İrfan Ünver NASRATTINOĞLU
Köşe Yazarı
İrfan Ünver NASRATTINOĞLU
 

SİLİFKE BELEDİYESİ FOLKLOR EKİBİYLE ROMANYA’DA -II-

BAŞKENT’TEN SELAM   SİLİFKE BELEDİYESİ FOLKLOR EKİBİYLE ROMANYA’DA -II-   MECİDİYE Romanya’da; Türk adıyla var olmaya devam eden nadir kentlerden biriydi. Burada konaklayacağımız misafirhaneye yerleştikten sonra, Belediye Başkanı Mircea Pintile’yi makamında ziyaret etmiştik.  Yanında danışmanı Ekrem Gafar da vardı. Tatar olan Ekrem bey, aynı zamanda Belediye Meclisi Üyesi, 5.No.lu Okulun Müdürü, Tarihçi, Tatar Türkleri Derneğinin Yönetim Kurulu üyesiydi… Keza anılan derneğin başkanı Kâzım Behiç, Karasu Tark-Tatar Folklor Grubu yöneticisi Ergün Kutlakay ve eşi Sema hanım, kuruculardan Gülşen İsmail ve Emel Feyzi de başkanın yanında idiler.             Osmanlı egemenliğindeki adı Karasu Bazar olan Mecidiye’nİn nüfusu 52 bin idi. Nüfusun 10 bin kadarı müslüman olup, bunun da 7000 kadarı Tatar, 2000 kadarı Çingene, geri kalanlar da Türk’tü. 1829 yılında meydana gelen deprem kenti yerle bir etmiş, 1857’de Padişah Abdülmecid, yeniden inşaa etmiş; Sait Paşa da 20 bin Tatar’ı buraya yerleştirmişti.             Romanya’daki önemli Türk merkezlerinin başında yer alan Mecidiye’de Mustafa Kemal Lisesi ve Fatih Öğrenci Yurdu vardı. 500 yıllık müslüman mezarlığı ise, Romanya’daki Türk varlığının tapusuydu. Örneğin yakın tarihimizin önemli simalarından, Atatürk’ün de yakın arkadaşı olan Dr. İbrahim Temo, karısı Nafiye hanım (1882-1964) ve 1992’de vefat eden oğlu buraya defnedilmişlerdi. Keza Romanya Türk-Tatar edebiyatında önemli yeri olan Mehmet Niyazi’nin kabri de burada idi.             Mecidiye’ye 9-10. yüzyıllarda Peçenekler, sonra Kuman-Kıpçaklar, 1293’den sonra kuzeyden Nogaylar, 1260’da güneyden Sarı Saltuk vb. gelmişti. Sarı Saltuk daha sonra Babadağ’a yerleşmişti!?.             Vaktiyle Kırım’dan buraya, 7 kardeş gelerek, arazi talebinde bulunurlar. Bunlar Nazarça, Ömer (Omurça), Hasança, Osmança vb. adında köyler kurarlar… Halen bu adlarla köylerde hayat devam etmekte Hasança ve Omurça’da 2000 kadar Türk-Tatar yaşamaktadır… Mecidiye’de İbrahim Temo, Mehmet Niyazi, Kemal Hacı Ahmet adlı Türkler’in adları, çeşitli mekanlara verilmiştir. Gafar, bunları anlatırken demiştim ki; “Temenni ederim ki, Cenan Bolat adı da, 4. Türk olarak bir yere verilir…”             Ertesi sabah ilk işimiz, Mecidiye Müslüman Mezarlığını ziyaret etmekti. Buradaki mezar taşlarının hemen hepsinde ay-yıldız nakşedilmişti. Türk-Romen dostluğunun önemini ve yararını bir kez daha müşahade etmiştim. İyi ki Ankara’da Türk-Romen Dostluk Derneği’ni kurmuş ve yönetmiştim.               ***             06 Ağustos sabahı, Mecidiye’ye veda edip, Köstence’ye müteveccihen hareket etmiştik. Sevgili Cenan Bolat, yolumuzun üzerindeki Türk-Tatar yerleşim birimleri hakkında bilgiler vermişti. Yolumuzun üzerindeki Murfatlar’da kısa bir mola verip, Pazar yerindeki alışverişi seyretmiştik. Murfatlar, kaliteli üzüm yetiştirilen yerli ve şaraplarıyla ünlüydü.             