İrfan Ünver NASRATTINOĞLU
Köşe Yazarı
İrfan Ünver NASRATTINOĞLU
 

DÜNYANIN EN ÇOK TANIDIĞI TÜRK NASREDDİN HOCA

DÜNYANIN EN ÇOK TANIDIĞI TÜRK NASREDDİN HOCA             Yunus Emre, Mevlâna Celâleddin Rumî ve Nasreddin Hoca, Türk ulusunun evrensel kişiliği olan ulularıdır.             Dünyanın kimi ülkelerinde yaşayan insanlar, belki Türkiye’nin nerede olduğunu bilmezler, Türk ulusunu tanımazlar ama Nasreddin Hoca adını mutlaka duymuşlardır. Nitekim Çin’den Afrika’ya, Avrupa’dan Asya’ya değin pek çok ülkede Hocamızla ilgili yayınlar yapılmış, fıkraları hemen bütün dillere çevrilmiştir.             O kadar ki, Türkiye’de henüz Nasreddin Hoca hakkında bilimsel bir eser ortaya konulamadığı tarihte, Bulgaristan’da, dört başı mamur bir Nasreddin Hoca kitabı yayımlanmıştır. (1)             Sofya’da yayımlanan bu eserden öncelikle ve özellikle söz etmemizin nedeni, eserin Akademi tarafından, bilimsel bir kurula hazırlattırılmış olması ve eserde yer alan fıkraların, Bulgaristan köylerinde ve halk ağzından derlenmiş olmasıdır. (2)             Aslında akademik düzeyde Nasreddin Hoca çalışması yapan ülke, salt Bulgaristan değildir. Dost ülkelerden Romanya’da da çok sayıda çalışma ve yayın yapılmıştır.             “Romen Edebiyatında Nasreddin Hoca” konulu çalışma yapan Romanyalı bilgin Mihail Guboğlu, ülkesinde yüzyıldan fazla bir süre içerisinde yapılan araştırmalar ve yayınlar hakkında, ayrıntılı bilgiler vermekte ve şöyle yazmaktadır:             “Nasreddin Hoca’nın siması ve güzel fıkraları, Romenler tarafından çok sevilmişlerdir. Bu meyanda Anton Pann’dan başlayarak (1853), Viorica Ninescu’ya kadar (1974) Romanya’da, aşağı yukarı Nasreddin Hoca fıkraları hakkında 30 kadar kitap neşredilmiş olması, onun ne kadar çok sevildiğinin ispatıdır. Aynı zamanda, Romen Edebiyatında bazı tercümeler vardır. Mesela, bunlardan birisi, Leonid Soloviev’in Minunata İstorie E Lui Nasrtratin Hogea (Nasreddin Hoca’nın Şahane Tarihi) adlı eseridir. Bunlar, Nasreddin Hoca’nın, Buhara’daki sergüzeştleridir. (3)             Nasreddin Hoca ile ilgili değerli bir eser de, 1958 yılında, o dönemin büyükelçilerinden Jean-Paul Garnier tarafından hazırlanmış ve “Nasreddin Hoca ve Onun Türk Hikayeleri” adı ile Julliard yayınevi tarafından yayımlanmış olan kitaptır.             1962 yılında Almanya’da hazırlanan bir Nasreddin Hoca kitabı da,  Berlin’de, Kultur und Fortschritt yayınevi tarafından yayımlanmıştır             Hocamızla ilgili Balkan ülkelerinden Sırbistan, Hırvatistan, Makedonya, Arnavutluk ve Kosova’da da Hoca’yla ilgili çok sayıda makaleler ve kitaplar yayımlanmıştır. Anımsanacağı gibi, Akşehir’de, Nasreddin Hoca Şenlikleri düzenlenmektedir. Bu düzenlemeler, kimi zaman uluslararası düzeyde yapılmakta, programda bilimsel sempozyumlar da yer almaktadır.             