İrfan Ünver NASRATTINOĞLU
Köşe Yazarı
İrfan Ünver NASRATTINOĞLU
 

SİLİFKE BELEDİYESİ FOLKLOR EKİBİYLE ROMANYA’DA -I-

BAŞKENT’TEN SELAM     SİLİFKE BELEDİYESİ FOLKLOR EKİBİYLE ROMANYA’DA -I-               Silifke halk oyunları toplulukları zaman zaman yurt dışındaki uluslararası nitelikli birçok festivallere iştirak ederek, Silifke’mizin, dolayısiyle milletimizin folklorunu dost-düşman pek çok insana tanıtmıştır. Örneğin, merhum Cavit Erden yönetimindeki folklore topluluğumuzun İngiltere ve Tunus’ta düzenlenen dünya çapındaki festivallerdeki başarıları hiç bir zaman unutulmamalıdır. O festivallere katılıp da vefat etmiş olan oyuncu, saz sanatçıları ve idarecilere bir kez daha Allah’tan Rahmet diliyorum.             Silifke’nin fahri hemşehrisi yapıldıktan sonra ben ilk olarak Silifke Belediyesi topluluğunun Polonya’daki Zakopane Festivaline katılımını sağlamıştım. Daha sonraki aşamada Belediye folklor topluluğunun bazı ülkelere giderek, uluslararası nitelikli festivallere iştirakini sağladığım gibi, ben de grupla birlikte seyahat ettim. Bunlardan birisi 1998 yılındaki Romanya seferimizdi. O seferimizle ilgili notlarımda şunları yazmıştım:                         RİMNİCU VİLCEA             30 Temmuz sabahı 10.20’de kalkan IC treni ile Köstence’den ayrılmıştık. Saat 13.00’de Bükreş’e ulaşmış, karşımızda sevgili Cenan Bolat’ı görmüştük. Taksiyle Kazaplanka restorana gidip, Silifke’den gelen Belediye halk oyunları ekibi ile buluşup yemek yemiştik. Sonra otobüsle yola çıkarak, 172 km.lik yolu katedip, saat 19.00 sularında Rimnicu Vilcea kentine ulaşmıştık. Ev sahiplerimiz bizi 329 no.lu odaya yerleştirmişlerdi. Bu kentin ortasından Olt Nehri geçiyordu. Kentin eski adı Alutus idi ve şirin bir yerleşim birimiydi.             Akşam yemeğinden sonra çıkıp dolaşırken, park içindeki çocuk gruplarının halk oyunları gösterisi yaptıklarını görmüştük. Bu kentte düzenlenecek olan uluslararası festival için gelmiştik. Dolayısıyla, bizim konaklayacağımız otelde Ermenistan ve Bulgaristan halk oyunları toplulukları da bulunuyorlardı. Silifke Belediyesi Folklor Ekibi, Türkiye Cumhuriyeti’ni temsil edecekti ve bu grup, bu festivale benim itibarım ile gelmişti… Belediye Başkanını öğretmen Kadir Kaynar temsil ediyor; ekibin teknik yönetimini ise öğretmen Şeref Kurubaş yapıyordu.             Ertesi sabah oteldeki odamın penceresinden bakıyorum; Rimnicu Vilcea sırtını dağa dayamış, yemyeşil bir kent… Esasen bu kentin yakınından geçip, başka kentlere gitmiştim ama daha önce içine girip dolaşmak fırsatı olmamıştı.             