bin km2’dir. Eyalette Han milleti çoğunlukta olmasına rağmen Li, Yao, Miao, Cuang, Hui, Mançu ve Şi milletlerine mensup topluluklar da yaşamaktadır. 1984 yılı istatistiklerine göre Eyaletin nüfusu 61,66 milyondur. Eyaletin merkezi Guang Cou, aynı zamanda Güney Çin’in hem ekonomik, hem de siyasi merkezi konumundadır. Eyalete bağlı Haynan Adası ile öteki tüm adaların yüzölçümleri toplamı 34189 km2’dir. Güney Çin Denizi’nde 200 civarında küçük ada bulunmaktadır. Eyaletin 4000 km. dolayında kıyı şeridi vardır. Bu nedenle deniz ürünü kaynakları zengindir. Dong Fang Hotel’in 2653 no.lu odasına yerleşmiştim. Burası kentin lüks otellerinden biriydi. 4 yıl önce geldiğim kent çok gelişmişti. Örneğin o tarihte böylesi oteller yoktu. Uzun “Kurtuluş Caddesi” çok hareketliydi. Eski mimari tarzı ile inşa edilmiş olan iş yerleri tıklım tıklım doluydu. Guang Cou ‘nun merkez nüfusu 3 milyon 100 bin, vilayete bağlı kasaba ve köylerle birlikte nüfus 6 milyonu geçiyordu. Guang Cou’daki eski mahalle içinde bulunan Guang Ta Camii özellikle ziyaret ettiğim kutsal mekândı. İmam Hacı Muhammed Raşid ile yararlı bir görüşme yapmıştım. Cami Tang Hanedanı zamanında, inşa edilmişti. Bu caminin çevresindeki meskenlerde Müslüman Çinliler oturuyorlardı. Mahallenin ana cadde kısmında, dört yol ağzında güzel bir Müslüman Lokantası vardı. İmam, 1300 yıllık Guang Ta Camii’nin Çin’de inşa edilen ilk cami olduğunu söylemişti. Deniz bağlantılı İpek Yolu ile,  Guang Cou’ya gelen Müslümanların sayıları 100 bine ulaşmıştı. Camide Cuma namazlarında 300-400 kişilik cemaat oluyordu ve Guang Cou Müslümanlarının sayıları ise 5-6 bin kadardı. Ramazanda daha çok yaşlı insanlar oruç tutuyorlardı. Müslümanlar Kurban Bayramında bir gün tatil yapıyorlardı ve bana dediklerine göre, o yıl 16 sığır kurban edilmişti. Hacca gidenler de vardı. Örneğin imam Muhammed Raşid Hacca gitmiş ve adının başına Hacı sıfatını eklemişti. Bayram namazlarına gelenlerin de çok olduğunu söyleyen imam, sünnet konusunda konuşmak istememişti. Guang Cou’da bir İslam Cemiyeti de vardı. O günlerde bu cemiyetin 30. kuruluş yıldönümünü kutlamışlardı. Bu cemiyet Hong Kong’daki İslâm Fonu ile irtibat halindeydi. Son Guang Cou sabahına erken kalkıp, kahvaltıdan sonra çarşı pazar dolaşmaya çıktım. Nurten’e, çocuklara ve torunlara bir şeyler aldıktan sonra, Yüe Şı Parkı’na gittim. Burada Guang Cou’nun sembolü olan “Beş Keçi Heykeli” önünde fotoğraf çekip ayrıldım. Guang Cou Beş Keçi Heykeli önünde             Guang Cou’dan ayrılıp 2,5 saatlik uçuştan sonra Tianjin hava alanına indik. Alanda Dostluk Kurumu çalışanları karşıladılar. Bize tahsis edilen otomobil ile 20 km.