SABAK ESKİ MESCİT
Kuzey doğusunda Kepez, kuzeybatısında Gündüzler, batısında Nasrullah, güneybatı ile güneyinde Keben, doğusunda Bayındır kırsal yerleşimlerin toprakları ile çevrili olan Sabak kırsalının yayıldığı tüm alan 32.430 dönümdür. Keben'e bağlı yerleşkelerden olup Silifke Mut Karayolu üzerinde yer alan Değirmendere 'den sağa sapıp yokuş yukarı 2 km gidildiğinde varılan çataldan sağa saparak artı 800 metre daha ilerlendiğinde girilen Sabak kırsalının toprakları, deniz yüzeyi düzey alındığında, güneyde 200 metre ile kuzeyde 1300 metre arası yükselti eğiminde yayılıp oldukça geniş bir ölçekte yükselti değişkenliği gösterir... Toplumda Sabah olarak bilinen Sabak yerleşimini oluşturan yerleşkelerden Müsait'in adı da yine bilinirlik açısından Sabak'ın önüne geçer... Anlatıma göre eskiden 1100 metre yükseltiye denk gelen şimdiki Eski Sabak'tan, 250-300 metre yükseltide olup eski yerleşkeye göre çok daha alçakta kalan Müsait'e göçülüp inilmiştir...


Sabak kırsal yerleşimi için karayolu ile vereceğimiz uzaklık bilgisi için üç ayrı konum vermek doğru olacaktır... Silifke'den Mut'a ilerleyen karayolunun 21. km'sinde Keben kırsalı yerleşimlerinden olan Değirmendere'ye varılır... Burada bu anayoldan ayrılıp yukarı yönde artı 4 km süren çıkış Sabak kırsalının ırmağa en yakın yerleşimlerinden Müsait'e ulaştırır... Böylece Sabak içinde en yoğun yerleşim olan Müsait ile Silifke kent içi arası karayolu ile 25 km tutar... Ancak burada incelemesini yaptığımız eski mescide yakın olan Eski Sabak yerleşim konumu için daha çok yokuş yukarı çıkılacak olan yol, Silifke ile bu konum arası karayolu uzaklığını bize 36 km olarak verir...

Hangi yıl yada dönem olduğu konusunda bilgimiz olmasa da Eski Sabak olarak bilinen yerin konumu, deniz düzeyinden yaklaşık 1050 metre yükseltide olup buradan ırmağa yakın konumda olan, deniz düzeyinden 200 ile 300 metre arası yükseltiye göç edilip yeni yerleşimin Müsait olarak adlandırılan bu bölgeye indiği taşındığı bilinmektedir... Dolayısıyla tüm Sabak kırsalı içinde yerleşim ile birlikte yaşam yoğunluğu Müsait kesiminde toplanmıştır...

Keben'e bağlı Değirmendere'de ana yoldan ayrılıp sağa sapınca 2,8 km yokuş yukarı gidilip sonrasında girilen Sabak kırsal yerleşimine bağlı topraklar içinde yine yokuş yukarı tırmanıp ilerleyen yol 10 km olunca varılacak çataldan sola dönüldüğünde 4,3 km sonra Gündüzler'e, sağa dönüldüğünde ise 6 km sonra Kepez kırsal yerleşimine ulaşılır... Kepez'e döneceğiniz bu çataldan 1,5 km daha ilerlediğinizde sola bükülen keskin dönemeçten sağa ayrılan geçme taş döşeli yola girip 200 metre gidince eski Sabak yerleşim konumuna ulaşılır... Burada bir kaçı yıkılmış olan taş evlerin yanında, yeni yapım sekiz on ev yer alır... Bu evlerin en üstte olanının sağına yönünüzü dönüp tepe üzerine doğru bakıldığında, kuş uçuşu 200 metre uzaklıkta yıkık bir yapının ucu görünür... İşte burada yamaç eteği boyunca açılmış tarla yolundan yürüyerek gidildiğinde ulaşılıp görüleceği üzere yıkık bir ev değil yıkık bir mescid olduğu görülür...

Mescidin konumu karayolu ile Değirmendere'den yukarı dönen yolun güney yönde konumlu olan sapak yerine uzaklığı yaklaşık 14 km olmasına karşın kuş uçuşu uzaklık yalnızca 5,8 km'dir... Yola olan bu ölçü, mescidin güneyinde kalan Göksu Irmağı'na uzaklığı ile eşittir...

Mescidin bu kez Silifke kent içi taş köprüye kuş uçuşu uzaklığı 20 km, en yakın deniz kıyısı olan Taşucu batı çıkışı koylara 22 km, Dana Adası'na 32 km, en uzak kum burnu uca 34 km, en yakın Kıbrıs Dipkarpaz kıyısına 110 km uzaklığı ölçülür... Mescidin üzerine oturduğu tepenin deniz düzeyinden yüksekliği 1185 metre olup denizden 50 metre yükseltide akmakta olan Göksu Irmağı'nı çıplak gözle olmasa da 1130 metre yukarıdan izler...