Festival için Ermenistan başkenti Erivan’dan gelen grubun adı “Adana” idi!.. Grubu yöneten kadına sorduğumda “Adana bizim eski toprağımız!..” demez mi!.. Bu karı-koca Türkçe de konuşuyorlardı. Hatta kadın biraz daha ileri giderek; “Muş ve çevresi de bizim!..” filan da deyince yanlarından uzaklaşmıştım. Zira bizim gruptaki gençlerin bu sözleri işitmelerini istememiştim…             Üç ülkeden gelen gruplardan, üçer kişilik heyetlerin belediye başkanını ziyaret edeceğini söylemişler; Türkiye grubunu benimle birlikte Kadir ve Şeref hocaların temsil edeceğini belirtmiş ve Cenan Bolat’la birlikte Başkan Sorin Zamfirescu’ya gitmiştik. Başkanın yanında Kültür Müdürü Sanda Constantinescu ile Kültür Bakanlığı temsilcisi olarak festivali izleyen Bn. Ligia Rizea vardı. Ev sahiplerimiz konuşmalarında R. Vilcea hakkında bilgiler vermişlerdi. Söylediklerine göre kentte 100 bin dolayında insan yaşıyordu ama il nüfusu 350 bindi. Kimi Türk iş adamları burada da iş yerleri kurmuşlardı.             Folklor gruplarının gösteri yaptıkları kentlerden biri de Calimaneşti idi. Kaliman, eski bir Peçenek-Kuman adıydı. Bu kentteki ilk işimiz, makamında Belediye başkanını ziyaret etmek olmuştu. Ziyaretimizde Belediye Başkanı Tudor Neamtu’nun yanında, Senatör Prof. Şerban Sandulescu, İstanbul’da Romanya Başkonsolosu olarak da görev yapan Milletvekili Axinte Gaspar ve Koregraf Nicolae Nistor ve Meclis Bşk. Yrd. Akademisyen Gabriel Tepela da vardı. “Olt Şarkıları” adı verilen festival, 29 yıldır düzenleniyordu. Bizim Şeref Kurubaş ile Nicolae Nistor, 1972’de Fransa-Dijon festivalinde tanışmışlardı ve bu yüzden burada karşılaşınca, birbirlerine sarılmışlardı. İkisi arasında şu diyalog geçmişti: Nistor: “orada biz birincilik bekliyorduk ama birinciliği siz almıştınız…” Şeref: “Biz de sizden çekinmiştik…”             Calimaneşti bir kaplıca kentiydi. Çok eski yıllardan bu yana bu özelliğini korumuştu. Kaplıca suyu mide, bağırsak, böbrek için iyi geliyordu.  Sırtını yeşilliklere dayamış olan bir kentti. Yeşillik ve çiçek burada yaşayan insanın yaşamının olmazsa olmazıydı. Evlerin balkonları bile çiçeklerle doluydu. Olt Nehri buradan da geçiyordu.             Akşam yemeğini Calimaneşti’ye birkaç km. ötedeki Kozia kentindeki, Kozia Otelinin büyük salonunda tüm folklor gruplarının katılımlarıyla yemiştik. Ama mönü çok zayıftı. O arada “Olt Vadisi güzeli” ni saptamak için, oluşturulan bir jüri önünde, dört Romen kız arasında seçme yapıldı…             Calimaneşti’den ayrılıp, R. Vilcea’ya dönünceye kadar, saat 02.00 olmuştu…             Ertesi gün, R. Vilcea’da tüm grupların katılımıyla bir defile yürüyüşü yapılmış; gruplar kısa kısa gösterilerde bulunmuşlardı. Öğle yemeğinden sonra da Voineasa kentine gidilmiş, orada da gösteri yapılmıştı. Romenler, bizim festivallerde yaptığımız gibi, yedirip içirip, gezdirip, yan gelip yatırmıyorlar; gece-gündüz tepe tepe kullanıyorlardı!.. Voineasa, muhteşem manzaralarla dolu bir kentti. Buradaki Hotel Lotru yanında bulunan kültür merkezi salonu, her türlü konser ve gösteri için uygun yerdi.             Vilcea’da bulunduğumuz süre içerisinde, çevrede yaptığımız gezilerde gördüğümüz yerlerden birisi de Koşan (Göçen) adlı bir köydü. Tarih içinde buralara gelip yerleşen Tatarlar arasında yer alan Azerbaycan Türkleri’nin yaşadıkları bu kentte, 16. yüzyılda inşaa edilen bir manastır ve kilise vardı. 