Necdet CANARAN
Köşe Yazarı
Necdet CANARAN
 

ÜZÜMLE ERİK, ASMAYLA DAL…

Çorap Söküğü   ÜZÜMLE ERİK, ASMAYLA DAL…   Gazetecilik mesleğinde mevzu kapıyı tıngırdatıp da “Ben geldim” demez, fakat bu yetim, bu öksüz, bu garip yazıcınız ben “geldim” der, söz verirse gelir, gider… Nasıl buyurdunuz? Öyle mi diyorsunuz Rıfat Bey? Yörük Hoca? Yazalım bunu bir kenara. Taşucu Şiir Akşamları’na gelemediysem eğer vardır elbet bir sebebi. Belki Selda’dan izin koparamamışımdır! Ayrıca siz benim ne çektiğimi nereden bileceksiniz? Hem ne demiş şair: Ekimde gel, olmadı kasımda gel. Hangi şairdi? Ee, karıştırmayın orasını!   **   Bir zamanlar çapkınlığıyla ünlü bir muhabirdi. Günaydın Grubu’ndayken, Fotospor’dayken şefiydim. Şimdilerde Eyfel Kulesi’nde kaş göz atmakla meşgul. Önceki gün rakı masasında buluştuk. Olmazsa olmaz kader ortağımız Domdom Hayati de mevcut. İşte bu bizim Fransız Emran’ın Paris’ten armağan getirdiği dikey çizgili, yakasından iki düğmeli, alı al, moru mor tişörtü giyinip gitmişim ki Karaduvar’a, o kadar olur!  Ne işim olacak? Festival var, Karaduvar Balık Festivali… Ee, ben balığı severim! **   Mustafa Gültak; mantıklı, aklı başında her insan için sürekli şaşkınlıklar yaratan bir belediye başkanı. Başlattığı ‘Kentsel Dönüşüm’ seferberliği ne denli övgüye değer ve bir o kadar kıymetliyse Çamlıbel Balıkçı Barınağı’nı AVM yapma gayreti ise bir facia. Çamlıbel Balıkçı Barınağı’nda her Mersinli’nin tatlı, acı hatırası vardır. Aşkı, saadeti orada tatmışızdır mesela… Demem şu ki: Bir kulağımızın arkası kaldı, bir de Çamlıbel! Çamlıbel’e kıyma Başkan! Gençliğimizin, Müjganlı anılarımızın bağrına hançer sokma. Şehrimizde bir “AVMarina” daha görmek istemiyoruz.   Neyse, bu ayrı bir yazı konusu olsun. **   Türkiye Cumhuriyeti’mizin sebebi mevcudiyeti, önderimiz, atamız Gazi Mustafa Kemal Atatürk, “Yurtta Barış, Dünyada Barış” buyurmuş. Ee ben de barışseverim. Rakı severim, balık severim, Barış Mahalleliyim üstelik. Bu sebepten sosyal medyadan “Karaduvar Balık Festivaline bekliyoruz” diyen Başkan Gültak’ın davetine alı al, moru mor tişörtü giyinip gitmemek olmaz. Yeri gelmişken; ne biçim ‘large’ beden bu Fransız? ‘3X large’ gibi... Düdük gibi kaldım içinde. Yazdım seni!   **   Senelerdir fotoğraf çekmek için giderim… Sabah sisi kalkmadan yola çıkarım, akşamın alacası çöktüğünde çekerim. Kimseler yokken, tekneler seferden döner, ben karşılarım. Şu halde buraya Dağlarca’nın “Üzümle Erik” şiiri için müsaadenizle tırnak açayım: “Bilseydi sevinirdi Asma’yla Dal Ta nerelerde Başlarının döndüğünü.”   Ne çok başım dönmüştür Karaduvar’da, ne çok! Peynirle, kavunla, leblebiyle ve de muhabbeti rakıya meze edip, akşamın fenerini söndürmüşümdür Karaduvar’da, ne çok!   Bu kez başka, bir başka, çok başka sakin şehrimiz Karaduvar… Bu kez her zamankinden civcivli. Ortalık karınca düğünü gibi. Üşenmeyip sayayım istedim, yetişemedim. Benim vicdanım var, ‘kalabalık yeterinden fazlaydı’ diyeyim.   Nereden düştüyse aklıma… Mersin’den çok uzak bir yerlerde, Burkina Faso’da, iki yüz binden fazla kişinin takip ettiği etkinliği şehrin önde geleni küçümsemiş, görmezden gelmiş “yirmi bin kişi vardı” diye rapor etmişti vakitlerden bir akşamüstü, bir vakit. Ben tarihe kusurlu geçmek istemem. Gören göz görüyor, neyse o; ‘kalabalık yeterinden fazlaydı’ Karaduvar Festivali’nde.   **   Ben, Fransız Emran’dan armağan tişörtün içinde kaybolmuşken… Doğduğum toprakların, Akdeniz’in Belediye Başkanı Sayın Mustafa Gültak, jilet gibi ütülü gömleğiyle yakıyordu ortalığı. Lâf olsun diye söylemiyorum, iki dirhem bir çekirdek hani. Kalabalığa dalıyor, el sıkışıyor ve sürekli tebessüm ediyordu. Yeri geliyor balık ekmek dağıtıyor, yeri geliyor eskiyen yıllarımın arkadaşı, “samimi” insan, Basın Müdürü Tuncay Karakaş ile stant stant turluyor, tatlı yiyordu. Ve bu ikilinin etrafında takılan, her daim teyakkuzda bir delikanlı vardı. Sahi kuzum, bu bizim Güray olmasın? Evet evet o! Orada burada dolana dolana bekarlık stajını çoktan tamamlamış olan Güray. Sayın Gültak, bu mukaddes görev size düşüyor, çocuğun niyeti ciddi. Güray’a ben de destek verip öğütlemek isterim: “Her erkek evlenmelidir. Mutluluk hayattaki tek şey değildir!”   **   İki günlük festival ayrı bir renk katmış Karaduvar’a… Her kesimden, her görüşte, her yaşta ve ayrı dünyadaki insan aynı duygu ve aynı heyecanda… Emeği geçenlere teşekkür borcumuzdur!   Konuyu özetledim, şimdi geleyim finale, bir başka karaktere, bir özel isme, Hakan Altun’a… Hem yazıyorum hem söylüyorum: ‘Zaten o şarkıyı sen ona yazmadın’ usta, bize! ‘Telefonun ucunda bekleyen’ bize… Senelerdir yarı şehit, yarı gazi bıraktığın bize. Eyvallah.   Yolcu yolunda gerek. Karaduvar’dan bu kadar. Festival artık bana gurbet. Tatlı ‘bilem’ ikram etmediler!
Ekleme Tarihi: 25 Eylül 2022 - Pazar