Yaptığımız çalışmada, mescitten güney ile güneydoğu yön arası açıdan doğrultu alıp Kudüs'te Kubbet-üs Sahra ile Mescid-i Aksa'ya uzattığımız çizgide ortaya çıkan kuş uçuşu uzaklık 540 km, biraz daha güneydoğuya çevirdiğimiz doğrultuda Medine kenti içinde Mescid-i Nebevi'ye uzaklık 1445 km, bu kez ise biraz da güneye doğru açısı değişen doğrultuda Mekke kenti içinde Kabe konumuna uzaklık kuş uçuşu 1771 km olarak ölçülür... Sanal olarak çizdiğimiz doğrultu ile incelemesini yaptığımız mescidin temel oturum çizgisinin açılarını karşılaştırdığımızda, Kabe'ye uzanan çizginin temel oturumuna göre belki en çok yüzde beş oranında doğuya doğru açı yaptığını, dolayısıyla da mescidin temel oturumu ile içeride mihrap olarak tanımlanan yönem taşının çok küçük bir açıyla batıya kaydığını anlamış oluruz... Söz konusu bu küçük açı kayması yada sapmaları şu kesin ki yapılan ibadetlerin doğruluğu açısından bir sorun oluşturmaz...

2022 yılı nisan ayının ikinci günü Kepez için yaptığımız gezi sırasında küçük bir duraksama sonucu uğradığımız, Sabak kırsalının en yukarıda kalan yerleşkesi olan Eski Sabak'a vardığımızda, günümüz evlerinin güney-güneybatı çizgisi arası yönünde yalnızca 200 metre ileride tepe doruğu üzerinde görüp ne olduğunu sorup öğrendiğimiz yıkıntının bir mescit olduğunu anladıktan sonra oraya gidip yapı içine girerek burada yerde bulduğumuz sıradan bir odundan kendi boy aralığımızda bir kesite denk getirip aldığımız uzunluk değeriyle yaptığımız ölçümleri şimdi size aktarmak istiyoruz...

Tepe doruğu üzerinde (132/15 taşınmaz sayılı) taşlık bir tarla içinde, doruğun doğu yamacı eğimine oturtulan mescidin dıştan bakıldığında giriş kapısı olması gereken kuzey yüzü tümüyle yıkılmış, diğer üç yüzey ise sağlam ayakta kalmış görünmektedir... Yayınlayacağımız görüntülere bakıp eş olarak konu yazımızı incelediğinizde göreceğiniz üzere yapının dış yüzeyinde düzgün olmayan taş örümü ile mescit yapılmış, mescidin dışta dört bucağı (köşe) ise daha düzgün kesme taşlarla örülmüştür... Mescit içinde ise ortada birbirine eşit uzaklıkta dört ayrı dikme taş ayak konulmuş, bu ayaklar ise üstten düzgün kesme taşlarla yarım yuvar biçimi örümle tavan altında birleştirilmiş, iki yarım yuvar arası geriye kalan yerler de tavana değin düzgün olmayan taşlarla dolgulanmıştır...

Günümüze ulaşmadığı için yapının kuzey yüzünde olması gereken kapıdan yada bir başka değişle yapının yıkılan kuzey bölümü açıklığından mescide girildiğinde, içeride yapı ortasına konulu bu dört ayak üzerinde yarım yuvar biçiminde atkı örümlerinin (kemer) doğrultusunun, doğu-batı yada sağ-sol arası çizgide yapılıp tavanın içeriden omuzlanıp damın kaldırıldığını görürüz...


Kiliselerin içinde giriş kapısından yönem taşına (apsis) doğru tavanda iç ortamı diklemesine uzanarak bölen bu ayak üzeri (sütun) atkılı taş örümler (kemer) bilindiği üzere yapı içini üçe bölerken (nef), yörede incelediğimiz mescitlerde ise kilise yapı geleneğine ters olarak ancak çoğunlukla benzer üç bölüm oluşturarak tavan altında yapı içini sağ-sol düzleminde böler...

Yapı içinden dikmeler alıp bu dikmeler üzerinde atkılı örümle birleşen taş dolguların gerçek amacı yapının içini bölmek değil, çatı, yumçat (kubbe) yada düz damın çökmesini önlemektir... Taşla örümü yapılan bu mescidin kapatılması gereken tavanını örtmek için kullanılan yöntem, mertek de denilen, uçtan uca ağaç gövdesi atıllar yan yana döşenip konularak, sonrasında ise bunların da üzeri büyük olasılıkla toprak dolguyla kapatılarak sonuçlandırılmıştır...