Ne var ki, ne Hoca’nın doğum yeri olan Eskişehir (ve Hortu)’de ve ne de ölüm yeri olan Akşehir’de yapılan düzenlemeler, Hoca’nın şöhretine lâyık değildir” Gönül isterdi ki, Hoca için, Ankara ve İstanbul’da, geniş kapsamlı ve de devlet desteğiyle şenlikler, toplantılar yapılsın. Hatta, 4-5 yılda bir kez, dünyanın her yanından davet edilecek bilim adamlarının da iştirakleriyle, “Uluslararası Nasreddin Hoca Kongresi” toplansın. En önemlisi, herhangi bir üniversitemize bağlı olarak bir Nasreddin Hoca Enstitüsü kurulsun…             Son yıllardaki çabaların, giderek amaca ulaşılacağına şahsen inananlardanız.             Burada bir gerçeğe daha önemle değinmek isteriz. Nasreddin Hoca’nın fıkralarından alınacak ders pek çoktur. Özellikle günümüz gençliğinin Hoca’dan öğreneceği çok şey vardır. Ne var ki, Hoca’nın olduğu söylenen ama onun ne kafa ve ne de ruh yapısına asla uymayan kimi fıkralar da ona mal edilmek istenmektedir. Böylesi olumsuz fıkraların ayıklanarak, Hocamızın olduğu kanıtlanan fıkralardan oluşacak ve de yorumlanarak, yeni bir “Nasreddin Hoca Fıkraları” kitabı oluşturulmalıdır. Bu önemli görevi kim yapacaktır? Bu gerçekten kutsal bir ödevdir…             Eskişehir ve Akşehir’de bir kez daha anılmakta olan Nasreddin Hoca’ya, dünyayı güldüren ve koca Türk’e, Tanrı’dan Rahmet diliyoruz… ------------------------------ (1) Vulchev, Velichko: “Artful Peter ve Nsreddin Hoca”, Bulgarian Akedemisi Yayınları, Sofya 1975. (2) Bu fıkralardan çoğunun, Türkiye’de anlatılan fıkraların birer varyantı olduğu görülmektedir. (3) Guboğlu, Mihail: “Romen Edebiyatında Nasreddin Hoca”, I.Uluslararası Türk Folklor Kongresi      Bildirileri Cilt II’den ayrıbasım”, Ankara 1976.   BULGARİSTAN’DA YAYIMLANAN  NASREDDİN HOCA KİTABI*               Nasreddin Hoca’mız, dünyanın bütün ülkelerinde ve tüm insanlar tarafından tanınan, bilinen evrensel bir kişidir. Doğal olarak Hoca’yı tanıyanlar, Türkler’den sonra, Balkanlar’da yaşayan, çeşitli milletlere mensup halklardır. Zira asırlarca Türkler’le yan yana ve dostça yaşayan bu halklar, Türk dostlarından Nasreddin Hoca’yı da öğrenmişlerdir. Hatta bazı milletler Nasreddin Hoca’ya rakip olarak, kendi milletlerine mensup, bazı halk filozofları da yaratmışlar, fıkralar örmüşlerdir. Kapı komşumuz Bulgaristan’da, Nasreddin Hoca ile ilgili birçok yayın yapılmıştır. Yapılan yayınların önemli bir kısmının, bu ülkede yaşayan Türk ve Bulgarlar’dan derlenmiş olan fıkralardan oluşması, yapılan çalışmaların değerini arttırmaktadır. Bu ülkede bir akademik çalışma yapılarak, bilimsel bir Nasreddin Hoca kitabı ortaya konulmuştur ki, itiraf etmek gerekirse, böylyesine bir çalışma ülkemizde bile henüz yapılmış değildir. Bulgar halk edebiyatı uzmanı Veliçko