ÜZÜMLE ERİK, ASMAYLA DAL…

Çorap Söküğü

 

ÜZÜMLE ERİK, ASMAYLA DAL…

 

Gazetecilik mesleğinde mevzu kapıyı tıngırdatıp da “Ben geldim” demez, fakat bu yetim, bu öksüz, bu garip yazıcınız ben “geldim” der, söz verirse gelir, gider…

Nasıl buyurdunuz? Öyle mi diyorsunuz Rıfat Bey? Yörük Hoca? Yazalım bunu bir kenara. Taşucu Şiir Akşamları’na gelemediysem eğer vardır elbet bir sebebi.

Belki Selda’dan izin koparamamışımdır! Ayrıca siz benim ne çektiğimi nereden bileceksiniz? Hem ne demiş şair: Ekimde gel, olmadı kasımda gel.

Hangi şairdi? Ee, karıştırmayın orasını!

 

**

 

Bir zamanlar çapkınlığıyla ünlü bir muhabirdi.

Günaydın Grubu’ndayken, Fotospor’dayken şefiydim.

Şimdilerde Eyfel Kulesi’nde kaş göz atmakla meşgul. Önceki gün rakı masasında buluştuk. Olmazsa olmaz kader ortağımız Domdom Hayati de mevcut.

İşte bu bizim Fransız Emran’ın Paris’ten armağan getirdiği dikey çizgili, yakasından iki düğmeli, alı al, moru mor tişörtü giyinip gitmişim ki Karaduvar’a, o kadar olur!  Ne işim olacak? Festival var, Karaduvar Balık Festivali… Ee, ben balığı severim!

**

 

Mustafa Gültak; mantıklı, aklı başında her insan için sürekli şaşkınlıklar yaratan bir belediye başkanı.

Başlattığı ‘Kentsel Dönüşüm’ seferberliği ne denli övgüye değer ve bir o kadar kıymetliyse Çamlıbel Balıkçı Barınağı’nı AVM yapma gayreti ise bir facia.

Çamlıbel Balıkçı Barınağı’nda her Mersinli’nin tatlı, acı hatırası vardır. Aşkı, saadeti orada tatmışızdır mesela…

Demem şu ki: Bir kulağımızın arkası kaldı, bir de Çamlıbel!

Çamlıbel’e kıyma Başkan! Gençliğimizin, Müjganlı anılarımızın bağrına hançer sokma.