Köstence’ye ulaşınca, doğruca Hotel Astoria’ya gidip yerleşmiştik.             O akşam Tiyatro Salonunda Silifke Belediyesi folklor ekibimizin muhteşem gösterisi sunulmuştu. Oyunları koregrafi eden sevgili Şeref Kurubaş’ı bir kez takdir etmiş, gözlerinden öpmüştüm. Gösteri öncesi yaptığım konuşmada, Türk-Romen dostluğunun önemi hakkında konuşmuştum…             Gece de Hikmet adlı bir Türk-Tatar’ın bahçesinde, güzel bir havada, güzel sohbetler etmiştik.             07 Ağustos sabahı Köstence’den otobüsle ayrılıp, yola çıkmış, Babadağ’ı transit geçip, Tulça’ya ulaşmıştık. 40 çocuğun da bulunduğu bir Vapurla Crişan’a geçmiştik. Vapurda ayrıca Türk Birliği Başkanı Ruhan Balcı ve başkaları da vardı. Türkiye’den görevli olarak Köstence Üniversitesi’ne öğretim görevlisi olarak gelmiş olan Namık Kemal Yıldız da vapurdaydı.             Vapur gezisi tam 10 saat sürmüştü. Şahsen o geziden hiç zevk almamıştım!.. Gece geç saatlerde Maçin’e ulaşmış, grup, bir öğrenci yurduna giderken Cenan’la ben de Turist Otel’e yerleşmiştik. MAÇİN             Maçin kentine gelişimizin nedeni festivale iştirak etmekti. Maçin’de 12 bin kişi yaşıyordu ve bunun 500 kadarı Türk idi. Dükkanlarda genellikle Türkiye’den getirilen mallar satılıyordu.             V. Grigori Kâzım Festivali 7-9 Ağustos 1998 tarihlerinde, üç gün sürecekti. Biz gelmeden önce, Türk asıllı müzisyen Grigori Kâzım ile ilgili bir sempozyum yapılmıştı. Akşam, tam festivalin başlayacağı saatte şehrin elektriğini kesmişlerdi! Festivalin başındaki Bayar Kâzım, Grigori Kâzım’ın torunuydu ve mevcut belediye başkanının karşısında aday olarak seçimlere katılmış, çok az bir farkla ikinci turda seçimi kaybetmişti. Komünist Partili belediye başkanının elektrikleri kasten kestirmiş olduğu kanaati yaygındı. Buna rağmen jeneratörle aydınlatılan açık hava sahnesinde, Silifke Belediyesi Folklor Ekibi gösterisini yapmıştı. Muhteşem gösteri büyük alkış almıştı…              Gece yarısından sonra yola çıkarak, 09 Ağustos sabahı saat 05.00’te Köstence’ye dönmüştük. Yol üzerindeki Türkçe yer adları dikkatimi çekmişti. Örneğin bir köyün adı, “Atmaca” idi. O arada öğrenmiştim ki, Babadağ’daki Gazi Ali Paşa külliyesi restore edilmiş, Türkiye’den de bir görevli tayin edilmişti.             Silifke ekibindeki gençlerle vedalaşmış, saat 06.15’te hareket eden trenle Köstence’den ayrılmış, 08.45’te Bükreş tren istasyonuna girmiştik. Doğruca Hotel Palas’a giderek,  yerleşmiştim.             Düşünüyordum: Dünya çok sahneli bir tiyatro, tüm insanlar ise bu sahnede rol alan oyunculardı… Kimi rolünü çok iyi oynuyor; kimi başarılı olamıyordu. Rollerini iyi ezberleyip, başarıyla oynayanlar, köşeyi dönüyorlar, başaramayanlar ise, sınıfta kalmaya mahkûm oluyorlardı… Doğuyor, yaşıyor ve ölüyorsunuz. Ya da doğum, yaşam ve ölüm… İşte insanın hayat çizgisi… Kimi doğuştan sakat, kimi yaşarken sakatlanıyor; kimi de ne olduğunun bilincinde değil… Hatta deli, deliliğini bilmiyor… Kimi insanlar, karşı cinsten biriyle mutlu, kimi bir hayvanla; örneğin köpek ya da kediyle…    
Ekleme Tarihi: 16 Şubat 2023 - Perşembe