Vilçev’in söz konusu akademik çalışmasında belirttiğine göre, Bulgar yazarlarından Hacı Nayden Yodvanoviç, 1853 yılında Belgrad’da Nasreddin Hoca ile ilgili çalışmalar yaparak, Bulgar dilindeki ilk Nasreddin Hoca kitabını ortaya koymuştur. Bulgarlar’ın yaptıkları ikinci Nasreddin Hoca çalışması, M.Maksimoviç’in 1880’li yıllardaki yayınıdır. Yani bu çalışmalar, Bulgaristan’ın, Osmanlı İmparatorluğu egemenliği altında bulunduğu dönemde yapılmıştır. Bir başka deyişle, 1853 yılından bu yana, komşumuz Bulgaristan’da, Nasreddin Hoca ile ilgili olarak, onlarca kitap  ve yüzlerce gazete ve dergide, Hocamızın fıkraları yayımlanmış, karikatürler çizilmiştir. Veliçko Vilçev’e göre, N.Hoca fıkralarının Bulgaristan’daki etkisi o denli büyüktür ki, Bulgar halkı, Nasreddin Hoca’ya zıt ve onunla zaman zaman söz oyunları yapan, Kurnaz Petre’yi yaratmıştır. Öte yandan ilk Nasreddin Hoca romanı da Bulgar bilgini Prof.Aleksandr Balabanov tarafından, Almanca olarak yazılıp, 1917’de yayımlanmıştır. “Balkanların Şeytanı” adlı bu romanın, bugüne kadar Türkçe’ye tercüme edilmemiş olması, bir kayıp olsa gerek?. Prof.Balabanov, romanının önsözünde, şöyle yazmıştır:  “Romanın başlığı içinde Balkan halklarının güldürücülüğünü ve şeytanlığını simgeleyen bir baş kahraman olmasını gerektiriyordu. Fakat aslında çeşitli şakaların, nüktelerin, taşlamaların iki kahramanı vardır: Nasreddin Hoca ve Kurnaz Petre. Ben onları birbirleriyle tanıştırarak, ahretlik yaptım, o kadar yatınlaştırdım ki, hem fizikman, hem manevi açıdan kaynaştılar…” V.Vilçev’in bilimsel eserinde de Hoca ile Petre karşılaştırılmaktadır; fakat eserin ana konusu Nasreddin Hoca’dır ve eserin tam 70 sayfalık bölümü, Hoca ile ilgili bilimsel değerlendirmeyi içermektedir. Yazar bu değerlendirme içerisinde şu soruyu da kendisine yöneltmekte ve cevap aramaktadır: “Nasıl olup ta Nasreddin Hoca fıkraları Cebelitarık boğazından Altaylar’a ve Çin’e kadar yayılmıştır?...” Vilçev Türk yazarların, Sovyetler Birliği Türkologlarının, batılı uzmanların yazdıklarından da yararlanarak, incelemesini sürdürüyor ve neticede Nasreddin Hoca’nın Türk kökenli olduğunu belirtiyor ki, bir Bulgar bilgininin bu değerlendirmenisi, bir bilimsel kongrede kalkıp, “Nasreddin Hoca’nın yaşayıp yaşamadığını bile bilmiyoruz!” diyen (maalesef) bir Türk bilim adamının zihnine iyice nakşetmeli değil mi?... Nasreddin Hoca’yı gerçekten çok ciddi bir incelemeye tabi tutan Vilçev, Hoca fıkralarını Kazak Aldar Köse, Ermeni Pulu Puti, Uygur Nasreddin Ependi, Macar Ludaş Mati ve batının özgün komik kahramanı Til Oylenşpigel vb. fıkralarıyla karşılaştırıyor ve bütün bu halk filozoflarının fıkralarında Nasreddin Hoca etkisini tespit ediyor; hatta bazı fıkraların tamamen tercüme edilerek, kendi dillerine kazandırılmış