Şehrimizde bir “AVMarina” daha görmek istemiyoruz.

 

Neyse, bu ayrı bir yazı konusu olsun.

**

 

Türkiye Cumhuriyeti’mizin sebebi mevcudiyeti, önderimiz, atamız Gazi Mustafa Kemal Atatürk, “Yurtta Barış, Dünyada Barış” buyurmuş.

Ee ben de barışseverim. Rakı severim, balık severim, Barış Mahalleliyim üstelik. Bu sebepten sosyal medyadan Karaduvar Balık Festivaline bekliyoruz diyen Başkan Gültak’ın davetine alı al, moru mor tişörtü giyinip gitmemek olmaz.

Yeri gelmişken; ne biçim ‘large’ beden bu Fransız? ‘3X large’ gibi... Düdük gibi kaldım içinde. Yazdım seni!

 

**

 

Senelerdir fotoğraf çekmek için giderim…

Sabah sisi kalkmadan yola çıkarım, akşamın alacası çöktüğünde çekerim. Kimseler yokken, tekneler seferden döner, ben karşılarım. Şu halde buraya Dağlarca’nın “Üzümle Erik” şiiri için müsaadenizle tırnak açayım:

“Bilseydi sevinirdi

Asma’yla Dal

Ta nerelerde

Başlarının döndüğünü.”

 

Ne çok başım dönmüştür Karaduvar’da, ne çok!

Peynirle, kavunla, leblebiyle ve de muhabbeti rakıya meze edip, akşamın fenerini söndürmüşümdür Karaduvar’da, ne çok!

 

Bu kez başka, bir başka, çok başka sakin şehrimiz Karaduvar…

Bu kez her zamankinden civcivli. Ortalık karınca düğünü gibi. Üşenmeyip sayayım istedim, yetişemedim. Benim vicdanım var, ‘kalabalık yeterinden fazlaydı’ diyeyim.

 

Nereden düştüyse aklıma… Mersin’den çok uzak bir yerlerde, Burkina Faso’da, iki yüz binden fazla kişinin takip ettiği etkinliği şehrin önde geleni küçümsemiş, görmezden gelmiş “yirmi bin kişi vardı” diye rapor etmişti vakitlerden bir akşamüstü, bir vakit.

Ben tarihe kusurlu geçmek istemem. Gören göz görüyor, neyse o; ‘kalabalık yeterinden fazlaydı’ Karaduvar Festivali’nde.

 

**

 

Ben, Fransız Emran’dan armağan tişörtün içinde kaybolmuşken…

Doğduğum toprakların, Akdeniz’in Belediye Başkanı Sayın Mustafa Gültak, jilet gibi ütülü gömleğiyle yakıyordu ortalığı.

Lâf olsun diye söylemiyorum, iki dirhem bir çekirdek hani.

Kalabalığa dalıyor, el sıkışıyor ve sürekli tebessüm ediyordu. Yeri geliyor balık ekmek dağıtıyor, yeri geliyor eskiyen yıllarımın arkadaşı, “samimi” insan, Basın Müdürü Tuncay Karakaş ile stant stant turluyor, tatlı yiyordu.

Ve bu ikilinin etrafında takılan, her daim teyakkuzda bir delikanlı vardı. Sahi kuzum, bu bizim Güray olmasın? Evet evet o! Orada burada dolana dolana bekarlık stajını çoktan tamamlamış olan Güray.

Sayın Gültak, bu mukaddes görev size düşüyor, çocuğun niyeti ciddi. Güray’a ben de destek verip öğütlemek isterim: “Her erkek evlenmelidir. Mutluluk hayattaki tek şey değildir!”

 

**

 

İki günlük festival ayrı bir renk katmış Karaduvar’a…

Her kesimden, her görüşte, her yaşta ve ayrı dünyadaki insan aynı duygu ve aynı heyecanda… Emeği geçenlere teşekkür borcumuzdur!

 

Konuyu özetledim, şimdi geleyim finale, bir başka karaktere, bir özel isme, Hakan Altun’a… Hem yazıyorum hem söylüyorum:

‘Zaten o şarkıyı sen ona yazmadın’ usta, bize!

‘Telefonun ucunda bekleyen’ bize…

Senelerdir yarı şehit, yarı gazi bıraktığın bize. Eyvallah.

 

Yolcu yolunda gerek.

Karaduvar’dan bu kadar. Festival artık bana gurbet. Tatlı ‘bilem’ ikram etmediler!

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve silifkesesimiz.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.

deneme bonusu deneme bonusu https://playdotjs.com/ deneme bonusu veren bahis siteleri deneme bonusu veren siteler youtube mp3