1453 yılında Fatih’in İstanbul’u fethinden hemen sonra bu bölgeye hristiyan bir din adamı gönderilmiş. Bu adamın topladığı ikonaların sayısı zamanla 400’ü bulmuş ve bunlar bugün, buradaki manastırda korunmaktadır. Bize bilgi veren papazın söylediğine göre, böylesi ikona kolleksiyonlarından, dünyada sadece 4 tane varmış ki, bunların biri Moskova’da, bir diğeri Gürcüstan’da imiş…             Romenler’in ünlü halkbilim uzmanı Anton Pann uzun yıllar, Koşan’da yaşamış ve buradaki rahibelerden oluşan bir müzik korosu kurmuş ve yönetmiş. Bu rahibelerden birisi ile duygusal bir ilişki yaşayan Pann, kızın saçlarını kestirip, erkek kılığına sokarak, manastırdan kaçırmış!.. Pann Romen milli marşını burada yazmış ve bunu yazarken de Bizans motifinden yararlanmış… Kentte bir de “Anton Pann Müzesi” kurulmuş.             Yeşillikler arasında yer alan Covara Kaplıcası da bu bölgede idi. Yerli ve yabancı turistler buradan, hem kaplıca hem de içmece olarak istifade etmekteydi. Kaplıca çevresinde mısır ve ayçiçek tarlaları ve meyva bahçeleri vardı. Ünlü Romen şair Corci’nin oğlunun ve kızının, burada yazlık evleri vardı ve şair dostlarına ikram ettiği erik rakısını burada üretiyordu.             Neagoe Basarab, gezip gördüğümüz yerlerden birisiydi. 1512-1521 yıllarında voyvodalık olan bu kentin kurucusu Neagoe idi. Basarab adı ise, daha önce de belirttiğim gibi, Kuman-Kıpçaklar’dan geliyordu…             Curtea de Argeş kentinde de ilginç bir manastır vardı. Buraya Voyvodalar Manastırı da deniliyordu. Görünen o idi ki, Romanya, komünizmle yönetildiği dönemde de, dini mekanlara dokunmamış, aksine onların gelişerek, işlevlerini daha iyi yapmalarına olanak tanımıştı…Yolumuzun üzerindeki bu kenti de geçtikten sonraki durağımız Buşteni idi.             Buşteni, Karayman ve Onu dağlarının arasında güzel bir kentti. Karayman’ın tepesinde kocaman bir haç dikilmişti. Bu küçük, ama yeşillikler arasındaki şirin kent Prahova vilayetine bağlı idi. Vilayetin böyle 14 kenti vardı. ***             Yayla havasının egemen olduğu Buşteni sabahına saat 08.00’de kalkıp, Silifkeli çocuklarla birlikte kahvaltı yapmıştım. Folklor grubumuz o gün Poiana Braşov’a gidecekti. Gruba Cenan Bolat’ın eşi Amarile hanım refakat edecekti ve gençlere oradaki kiliseleri göstermek istiyordu. Ben daha önce gidip gördüğüm için, gruba katılmamıştım. O gün çeşitli mekanlarda halk oyunları gösterileri ve müzik konserleri vardı…             O akşam, tüm grupların, Buşteni Belediye Başkanı ve üst düzey yöneticilerin katılımıyla bir şölen düzenlenmiş, yenilip, içilmiş gece yarısından sonra saat 03.00’te yatmıştık. Sadece 3 saatlik istirahatten sonra da 06.00’da kalkmıştım. 05 Ağustos 1998 günü, Buşteni’ye ve bizi ağırlamak için ellerinden geleni yapan Romen dostlarımıza veda ederek yola çıkmış, gülüş-çığrış bir yolculuktan sonra Dobruca bölgesine girmiş, Mecidiye kentinde demir atmıştık!..  
Ekleme Tarihi: 15 Şubat 2023 - Çarşamba