olduğunu belirtiyor. Dürüst ve gerçekten bilimsel değerlendirmesinde Vilçev, Bulgar Kurnaz Petre için de, “Nasreddin Hoca’nın kuvvetli etkisi altında doğmuş, büyümüş ve yaygınlık kazanmıştır” demekte ve “Bulgar halk bilgisinin kaynağındaki Kurnaz Petre karakterinin, Akşehirli filozof imajı ile görülen bir akrabalığı vardır…” hükmüne varmaktadır. Zira her iki halk bilgesinin fıkraları, haktan ve adaletten yana, yoksul ve mazlum kişilerin savunmasını amaçlamaktadır. N.Hoca ile Kurnaz Petre arasındaki farkları da belirten Vilçev bu hususta şöyle demektedir: “Nasreddin Hoca, hiçbir zaman, başka bir ulusun komik kahramanına karşı çıkmamıştır. O, karşısına çıkan böyle kahramanları basit emekçi halkın incancıl vasıflarıyla mat etmiştir. Hoca’dan farklı olarak Bulgar Kurnaz Petre, yarışçı bir karaktere sahiptir. Zaten Kurnaz Petre’nin fıkralarını toplayıp, gün yüzüne çıkarma çabalarındaki özendirici etken bizim de öz Nasreddin Hocamız olması arzusudur. Halk kitlelerinin bilincindeki N.Hoca bir bilgindir, filozoftur, kültürlü, terbiyeli, nazik bir insandır; Kurnaz Petre ise, yüksek kent kültüründen uzak kaldığı için, fıkraları da biraz tuzlu kaçar… Nasreddin Hoca mutaassıp olmasa da dinsel bir toplumun üyesidir, birçok hallerde İslam dininin koruyucusu olarak ortaya çıkar; Kurnaz Petre ise, doğrudan halk kitlelerinden çıktığı için, fıkraları daha açık, sosyal bir nitelik, keskin bir politik hedef taşır…Nasreddin Hoca fıkralarında eski Bizans ve Roma, İtalya fıkra edebiyatı etkisi çok azdır; Kurnaz Petre’de bu etkiler oldukça fazladır…Nasreddin Hoca’nın kibar, terbiyeli nüktelerine karşın, Petra fıkralarında Bulgar halk kültürünün rolü büyüktür…” Vilcev’in Nasreddin Hoca ve Petre’ye ilişkin toplamış olduğu yeni fıkralar, bu iki filozofun edebiyat ve sanattaki yerlerini ve rollerini belirlenmektedir. Bulgaristan Bilimler Akademisi, Edebiyat Enstitüsü tarafından yayımlanan söz konusu eserde Hoca’ya değgin 82, Kurnaz Petre’ye değgin 47, her ikisiyle ilgili 50 fıkra yer almaktadır. Yazar, fıkraları nerelerden ve kimlerden derlemiş olduğunu da ayrı ayrı belirtmektedir. Bu eserden başka, Sofya’da bulunduğum sırada, birkaç Nasreddin Hoca kitabı daha gördüm. Bunların kimileri Bulgaristan’da, kimileri de başka ülkelerde basılıp, satılmakta olanlardı. Hülasa, Nasreddin Hoca’mız, bütün dünyayı gezip dolaşmaktadır ve daha yüzyıllarca gezeceğine kuşku yoktur… ------------------------------ *Bu yazı, Size Dergisi’nin 25.3.1983 tarih ve 92. Sayısında, “Balkanlar’daki Nasreddin   Hoca” başlığı ile İ. Ü. Nasrattınoğlu’nun “Bizden Size” köşesinde yayımlandı.   Ayrıca; aynı yazı, Halay Dergisi’nin Mayıs 1983 tarih ve 29. Sayısına “Dünya   Vatandaşı Nasreddin Hoca” başlığı ile iktibas edildi.
Ekleme Tarihi: 07 Temmuz 2022 - Perşembe