ötedeki kent merkezine giderek, Devlet Konuk Evine yerleştik. Bu tek katlı binada, Mao’nun da konuk edildiğini söylediler. TİANJİN             Rehberim Bn. Li Cı Jın yol boyunca bana Tianjin hakkında bilgiler verdi: Tianjin nüfus bakımından Pekin ve Şanghay’dan sonra, ülkenin 3. Büyük şehridir. Burada 8 milyon insan yaşamaktadır. Nüfus yoğunluğu bakımından da 11.300 km. kare yüzölçümü olan 2. Büyük kenttir… Bu şehrin 500 yıllık geçmişi vardır Ming Hanedanı zamanında, 1404 yılında kurulmuştur. Ming İmparatoru, Tianjin’dan geçerek güneye doğru iki kez sefere çıkmıştır. Bu nedenle adı Tian-Jin olmuştur. Zira Tian=imparator, Jin=köprü demektir. Şehrin anlamı ise İmparator Köprüsü’dür. Çünkü imparatorun yaptığı seferlerde kent, köprü vazifesi yapmıştır.             Aslında daha önceki yüzyıllarda burası bir balıkçı kasabasıydı ve tarihçiler, kentin tarihinin 2000 yıl önceden başlatılması gerektiğini savunmuşlardır. Son yüz yılda ise, kentte gözle görülür gelişmeler kaydedilmiştir.             1860 yılında İngiltere, Fransa, Almanya, İtalya, Avusturya, Japonya, Rusya, ABD tianjin’e saldırıp işgal etmişler, halkı baskı altında tutarak sömürge haline getirmişlerdir. Çin Halk Ordusu 1949 yılında, işgalci devletleri kovarak, kenti kurtarmıştır. Kurtuluştan önce kent, yarı feodal bir sömürge durumundaydı… Bugün burada 5000 den fazla irili ufaklı işyeri ve fabrika var ve 1 milyon 300 bin kişi bu iş yerlerinde çalışmaktadır.             Tianjin’in başlıca 4 kaynağı vardır: Petrol: İki petrol havzası var. Bunlardan birisi “Dağgan” petrol yatakları ki bunlar Karadadır. Öteki yataklar ise “Buhay Denizi”nde olup burada Japonya ve Fransa ile birlikte üretim yapılmaktadır. Demir: Bölgede zengin demir rezervi vardır. Sıcak sular: Bölge, doğal sıcak su kaynakları ile doludur. Birçok bina bu sulardan yararlanmaktadır. Tuz: Tianjin, tüm Çin’in tuz ihtiyacının dörtte birini karşılamaktadır. Yani Tianjin, petrol ve kimya sanayii bakımından üstün koşullara sahiptir. Belediyenin iyi çalıştığını belirten Bn. Li, altyapı sorunlarıyla birlikte, mesken sorunun büyük ölçüde çözümlendiğini, Luan Hı Nehri’nden içme suyu getirildiğini ve bütünüyle şehrin her alanda gelişmekte olduğunu vurgulamıştı. Pekin’e 120 km. uzakta bulunan Tianjin, ülkenin siyaset ve kültür merkezlerinden birisi olma özelliğini korumaktadır. 29 üniversite ve yüksekokul bulunan bu şehirde Müslüman Huey’ler de yaşamakta olup, 500 yıl önce inşa edildiği söylenen bir de cami bulunmaktadır. ***             O akşam yemeğini Dostluk Kurumu Başkanı Wang Ping vermiş ve yemek esnasında bazı ilginç şeyler anlatmıştı. Son derece sempatik, cana yakın, bizi de seven bu zat, Şan Tong Eyaletinde doğmuştu ve hemen yemeğin başında şöyle demişti:“Pekin ördeği olayını yaratan aslında bir Şan Tong’ludur. Pekin’e giderek bu ördeği tanıtıp, meşhur etmiştir. Pekin’liler zeki insanlardır, insanın değerini hemen anlarlar…”             Tianjin’de bir “ördek binası” varmış. Başkan Mao, 1956 yılında Tianjin’e geldiğinde burada Pekin Ördeği yemiş…             Sofrada ilginç bir yemek vardı. Çin’de, hatta hayatımda ilk kez yediğim yemeğin adı: Şuen Yan Lou idi. Şuen=haşlama, Yan=kuzu, Lou=et demekti. Yani kaynar suda haşlanan kuzu eti yemiştim. Ortada semaver gibi bir ocak, ocağa monte edilmiş bir tas, içindeki su fokur fokur kaynıyor, ince ince dilinmiş kuzu eti tabak içinde geliyor, öte