İrfan Ünver NASRATTINOĞLU
Köşe Yazarı
İrfan Ünver NASRATTINOĞLU
 

NEZAHET ONBAŞI

BAŞKENTTEN SELAM   İSTİKLÂL HARBİNDE KAHRAMAN BİR KIZIMIZ NEZAHET ONBAŞI 1908 yılında İskeçe'de doğan, 70. Alay Komutanı Albay Hafız Halit Bey'in kızı olan Nezahet Baysel, annesinin vefatı üzerine, babasının yanında, cephelerde bulundu ve büyüdü. Çanakkale Savaşından sonra alayın talimlerine katılan Nezahet, ata binmeyi ve silah kullanmayı öğrendi. 12 yaşına geldiğinde Milli Mücadele'nin de başlamasıyla babasıyla cephelere gitti. İlk asker elbisesini 1920'de giydi. Üç sene boyunca, babasının katıldığı her savaşa katıldı ve 70. Alay'ın simgesi haline geldi.             Yunan kuvvetlerinin “Kızlı Alay” dedikleri 70. Alayın simgesi Nezahet, Mustafa Kemal ve İsmet Paşa'nın da dikkatini çekti. Alayı ziyareti sırasında Mustafa Kemal Paşa ile karşılaşıp tanışan Nezahat, Bursa’da, Bozüyük'te Atatürk'ün özel vagonunda ve Akşehir'de olmak üzere üç kez Mustafa Kemal Paşa ile karşılaştı. Türk ordusunun Yunanlara karşı ilk defa yenilgi aldığı cephelerden biri olan Gediz Cephesi'nde kaçan askerlerin geri döndürülüp birliğin toparlanmasında rolü oldu; "Ben babamın yanına ölmeye gidiyorum, siz nereye gidiyorsunuz?" sözleri ile askerlerin önüne dikilmesi onun bir savaş kahramanı olarak tarihe geçmesini sağlamıştır. Bu olaydan sonra kendisine onbaşı rütbesi verildi.             Nezahet Baysal, Geyve Savaşı, Konya isyanı, I. ve II. İnönü, Sakarya ve Gediz Savaşlarına filen katıldı. Tümen Komutanı Ahmet Derviş Paşa tarafından onbaşı rütbesiyle taltif edildi.             Millî Kurtuluş Savaşı tarihimizin en önemli çocuk kahramanı olan Nezahet’e, tüfeğin boyundan uzun olması nedeniyle, onun yerine kullandığı filinta ile Kuvayı Milliye saflarında vatan savunmasında etkin rol oynadı. Araştırmacı-Yazar Ozan Bodur, Nezahet Baysal’ın hayat hikâyesini kaleme alarak “Meclisin Unuttuğu Kahraman Nezahet” adlı kitabında yayımladı. Böylelikle çok küçük yaşında, babasıyla beraber, cephe cephe dolaşmış olan bu kahraman kadınımızı, Türk toplumu da tanımış ve onun kahramanlıklarını öğrenmiş oldular. Mustafa Kemal Paşa, Başkomutan sıfatıyla birlikleri teftiş ederken, Nezahet’i görünce şaşırıyor. Yanındaki Ayıcı Arif Paşa’ya biraz da fırçalar tavırla “Arif Bey ben size talimat vermedim mi, çocukları askere almayın diye” diyor. Ondan sonra Ayıcı Arif Bey de eğiliyor “Nezahet, Hafız Halit Paşa'nın kızıdır. Kurt çocuğu kurt olur Paşam.” diyor. Mustafa Kemal Paşa, Nezahet’le ilgili bilgi aldıktan sonra, onu yanaklarından okşayarak, ayrılıyor… Nezahet, savaşın sona ermesinin ardından önce Bursa Amerikan Kız Koleji’nde, daha sonra Kumkapı'da açılan Fransız Jeanne D'Arc Enstitüsü'nde öğrenim gördü. Dönemin TBMM Başkanı Necmettin Karaduman tarafından 1986 yılında ona Dolmabahçe Sarayı'nda düzenlenen bir törende, şükran plaketi verildi. Nezahat Onbaşı'nın kahramanlık hikâyesi savaş yıllarında TBMM'de tartışıldı. 