DÜNYANIN EN ÇOK TANIDIĞI TÜRK NASREDDİN HOCA

DÜNYANIN EN ÇOK TANIDIĞI TÜRK NASREDDİN HOCA

            Yunus Emre, Mevlâna Celâleddin Rumî ve Nasreddin Hoca, Türk ulusunun evrensel kişiliği olan ulularıdır.

            Dünyanın kimi ülkelerinde yaşayan insanlar, belki Türkiye’nin nerede olduğunu bilmezler, Türk ulusunu tanımazlar ama Nasreddin Hoca adını mutlaka duymuşlardır. Nitekim Çin’den Afrika’ya, Avrupa’dan Asya’ya değin pek çok ülkede Hocamızla ilgili yayınlar yapılmış, fıkraları hemen bütün dillere çevrilmiştir.

            O kadar ki, Türkiye’de henüz Nasreddin Hoca hakkında bilimsel bir eser ortaya konulamadığı tarihte, Bulgaristan’da, dört başı mamur bir Nasreddin Hoca kitabı yayımlanmıştır. (1)

            Sofya’da yayımlanan bu eserden öncelikle ve özellikle söz etmemizin nedeni, eserin Akademi tarafından, bilimsel bir kurula hazırlattırılmış olması ve eserde yer alan fıkraların, Bulgaristan köylerinde ve halk ağzından derlenmiş olmasıdır. (2)

            Aslında akademik düzeyde Nasreddin Hoca çalışması yapan ülke, salt Bulgaristan değildir. Dost ülkelerden Romanya’da da çok sayıda çalışma ve yayın yapılmıştır.

            “Romen Edebiyatında Nasreddin Hoca” konulu çalışma yapan Romanyalı bilgin Mihail Guboğlu, ülkesinde yüzyıldan fazla bir süre içerisinde yapılan araştırmalar ve yayınlar hakkında, ayrıntılı bilgiler vermekte ve şöyle yazmaktadır:

            “Nasreddin Hoca’nın siması ve güzel fıkraları, Romenler tarafından çok sevilmişlerdir. Bu meyanda Anton Pann’dan başlayarak (1853), Viorica Ninescu’ya kadar (1974) Romanya’da, aşağı yukarı Nasreddin Hoca fıkraları hakkında 30 kadar kitap neşredilmiş olması, onun ne kadar çok sevildiğinin ispatıdır. Aynı zamanda, Romen Edebiyatında bazı tercümeler vardır. Mesela, bunlardan birisi, Leonid Soloviev’in Minunata İstorie E Lui Nasrtratin Hogea (Nasreddin Hoca’nın Şahane Tarihi) adlı eseridir. Bunlar, Nasreddin Hoca’nın, Buhara’daki sergüzeştleridir. (3)

            Nasreddin Hoca ile ilgili değerli bir eser de, 1958 yılında, o dönemin büyükelçilerinden Jean-Paul Garnier tarafından hazırlanmış ve “Nasreddin Hoca ve Onun Türk Hikayeleri” adı ile Julliard yayınevi tarafından yayımlanmış olan kitaptır.

            1962 yılında Almanya’da hazırlanan bir Nasreddin Hoca kitabı da,  Berlin’de, Kultur und Fortschritt yayınevi tarafından yayımlanmıştır

            Hocamızla ilgili Balkan ülkelerinden Sırbistan, Hırvatistan, Makedonya, Arnavutluk ve Kosova’da da Hoca’yla ilgili çok sayıda makaleler ve kitaplar yayımlanmıştır.

Anımsanacağı gibi, Akşehir’de, Nasreddin Hoca Şenlikleri düzenlenmektedir. Bu düzenlemeler, kimi zaman uluslararası düzeyde yapılmakta, programda bilimsel sempozyumlar da yer almaktadır.