SİLİFKE BELEDİYESİ FOLKLOR EKİBİYLE ROMANYA’DA -I-

BAŞKENT’TEN SELAM

 

 

SİLİFKE BELEDİYESİ FOLKLOR EKİBİYLE ROMANYA’DA -I-

 

            Silifke halk oyunları toplulukları zaman zaman yurt dışındaki uluslararası nitelikli birçok festivallere iştirak ederek, Silifke’mizin, dolayısiyle milletimizin folklorunu dost-düşman pek çok insana tanıtmıştır. Örneğin, merhum Cavit Erden yönetimindeki folklore topluluğumuzun İngiltere ve Tunus’ta düzenlenen dünya çapındaki festivallerdeki başarıları hiç bir zaman unutulmamalıdır. O festivallere katılıp da vefat etmiş olan oyuncu, saz sanatçıları ve idarecilere bir kez daha Allah’tan Rahmet diliyorum.

            Silifke’nin fahri hemşehrisi yapıldıktan sonra ben ilk olarak Silifke Belediyesi topluluğunun Polonya’daki Zakopane Festivaline katılımını sağlamıştım. Daha sonraki aşamada Belediye folklor topluluğunun bazı ülkelere giderek, uluslararası nitelikli festivallere iştirakini sağladığım gibi, ben de grupla birlikte seyahat ettim. Bunlardan birisi 1998 yılındaki Romanya seferimizdi. O seferimizle ilgili notlarımda şunları yazmıştım:

           

            RİMNİCU VİLCEA

            30 Temmuz sabahı 10.20’de kalkan IC treni ile Köstence’den ayrılmıştık. Saat 13.00’de Bükreş’e ulaşmış, karşımızda sevgili Cenan Bolat’ı görmüştük. Taksiyle Kazaplanka restorana gidip, Silifke’den gelen Belediye halk oyunları ekibi ile buluşup yemek yemiştik. Sonra otobüsle yola çıkarak, 172 km.lik yolu katedip, saat 19.00 sularında Rimnicu Vilcea kentine ulaşmıştık. Ev sahiplerimiz bizi 329 no.lu odaya yerleştirmişlerdi. Bu kentin ortasından Olt Nehri geçiyordu. Kentin eski adı Alutus idi ve şirin bir yerleşim birimiydi.

            Akşam yemeğinden sonra çıkıp dolaşırken, park içindeki çocuk gruplarının halk oyunları gösterisi yaptıklarını görmüştük. Bu kentte düzenlenecek olan uluslararası festival için gelmiştik. Dolayısıyla, bizim konaklayacağımız otelde Ermenistan ve Bulgaristan halk oyunları toplulukları da bulunuyorlardı. Silifke Belediyesi Folklor Ekibi, Türkiye Cumhuriyeti’ni temsil edecekti ve bu grup, bu festivale benim itibarım ile gelmişti… Belediye Başkanını öğretmen Kadir Kaynar temsil ediyor; ekibin teknik yönetimini ise öğretmen Şeref Kurubaş yapıyordu.

            Ertesi sabah oteldeki odamın penceresinden bakıyorum; Rimnicu Vilcea sırtını dağa dayamış, yemyeşil bir kent… Esasen bu kentin yakınından geçip, başka kentlere gitmiştim ama daha önce içine girip dolaşmak fırsatı olmamıştı.

            Festival için Ermenistan başkenti Erivan’dan gelen grubun adı “Adana” idi!.. Grubu yöneten kadına sorduğumda “Adana bizim eski toprağımız!..” demez mi!.. Bu karı-koca Türkçe de konuşuyorlardı. Hatta kadın biraz daha ileri giderek; “Muş ve çevresi de bizim!..” filan da deyince yanlarından uzaklaşmıştım. Zira bizim gruptaki gençlerin bu sözleri işitmelerini istememiştim…

            Üç ülkeden gelen gruplardan, üçer kişilik heyetlerin belediye başkanını ziyaret edeceğini söylemişler; Türkiye grubunu benimle birlikte Kadir ve Şeref hocaların temsil edeceğini belirtmiş ve Cenan Bolat’la birlikte Başkan Sorin Zamfirescu’ya gitmiştik. Başkanın yanında Kültür Müdürü Sanda Constantinescu ile Kültür Bakanlığı temsilcisi olarak festivali izleyen Bn. Ligia Rizea vardı. Ev sahiplerimiz konuşmalarında R. Vilcea hakkında bilgiler vermişlerdi. Söylediklerine göre kentte 100 bin dolayında insan yaşıyordu ama il nüfusu 350 bindi. Kimi Türk iş adamları burada da iş yerleri kurmuşlardı.