yandan ortaya tam 15 çeşit sos ve garnitür yiyecekler konuyor… Önce et, kaynar suya atılıyor ve şöyle bir karıştırılıp birkaç saniye sonra, ortasında soslar olan küçük bir çorba tasına alınıyor. Sonra bir yandan etler (bilahare balık, karides vb.), öte yandan öteki garnitürler kaynar suya atılıp, sonra tasa alınıyor… Bir başka tabakta da sarımsak geliyor; şeker, tuz ve limon suyu ile birlikte haşlanıyor böylelikle ortaya nefis bir yemek çıkıyor… Tabii yemeğin yanında Mao Tay da bulunuyor…             Tianjin’de hava soğuktu. Zira Kuzey Çin’de olan bu kent, Pekin gibi kış mevsimini de, yazı da normal yaşıyordu; tıpkı bizim Ankara gibi… Oysa güneyde sürekli yaz havası yaşamıştık.             Tianjin’in, çeşitli ülkelerde kardeşlik ilişkisi kurduğu; Kobe veYokkaichi (Japonya), Philadelphia (ABD), Melbourne (Avustralya), Sarayova (Yugoslavya) ve Pas-di Calias (Fransa) gibi şehirler vardı. Doğrusu bu ülke ve şehirlerarasında Türkiye ve bir kentimizi adı bulunmamış olmasına üzülmüştüm.             Tang Gu Kenti             Ertesi sabah kahvaltıdan sonra, Tianjin’e 60 km. uzaktaki Tang Gu kentine giderek, buradaki Ekonomik ve Teknolojik Kalkınma Bölgesi’ni gezip bilgiler almıştık. Bu bölge yönetiminin Genel Müdürü olan Zheng Wen Zhong, ilk karşılaşmamızda “Selamünaleyküm ben de Müslümanım. Pakistan İslamabad’da bulundum” demişti.             Tang Gu Kenti, 1984 yılında kurulmuş ve hızla gelişmişti. Çünkü buraya karayolu, demiryolu ve deniz yolu ile ulaşım sağlamak mümkündü. Ayrıca Tianjin’e de yakındı.             ABD ile ortak yatırımla kurumla televizyon fabrikasında üretilecek olan renkli TV. Lar, ABD piyasasında satılacaktı. Hong Kong’la ortak kurulan porselen fabrikasının piyasası ise İtalya olacaktı. Yakındaki dağdan çıkarılan mermerin piyasası Avrupa idi. ABD ile ortak kurulan gıda fabrikası ürünleri ABD ve Lâtin Amerika’ya gönderilecekti. Dünyada en çok bisiklet üretilen ülke Çin olup, Danimarka ile bu hususta ortak bir fabrika daha kurulmuştu… Öte yandan ABD ile de bir de ilaç fabrikası kurulması çalışmasına başlanmıştı.             Güler yüzlü Müslüman Zhong 41 ülke ile ortak yatırım anlaşması imzaladıklarını söyledikten sonra, hangi ülkeyle kaç sözleşme yaptıklarını da sıralamıştı. Buna göre Hong Kong, ABD, Japonya, Almanya, Fransa, Singapur, Danimarka, Filipinler ve Belçika vb.             Dagang Petrol Kent             Tianjin Limanı çok hareketliydi… Yola çıkarak Bohay Denizi’ne ulaşmış, burada Hay Hı Nehri’nin denize döküldüğü noktada durup doğayı seyretmiştik. Bu noktada nehirle deniz kucaklaşıp, yollarına birlikte devam ediyorlardı… Öğle yemeğini de limandaki bir restoranda yedikten sonra, 55 km. uzaktaki Dagang Petrol Kenti’ne ulaşmıştık.             Buradaki ilk kuyu 1964 yılında açılmış, Çin en büyük petrol havzası olan Da Cin’den 7000 işçi, buraya nakledilmişti. Benim ziyaret ettiğim gün işçi sayısı 120 bine ulaşmıştı. 1985 yılında 3 milyon 650 bin ton petrol çıkarılmıştı… Kentte kültür, sanat, sosyal faaliyetler, sağlık, eğitim çalışmaları da yıpılıyordu.             