30 Ocak 1921 tarihindeki 140. oturumun birinci celsesine Bursa mebusu Emin Bey, ilk İstiklal Madalyası'nın Nezahat Onbaşı'ya takdimini teklif etti. Madalya takdimine dair karar zabıtlara geçmiş ancak Nezahat Hanım'ın ömrü boyunca hayata geçirilmemiştir. Nezahat Onbaşı, savaştan sonra babası ile İstanbul'da yaşadı. Babasının ikinci evliliği yaptıktan sonra, 1931'de İstiklal Madalyası sahibi genç bir asker olan Yüzbaşı Mehmet Rıfat Bey ile evlendi. Çift, Soyadı Kanunu çıktığında Baysel soyadını aldı ve iki kız çocuğu Dünyaya getirdi. Nezahat Hanım, hayatını subay eşinin görev yaptığı Tokat, Amasya, Bursa, Ankara ve İstanbul’da sürdürdü. Yarım bıraktığı eğitimini 1936’da Ankara'da İsmet İnönü Kız Enstitüsü’ne giderek tamamladı. Onbaşı Nezahet Eşi Mehmet Rıfat Bey'in, Atatürk'ün yaverleri arasına girmesi üzerine kendisi de Atatürk'ün yakınında bulunan, Dolmabahçe Sarayı'nda düzenlenen devlet törenlerine, balolara katılan Nezahet Onbaşı, dönemin asker ve lider eşleriyle iyi ilişkiler kurdu. 1974 yılında eşini kaybetti. TBMM'deki bir Milletvekili, çocuk yaşta yaptığı mücadelelerden dolayı 1921 yılında Nezahet’e İstiklal Madalyası verilmesi önerisinde bulunuluyor, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk İstiklal Madalyası'nın Onbaşı Nezahet'e verilmesi kararı çıkıyor ama telaş ya da ihmal nedeniyle unutuluyor. Yazar Bodur kitabında bu hususa değinirken şöyle yazıyor:  "O karar, Meclis arşivinin tozlu raflarında unutuluyor. Meclis ceridelerini düzenli olarak okuyordum. Onları okurken 'Acaba bu kıza madalyası verildi mi?' diye merak ettim. Bu merakın sonunda onunla ilgili kitap yazdım. 92 senelik bir unutkanlık vardı ortada. Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk İstiklal Madalyası 92 yıldır verilmemiş. Ortada bir dram vardı. Nezahet Baysel, madalyası kendisine verilmediği için kahrolmuş. Kurtuluş Savaşı'ndaki kahramanlıkları İkinci İnönü Muharebesi'nde de devam etti, 70. Alay'ın yine en önünde Onbaşı Nezahet vardı. Derviş Paşa, ilk kez bir kız çocuğuna onbaşılık rütbesi vermiştir. 'Onbaşı Nezahet' ismi de oradan geliyor." Yıllar sonra Mustafa Kemal Atatürk'ün verdiği davete katılan Nezahet’in, eşi Rıfat Bey ile konuşup salondaki herkes Kurtuluş Savaşı kahramanı olduğu için madalya konusunu dile getirmenin ayıp olacağına karar verdiklerini belirten Bodur, İnönü ve Menderes dönemlerinde bunun gündeme getirildiğini ancak unutulduğunu belirtmiştir. Dönemin Parlamenterler Birliği Başkanı'nın Dolmabahçe Sarayı’nda düzenlenen bir programa Nezahet Baysel de davet ediliyor. Kahraman Onbaşı Nezahet çok heyecanlanıyor. Artık epey yaşlanmıştır fakat çok yaşlı da olsa, gitmemenin ayıp olacağı düşüncesiyle, giyiniyor, kuşanıyor. 'Madalyamı alacağım' diye de heyecanlanıyor. Ancak o davette kendisine bir porselen tabak hediye ediyorlar. Nezahet oradan ayrılırken göz yaşlarına hakim olamıyor!.. Gülhane Askeri Tıp Akademisi (GATA) hastanesinde vefat etmeden önce kızı İnci'ye söylediği son söz, “Koca Memlekette bir İstiklal Madalyası'nı bana çok gördüler” idi…             Nezahet Onbaşı, 24 Eylül 1993 tarihinde hayata gözlerini yumdu. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde 1921 yılında ilk kez verilmesi kararına rağmen çeşitli gerekçelerle bir türlü kavuşamadığı İstiklal Madalyası, dönemin TBMM Başkanı Cemil Çiçek tarafından 2013 yılında torunu Gizem Ünaldı'ya verildi.  
Ekleme Tarihi: 14 Mayıs 2024 - Salı