            Folklor gruplarının gösteri yaptıkları kentlerden biri de Calimaneşti idi. Kaliman, eski bir Peçenek-Kuman adıydı. Bu kentteki ilk işimiz, makamında Belediye başkanını ziyaret etmek olmuştu. Ziyaretimizde Belediye Başkanı Tudor Neamtu’nun yanında, Senatör Prof. Şerban Sandulescu, İstanbul’da Romanya Başkonsolosu olarak da görev yapan Milletvekili Axinte Gaspar ve Koregraf Nicolae Nistor ve Meclis Bşk. Yrd. Akademisyen Gabriel Tepela da vardı. “Olt Şarkıları” adı verilen festival, 29 yıldır düzenleniyordu. Bizim Şeref Kurubaş ile Nicolae Nistor, 1972’de Fransa-Dijon festivalinde tanışmışlardı ve bu yüzden burada karşılaşınca, birbirlerine sarılmışlardı. İkisi arasında şu diyalog geçmişti: Nistor: “orada biz birincilik bekliyorduk ama birinciliği siz almıştınız…” Şeref: “Biz de sizden çekinmiştik…”

            Calimaneşti bir kaplıca kentiydi. Çok eski yıllardan bu yana bu özelliğini korumuştu. Kaplıca suyu mide, bağırsak, böbrek için iyi geliyordu.  Sırtını yeşilliklere dayamış olan bir kentti. Yeşillik ve çiçek burada yaşayan insanın yaşamının olmazsa olmazıydı. Evlerin balkonları bile çiçeklerle doluydu. Olt Nehri buradan da geçiyordu.

            Akşam yemeğini Calimaneşti’ye birkaç km. ötedeki Kozia kentindeki, Kozia Otelinin büyük salonunda tüm folklor gruplarının katılımlarıyla yemiştik. Ama mönü çok zayıftı. O arada “Olt Vadisi güzeli” ni saptamak için, oluşturulan bir jüri önünde, dört Romen kız arasında seçme yapıldı…

            Calimaneşti’den ayrılıp, R. Vilcea’ya dönünceye kadar, saat 02.00 olmuştu…

            Ertesi gün, R. Vilcea’da tüm grupların katılımıyla bir defile yürüyüşü yapılmış; gruplar kısa kısa gösterilerde bulunmuşlardı. Öğle yemeğinden sonra da Voineasa kentine gidilmiş, orada da gösteri yapılmıştı. Romenler, bizim festivallerde yaptığımız gibi, yedirip içirip, gezdirip, yan gelip yatırmıyorlar; gece-gündüz tepe tepe kullanıyorlardı!.. Voineasa, muhteşem manzaralarla dolu bir kentti. Buradaki Hotel Lotru yanında bulunan kültür merkezi salonu, her türlü konser ve gösteri için uygun yerdi.

            Vilcea’da bulunduğumuz süre içerisinde, çevrede yaptığımız gezilerde gördüğümüz yerlerden birisi de Koşan (Göçen) adlı bir köydü. Tarih içinde buralara gelip yerleşen Tatarlar arasında yer alan Azerbaycan Türkleri’nin yaşadıkları bu kentte, 16. yüzyılda inşaa edilen bir manastır ve kilise vardı. 1453 yılında Fatih’in İstanbul’u fethinden hemen sonra bu bölgeye hristiyan bir din adamı gönderilmiş. Bu adamın topladığı ikonaların sayısı zamanla 400’ü bulmuş ve bunlar bugün, buradaki manastırda korunmaktadır. Bize bilgi veren papazın söylediğine göre, böylesi ikona kolleksiyonlarından, dünyada sadece 4 tane varmış ki, bunların biri Moskova’da, bir diğeri Gürcüstan’da imiş…