Kentle ilgili ayrıntılı bilgiler aldıktan sonra, petrol alanını gezmiştik. Müthiş bir çalışma temposu ile çalışan insanlar ekiplere ayrılmışlar ve 12 kontrol noktası oluşturmuşlardı. Bunlardan birisi “Maşi” idi ve salt bu noktada 24 kuyu vardı. Burada günde 40 ton petrol, 10 bin metrekare doğal gaz üretiyorlardı. O arada tüm Çin’de yıllık petrol üretiminin 120 milyon ton ve Çin’in birinci ihraç ürününün petrol olduğunu öğrenmiştim. Tabii Dagang’da bir petrol rafinerisi de bulunuyordu. Petrol alanındaki 67 sondaj makinası harıl harıl çalışıyorlardı. O arada Bohay Denizi kıyısındaki sondaj çalışmalarını da yakından görmüştüm… Bir ara denize bakıp dalmıştım; Afyonkarahisar nere, Çin Denizi nere…deniz sis kaplıydı ve kıyıda martılar uçuşuyorlardı…             Tianjin Büyük Camiî             Tianjin kentinde 32 cami vardı ve bunların en büyüğü 200 metrekare alan üzerine inşa edilen Büyük Cami idi. Bu cami 300 yıl önce Ming Hanedanı döneminde inşa edilmişti. Camiyi gezdirip bilgiler veren İmam Hacı Muhammed Yusuf bu caminin bulunduğu Hong Ciao Mahallesi’nde 40 bin Müslüman yaşadığını söylemişti. Kültür devrimi sırasında kapatılan cami, 1976 yılında tekrar ibadete açılmıştı. Bu sözde devrimde başta Kur’an’ı Kerim olmak üzere bütün dini kitaplar yakılmıştı. 5 vakit açık olan camide, Cuma namazlarında 500 kişilik bir cemaat oluşuyordu. Tabii kadınlar mahfili de vardı. Müslüman cemaat, dinin gereklerini yerine getiriyorlar ve Budistlerin aksine, ölülerini, islâmi kurallara göre toprağa veriyorlardı.             Tianjin’de son gün             Tianjin’i görmeden, Çin’in yeterince tanınamayacağı kanısındayım. Zira Çinli dostların dedikleri gibi, Tianjin Pekin’in kapısıdır. Tianjin’in kalkınması, Pekin’in kalkınması demektir. Enerjik Çin’in, petrol ve doğal kaynakları burada. Şehircilik uzmanı Belediye Başkanı Li Ruey Huan, geceli gündüzlü çalışarak bölgesini daha ileriye götürme heyecanı içinde. Yeni ve modern binalar inşaa edilirken, eski binaların restorasyonu ihmal edilmiyor.             Kültür Caddesi adı verilen, yol üzerindeki binaların hepsi de eski yapılardı ve bunların hepsi asıllarına uygun şekilde yeniden düzenleniyorlardı. Büyük Cami de buradaydı.             Bir de Gıda Caddesi vardı ve burası iki katlı bir kapalı çarşıydı. İçerisinde yiyecek içecek satışı yapılıyordu. Lokantalar da vardı ve halk bu lokantalarda ucuz fiyatla karnını doyuruyordu.             Alış veriş merkezindeki kimi dükkanlara, büyük mağazalara girip çıkmış, bazı yeni mahallelerde dolaşmıştık. Akşam saatlerinde de konakladığımız misafirhaneye dönmüştük. Yemeği erken yemiş, erken yatmıştık… ***             Bütün bu bilgiler, yaklaşık 25-30 yıl önceki Çin seyahatlerimde günlüğüme kaydettiğim notlardır. Ve evet, kendine özgü Komünist bir sistemle yönetilen ÇHC, Dünyaya açılım politikası uygularken, Çin toplumu içiresinde de Müslümanların yaşamakta olduğunu Dünyaya göstermeyi amaçlamıştır.  
Ekleme Tarihi: 16 Eylül 2025 -Salı

