OKUMAK GÜZEL ŞEYDİR…                     Hafta sonu mahalle bakkalına uğradım. Gereksinimlerim vardı. Onları alacaktım, aldım da. Parasını öderken masanın üzerindeki yeni kitaplar dikkatimi çekti. Kitaplar yeniydi. Yeni kitaplar, bende fırından yeni çıkmış ekmek, simit sıcaklığını verir. Bayılırım kokularına. Kitapların şöyle bir ikisini karıştırdım. Bakkaldaki çocuğa, kitaplar kimin? Diye sordum. İkisi küçük kız kardeşinin, diğerleri de onunmuş. Kitapları şöyle bir karıştırınca içinde okuduklarım olduğunu gördüm. Bunlardan biri Aziz Usta “Aziz Nesin”den “Bu Yurdu Bize Verenler”. Kitap, Ulusal Kurtuluş Savaşı’nın isimsiz kahramanlarını anlatıyor. Kitabı çok önceleri okumuştum. Yıllar sonra torunumla bir kez daha birlikte okudum. Çocuklarımızın yurt sevgisini pekiştirecek bir kitap. Masanın üstündeki kitapların yarısı kızın, yarısı da ağabeyinmiş. Onları okuma isteklerinden ötürü kutladım. Kitapları sevmeyi, okuma isteğini çocuklarımıza daha küçük yaştan itibaren vermeliyiz. Toplumu, insan ilişkilerini, doğayı ve evreni tanımayı öğrensinler.                     Matbaa Gutenberg tarafından 15.yy.da bulunmuş. Aradan 300 yıl geçtikten sonra Osmanlı ülkesine gelebilmiş. Bu uzun süreçte Avrupa’da 500 milyon kitap basılmış. Yine bu uzun süreçte doğu toplumları ne yapmış? Kara cehaletin içinde yüzüp durmuşlar. Ne aydınlanma çağını yakalayabilmişiz, ne de buharlı dönemi, sanayileşmeyi… Hep geriden gelmişiz. Avrupa toplum gelişip, güçlendikçe yeni dünyalara, okyanuslara açılmış. Buralarda yeni yurtlar bulup, yerleşik duruma geçmişler. Bize gelince, koca Osmanlı İmparatorluğu öncelikle iktisadi bir devlet olamadığından Titanik gibi batıp gitmiş. Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın önderliğinde yapılan Ulusal Kurtuluş Savaşı ile benliğimizi bulup, Cumhuriyeti kurmuşuz. Cumhuriyetle birlikte aydınlanma çağına adım atmışız. Daha yapacak çok işimiz var. Bilgi çağını yakalamış toplumlar ile aramızda daha çok mesafe var. O ülkeler yakında uzayda koloniler kuracak. Ozan Halim Yağcıoğlu’nun dizeleriyle, “Biz hala Atatürk yazılı peykleri uzayda uçuramadık.”                     Türklerle ilgili ilk yazılı belgeler (M.S. ;730-Orhun Yazıtları) bulanlar Finli arkeologlar, okuyanlar Danimarkalı antropologlardır. Bu durum bir Türk olarak hiç ağrınıza gitmiyor mu? Dünyayı, toplum, doğayı ve de evreni okuyup öğrenmeden, araştırmadan sorunlarımızı çözemeyiz. Ne diyor atalarımız; Hiç bilenle, bilmeyen bir olur mu? Hep söylerim. En güzel fotoğraf; okuyan insan fotoğrafıdır...