İKTİSADİ BAĞIMSIZLIK                 Gazi Mustafa Kemal Paşa 10 Eylül 1922 sabahı daha İzmir’e girmeden yanındaki gazetecilerle konuşur. Kurtuluş Savaşını bitirdiklerini ama esas kavganın şimdi başlayacağını, bu kavganın da “İktisadi Kavga” olduğunu söyler. Bu kavga kolay bir kavga değildir. Hem içeride, hem de dışarıda verilecektir. Lozan antlaşması sonucu Osmanlı’dan kalan borçlar ödenecektir. Yeni devlet hem ülkeyi kalkındırmak, hem de yurttaşları zenginleştirmek için fabrikalar kuracak, yollar, köprüler yapacak, okullar açacaktır. Böyle bir yokluk içinde, 20 YY’ın başından itibaren 10 yılı aşkın süren savaşlar, ülkemiz, insanımızı çok yormuştur. Üç kıtada yurttaşlarımızın kanını, iliğini ve kemiğini bırakmışız. Türkiye Cumhuriyeti, bir yandan kalkınma çabalarını sürdürürken bir yandan da Osmanlı’nın batılı devletlere olan borçlarını 1954 yılına kadar ödeyerek, bitirmişti. 17 Şubat 1923’te İzmir’de bir iktisat kongresi toplantısına karar verildi. Buna göre, ülke düzeyinde tüm meslek ve zanaat odalarına, ticaret erbabına, tüccarlara, çiftçilere, esnaf birliklerine, ticaret ve sanayi odalarına haber verildi. Kısacası 4 ana grup vardı. Çiftçi Grubu, Tüccar Grubu, Sanayi Grubu ve İşçi Grubu…                 Kongrenin açılış konuşmasını yapan Gazi Mustafa Kemal Paşa bakınız neler söylemiş. “Efendiler! Türkiye Büyük Millet Meclisi ve bunun hükümetinin milletten aldığı veçhe istiklali tam ve bila kaydü şart hâkimiyet’i milliye umdelerine istinaden memleketi mamur etmek ve milleti zengin, müreffeh ve mesud etmekten ibarettir. Fakat efendiler, istiklali tam için şu düstur vardır, hâkimiyet’i milliye için bir kanun vardır, diyoruz. Bugün de büyük bir muzafferiyetin amilleri ve failleri bulunduğumuzu ifade ediyoruz. Bu noktada çok kat’i olan bir hakikati hep beraber tekrar etmek mecburiyetindeyiz. Bu kadar büyük, bu kadar mukaddes ve azametli hedefler yalnız kağıt üzerinde düsturlarla ve kanun maddeleriyle ve sadece hırslarla, arzularla husul bulamaz. Tahakkuki tamını temin edebilmek için yegâne kuvvet, hakiki en kuvvetli temel iktisadiyettir. Siyasi, askeri muzafferiyetler ne kadar büyük olursa olsunlar, iktisadi muzafferiyetler ile tetviş edilmezlerse (taçlandırılmazlarsa) husule gelen zaferler payidar olamaz, az zamanda söner. Bu itibarla en kuvvetli ve parlak zaferimizin dahi temin edebildiği ve daha edebileceği semerat’ı nafıayı tesbit için iktisadiyatımızın, hâkimiyet’i iktisadiyetimizin temin ve tarsın (sağlamlaştırma) ve tevsi’i lazımdır. Öyle bir iktisad devri ki, onda memleketimiz mamur olsun, milletimiz müreffeh olsun ve zengin olsun.”                 Tam bağımsız ve gerçekten demokratik Türkiye’nin en önemli yapı taşlarından biri iktisadi(ekonomik) bağımsızlıktır… Kaynak - Alıntı: Atatürk -Kurucu Felsefenin Evrimi Zafer Toprak Sayfa: 165