            Ne var ki, ne Hoca’nın doğum yeri olan Eskişehir (ve Hortu)’de ve ne de ölüm yeri olan Akşehir’de yapılan düzenlemeler, Hoca’nın şöhretine lâyık değildir” Gönül isterdi ki, Hoca için, Ankara ve İstanbul’da, geniş kapsamlı ve de devlet desteğiyle şenlikler, toplantılar yapılsın. Hatta, 4-5 yılda bir kez, dünyanın her yanından davet edilecek bilim adamlarının da iştirakleriyle, “Uluslararası Nasreddin Hoca Kongresi” toplansın. En önemlisi, herhangi bir üniversitemize bağlı olarak bir Nasreddin Hoca Enstitüsü kurulsun…

            Son yıllardaki çabaların, giderek amaca ulaşılacağına şahsen inananlardanız.

            Burada bir gerçeğe daha önemle değinmek isteriz. Nasreddin Hoca’nın fıkralarından alınacak ders pek çoktur. Özellikle günümüz gençliğinin Hoca’dan öğreneceği çok şey vardır. Ne var ki, Hoca’nın olduğu söylenen ama onun ne kafa ve ne de ruh yapısına asla uymayan kimi fıkralar da ona mal edilmek istenmektedir. Böylesi olumsuz fıkraların ayıklanarak, Hocamızın olduğu kanıtlanan fıkralardan oluşacak ve de yorumlanarak, yeni bir “Nasreddin Hoca Fıkraları” kitabı oluşturulmalıdır. Bu önemli görevi kim yapacaktır? Bu gerçekten kutsal bir ödevdir…

            Eskişehir ve Akşehir’de bir kez daha anılmakta olan Nasreddin Hoca’ya, dünyayı güldüren ve koca Türk’e, Tanrı’dan Rahmet diliyoruz…

------------------------------

(1) Vulchev, Velichko: “Artful Peter ve Nsreddin Hoca”, Bulgarian Akedemisi Yayınları, Sofya 1975.

(2) Bu fıkralardan çoğunun, Türkiye’de anlatılan fıkraların birer varyantı olduğu görülmektedir.

(3) Guboğlu, Mihail: “Romen Edebiyatında Nasreddin Hoca”, I.Uluslararası Türk Folklor Kongresi

     Bildirileri Cilt II’den ayrıbasım”, Ankara 1976.

 

BULGARİSTAN’DA YAYIMLANAN

 NASREDDİN HOCA KİTABI*

 

            Nasreddin Hoca’mız, dünyanın bütün ülkelerinde ve tüm insanlar tarafından tanınan, bilinen evrensel bir kişidir.

Doğal olarak Hoca’yı tanıyanlar, Türkler’den sonra, Balkanlar’da yaşayan, çeşitli milletlere mensup halklardır. Zira asırlarca Türkler’le yan yana ve dostça yaşayan bu halklar, Türk dostlarından Nasreddin Hoca’yı da öğrenmişlerdir. Hatta bazı milletler Nasreddin Hoca’ya rakip olarak, kendi milletlerine mensup, bazı halk filozofları da yaratmışlar, fıkralar örmüşlerdir.

Kapı komşumuz Bulgaristan’da, Nasreddin Hoca ile ilgili birçok yayın yapılmıştır. Yapılan yayınların önemli bir kısmının, bu ülkede yaşayan Türk ve Bulgarlar’dan derlenmiş olan fıkralardan oluşması, yapılan çalışmaların değerini arttırmaktadır. Bu ülkede bir akademik çalışma yapılarak, bilimsel bir Nasreddin Hoca kitabı ortaya konulmuştur ki, itiraf etmek gerekirse, böylyesine bir çalışma ülkemizde bile henüz yapılmış değildir.

Bulgar halk edebiyatı uzmanı Veliçko Vilçev’in söz konusu akademik çalışmasında belirttiğine göre, Bulgar yazarlarından Hacı Nayden Yodvanoviç, 1853 yılında Belgrad’da Nasreddin Hoca ile ilgili çalışmalar yaparak, Bulgar dilindeki ilk Nasreddin Hoca kitabını ortaya koymuştur.

