Burhan ÜSKÜL
Köşe Yazarı
Burhan ÜSKÜL
 

‘‘SUSUZ YAZ’’A DOĞRU…

‘‘SUSUZ YAZ’’A DOĞRU… Yönetmenliğini Metin ERKSAN’ın yaptığı, 1963 yapımı ‘‘Susuz Yaz’’ filminden bir sahne ile başlamak istiyorum yazıma: Köylüler toplanmışlardır. ‘Yaz’ı ve kuraklığı konuşurlar. “Bu sene havalar kurak gidecek. İlk kırımın cılızlığından belliydi böyle olacağı,” der köylülerden biri. “Yağmur duasına çıkalım,” der bir diğer köylü, çaresizlik içerisinde. Buna karşılık diğer bir köylü de sitem eder arkadaşına: “Hem Allah’ın işine karışılmaz, dersiniz, hem de tutup yağmur duasına çıkarsınız,”. Başka bir köylü de, bir kabullenmişlik duygusu içerisinde, “Yağdırmayan Allah yağdırmaz arkadaş, ne yapsan nafile gayri,” der. Filmin çekildiği seneyi ve o dönemki koşulları düşündüğümüzde, aslında aradan geçen seneler boyunca değişen pek de bir şey olmadığını görürüz. Kuraklık meselesi, hep bir tehlike olarak dönem dönem kendini belli etmiş, bazı seneler tedirgin edici boyutlara ulaşmıştır.  Bu sene, kentimiz de ‘‘kuraklık tehlikesi’’ ile karşı karşıya. Üstelik tehlikenin boyutları, tahminlerimizin de çok ötesinde. Geçtiğimiz günlerde, Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap SEÇER, sosyal medya hesabından Mersin’in “Çok Şiddetli Kuraklık” kategorisine geçtiğini bildirdi. Mersin Su ve Kanalizasyon İdaresi (MESKİ) tarafından yapılan açıklama daha da ürkütücü: “Yok Olmak Hiç Bu Kadar Yakın Olmamıştı!” Görünen o ki, kentimizde “Susuz Yaz” günlerine doğru ilerliyor zaman. Üstelik; Silifke, bir tarım bölgesi. Silifke Ovası ve Göksu Vadisindeki tarım alanları kuraklıktan etkilenmeye başladılar bile. İnsanlar çaresizlik içerisinde. Öyle ki; Silifke’nin Kurtuluş, Çeltikçi, Bahçe ve Sökün mahallelerinde yaşayan vatandaşlar geçtiğimiz ocak ayında Göksu Deltası’nda bir araya gelerek yağmur duasına çıktılar: Yağmurun yağması ve kuraklığın son bulması için İlçe Müftüsü eşliğinde dualar edildi, kurbanlar kesildi. Silifke Kaymakamı ile Silifke Belediye Başkanı’nın da katıldığı duada, insanlar avuçlarını toprağa doğru açıp kuraklığın son bulmasını dilediler. Yağmur duasına çıkmak, bu konuda yaratıcıya yalvarmak kültürümüzde olan bir şey. İnsanlar yüzyıllar boyunca bunu yapmışlar, en zor zamanlarda yaratıcıya sığınma; böylece dirliğe, esenliğe kavuşma isteği ve çabası ile ilgili bir durum bu. Dilimizde, yağmura ilişkin “rahmet yağıyor,” deyişinin olması da bundan. Bu anlamda; yağmur duasına çıkmanın sosyolojik anlamda yadırganacak bir durum olmadığını da kabul ediyorum. Ancak; kuraklığın son bulmasının başka yol ve yöntemleri üzerinde de düşünmek gerekiyor. Bu konuda, bilimsel anlamda kalıcı çözümler üretmek hiç de zor değil. Nitekim; bu konuda atılan adımlar da söz konusu. Ancak; kentimizde kuraklık söz konusu olduğunda, mesela, kuraklık tehlikesi ile karşı karşıya kalan yurttaşlar olarak, kamu otoritesine hani şu bir türlü bitmeyen, bitirilemeyen, tamamlanamayan baraj projelerinin akıbetini sorabiliriz. Tamamlandığında, kentimizde tarımsal sulama ile içme suyu anlamında bir sorunun kalmayacağı söylenegelen projeler bunlar. Bu projelerden birisi de Aksıfat Baraj Projesi. Senelerdir tamamlanması beklenen, zaman zaman gündeme getirilen ancak bir zaman sonra unutulup giden bir proje. Arada, basında “Aksıfat Barajı’nda Sona Gelindi,” haberleri yapılsa da, gelinen noktada, bunca senedir bu projenin neden tamamlanamadığını ve barajın neden faaliyete geçemediğini sormamız gerekiyor. Tüm aşamaları ile tamamlandığında, Silifke ve Erdemli ilçelerine bağlı yerleşim yerlerine yıllık 8,3 hm3 küp içme suyu sağlanacağı, ayrıca 82 bin 149 dekar tarım arazisini sulama suyuna kavuşturacağı söylenen barajın bölgemizde kuraklığın etkilerini ortadan kaldırma noktasında önemli bir işlev üstleneceği kesin. Bir diğer baraj projesi de, Göksu Nehri üzerinde yapılması planlanan ve 1960’lı yıllardan bu yana yapımı hep gündemde olan ancak aradan geçen onca senede bir arpa boyu yol alınamayan Kayraktepe Baraj Projesi. Zaman zaman tozlu raflardan indirildiği söylense de, gelinen noktada, “somut” herhangi bir adımın atılmadığı bir proje bu: Tamamlanması halinde on binlerce dekar tarım arazisinin suya kavuşacağı ve bölgemizde kuraklık riskinin ortadan kalkacağı söyleniyor. Elbette ki; kuraklığın etkilerini azaltmak adına bireysel önlemlerimizi alalım; konutlarımızda, iş yerlerimizde suyu tasarruflu kullanalım ancak, sorumluluk sahibi yurttaşlar olarak vergisini ödediğimiz Devlet mekanizmasına, ‘kamu yararı’ olan baraj projelerinin aradan geçen on yıllar boyunca neden tamamlanamadığını da soralım. Ülkemiz, son yıllarda hiç olmadığı kadar doğal afetlerle karşı karşıya. Yangınlar, seller, yakın zamanda yaşadığımız büyük deprem… Şimdi ise, kuraklık… “Yok Olmak Hiç Bu Kadar Yakın Olmamıştı!” Denilecek kadar ciddi bir kuraklık tehlikesi, kapımızda: Çok geç olmadan gerekli önlemlerin alınması gerek. Nasıl ki; sağlam binalar yaparak depremde yıkımları ve can kayıplarını önlemek mümkün ise; barajlar yaparak, var olan projeleri tamamlayarak, suyu tasarruflu kullanarak ve çevre dostu bir yönetim anlayışı ile kuraklığın da önüne geçmek mümkün.  
Ekleme Tarihi: 06 Mart 2023 - Pazartesi

