İrfan Ünver NASRATTINOĞLU
Köşe Yazarı
İrfan Ünver NASRATTINOĞLU
 

Dillerdeki Şarkıların Güftekârı CEMAL SAFİ

BAŞKENT’TEN SELAM   Dillerdeki Şarkıların Güftekârı CEMAL SAFİ               Şair Cemal Safi, son yıllarda ünlü ses sanatçılarının okuyup, meşhur ettikleri bazı şarkıların güfte yazarı olarak şöhrete ulaştı. Fakat ben onu, o şarkılardan çok önce, birbirinden güzel şiirleriyle tanıdım.             Yıllar önce bir gün, Türk Kooperatifçilik Kurumu salonunda yönettiğim bir şiir şölenine, Ayhan İnal ile birlikte gelmişti. Şiiri, şiirselliğiyle orantılı biçimde okumuyordu ama şiir yapısı ve dizeleri güçlü şiirler okuyordu. Sonraları çeşitli dergilerde çıkan şiirlerini ilgiyle okumaya başladım. Güçlü bir şairdi. Zaman zaman, evimin de bulunduğu Aydınlıkevler’deki bürosuna uğradım. Bana yeni yazdığı ve henüz yayımlanmamış olan şiirlerini okuyordu. Basit, fakat çarpıcı dizelerle örüyordu şiirini. Kimi ünlü şairlerden çok daha şairdi. Bir gün, “Cemal Bey, bir kitapta toplayalım şu şiirlerinizi” dediğimde, hiç eksik olmayan sonsuz tevazuu ile “hocam, daha çok erken, hele dur bakalım…” demişti. Oysa tepeden tırnağa şairdi, Cemal Safi…             Nihayet, şahsen benim yayımlanmasını çok arzu ettiğim kitabı yayımlandı. Adı da “Vurgun” idi. Hani şu, Muazzez Abacı’yı da yeniden üne ulaştıran şarkının sözlerinden mülhem…                         VURGUN                         Gözlerim uykuyla barışık sanma!                         Sen gittin gideli dargın sayılır.                         Ben de bir zamanlar sevildim amma,                         Seninki düpedüz vurgun sayılır!..                           Yalan mı söyledin göz göre göre?                         Ne zaman dolacak verdiğin süre?                         Gönülden gördüğüm takvime göre,                         Aldığım her nefes bir gün sayılır…                           Armağan ettiğin kutsal mendile                         Akarken içimi dağlayan çile,                         Manavgat denilen çağlayan bile,                         Benim göz yaşımdan durgun sayılır!..                           Her ne kadar zulmetsen ah etmem sana,                         Her iki cihanda gül kana kana…                         Seninle cehennem ödüldür bana,                         Sensiz cennet bile sürgün sayılır!..               Cemal Safi’nin duygularının ürünü olan bu dizeler, bestelenmiş. Muazzez Abacı’nın sesiyle, Türk Milletine mal olmuştur. Zira bu şiir, herkes tarafından benimsenerek, sevilerek okunuyorsa artık o şiir, şairin malı olmaktan çıkmış, topluma mal olmuş demektir. Ne mutlu şiirleri topluma mal olan şairlere…             Cemal Safi’nin şiirlerini, çok defa kendi sesinden dinledim. O tevazuu hiçbir zaman bırakmadan, şu dizelerle şiirlerini okumaya başlardı:                         Yazmakta epeyce olmuştu mahir,                         Yalan yanlış düzme beyit vesair,                         Muhitimde ehli yoktu ki zahir;                         Ben gibi cahili ettiler şair…             Evet, Cemal Safi, tepeden tırnağa şairdi. Gerçi Avni Anıl, Halil Soyuer, Ayhan İnal gibi ustaların, onun şiirinin gelişiminde katkıları olmuştur ama ondaki şiir yeteneği adeta, anadan doğmaydı… Ona aşk şairi, sevgi şairi de denilebilirdi. Cemal’in sevgisiz bir şiirine rastlamak mümkün değildi. Bu şiirleriyle, birçok ödül kazanmıştır.             Bestekarlar, genellikle ele aldıkları şiirlerinin tamamını değil de bir kısmını besteliyorlar. Gerçi salt şarkı sözü olarak yazılan dörtlükler de vardır ama Cemal Safi, şiirini yazarken, bestelenmesi amacı gütmemiştir. Bestekârların, uzun soluklu şiirleri kırparak, beste yapmaları, çoğu kez, muhteşem şiirlerin tamamının topluma ulaşmalarını engellemiştir. Örneğin Cemal’in bestelenip, çok yaygın bir şarkı olarak Türkiye genelinde yayılan şu şiirinin güzelliğine bakınız:                                          RÜYALARIM OLMASA                         Yıldızlara baktırdım, fallarda çıkmıyorsun,                         Seni görmem imkânsız, rüyalarım olmasa.                         Pencereden bakmıyor, yollara çıkmıyorsun;                         Seni görmem imkânsız rüyalarım olmasa.                                                                   Zor mu geldi kalbinde bana sevgi saklamak?                         Yakıp gittiğin yeri dönüp bir kez yoklamak?                         