NEZAHET ONBAŞI

BAŞKENTTEN SELAM

 

İSTİKLÂL HARBİNDE KAHRAMAN BİR KIZIMIZ NEZAHET ONBAŞI

1908 yılında İskeçe'de doğan, 70. Alay Komutanı Albay Hafız Halit Bey'in kızı olan Nezahet Baysel, annesinin vefatı üzerine, babasının yanında, cephelerde bulundu ve büyüdü. Çanakkale Savaşından sonra alayın talimlerine katılan Nezahet, ata binmeyi ve silah kullanmayı öğrendi. 12 yaşına geldiğinde Milli Mücadele'nin de başlamasıyla babasıyla cephelere gitti. İlk asker elbisesini 1920'de giydi. Üç sene boyunca, babasının katıldığı her savaşa katıldı ve 70. Alay'ın simgesi haline geldi.

            Yunan kuvvetlerinin “Kızlı Alay” dedikleri 70. Alayın simgesi Nezahet, Mustafa Kemal ve İsmet Paşa'nın da dikkatini çekti. Alayı ziyareti sırasında Mustafa Kemal Paşa ile karşılaşıp tanışan Nezahat, Bursa’da, Bozüyük'te Atatürk'ün özel vagonunda ve Akşehir'de olmak üzere üç kez Mustafa Kemal Paşa ile karşılaştı.

Türk ordusunun Yunanlara karşı ilk defa yenilgi aldığı cephelerden biri olan Gediz Cephesi'nde kaçan askerlerin geri döndürülüp birliğin toparlanmasında rolü oldu; "Ben babamın yanına ölmeye gidiyorum, siz nereye gidiyorsunuz?" sözleri ile askerlerin önüne dikilmesi onun bir savaş kahramanı olarak tarihe geçmesini sağlamıştır. Bu olaydan sonra kendisine onbaşı rütbesi verildi.

            Nezahet Baysal, Geyve Savaşı, Konya isyanı, I. ve II. İnönü, Sakarya ve Gediz Savaşlarına filen katıldı. Tümen Komutanı Ahmet Derviş Paşa tarafından onbaşı rütbesiyle taltif edildi.

            Millî Kurtuluş Savaşı tarihimizin en önemli çocuk kahramanı olan Nezahet’e, tüfeğin boyundan uzun olması nedeniyle, onun yerine kullandığı filinta ile Kuvayı Milliye saflarında vatan savunmasında etkin rol oynadı.

Araştırmacı-Yazar Ozan Bodur, Nezahet Baysal’ın hayat hikâyesini kaleme alarak “Meclisin Unuttuğu Kahraman Nezahet” adlı kitabında yayımladı. Böylelikle çok küçük yaşında, babasıyla beraber, cephe cephe dolaşmış olan bu kahraman kadınımızı, Türk toplumu da tanımış ve onun kahramanlıklarını öğrenmiş oldular.

Mustafa Kemal Paşa, Başkomutan sıfatıyla birlikleri teftiş ederken, Nezahet’i görünce şaşırıyor. Yanındaki Ayıcı Arif Paşa’ya biraz da fırçalar tavırla “Arif Bey ben size talimat vermedim mi, çocukları askere almayın diye” diyor. Ondan sonra Ayıcı Arif Bey de eğiliyor “Nezahet, Hafız Halit Paşa'nın kızıdır. Kurt çocuğu kurt olur Paşam.” diyor. Mustafa Kemal Paşa, Nezahet’le ilgili bilgi aldıktan sonra, onu yanaklarından okşayarak, ayrılıyor…

Nezahet, savaşın sona ermesinin ardından önce Bursa Amerikan Kız Koleji’nde, daha sonra Kumkapı'da açılan Fransız Jeanne D'Arc Enstitüsü'nde öğrenim gördü. Dönemin TBMM Başkanı Necmettin Karaduman tarafından 1986 yılında ona Dolmabahçe Sarayı'nda düzenlenen bir törende, şükran plaketi verildi.

Nezahat Onbaşı'nın kahramanlık hikâyesi savaş yıllarında TBMM'de tartışıldı. 30 Ocak 1921 tarihindeki 140. oturumun birinci celsesine Bursa mebusu Emin Bey, ilk İstiklal Madalyası'nın Nezahat Onbaşı'ya takdimini teklif etti. Madalya takdimine dair karar zabıtlara geçmiş ancak Nezahat Hanım'ın ömrü boyunca hayata geçirilmemiştir.