ŞİÖ VASITASIYLA ÇİN’İN DÜNYAYA TANITTIĞI TİANJİN

BAŞKENTTEN SELAM

 

ŞİÖ VASITASIYLA ÇİN’İN DÜNYAYA TANITTIĞITİANJİN

            Geçtiğimiz günlerde, Dünya diplomasisi Çin ve bu ülkenin Tianjin kenti ile çok ilgilendi ve orada yapılan toplantılar, Dünya meydasında geniş yer buldu. Bilindiği üzere, Cumhurbaşkanı Sn.R.T.Erdoğan da geniş bir kalabalıkla Tianjin’de bulundu ve orada ilgi çekici bir de konuşma yaptı. Ben şahsen Türk medyasının geniş bir bölümünü dikkatle takip ettim ve Çin Devletinin bu ŞİÖ toplantısını neden Tianjin’de yapmış olduğuna değgin bir kayda rastlamadım. Ama Çin’e dört seyahat yapmış olan ben, bu sorunun yanıtını biliyordum…

            Evet, Çin, bu çok önemli olan toplantıyı neden Tianjin’de yaptı?... Benim Tianjin hakkında yazdığım şu yazıları okuyacak olan değerli okurlarım bunu somut olarak anlayacaklardır…

GUANG COU

            Başkenti Guang Cou olan Guang Dong (Kanton) Eyaletinde idim. Yüzölçümü 210 bin km2’dir. Eyalette Han milleti çoğunlukta olmasına rağmen Li, Yao, Miao, Cuang, Hui, Mançu ve Şi milletlerine mensup topluluklar da yaşamaktadır. 1984 yılı istatistiklerine göre Eyaletin nüfusu 61,66 milyondur. Eyaletin merkezi Guang Cou, aynı zamanda Güney Çin’in hem ekonomik, hem de siyasi merkezi konumundadır. Eyalete bağlı Haynan Adası ile öteki tüm adaların yüzölçümleri toplamı 34189 km2’dir. Güney Çin Denizi’nde 200 civarında küçük ada bulunmaktadır. Eyaletin 4000 km. dolayında kıyı şeridi vardır. Bu nedenle deniz ürünü kaynakları zengindir.

Dong Fang Hotel’in 2653 no.lu odasına yerleşmiştim. Burası kentin lüks otellerinden biriydi. 4 yıl önce geldiğim kent çok gelişmişti. Örneğin o tarihte böylesi oteller yoktu.

Uzun “Kurtuluş Caddesi” çok hareketliydi. Eski mimari tarzı ile inşa edilmiş olan iş yerleri tıklım tıklım doluydu. Guang Cou ‘nun merkez nüfusu 3 milyon 100 bin, vilayete bağlı kasaba ve köylerle birlikte nüfus 6 milyonu geçiyordu.

Guang Cou’daki eski mahalle içinde bulunan Guang Ta Camii özellikle ziyaret ettiğim kutsal mekândı. İmam Hacı Muhammed Raşid ile yararlı bir görüşme yapmıştım. Cami Tang Hanedanı zamanında, inşa edilmişti. Bu caminin çevresindeki meskenlerde Müslüman Çinliler oturuyorlardı. Mahallenin ana cadde kısmında, dört yol ağzında güzel bir Müslüman Lokantası vardı. İmam, 1300 yıllık Guang Ta Camii’nin Çin’de inşa edilen ilk cami olduğunu söylemişti. Deniz bağlantılı İpek Yolu ile,  Guang Cou’ya gelen Müslümanların sayıları 100 bine ulaşmıştı.

Camide Cuma namazlarında 300-400 kişilik cemaat oluyordu ve Guang Cou Müslümanlarının sayıları ise 5-6 bin kadardı. Ramazanda daha çok yaşlı insanlar oruç tutuyorlardı. Müslümanlar Kurban Bayramında bir gün tatil yapıyorlardı ve bana dediklerine göre, o yıl 16 sığır kurban edilmişti. Hacca gidenler de vardı. Örneğin imam Muhammed Raşid Hacca gitmiş ve adının başına Hacı sıfatını eklemişti. Bayram namazlarına gelenlerin de çok olduğunu söyleyen imam, sünnet konusunda konuşmak istememişti.

Guang Cou’da bir İslam Cemiyeti de vardı. O günlerde bu cemiyetin 30. kuruluş yıldönümünü kutlamışlardı. Bu cemiyet Hong Kong’daki İslâm Fonu ile irtibat halindeydi.

Son Guang Cou sabahına erken kalkıp, kahvaltıdan sonra çarşı pazar dolaşmaya çıktım. Nurten’e, çocuklara ve torunlara bir şeyler aldıktan sonra, Yüe Şı Parkı’na gittim. Burada Guang Cou’nun sembolü olan “Beş Keçi Heykeli” önünde fotoğraf çekip ayrıldım.

Guang Cou Beş Keçi Heykeli önünde

            Guang Cou’dan ayrılıp 2,5 saatlik uçuştan sonra Tianjin hava alanına indik. Alanda Dostluk Kurumu çalışanları karşıladılar. Bize tahsis edilen otomobil ile 20 km.ötedeki kent merkezine giderek, Devlet Konuk Evine yerleştik. Bu tek katlı binada, Mao’nun da konuk edildiğini söylediler.