Değil sabaha kadar seni öpüp koklamak,                         Seni sormam imkânsız rüyalarım olmaza.                           Sevmesem özler miyim seni can pahasına?                         Ne olur bir fırsat ver, beni bir daha sına.                         Adını söyleyemem, senden bir başkasına;                         Seni sormam imkânsız rüyalarım olmasa,                           Düşlerimde incitsem günlerce uyuyamam,                         Sana değil, saçının bir teline kıyamam.                         Yıllar sonra dönsen de nerde kaldın diyemem;                         Seni kırmam imkânsız rüyalarım olmasa.                           Yalvarırım mektup yaz, beş dakikanı ayır da,                         Su serp yanan sineme sağlığını duyur da.                         Yaban gülü gibisin, dağda, kırda bayırda;                         Seni demem imkânsız rüyalarım olmasa.               Türk sanat musikinin büyük sesi Muazzez Abacı, iki kez, iki kaset ve şarkı ile çıkış yaptı. Bu şarkılarının ikisinin de sözleri Cemal Safi’ye aitti. Birisi “Vurgun” öteki ise, “Sensiz Olmadı” başlıklı şarkılardı:                         SENSİZ OLMADI                         Kaybolan neşemi şarkıda, sazda,                         Bulmayı denedim, sensiz olmadı.                         Felekten bir gece çalıp biraz da,                         Gülmeyi denedim, sensiz olmadı.                           Hasreti herkesten çok tanıyorum,                         Bu zehrin üstüne yok sanıyorum.                         Islak gözlerimden utanıyorum,                         Silmeyi denedim, sensiz olmadı.                           Doğmanı bekledim battığın yerden,                         Dönmeyi bilmedin gittiğin yerden,                         Beni sarhoş diye sattığın yerden,                         Gelmeyi denedim, sensiz olmadı.                           Evlenmiş dediler, çıldıracaktım!                         Resim, mektup, şiir, ne varsa yaktım.                         İlmeği kaç defa boynuma taktım!                         Ölmeyi denedim, sensiz olmadı.               Ve artık, Cemal Safi’nin de bir kitabı var. Hem de dolu dolu içerikli kitap. Gerçi onun şiirlerinin tamamına yakınını biliyordum ama gerçek bir şairin şiirlerini derli toplu bir kitap içerisinde saklamak, daha keyifli olacaktır. Cemal’in lütfedip, imzalayarak gönderdiği “Vurgun” adlı kitabını elime aldığım gün, baştan sona değin zevkle, bir kez daha okudum. Şair kitabının başına, o tevazu dolu duyguları ile şu dizeleri eklemişti:                                                 Yorgunum, bitkinim, kitabım, artık,                         Belâgatli değil hitabım artık,                         Her sayfamda hatta her satırımda                         Yazılsın cilt cilt kitabım artık…               Evet, Cemal Safi artık kitap oldu… Ama benim tanıdığım Cemal, ciltlere sığmaz ki… Kuşkusuz bu ilk kitabını ikincisi ve diğerleri izleyecektir. (Aradan geçen yıllar içerisinde şair, şöhretini de, eserlerini de kitaplarını da arttırdı…)             Cemal Safi’nin sevdiği insanların başında, herhalde Halil Soyuer gelmektedir. Soyuer, Cemal’in şiirlerinin oluşmasında, önemli payı olan, değerli bir şairimizdir. Safi bu gerçeği her zaman itiraf etmiş ve her zaman Halil ağabeyi sevmiştir. Bu sevgisini;                                   “Hasretin amansız tuttu yakamı                         Neden olmuyorsun oralı Halil?                         Kasten mi terk ettin, yoksa şaka mı?                         Bu mudur dostluğun kuralı Halil?”   Dörtlüğüyle başlayan, yedi kıt’alık bir şiirle destanlaştırmıştır. Elbette dostluk güzel bir duygudur. Ben her zaman Cemal Safi-Halil Soyuer ve Ayhan İnal-Kaya Özdemir dostluğuna hayranlık duymuşumdur. Bu dört şairin dizelerinin ana teması daima sevgi olmuştur.     Cemal’in “Vurgun”  adını verdiği kitabı salt içerik olarak değil, biçim olarak da güzeldir. Kuşkusuz titizlikle hazırlanmış, mizanpajından, tashihine, kağıdından kapağına kadar her şey, mükemmeldir. Önsöz olarak Halil Soyuer, Avni Anıl ve Orhan Gencebay’ın yazılarının yer almış olması da kuşkusuz kitaba ayrı bir önem ve değer kazandırmıştır. 1938’de Samsun’da dünyaya gelen şair dostumu, 18 Nisan 1993 ebedi aleme yolcu ettik.     Cemal Safi    
Ekleme Tarihi: 07 Mart 2023 - Salı