Nezahat Onbaşı, savaştan sonra babası ile İstanbul'da yaşadı. Babasının ikinci evliliği yaptıktan sonra, 1931'de İstiklal Madalyası sahibi genç bir asker olan Yüzbaşı Mehmet Rıfat Bey ile evlendi. Çift, Soyadı Kanunu çıktığında Baysel soyadını aldı ve iki kız çocuğu Dünyaya getirdi. Nezahat Hanım, hayatını subay eşinin görev yaptığı TokatAmasyaBursaAnkara ve İstanbul’da sürdürdü. Yarım bıraktığı eğitimini 1936’da Ankara'da İsmet İnönü Kız Enstitüsü’ne giderek tamamladı.

Onbaşı Nezahet

Eşi Mehmet Rıfat Bey'in, Atatürk'ün yaverleri arasına girmesi üzerine kendisi de Atatürk'ün yakınında bulunan, Dolmabahçe Sarayı'nda düzenlenen devlet törenlerine, balolara katılan Nezahet Onbaşı, dönemin asker ve lider eşleriyle iyi ilişkiler kurdu. 1974 yılında eşini kaybetti.

TBMM'deki bir Milletvekili, çocuk yaşta yaptığı mücadelelerden dolayı 1921 yılında Nezahet’e İstiklal Madalyası verilmesi önerisinde bulunuluyor, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk İstiklal Madalyası'nın Onbaşı Nezahet'e verilmesi kararı çıkıyor ama telaş ya da ihmal nedeniyle unutuluyor.

Yazar Bodur kitabında bu hususa değinirken şöyle yazıyor:

 "O karar, Meclis arşivinin tozlu raflarında unutuluyor. Meclis ceridelerini düzenli olarak okuyordum. Onları okurken 'Acaba bu kıza madalyası verildi mi?' diye merak ettim. Bu merakın sonunda onunla ilgili kitap yazdım. 92 senelik bir unutkanlık vardı ortada. Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk İstiklal Madalyası 92 yıldır verilmemiş. Ortada bir dram vardı. Nezahet Baysel, madalyası kendisine verilmediği için kahrolmuş. Kurtuluş Savaşı'ndaki kahramanlıkları İkinci İnönü Muharebesi'nde de devam etti, 70. Alay'ın yine en önünde Onbaşı Nezahet vardı. Derviş Paşa, ilk kez bir kız çocuğuna onbaşılık rütbesi vermiştir. 'Onbaşı Nezahet' ismi de oradan geliyor."

Yıllar sonra Mustafa Kemal Atatürk'ün verdiği davete katılan Nezahet’in, eşi Rıfat Bey ile konuşup salondaki herkes Kurtuluş Savaşı kahramanı olduğu için madalya konusunu dile getirmenin ayıp olacağına karar verdiklerini belirten Bodur, İnönü ve Menderes dönemlerinde bunun gündeme getirildiğini ancak unutulduğunu belirtmiştir.

Dönemin Parlamenterler Birliği Başkanı'nın Dolmabahçe Sarayı’nda düzenlenen bir programa Nezahet Baysel de davet ediliyor. Kahraman Onbaşı Nezahet çok heyecanlanıyor. Artık epey yaşlanmıştır fakat çok yaşlı da olsa, gitmemenin ayıp olacağı düşüncesiyle, giyiniyor, kuşanıyor. 'Madalyamı alacağım' diye de heyecanlanıyor. Ancak o davette kendisine bir porselen tabak hediye ediyorlar. Nezahet oradan ayrılırken göz yaşlarına hakim olamıyor!..

Gülhane Askeri Tıp Akademisi (GATA) hastanesinde vefat etmeden önce kızı İnci'ye söylediği son söz, “Koca Memlekette bir İstiklal Madalyası'nı bana çok gördüler” idi…

            Nezahet Onbaşı, 24 Eylül 1993 tarihinde hayata gözlerini yumdu. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde 1921 yılında ilk kez verilmesi kararına rağmen çeşitli gerekçelerle bir türlü kavuşamadığı İstiklal Madalyası, dönemin TBMM Başkanı Cemil Çiçek tarafından 2013 yılında torunu Gizem Ünaldı'ya verildi.

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve silifkesesimiz.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.

deneme bonusu deneme bonusu https://playdotjs.com/ deneme bonusu veren bahis siteleri deneme bonusu veren siteler youtube mp3