‘‘SUSUZ YAZ’’A DOĞRU…

‘‘SUSUZ YAZ’’A DOĞRU…

Yönetmenliğini Metin ERKSAN’ın yaptığı, 1963 yapımı ‘‘Susuz Yaz’’ filminden bir sahne ile başlamak istiyorum yazıma: Köylüler toplanmışlardır. ‘Yaz’ı ve kuraklığı konuşurlar. “Bu sene havalar kurak gidecek. İlk kırımın cılızlığından belliydi böyle olacağı,” der köylülerden biri. “Yağmur duasına çıkalım,” der bir diğer köylü, çaresizlik içerisinde. Buna karşılık diğer bir köylü de sitem eder arkadaşına: “Hem Allah’ın işine karışılmaz, dersiniz, hem de tutup yağmur duasına çıkarsınız,”. Başka bir köylü de, bir kabullenmişlik duygusu içerisinde, “Yağdırmayan Allah yağdırmaz arkadaş, ne yapsan nafile gayri,” der.

Filmin çekildiği seneyi ve o dönemki koşulları düşündüğümüzde, aslında aradan geçen seneler boyunca değişen pek de bir şey olmadığını görürüz. Kuraklık meselesi, hep bir tehlike olarak dönem dönem kendini belli etmiş, bazı seneler tedirgin edici boyutlara ulaşmıştır.  Bu sene, kentimiz de ‘‘kuraklık tehlikesi’’ ile karşı karşıya. Üstelik tehlikenin boyutları, tahminlerimizin de çok ötesinde. Geçtiğimiz günlerde, Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap SEÇER, sosyal medya hesabından Mersin’in “Çok Şiddetli Kuraklık” kategorisine geçtiğini bildirdi. Mersin Su ve Kanalizasyon İdaresi (MESKİ) tarafından yapılan açıklama daha da ürkütücü: “Yok Olmak Hiç Bu Kadar Yakın Olmamıştı!”

Görünen o ki, kentimizde “Susuz Yaz” günlerine doğru ilerliyor zaman. Üstelik; Silifke, bir tarım bölgesi. Silifke Ovası ve Göksu Vadisindeki tarım alanları kuraklıktan etkilenmeye başladılar bile. İnsanlar çaresizlik içerisinde. Öyle ki; Silifke’nin Kurtuluş, Çeltikçi, Bahçe ve Sökün mahallelerinde yaşayan vatandaşlar geçtiğimiz ocak ayında Göksu Deltası’nda bir araya gelerek yağmur duasına çıktılar: Yağmurun yağması ve kuraklığın son bulması için İlçe Müftüsü eşliğinde dualar edildi, kurbanlar kesildi. Silifke Kaymakamı ile Silifke Belediye Başkanı’nın da katıldığı duada, insanlar avuçlarını toprağa doğru açıp kuraklığın son bulmasını dilediler.