Dillerdeki Şarkıların Güftekârı CEMAL SAFİ

BAŞKENT’TEN SELAM

 

Dillerdeki Şarkıların Güftekârı CEMAL SAFİ

 

            Şair Cemal Safi, son yıllarda ünlü ses sanatçılarının okuyup, meşhur ettikleri bazı şarkıların güfte yazarı olarak şöhrete ulaştı. Fakat ben onu, o şarkılardan çok önce, birbirinden güzel şiirleriyle tanıdım.

            Yıllar önce bir gün, Türk Kooperatifçilik Kurumu salonunda yönettiğim bir şiir şölenine, Ayhan İnal ile birlikte gelmişti. Şiiri, şiirselliğiyle orantılı biçimde okumuyordu ama şiir yapısı ve dizeleri güçlü şiirler okuyordu. Sonraları çeşitli dergilerde çıkan şiirlerini ilgiyle okumaya başladım. Güçlü bir şairdi. Zaman zaman, evimin de bulunduğu Aydınlıkevler’deki bürosuna uğradım. Bana yeni yazdığı ve henüz yayımlanmamış olan şiirlerini okuyordu. Basit, fakat çarpıcı dizelerle örüyordu şiirini. Kimi ünlü şairlerden çok daha şairdi. Bir gün, “Cemal Bey, bir kitapta toplayalım şu şiirlerinizi” dediğimde, hiç eksik olmayan sonsuz tevazuu ile “hocam, daha çok erken, hele dur bakalım…” demişti. Oysa tepeden tırnağa şairdi, Cemal Safi…

            Nihayet, şahsen benim yayımlanmasını çok arzu ettiğim kitabı yayımlandı. Adı da “Vurgun” idi. Hani şu, Muazzez Abacı’yı da yeniden üne ulaştıran şarkının sözlerinden mülhem…

                        VURGUN

                        Gözlerim uykuyla barışık sanma!

                        Sen gittin gideli dargın sayılır.

                        Ben de bir zamanlar sevildim amma,

                        Seninki düpedüz vurgun sayılır!..

 

                        Yalan mı söyledin göz göre göre?

                        Ne zaman dolacak verdiğin süre?