SİLİFKE BELEDİYESİ FOLKLOR EKİBİYLE ROMANYA’DA -II-

BAŞKENT’TEN SELAM

 

SİLİFKE BELEDİYESİ FOLKLOR EKİBİYLE ROMANYA’DA -II-

 

MECİDİYE

Romanya’da; Türk adıyla var olmaya devam eden nadir kentlerden biriydi. Burada konaklayacağımız misafirhaneye yerleştikten sonra, Belediye Başkanı Mircea Pintile’yi makamında ziyaret etmiştik.  Yanında danışmanı Ekrem Gafar da vardı. Tatar olan Ekrem bey, aynı zamanda Belediye Meclisi Üyesi, 5.No.lu Okulun Müdürü, Tarihçi, Tatar Türkleri Derneğinin Yönetim Kurulu üyesiydi… Keza anılan derneğin başkanı Kâzım Behiç, Karasu Tark-Tatar Folklor Grubu yöneticisi Ergün Kutlakay ve eşi Sema hanım, kuruculardan Gülşen İsmail ve Emel Feyzi de başkanın yanında idiler.

            Osmanlı egemenliğindeki adı Karasu Bazar olan Mecidiye’nİn nüfusu 52 bin idi. Nüfusun 10 bin kadarı müslüman olup, bunun da 7000 kadarı Tatar, 2000 kadarı Çingene, geri kalanlar da Türk’tü. 1829 yılında meydana gelen deprem kenti yerle bir etmiş, 1857’de Padişah Abdülmecid, yeniden inşaa etmiş; Sait Paşa da 20 bin Tatar’ı buraya yerleştirmişti.

            Romanya’daki önemli Türk merkezlerinin başında yer alan Mecidiye’de Mustafa Kemal Lisesi ve Fatih Öğrenci Yurdu vardı. 500 yıllık müslüman mezarlığı ise, Romanya’daki Türk varlığının tapusuydu. Örneğin yakın tarihimizin önemli simalarından, Atatürk’ün de yakın arkadaşı olan Dr. İbrahim Temo, karısı Nafiye hanım (1882-1964) ve 1992’de vefat eden oğlu buraya defnedilmişlerdi. Keza Romanya Türk-Tatar edebiyatında önemli yeri olan Mehmet Niyazi’nin kabri de burada idi.

            Mecidiye’ye 9-10. yüzyıllarda Peçenekler, sonra Kuman-Kıpçaklar, 1293’den sonra kuzeyden Nogaylar, 1260’da güneyden Sarı Saltuk vb. gelmişti. Sarı Saltuk daha sonra Babadağ’a yerleşmişti!?.

            Vaktiyle Kırım’dan buraya, 7 kardeş gelerek, arazi talebinde bulunurlar. Bunlar Nazarça, Ömer (Omurça), Hasança, Osmança vb. adında köyler kurarlar… Halen bu adlarla köylerde hayat devam etmekte Hasança ve Omurça’da 2000 kadar Türk-Tatar yaşamaktadır… Mecidiye’de İbrahim Temo, Mehmet Niyazi, Kemal Hacı Ahmet adlı Türkler’in adları, çeşitli mekanlara verilmiştir. Gafar, bunları anlatırken demiştim ki; “Temenni ederim ki, Cenan Bolat adı da, 4. Türk olarak bir yere verilir…”

            Ertesi sabah ilk işimiz, Mecidiye Müslüman Mezarlığını ziyaret etmekti. Buradaki mezar taşlarının hemen hepsinde ay-yıldız nakşedilmişti. Türk-Romen dostluğunun önemini ve yararını bir kez daha müşahade etmiştim. İyi ki Ankara’da Türk-Romen Dostluk Derneği’ni kurmuş ve yönetmiştim.

           

 

***

            06 Ağustos sabahı, Mecidiye’ye veda edip, Köstence’ye müteveccihen hareket etmiştik. Sevgili Cenan Bolat, yolumuzun üzerindeki Türk-Tatar yerleşim birimleri hakkında bilgiler vermişti. Yolumuzun üzerindeki Murfatlar’da kısa bir mola verip, Pazar yerindeki alışverişi seyretmiştik. Murfatlar, kaliteli üzüm yetiştirilen yerli ve şaraplarıyla ünlüydü.

            Köstence’ye ulaşınca, doğruca Hotel Astoria’ya gidip yerleşmiştik.