Geleneksel dam örtümü yöntemi ile üzeri kapatılan yapıda kullanılan ağaç türü ise büyük olasılıkla yörede geçmişten günümüze yaygın olarak kullanılmış olan ardıçtır... Burada mescitte kullanılan ağaç atılların dam açıklığını kapatırken konulma yönü güney kuzey doğrultusu oluşturacak biçimdedir...

Yapı içinde doğu-batı doğrultusunda taş dolumla araları kapatılan dikme taşlar arası yarım yuvar göz açıklarının üzerine, söz konusu bu ağaç atıllar çapraz yönde güney-kuzey çizgisinde konulmuş, böylece dam üzerine toprak dolgu atılmadan önce yapının çatısı olacak katman berkitilmiştir...

Çöküp göçtüğü için günümüzde tümüyle açık olup içinden gökyüzü görülen mescidin tavanı, öncesinde yukarıda anlattığımız dam biçiminde yapılıp kapatılmış, ancak bundan yaklaşık 50 yıl önce mescidin kullanılmasının bırakılmasıyla birlikte damın bakımının yapılması sekteye uğramış, kar suyu ağırlıklı yağmur sularının dama serili sıkışmış toprağın dokusunu çözüp bozması, damda toprak serim altına sızan suların ise ağaç atılları yıllar içinde çürütmesiyle tüm damın çökmesi sonucu kaçınılmaz olarak yaşanmıştır...

Burada mescit içinde gözden kaçabilecek önemli ayrıntı, yapının yıkılmış olan kuzey bölümünden içeri girildiğinde yerde dağınık görünen ağaç atılların damla ilgili değil, yapıyı içte yatay olarak bölen üç bölümden ilki denginde, bugün olmayan giriş kapısı üzerinde konumlu bir ara kat olan kadınlar bölümünün izlerini taşıyor olmasıdır... Damın çökmesi ile birlikte, ara kat olarak ağaç dokuyla ayarlanıp yapılmış olan bu kadınlar bölümü de çökmüş, yıkılıp varlığı silinmiştir...

Buraya yakın konumda yaşayan, bizim de incelememize oğlu ile birlikte yardımcı olan 1972 doğumlu Murat Yalçın'ın anımsadığına göre, mescit 1970-1980 arası sağlam olup içeride yere serili örtülerin toz toprak içinde olduğu, 1980-1990 arası bir yılda da yapının tavanının çöktüğü aktarılmıştır... Bunlardan daha önceki yıllarda ise bu mescide yakın yerleşke olan Eski Sabak'ta bu çevre için önemli büyüklükte bir alışveriş günü (pazar) kurulup toplanıldığı, mescidin batı açığı yanındaki yüksek düzlükte yerde iri tek taşın üzerinde ise ölenlerin tabutu konulup namazlarının kılındığı anlatılmıştır...

Yine bir söylenceye göre bu tepe doruğunda mescidin olduğu yerde bir kilisenin çok eskiden var olduğu aktarılır... Kesin olmayan bu son bilginin gerçekliği var ise birdeş (aynı) konumda kilise sonrası mescidin varlığı ya kilisenin kullanım dışı kalıp taşlarından yararlanılmış olması üzerinedir ya da toplumun yönelişinin değişip İslam'a geçildiği yönündedir...

Ancak yapının kesin olarak bir İslam dönemi yapımı olduğu sonucunu bize Kabe'ye yönelik yapılan mescidin temel oturumu çoktan söylemiş olur...
Mescidin içten içe ölçüsü, düzgün dörtgen (kare) oturumda tüm keyleri (kenar) 10'ar metre olup, toplam kapalı alan oturumu tabanda 100 metrekaredir... Erkeklerin kullanımında olacak bu kapalı alanın üçte biri ölçüsünde ise günümüze ulaşmayan giriş kapısı üzerindeki bölümde kadınlara ayrılan yaklaşık 30 metrekare olması gereken asma düzende yapılmış ikinci katı da eklediğimizde, içerinin alacağı toplam kişi sayısı, sıkışık düzende bir kişinin kaplayacağı yüzeyi 60 cm ile 110 cm üzerinden kurguladığımızda tabanda 9 çizgi diziminde (saf) erkek, 2 çizgi diziminde kadınlar olmak üzere tek bir çizgi dizimi üzerinde 16'ar kişi yerleştiğinde yaklaşık sayıyla 150 erkek, kadınlarla birlikte ise toplam 175 kişiyi birden içeriye alacaktır...