                        Gönülden gördüğüm takvime göre,

                        Aldığım her nefes bir gün sayılır…

 

                        Armağan ettiğin kutsal mendile

                        Akarken içimi dağlayan çile,

                        Manavgat denilen çağlayan bile,

                        Benim göz yaşımdan durgun sayılır!..

 

                        Her ne kadar zulmetsen ah etmem sana,

                        Her iki cihanda gül kana kana…

                        Seninle cehennem ödüldür bana,

                        Sensiz cennet bile sürgün sayılır!..

 

            Cemal Safi’nin duygularının ürünü olan bu dizeler, bestelenmiş. Muazzez Abacı’nın sesiyle, Türk Milletine mal olmuştur. Zira bu şiir, herkes tarafından benimsenerek, sevilerek okunuyorsa artık o şiir, şairin malı olmaktan çıkmış, topluma mal olmuş demektir. Ne mutlu şiirleri topluma mal olan şairlere…

            Cemal Safi’nin şiirlerini, çok defa kendi sesinden dinledim. O tevazuu hiçbir zaman bırakmadan, şu dizelerle şiirlerini okumaya başlardı:

                        Yazmakta epeyce olmuştu mahir,

                        Yalan yanlış düzme beyit vesair,

                        Muhitimde ehli yoktu ki zahir;

                        Ben gibi cahili ettiler şair…

            Evet, Cemal Safi, tepeden tırnağa şairdi. Gerçi Avni Anıl, Halil Soyuer, Ayhan İnal gibi ustaların, onun şiirinin gelişiminde katkıları olmuştur ama ondaki şiir yeteneği adeta, anadan doğmaydı… Ona aşk şairi, sevgi şairi de denilebilirdi. Cemal’in sevgisiz bir şiirine rastlamak mümkün değildi. Bu şiirleriyle, birçok ödül kazanmıştır.

            Bestekarlar, genellikle ele aldıkları şiirlerinin tamamını değil de bir kısmını besteliyorlar. Gerçi salt şarkı sözü olarak yazılan dörtlükler de vardır ama Cemal Safi, şiirini yazarken, bestelenmesi amacı gütmemiştir. Bestekârların, uzun soluklu şiirleri kırparak, beste yapmaları, çoğu kez, muhteşem şiirlerin tamamının topluma ulaşmalarını engellemiştir. Örneğin Cemal’in bestelenip, çok yaygın bir şarkı olarak Türkiye genelinde yayılan şu şiirinin güzelliğine bakınız:

                

                        RÜYALARIM OLMASA

                        Yıldızlara baktırdım, fallarda çıkmıyorsun,

                        Seni görmem imkânsız, rüyalarım olmasa.

                        Pencereden bakmıyor, yollara çıkmıyorsun;

                        Seni görmem imkânsız rüyalarım olmasa.                                        

 

                        Zor mu geldi kalbinde bana sevgi saklamak?

                        Yakıp gittiğin yeri dönüp bir kez yoklamak?

                        Değil sabaha kadar seni öpüp koklamak,

                        Seni sormam imkânsız rüyalarım olmaza.

 

                        Sevmesem özler miyim seni can pahasına?

                        Ne olur bir fırsat ver, beni bir daha sına.

                        Adını söyleyemem, senden bir başkasına;

                        Seni sormam imkânsız rüyalarım olmasa,

 

                        Düşlerimde incitsem günlerce uyuyamam,

                        Sana değil, saçının bir teline kıyamam.

                        Yıllar sonra dönsen de nerde kaldın diyemem;

                        Seni kırmam imkânsız rüyalarım olmasa.

 

                        Yalvarırım mektup yaz, beş dakikanı ayır da,

                        Su serp yanan sineme sağlığını duyur da.

                        Yaban gülü gibisin, dağda, kırda bayırda;

                        Seni demem imkânsız rüyalarım olmasa.