Yağmur duasına çıkmak, bu konuda yaratıcıya yalvarmak kültürümüzde olan bir şey. İnsanlar yüzyıllar boyunca bunu yapmışlar, en zor zamanlarda yaratıcıya sığınma; böylece dirliğe, esenliğe kavuşma isteği ve çabası ile ilgili bir durum bu. Dilimizde, yağmura ilişkin “rahmet yağıyor,” deyişinin olması da bundan. Bu anlamda; yağmur duasına çıkmanın sosyolojik anlamda yadırganacak bir durum olmadığını da kabul ediyorum.

Ancak; kuraklığın son bulmasının başka yol ve yöntemleri üzerinde de düşünmek gerekiyor. Bu konuda, bilimsel anlamda kalıcı çözümler üretmek hiç de zor değil. Nitekim; bu konuda atılan adımlar da söz konusu. Ancak; kentimizde kuraklık söz konusu olduğunda, mesela, kuraklık tehlikesi ile karşı karşıya kalan yurttaşlar olarak, kamu otoritesine hani şu bir türlü bitmeyen, bitirilemeyen, tamamlanamayan baraj projelerinin akıbetini sorabiliriz. Tamamlandığında, kentimizde tarımsal sulama ile içme suyu anlamında bir sorunun kalmayacağı söylenegelen projeler bunlar. Bu projelerden birisi de Aksıfat Baraj Projesi. Senelerdir tamamlanması beklenen, zaman zaman gündeme getirilen ancak bir zaman sonra unutulup giden bir proje. Arada, basında “Aksıfat Barajı’nda Sona Gelindi,” haberleri yapılsa da, gelinen noktada, bunca senedir bu projenin neden tamamlanamadığını ve barajın neden faaliyete geçemediğini sormamız gerekiyor. Tüm aşamaları ile tamamlandığında, Silifke ve Erdemli ilçelerine bağlı yerleşim yerlerine yıllık 8,3 hm3 küp içme suyu sağlanacağı, ayrıca 82 bin 149 dekar tarım arazisini sulama suyuna kavuşturacağı söylenen barajın bölgemizde kuraklığın etkilerini ortadan kaldırma noktasında önemli bir işlev üstleneceği kesin. Bir diğer baraj projesi de, Göksu Nehri üzerinde yapılması planlanan ve 1960’lı yıllardan bu yana yapımı hep gündemde olan ancak aradan geçen onca senede bir arpa boyu yol alınamayan Kayraktepe Baraj Projesi. Zaman zaman tozlu raflardan indirildiği söylense de, gelinen noktada, “somut” herhangi bir adımın atılmadığı bir proje bu: Tamamlanması halinde on binlerce dekar tarım arazisinin suya kavuşacağı ve bölgemizde kuraklık riskinin ortadan kalkacağı söyleniyor.

Elbette ki; kuraklığın etkilerini azaltmak adına bireysel önlemlerimizi alalım; konutlarımızda, iş yerlerimizde suyu tasarruflu kullanalım ancak, sorumluluk sahibi yurttaşlar olarak vergisini ödediğimiz Devlet mekanizmasına, ‘kamu yararı’ olan baraj projelerinin aradan geçen on yıllar boyunca neden tamamlanamadığını da soralım.

Ülkemiz, son yıllarda hiç olmadığı kadar doğal afetlerle karşı karşıya. Yangınlar, seller, yakın zamanda yaşadığımız büyük deprem… Şimdi ise, kuraklık… “Yok Olmak Hiç Bu Kadar Yakın Olmamıştı!” Denilecek kadar ciddi bir kuraklık tehlikesi, kapımızda: Çok geç olmadan gerekli önlemlerin alınması gerek. Nasıl ki; sağlam binalar yaparak depremde yıkımları ve can kayıplarını önlemek mümkün ise; barajlar yaparak, var olan projeleri tamamlayarak, suyu tasarruflu kullanarak ve çevre dostu bir yönetim anlayışı ile kuraklığın da önüne geçmek mümkün.

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (2)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve silifkesesimiz.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Aytaç Kurtuba
(07.03.2023 11:49 - #405)
Ulusal ölçekte yaşanan kuraklık sorununun yerel düzeydeki etkisi ile buna karşı alınacak çözümlere dayalı yakın çevremizde söz konusu olan bazı yatırımların aşamalarını, yine yerel yönetime aday olan kişilerin seçmenlerine olan sorumluluklarını yerine getirmesi bakımından öğrenerek topluma aktarması yerinde olacaktır... Bunun dışında toplumun tüm bireyleri olarak biz de evlerimizde iş yerlerimizde gereksiz oranda su tüketimini artık sonlandırmalıyız... Bir elma için bir kova su akıtmak bilinçsizlik, sorumsuzluktur... Değerli yazınız için sağ olun var olun...
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve silifkesesimiz.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Tevfik Ovacık
(07.03.2023 12:42 - #406)
Kaleminize sağlık. Mersin özellikle Erdemli, Mut, Silifke, Anamur Gülnar doğru su yönetimi olursa su sorunu yaşanmaz. Aksıfat ve Göksu barajları hemen yapılıp bitirilmeli.
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve silifkesesimiz.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.

deneme bonusu deneme bonusu https://playdotjs.com/ deneme bonusu veren bahis siteleri deneme bonusu veren siteler youtube mp3