            O akşam Tiyatro Salonunda Silifke Belediyesi folklor ekibimizin muhteşem gösterisi sunulmuştu. Oyunları koregrafi eden sevgili Şeref Kurubaş’ı bir kez takdir etmiş, gözlerinden öpmüştüm. Gösteri öncesi yaptığım konuşmada, Türk-Romen dostluğunun önemi hakkında konuşmuştum…

            Gece de Hikmet adlı bir Türk-Tatar’ın bahçesinde, güzel bir havada, güzel sohbetler etmiştik.

            07 Ağustos sabahı Köstence’den otobüsle ayrılıp, yola çıkmış, Babadağ’ı transit geçip, Tulça’ya ulaşmıştık. 40 çocuğun da bulunduğu bir Vapurla Crişan’a geçmiştik. Vapurda ayrıca Türk Birliği Başkanı Ruhan Balcı ve başkaları da vardı. Türkiye’den görevli olarak Köstence Üniversitesi’ne öğretim görevlisi olarak gelmiş olan Namık Kemal Yıldız da vapurdaydı.

            Vapur gezisi tam 10 saat sürmüştü. Şahsen o geziden hiç zevk almamıştım!.. Gece geç saatlerde Maçin’e ulaşmış, grup, bir öğrenci yurduna giderken Cenan’la ben de Turist Otel’e yerleşmiştik.

MAÇİN

            Maçin kentine gelişimizin nedeni festivale iştirak etmekti. Maçin’de 12 bin kişi yaşıyordu ve bunun 500 kadarı Türk idi. Dükkanlarda genellikle Türkiye’den getirilen mallar satılıyordu.

            V. Grigori Kâzım Festivali 7-9 Ağustos 1998 tarihlerinde, üç gün sürecekti. Biz gelmeden önce, Türk asıllı müzisyen Grigori Kâzım ile ilgili bir sempozyum yapılmıştı. Akşam, tam festivalin başlayacağı saatte şehrin elektriğini kesmişlerdi! Festivalin başındaki Bayar Kâzım, Grigori Kâzım’ın torunuydu ve mevcut belediye başkanının karşısında aday olarak seçimlere katılmış, çok az bir farkla ikinci turda seçimi kaybetmişti. Komünist Partili belediye başkanının elektrikleri kasten kestirmiş olduğu kanaati yaygındı. Buna rağmen jeneratörle aydınlatılan açık hava sahnesinde, Silifke Belediyesi Folklor Ekibi gösterisini yapmıştı. Muhteşem gösteri büyük alkış almıştı…

             Gece yarısından sonra yola çıkarak, 09 Ağustos sabahı saat 05.00’te Köstence’ye dönmüştük. Yol üzerindeki Türkçe yer adları dikkatimi çekmişti. Örneğin bir köyün adı, “Atmaca” idi. O arada öğrenmiştim ki, Babadağ’daki Gazi Ali Paşa külliyesi restore edilmiş, Türkiye’den de bir görevli tayin edilmişti.

            Silifke ekibindeki gençlerle vedalaşmış, saat 06.15’te hareket eden trenle Köstence’den ayrılmış, 08.45’te Bükreş tren istasyonuna girmiştik. Doğruca Hotel Palas’a giderek,  yerleşmiştim.

            Düşünüyordum: Dünya çok sahneli bir tiyatro, tüm insanlar ise bu sahnede rol alan oyunculardı… Kimi rolünü çok iyi oynuyor; kimi başarılı olamıyordu. Rollerini iyi ezberleyip, başarıyla oynayanlar, köşeyi dönüyorlar, başaramayanlar ise, sınıfta kalmaya mahkûm oluyorlardı…

Doğuyor, yaşıyor ve ölüyorsunuz. Ya da doğum, yaşam ve ölüm… İşte insanın hayat çizgisi… Kimi doğuştan sakat, kimi yaşarken sakatlanıyor; kimi de ne olduğunun bilincinde değil… Hatta deli, deliliğini bilmiyor… Kimi insanlar, karşı cinsten biriyle mutlu, kimi bir hayvanla; örneğin köpek ya da kediyle…

 

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve silifkesesimiz.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.

deneme bonusu deneme bonusu https://playdotjs.com/ deneme bonusu veren bahis siteleri deneme bonusu veren siteler youtube mp3