TİANJİN

            Rehberim Bn. Li Cı Jın yol boyunca bana Tianjin hakkında bilgiler verdi: Tianjin nüfus bakımından Pekin ve Şanghay’dan sonra, ülkenin 3. Büyük şehridir. Burada 8 milyon insan yaşamaktadır. Nüfus yoğunluğu bakımından da 11.300 km. kare yüzölçümü olan 2. Büyük kenttir… Bu şehrin 500 yıllık geçmişi vardır Ming Hanedanı zamanında, 1404 yılında kurulmuştur. Ming İmparatoru, Tianjin’dan geçerek güneye doğru iki kez sefere çıkmıştır. Bu nedenle adı Tian-Jin olmuştur. Zira Tian=imparator, Jin=köprü demektir. Şehrin anlamı ise İmparator Köprüsü’dür. Çünkü imparatorun yaptığı seferlerde kent, köprü vazifesi yapmıştır.

            Aslında daha önceki yüzyıllarda burası bir balıkçı kasabasıydı ve tarihçiler, kentin tarihinin 2000 yıl önceden başlatılması gerektiğini savunmuşlardır. Son yüz yılda ise, kentte gözle görülür gelişmeler kaydedilmiştir.

            1860 yılında İngiltere, Fransa, Almanya, İtalya, Avusturya, Japonya, Rusya, ABD tianjin’e saldırıp işgal etmişler, halkı baskı altında tutarak sömürge haline getirmişlerdir. Çin Halk Ordusu 1949 yılında, işgalci devletleri kovarak, kenti kurtarmıştır. Kurtuluştan önce kent, yarı feodal bir sömürge durumundaydı… Bugün burada 5000 den fazla irili ufaklı işyeri ve fabrika var ve 1 milyon 300 bin kişi bu iş yerlerinde çalışmaktadır.

            Tianjin’in başlıca 4 kaynağı vardır:

Petrol: İki petrol havzası var. Bunlardan birisi “Dağgan” petrol yatakları ki bunlar

Karadadır. Öteki yataklar ise “Buhay Denizi”nde olup burada Japonya ve Fransa ile birlikte üretim yapılmaktadır.

Demir: Bölgede zengin demir rezervi vardır.

Sıcak sular: Bölge, doğal sıcak su kaynakları ile doludur. Birçok bina bu sulardan yararlanmaktadır.

Tuz: Tianjin, tüm Çin’in tuz ihtiyacının dörtte birini karşılamaktadır.

Yani Tianjin, petrol ve kimya sanayii bakımından üstün koşullara sahiptir.

Belediyenin iyi çalıştığını belirten Bn. Li, altyapı sorunlarıyla birlikte, mesken sorunun büyük ölçüde çözümlendiğini, Luan Hı Nehri’nden içme suyu getirildiğini ve bütünüyle şehrin her alanda gelişmekte olduğunu vurgulamıştı.

Pekin’e 120 km. uzakta bulunan Tianjin, ülkenin siyaset ve kültür merkezlerinden birisi olma özelliğini korumaktadır. 29 üniversite ve yüksekokul bulunan bu şehirde Müslüman Huey’ler de yaşamakta olup, 500 yıl önce inşa edildiği söylenen bir de cami bulunmaktadır.

***

            O akşam yemeğini Dostluk Kurumu Başkanı Wang Ping vermiş ve yemek esnasında bazı ilginç şeyler anlatmıştı. Son derece sempatik, cana yakın, bizi de seven bu zat, Şan Tong Eyaletinde doğmuştu ve hemen yemeğin başında şöyle demişti:“Pekin ördeği olayını yaratan aslında bir Şan Tong’ludur. Pekin’e giderek bu ördeği tanıtıp, meşhur etmiştir. Pekin’liler zeki insanlardır, insanın değerini hemen anlarlar…”

            Tianjin’de bir “ördek binası” varmış. Başkan Mao, 1956 yılında Tianjin’e geldiğinde burada Pekin Ördeği yemiş…