Mescidin dış yüzüne baktığımızda yapının taş örümü yapılıp yükseltilirken aralara tüm yapıyı yatay olarak dolanan ağaç yatılların dört ayrı yükselti kesintinde döşendiği görülür... Mescit içinde birbirine 3 metre arayla konulmuş dört dikme taşın güncel tabandan alınan ölçüyle yüksekliği 120 cm'dir...
Dikme taşların üzerinde işlemesiz yalın görünümlü birer taş başlık konulmuş, bu taş başlık sonrası düzgün kesme taşlarla yarım yuvar örüm yapılmıştır... Bu yarım yuvar kesme taş örümünün oluşturduğu boşluk tavan ile taban arasında yaklaşık 3,2 metre yüksekliktedir... Bu düzeyin üzerindeki taş dolgu da eklendiğine taban ile tavan arası yükseklik yaklaşık ölçüyle 3,6 metreye ulaşır... Kabe yönünü mescit içlerinde gösteren mihrap denilen dikdörtgen yönem taşının ölçüsü ise dikey 2,1 metre, yatay çizgide ise 1,5 metredir... İşlemesiz düz kesme taşlarla yapılmış yönem taşı (mihrap) içinde oyuntu bölümü ile birlikte yönem taşını çevreleyen yalın kabartma katmanla belirtim öğeye yalınlık kazanmıştır...

Yönem taşının sağ sol iki yanında güneye, dolayısıyla da Kabe yönüne bakan yapı yüzeyinde ikişerden toplam dört gözelek (tereze-pencere) yer alır... Mescidin doğu ile batı iki yan yüzeyinden içeriye ışık alacak yine birer gözelek açıklığı bırakılmış, mescit içindeki tüm gözelekler içinse içeriden istenildiğinde örtülebilecek kapaklar konulmuştur...
Yine ayrıca mescide kuzey yüzden giriş vermesi gereken ancak günümüze ulaşmamış olan kapı üzerindeki kadınlar bölümü olan asma katın sağ sol dolayısıyla doğu batı iki yanında oldukça küçük ancak yeterli ölçüde birerden toplam iki gözelek boşluğu yer almaktadır...
Mescidi oluşturan taş örümünün yapı eti kalınlığı yaklaşık 70 cm kalınlıktadır... Mescit içinde taş örüm üzeri sıva ile kapatılmış ancak sıvanın büyük bölümü döküldüğü için izi yer yer çok az görünür durmaktadır...

Yapı içinde yönem taşı ya da dilem bükeyi olarak tanımladığımız mihrap önünde yüzü toprağa yatırılmış üç dizeklik (satırlık) taş yazıtı (kitabe) kaldırıp döndürerek görüntüsünü aldıktan sonra Silifke kent içi Alaaddin Cami İmamı Hüseyin Mazlum ağabeyimizden mescidin Hicri 1238, günümüz belirteciyle ise 1822-1823 yılında yapılmış olduğunu öğrenmiş bulunduk...

Yine Taşucu Toki Cami İmamı Ali Uyar ağabeyimizin okumasına göre de dizeğin birinde Kelime-i Tevhid; La İlahe İllAllah Muhammed-ün Resulullah, diğerinde ise Şeyh Muhammedn 1238 yılında yaptırmıştır yazısı okunmuştur... Taş yazıtın toprağa batık olup ıslak kaldığı için görüntüde okunur durmayan ilk dizeleği ise şimdilik okunamadığı için bu araştırmada çevirisi yayınlanamamış olarak yarım kalmıştır...
Mescide yakın konumda sekiz on evlik Eski Sabak yerleşkesinde oturup yaşayan, bize de burayı gezip görme konusunda yardımcı olan Murat Yalçın ağabeyimiz, önceki yıllarda bu mescidin bilgisini alıp incelemek üzere kamu kurumundan gelinip yüzeysel inceleme yapılıp gidildiği aktarılmıştır...

Yine buraya gidişimizde aracı ile bize yardımcı olan Silifke Emlak 33 kuruluşu yöneticisi Selman Gezer ile daha önceki bir çok konumun gezi bilgi yazısını yazmak üzere yol arkadaşımız olan Kavak'dan rahmetli Mehmet Ersin, Göcekler'den Hüseyin Erdem, Hırmanlı'dan Mehmet Arslan, İmamlı'dan Mustafa Çevik, Cem Atasun Bayraktar, Ali Doğan, Zümrüt Neşe Güleç ile Okan Avcı arkadaşımızın adlarını burada anıp saygımızı bildirmek isteriz... Dileriz kullanım dışı kalmış Akdere'deki mescit gibi bu kez yarı yıkılmış olup yok olmak üzere olan Mut Kızılminare Mescidi ile Silifke Eski Sabak Mescidi'nin yenileme, ayağa kaldırma, kullanıma sunma çalışmaları en kısa sürede duyarlı kurumsal girişimlerle başlar dileğimizi iletelim...
Yerinde İnceleme ile Konu Yazımı, Yapı - Uzaklık - Alan Ölçümleri, Görüntülemeler: Aytaç Kurtuba