            Romenler’in ünlü halkbilim uzmanı Anton Pann uzun yıllar, Koşan’da yaşamış ve buradaki rahibelerden oluşan bir müzik korosu kurmuş ve yönetmiş. Bu rahibelerden birisi ile duygusal bir ilişki yaşayan Pann, kızın saçlarını kestirip, erkek kılığına sokarak, manastırdan kaçırmış!.. Pann Romen milli marşını burada yazmış ve bunu yazarken de Bizans motifinden yararlanmış… Kentte bir de “Anton Pann Müzesi” kurulmuş.

            Yeşillikler arasında yer alan Covara Kaplıcası da bu bölgede idi. Yerli ve yabancı turistler buradan, hem kaplıca hem de içmece olarak istifade etmekteydi. Kaplıca çevresinde mısır ve ayçiçek tarlaları ve meyva bahçeleri vardı. Ünlü Romen şair Corci’nin oğlunun ve kızının, burada yazlık evleri vardı ve şair dostlarına ikram ettiği erik rakısını burada üretiyordu.

            Neagoe Basarab, gezip gördüğümüz yerlerden birisiydi. 1512-1521 yıllarında voyvodalık olan bu kentin kurucusu Neagoe idi. Basarab adı ise, daha önce de belirttiğim gibi, Kuman-Kıpçaklar’dan geliyordu…

            Curtea de Argeş kentinde de ilginç bir manastır vardı. Buraya Voyvodalar Manastırı da deniliyordu. Görünen o idi ki, Romanya, komünizmle yönetildiği dönemde de, dini mekanlara dokunmamış, aksine onların gelişerek, işlevlerini daha iyi yapmalarına olanak tanımıştı…Yolumuzun üzerindeki bu kenti de geçtikten sonraki durağımız Buşteni idi.

            Buşteni, Karayman ve Onu dağlarının arasında güzel bir kentti. Karayman’ın tepesinde kocaman bir haç dikilmişti. Bu küçük, ama yeşillikler arasındaki şirin kent Prahova vilayetine bağlı idi. Vilayetin böyle 14 kenti vardı.

***

            Yayla havasının egemen olduğu Buşteni sabahına saat 08.00’de kalkıp, Silifkeli çocuklarla birlikte kahvaltı yapmıştım. Folklor grubumuz o gün Poiana Braşov’a gidecekti. Gruba Cenan Bolat’ın eşi Amarile hanım refakat edecekti ve gençlere oradaki kiliseleri göstermek istiyordu. Ben daha önce gidip gördüğüm için, gruba katılmamıştım. O gün çeşitli mekanlarda halk oyunları gösterileri ve müzik konserleri vardı…

            O akşam, tüm grupların, Buşteni Belediye Başkanı ve üst düzey yöneticilerin katılımıyla bir şölen düzenlenmiş, yenilip, içilmiş gece yarısından sonra saat 03.00’te yatmıştık. Sadece 3 saatlik istirahatten sonra da 06.00’da kalkmıştım. 05 Ağustos 1998 günü, Buşteni’ye ve bizi ağırlamak için ellerinden geleni yapan Romen dostlarımıza veda ederek yola çıkmış, gülüş-çığrış bir yolculuktan sonra Dobruca bölgesine girmiş, Mecidiye kentinde demir atmıştık!..

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (1)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve silifkesesimiz.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Kadir Kaynar
(15.02.2023 11:14 - #324)
Teşekkür ederim değerli hocam, o güzel günleri anlatımız ile tekrar yaşatmış olduğunuz için size minnettarım.
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve silifkesesimiz.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.

deneme bonusu deneme bonusu https://playdotjs.com/ deneme bonusu veren bahis siteleri deneme bonusu veren siteler youtube mp3