SONSUZLUĞUMUZ
Atatürk'ün 10 Kasım 1938'deki vefatı, Türk milleti üzerinde derin bir etki bırakmıştır. Halk, onun ölümünü büyük bir üzüntü ve hüzünle karşılarken onun mirasını yaşatma sorumluluğunu da hissetmiştir.
Atatürk'ün yaşamını yitirdiği bu gün, Türkiye'nin kurucusu ve ilk Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk anısına her yıl tuttuğumuz ulusal yastır.
Mirası, Türkiye'nin bağımsızlık mücadelesindeki liderliği ve Cumhuriyet'in temellerini atan kararlılığı ile birlikte hatırlanır.
Türk milleti için sadece bir ölüm günü değil, aynı zamanda Atatürk’ün fikirleri, devrimleri ve mirası üzerine düşünmek, onun hayatını ve çalışmalarını anmak için de bir fırsattır. Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti’nin modernleşmesi, demokratikleşmesi ve batılılaşması için yaptığı devrimlerle tüm dünyada tek lider olarak tanınmıştır. Laiklik, halkçılık cumhuriyetçilik, milliyetçilik, inkılapçılık ve devletçilik ilkelerini savunmuş ve uygulamaya koymuştur.
Ali Suavi ve Ziya Gökalp'in ezanın Türkçeleştirilmesi hakkındaki isteklerini de göz ardı etmeyen tek liderimizdir.
Ezanı ve tekbiri Türkçeleştiren Atatürk'ün kendisidir.
Cumhuriyet döneminde gerçekleştirilerek, 1932 yılının başından itibaren tekbir, salâ ve kametin de (ezan) Türkçeleştirilmesi ile beraber uygulamaya konulmuştur.
10 Kasım, Türkiye’deki büyük küçük herkesin aynı saatte özlem ve minnet duygularıyla saygı duruşuna geçtiği bir günden daha ötesidir.
Türk milletinin birlik ve beraberliğini pekiştirmek içindir. Atatürk, Türk milletini bir arada tutmak için büyük çaba sarf etmiş ve bu amaçla birçok reformlar gerçekleştirmiştir. Bu nedenle, Atatürk’ün ölüm yıldönümü, Türk milletinin ortak değerlerine sahip çıkması ve birlik içinde olması için en büyük fırsattır.
Her yıl, 10 Kasım'da Türk milleti, Atatürk'ü Anıtkabir'de ziyaret eder ve saygı duruşunda bulunur. Okullarda düzenlenen anma törenleri, genç nesillere Atatürk'ün önemini ve Türk tarihindeki yerini öğretmek için bir fırsat sunar.
Okullar, 10 Kasım'ı çeşitli etkinliklerle anar. Öğrenciler, Atatürk'ün hayatını ve ilkelerini daha yakından tanımak adına anma törenlerine katılır ve bu önemli günü anlamaya çalışırlar.
Duran işlere tüm şehirlerde akan trafik de dâhildir. Sürücüler de aynı saatte araçlarını durdurarak dışarı çıkıp bu saygı duruşuna katılır.
İnsanların yanı sıra tüm kurum ve kuruluşlarda da bugün farklı şekilde karşılanır. Türkiye Büyük Millet Meclisi binasının bahçesinde duranlar hariç olmak üzere tüm resmi kurum ve kuruluşlarda bayraklar yas göstergesi olarak yarıya indirilir. 10 Kasım Atatürk’ü Anma ve Ulusal Yas Günü'nde sadece yurt içinde değil başka ülkelerdeki Türkiye’yi temsil eden tüm kuruluşlarda da anma törenleri düzenlenir. Ülke içinden ve dışından birçok kişi ve kurum 10 Kasım mesajları iletir, Türkiye’nin kurucusu olan Atatürk’ümüzü anar. Böylelikle hem kendi tarihini ve kurucusunu bir kez daha hatırlar hem de yeni nesillere milli değerlerimizi aşılarız.
10 Kasım Atatürk'ü Anma Gününde Atatürk'ün Türkiye'ye katkıları, onun mirasını yaşatmanın ve genç nesillere aktarmanın bize verdiği en önemli sorumluluğumuz olduğunu hatırlamalıyız. Atatürk'ü anmak, Türk milletinin birlik ve beraberlik duygularını canlı tutmanın yanı sıra, modern Türkiye'nin değerlerini ve ilkelerini gelecek nesillere aktarma görevini de beraberinde getirir.
Mustafa Kemal Atatürk'ün çocukluğundan başlayarak, savaş liderliğine yükselişi ve Cumhuriyetin kurucusu oluşu, Türk tarihinde bir dönüm noktasıdır. Atatürk'ün liderliği ve vizyonu, Türkiye'yi modern bir ulus devleti haline getirme hedefiyle şekillenmiştir.
" Beni övme sözlerini bırakınız; gelecek için neler yapacağız, Onları Söyleyin!" Bu sözüyle ülkemizin geleceğine sahip çıkmamızı net olarak hatırlatmıştır.
Beni görmek demek mutlaka yüzümü görmek değildir diyerek varlığını sürdürmemizi de hatırlatmak isterim.
Hasta yatağında bile son ana kadar Türkiye'yi düşünmüştür.
Son sözü: "Aleykümselam" la sonsuzluğa gitmiştir. 57 yıllık ömrüne bir ulusun yeniden doğuşunu sığdıran ölümsüz tek lider olmuştur.
Sonuç olarak, 10 Kasım Atatürk’ün ölüm yıldönümü olmakla birlikte, Türk milleti için önemli bir anlam ve önem taşır. Atatürk’ün hayatı, fikirleri, devrimleri ve mirası üzerine düşünmek, Türk milletinin birliği ve beraberliği için çaba göstermek ve onun kurduğu Türkiye Cumhuriyeti’ni daha ileriye taşımak için bir fırsattır.
Bize emanetlerine sahip çıkma zorunluluğunu sözlerinden de anlıyoruz.
-Benim fikirlerimi, benim duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsanız bu kâfidir.
-İki Mustafa Kemal vardır: Biri ben, et ve kemik geçici Mustafa Kemal… İkinci Mustafa Kemal, onu "ben" kelimesiyle ifade edemem; o, ben değil, bizdir! O, memleketin her köşesinde yeni fikir, yeni yaşam ve büyük ülkü için uğraşan aydın ve savaşçı bir topluluktur. Ben, onların rüyasını temsil ediyorum. Benim girişimlerim, onların özlemini çektikleri şeyleri tatmin içindir. O Mustafa Kemal sizsiniz, hepinizsiniz. Geçici olmayan, yaşaması ve başarılı olması gereken Mustafa Kemal odur.
10 Kasım Atatürk’ün aramızdan ayrılışının yıldönümü ve aynı zamanda ülkeyi gelecek nesillere emanet ettiği bir gündür. Bu günü yaşayan herkes millî ve manevi değerlerin yanı sıra duygu ve düşünce olarak Mustafa Kemal Atatürk’ün izinde olduğumuzu bir kez daha hatırlatır.
Dünyanın önünde diz çöktüğü eğildiği
SONSUZLUĞUMUZ ATATÜRKÜ KALBİMİZDE YAŞATACAK, ASLA DA UNUTTURMAYACAĞIZ.