 

            Türk sanat musikinin büyük sesi Muazzez Abacı, iki kez, iki kaset ve şarkı ile çıkış yaptı. Bu şarkılarının ikisinin de sözleri Cemal Safi’ye aitti. Birisi “Vurgun” öteki ise, “Sensiz Olmadı” başlıklı şarkılardı:

                        SENSİZ OLMADI

                        Kaybolan neşemi şarkıda, sazda,

                        Bulmayı denedim, sensiz olmadı.

                        Felekten bir gece çalıp biraz da,

                        Gülmeyi denedim, sensiz olmadı.

 

                        Hasreti herkesten çok tanıyorum,

                        Bu zehrin üstüne yok sanıyorum.

                        Islak gözlerimden utanıyorum,

                        Silmeyi denedim, sensiz olmadı.

 

                        Doğmanı bekledim battığın yerden,

                        Dönmeyi bilmedin gittiğin yerden,

                        Beni sarhoş diye sattığın yerden,

                        Gelmeyi denedim, sensiz olmadı.

 

                        Evlenmiş dediler, çıldıracaktım!

                        Resim, mektup, şiir, ne varsa yaktım.

                        İlmeği kaç defa boynuma taktım!

                        Ölmeyi denedim, sensiz olmadı.

 

            Ve artık, Cemal Safi’nin de bir kitabı var. Hem de dolu dolu içerikli kitap. Gerçi onun şiirlerinin tamamına yakınını biliyordum ama gerçek bir şairin şiirlerini derli toplu bir kitap içerisinde saklamak, daha keyifli olacaktır. Cemal’in lütfedip, imzalayarak gönderdiği “Vurgun” adlı kitabını elime aldığım gün, baştan sona değin zevkle, bir kez daha okudum. Şair kitabının başına, o tevazu dolu duyguları ile şu dizeleri eklemişti:

                       

                        Yorgunum, bitkinim, kitabım, artık,

                        Belâgatli değil hitabım artık,

                        Her sayfamda hatta her satırımda

                        Yazılsın cilt cilt kitabım artık…

 

            Evet, Cemal Safi artık kitap oldu… Ama benim tanıdığım Cemal, ciltlere sığmaz ki… Kuşkusuz bu ilk kitabını ikincisi ve diğerleri izleyecektir. (Aradan geçen yıllar içerisinde şair, şöhretini de, eserlerini de kitaplarını da arttırdı…)

            Cemal Safi’nin sevdiği insanların başında, herhalde Halil Soyuer gelmektedir. Soyuer, Cemal’in şiirlerinin oluşmasında, önemli payı olan, değerli bir şairimizdir. Safi bu gerçeği her zaman itiraf etmiş ve her zaman Halil ağabeyi sevmiştir. Bu sevgisini;        

 

                        “Hasretin amansız tuttu yakamı

                        Neden olmuyorsun oralı Halil?

                        Kasten mi terk ettin, yoksa şaka mı?

                        Bu mudur dostluğun kuralı Halil?”

 

Dörtlüğüyle başlayan, yedi kıt’alık bir şiirle destanlaştırmıştır. Elbette dostluk güzel bir duygudur. Ben her zaman Cemal Safi-Halil Soyuer ve Ayhan İnal-Kaya Özdemir dostluğuna hayranlık duymuşumdur. Bu dört şairin dizelerinin ana teması daima sevgi olmuştur.  

 

Cemal’in “Vurgun”  adını verdiği kitabı salt içerik olarak değil, biçim olarak da güzeldir. Kuşkusuz titizlikle hazırlanmış, mizanpajından, tashihine, kağıdından kapağına kadar her şey, mükemmeldir. Önsöz olarak Halil Soyuer, Avni Anıl ve Orhan Gencebay’ın yazılarının yer almış olması da kuşkusuz kitaba ayrı bir önem ve değer kazandırmıştır.

1938’de Samsun’da dünyaya gelen şair dostumu, 18 Nisan 1993 ebedi aleme yolcu ettik.

 

 

Cemal Safi

 

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve silifkesesimiz.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.

deneme bonusu deneme bonusu https://playdotjs.com/ deneme bonusu veren bahis siteleri deneme bonusu veren siteler youtube mp3