Bulgarlar’ın yaptıkları ikinci Nasreddin Hoca çalışması, M.Maksimoviç’in 1880’li yıllardaki yayınıdır. Yani bu çalışmalar, Bulgaristan’ın, Osmanlı İmparatorluğu egemenliği altında bulunduğu dönemde yapılmıştır. Bir başka deyişle, 1853 yılından bu yana, komşumuz Bulgaristan’da, Nasreddin Hoca ile ilgili olarak, onlarca kitap  ve yüzlerce gazete ve dergide, Hocamızın fıkraları yayımlanmış, karikatürler çizilmiştir.

Veliçko Vilçev’e göre, N.Hoca fıkralarının Bulgaristan’daki etkisi o denli büyüktür ki, Bulgar halkı, Nasreddin Hoca’ya zıt ve onunla zaman zaman söz oyunları yapan, Kurnaz Petre’yi yaratmıştır. Öte yandan ilk Nasreddin Hoca romanı da Bulgar bilgini Prof.Aleksandr Balabanov tarafından, Almanca olarak yazılıp, 1917’de yayımlanmıştır. “Balkanların Şeytanı” adlı bu romanın, bugüne kadar Türkçe’ye tercüme edilmemiş olması, bir kayıp olsa gerek?. Prof.Balabanov, romanının önsözünde, şöyle yazmıştır:

 “Romanın başlığı içinde Balkan halklarının güldürücülüğünü ve şeytanlığını simgeleyen bir baş kahraman olmasını gerektiriyordu. Fakat aslında çeşitli şakaların, nüktelerin, taşlamaların iki kahramanı vardır: Nasreddin Hoca ve Kurnaz Petre. Ben onları birbirleriyle tanıştırarak, ahretlik yaptım, o kadar yatınlaştırdım ki, hem fizikman, hem manevi açıdan kaynaştılar…”

V.Vilçev’in bilimsel eserinde de Hoca ile Petre karşılaştırılmaktadır; fakat eserin ana konusu Nasreddin Hoca’dır ve eserin tam 70 sayfalık bölümü, Hoca ile ilgili bilimsel değerlendirmeyi içermektedir. Yazar bu değerlendirme içerisinde şu soruyu da kendisine yöneltmekte ve cevap aramaktadır:

“Nasıl olup ta Nasreddin Hoca fıkraları Cebelitarık boğazından Altaylar’a ve Çin’e kadar yayılmıştır?...”

Vilçev Türk yazarların, Sovyetler Birliği Türkologlarının, batılı uzmanların yazdıklarından da yararlanarak, incelemesini sürdürüyor ve neticede Nasreddin Hoca’nın Türk kökenli olduğunu belirtiyor ki, bir Bulgar bilgininin bu değerlendirmenisi, bir bilimsel kongrede kalkıp, “Nasreddin Hoca’nın yaşayıp yaşamadığını bile bilmiyoruz!” diyen (maalesef) bir Türk bilim adamının zihnine iyice nakşetmeli değil mi?...

Nasreddin Hoca’yı gerçekten çok ciddi bir incelemeye tabi tutan Vilçev, Hoca fıkralarını Kazak Aldar Köse, Ermeni Pulu Puti, Uygur Nasreddin Ependi, Macar Ludaş Mati ve batının özgün komik kahramanı Til Oylenşpigel vb. fıkralarıyla karşılaştırıyor ve bütün bu halk filozoflarının fıkralarında Nasreddin Hoca etkisini tespit ediyor; hatta bazı fıkraların tamamen tercüme edilerek, kendi dillerine kazandırılmış olduğunu belirtiyor.