            Sofrada ilginç bir yemek vardı. Çin’de, hatta hayatımda ilk kez yediğim yemeğin adı: Şuen Yan Lou idi. Şuen=haşlama, Yan=kuzu, Lou=et demekti. Yani kaynar suda haşlanan kuzu eti yemiştim. Ortada semaver gibi bir ocak, ocağa monte edilmiş bir tas, içindeki su fokur fokur kaynıyor, ince ince dilinmiş kuzu eti tabak içinde geliyor, öte yandan ortaya tam 15 çeşit sos ve garnitür yiyecekler konuyor… Önce et, kaynar suya atılıyor ve şöyle bir karıştırılıp birkaç saniye sonra, ortasında soslar olan küçük bir çorba tasına alınıyor. Sonra bir yandan etler (bilahare balık, karides vb.), öte yandan öteki garnitürler kaynar suya atılıp, sonra tasa alınıyor… Bir başka tabakta da sarımsak geliyor; şeker, tuz ve limon suyu ile birlikte haşlanıyor böylelikle ortaya nefis bir yemek çıkıyor… Tabii yemeğin yanında Mao Tay da bulunuyor…

            Tianjin’de hava soğuktu. Zira Kuzey Çin’de olan bu kent, Pekin gibi kış mevsimini de, yazı da normal yaşıyordu; tıpkı bizim Ankara gibi… Oysa güneyde sürekli yaz havası yaşamıştık.

            Tianjin’in, çeşitli ülkelerde kardeşlik ilişkisi kurduğu; Kobe veYokkaichi (Japonya), Philadelphia (ABD), Melbourne (Avustralya), Sarayova (Yugoslavya) ve Pas-di Calias (Fransa) gibi şehirler vardı. Doğrusu bu ülke ve şehirlerarasında Türkiye ve bir kentimizi adı bulunmamış olmasına üzülmüştüm.

            Tang Gu Kenti

            Ertesi sabah kahvaltıdan sonra, Tianjin’e 60 km. uzaktaki Tang Gu kentine giderek, buradaki Ekonomik ve Teknolojik Kalkınma Bölgesi’ni gezip bilgiler almıştık. Bu bölge yönetiminin Genel Müdürü olan Zheng Wen Zhong, ilk karşılaşmamızda “Selamünaleyküm ben de Müslümanım. Pakistan İslamabad’da bulundum” demişti.

            Tang Gu Kenti, 1984 yılında kurulmuş ve hızla gelişmişti. Çünkü buraya karayolu, demiryolu ve deniz yolu ile ulaşım sağlamak mümkündü. Ayrıca Tianjin’e de yakındı.

            ABD ile ortak yatırımla kurumla televizyon fabrikasında üretilecek olan renkli TV. Lar, ABD piyasasında satılacaktı. Hong Kong’la ortak kurulan porselen fabrikasının piyasası ise İtalya olacaktı. Yakındaki dağdan çıkarılan mermerin piyasası Avrupa idi. ABD ile ortak kurulan gıda fabrikası ürünleri ABD ve Lâtin Amerika’ya gönderilecekti. Dünyada en çok bisiklet üretilen ülke Çin olup, Danimarka ile bu hususta ortak bir fabrika daha kurulmuştu… Öte yandan ABD ile de bir de ilaç fabrikası kurulması çalışmasına başlanmıştı.

            Güler yüzlü Müslüman Zhong 41 ülke ile ortak yatırım anlaşması imzaladıklarını söyledikten sonra, hangi ülkeyle kaç sözleşme yaptıklarını da sıralamıştı. Buna göre Hong Kong, ABD, Japonya, Almanya, Fransa, Singapur, Danimarka, Filipinler ve Belçika vb.

            Dagang Petrol Kent

            Tianjin Limanı çok hareketliydi… Yola çıkarak Bohay Denizi’ne ulaşmış, burada Hay Hı Nehri’nin denize döküldüğü noktada durup doğayı seyretmiştik. Bu noktada nehirle deniz kucaklaşıp, yollarına birlikte devam ediyorlardı… Öğle yemeğini de limandaki bir restoranda yedikten sonra, 55 km. uzaktaki Dagang Petrol Kenti’ne ulaşmıştık.

            Buradaki ilk kuyu 1964 yılında açılmış, Çin en büyük petrol havzası olan Da Cin’den 7000 işçi, buraya nakledilmişti. Benim ziyaret ettiğim gün işçi sayısı 120 bine ulaşmıştı. 1985 yılında 3 milyon 650 bin ton petrol çıkarılmıştı… Kentte kültür, sanat, sosyal faaliyetler, sağlık, eğitim çalışmaları da yıpılıyordu.

            Kentle ilgili ayrıntılı bilgiler aldıktan sonra, petrol alanını gezmiştik. Müthiş bir çalışma temposu ile çalışan insanlar ekiplere ayrılmışlar ve 12 kontrol noktası oluşturmuşlardı. Bunlardan birisi “Maşi” idi ve salt bu noktada 24 kuyu vardı. Burada günde 40 ton petrol, 10 bin metrekare doğal gaz üretiyorlardı. O arada tüm Çin’de yıllık petrol üretiminin 120 milyon ton ve Çin’in birinci ihraç ürününün petrol olduğunu öğrenmiştim. Tabii Dagang’da bir petrol rafinerisi de bulunuyordu. Petrol alanındaki 67 sondaj makinası harıl harıl çalışıyorlardı. O arada Bohay Denizi kıyısındaki sondaj çalışmalarını da yakından görmüştüm… Bir ara denize bakıp dalmıştım; Afyonkarahisar nere, Çin Denizi nere…deniz sis kaplıydı ve kıyıda martılar uçuşuyorlardı…

            Tianjin Büyük Camiî

            Tianjin kentinde 32 cami vardı ve bunların en büyüğü 200 metrekare alan üzerine inşa edilen Büyük Cami idi. Bu cami 300 yıl önce Ming Hanedanı döneminde inşa edilmişti. Camiyi gezdirip bilgiler veren İmam Hacı Muhammed Yusuf bu caminin bulunduğu Hong Ciao Mahallesi’nde 40 bin Müslüman yaşadığını söylemişti. Kültür devrimi sırasında kapatılan cami, 1976 yılında tekrar ibadete açılmıştı. Bu sözde devrimde başta Kur’an’ı Kerim olmak üzere bütün dini kitaplar yakılmıştı. 5 vakit açık olan camide, Cuma namazlarında 500 kişilik bir cemaat oluşuyordu. Tabii kadınlar mahfili de vardı. Müslüman cemaat, dinin gereklerini yerine getiriyorlar ve Budistlerin aksine, ölülerini, islâmi kurallara göre toprağa veriyorlardı.

            Tianjin’de son gün

            Tianjin’i görmeden, Çin’in yeterince tanınamayacağı kanısındayım. Zira Çinli dostların dedikleri gibi, Tianjin Pekin’in kapısıdır. Tianjin’in kalkınması, Pekin’in kalkınması demektir. Enerjik Çin’in, petrol ve doğal kaynakları burada. Şehircilik uzmanı Belediye Başkanı Li Ruey Huan, geceli gündüzlü çalışarak bölgesini daha ileriye götürme heyecanı içinde. Yeni ve modern binalar inşaa edilirken, eski binaların restorasyonu ihmal edilmiyor.

            Kültür Caddesi adı verilen, yol üzerindeki binaların hepsi de eski yapılardı ve bunların hepsi asıllarına uygun şekilde yeniden düzenleniyorlardı. Büyük Cami de buradaydı.

            Bir de Gıda Caddesi vardı ve burası iki katlı bir kapalı çarşıydı. İçerisinde yiyecek içecek satışı yapılıyordu. Lokantalar da vardı ve halk bu lokantalarda ucuz fiyatla karnını doyuruyordu.

            Alış veriş merkezindeki kimi dükkanlara, büyük mağazalara girip çıkmış, bazı yeni mahallelerde dolaşmıştık. Akşam saatlerinde de konakladığımız misafirhaneye dönmüştük. Yemeği erken yemiş, erken yatmıştık…

***

            Bütün bu bilgiler, yaklaşık 25-30 yıl önceki Çin seyahatlerimde günlüğüme kaydettiğim notlardır. Ve evet, kendine özgü Komünist bir sistemle yönetilen ÇHC, Dünyaya açılım politikası uygularken, Çin toplumu içiresinde de Müslümanların yaşamakta olduğunu Dünyaya göstermeyi amaçlamıştır.

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve silifkesesimiz.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
https://jazziraes.com/ https://bramblesva.com/ https://seattledogresort.com/ https://bestlifecoachcollective.com/