Dürüst ve gerçekten bilimsel değerlendirmesinde Vilçev, Bulgar Kurnaz Petre için de, “Nasreddin Hoca’nın kuvvetli etkisi altında doğmuş, büyümüş ve yaygınlık kazanmıştır” demekte ve “Bulgar halk bilgisinin kaynağındaki Kurnaz Petre karakterinin, Akşehirli filozof imajı ile görülen bir akrabalığı vardır…” hükmüne varmaktadır. Zira her iki halk bilgesinin fıkraları, haktan ve adaletten yana, yoksul ve mazlum kişilerin savunmasını amaçlamaktadır.

N.Hoca ile Kurnaz Petre arasındaki farkları da belirten Vilçev bu hususta şöyle demektedir:

“Nasreddin Hoca, hiçbir zaman, başka bir ulusun komik kahramanına karşı çıkmamıştır. O, karşısına çıkan böyle kahramanları basit emekçi halkın incancıl vasıflarıyla mat etmiştir. Hoca’dan farklı olarak Bulgar Kurnaz Petre, yarışçı bir karaktere sahiptir. Zaten Kurnaz Petre’nin fıkralarını toplayıp, gün yüzüne çıkarma çabalarındaki özendirici etken bizim de öz Nasreddin Hocamız olması arzusudur. Halk kitlelerinin bilincindeki N.Hoca bir bilgindir, filozoftur, kültürlü, terbiyeli, nazik bir insandır; Kurnaz Petre ise, yüksek kent kültüründen uzak kaldığı için, fıkraları da biraz tuzlu kaçar… Nasreddin Hoca mutaassıp olmasa da dinsel bir toplumun üyesidir, birçok hallerde İslam dininin koruyucusu olarak ortaya çıkar; Kurnaz Petre ise, doğrudan halk kitlelerinden çıktığı için, fıkraları daha açık, sosyal bir nitelik, keskin bir politik hedef taşır…Nasreddin Hoca fıkralarında eski Bizans ve Roma, İtalya fıkra edebiyatı etkisi çok azdır; Kurnaz Petre’de bu etkiler oldukça fazladır…Nasreddin Hoca’nın kibar, terbiyeli nüktelerine karşın, Petra fıkralarında Bulgar halk kültürünün rolü büyüktür…”

Vilcev’in Nasreddin Hoca ve Petre’ye ilişkin toplamış olduğu yeni fıkralar, bu iki filozofun edebiyat ve sanattaki yerlerini ve rollerini belirlenmektedir.

Bulgaristan Bilimler Akademisi, Edebiyat Enstitüsü tarafından yayımlanan söz konusu eserde Hoca’ya değgin 82, Kurnaz Petre’ye değgin 47, her ikisiyle ilgili 50 fıkra yer almaktadır. Yazar, fıkraları nerelerden ve kimlerden derlemiş olduğunu da ayrı ayrı belirtmektedir.

Bu eserden başka, Sofya’da bulunduğum sırada, birkaç Nasreddin Hoca kitabı daha gördüm. Bunların kimileri Bulgaristan’da, kimileri de başka ülkelerde basılıp, satılmakta olanlardı.

Hülasa, Nasreddin Hoca’mız, bütün dünyayı gezip dolaşmaktadır ve daha yüzyıllarca gezeceğine kuşku yoktur…

------------------------------

*Bu yazı, Size Dergisi’nin 25.3.1983 tarih ve 92. Sayısında, “Balkanlar’daki Nasreddin

  Hoca” başlığı ile İ. Ü. Nasrattınoğlu’nun “Bizden Size” köşesinde yayımlandı.

  Ayrıca; aynı yazı, Halay Dergisi’nin Mayıs 1983 tarih ve 29. Sayısına “Dünya

  Vatandaşı Nasreddin Hoca” başlığı ile iktibas edildi.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve silifkesesimiz.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.

deneme bonusu deneme bonusu https://playdotjs.com/ deneme bonusu veren bahis siteleri deneme bonusu veren siteler youtube mp3