Necdet CANARAN
Köşe Yazarı
Necdet CANARAN
 

PORTAKAL, ORADA KAL!

Çorap Söküğü   PORTAKAL, ORADA KAL!   Bu sıralar telefonum susmak bilmiyor. Arayan arayana… Pencere pervazlarını silmişim, camları eski gazetelerle bir güzel ovalayıp pırıl pırıl yapmışım… Balkon korkuluklarını zımparalamaya niyetlenmişken... Tam da “Fincana kahve koydum gel” diye mesaj atacakken yine çaldı. Telefonum yine zırzırlandı. Kime mesaj atacağımı öğrensen ne olacak Şuayip, ayıp! Özel hayata saygı. Pıliz.   ** Arayan kim ola? Ercan Güneş. Mersin Ticaret Borsası’nın Basın Müdürü. -Necooom! -Ercooom! -Abdullah Bey, yarın Narenciye Festivali’nin bilançosunu açıklayacak. Seni de aramızda görmek isteriz.   ** Tanıyanlar bilir. Protokol mensuplarının yoğun olduğu toplantılara pek gitmem. O uzun uzadıya konuşmalar… Mikrofonu her eline alanın tüm protokol üyelerinin adını tekrar tekrar sayarak selamlaması… Özden uzak beylik sözler… Bu selamlamaları zamanı israf sayarım. Gelgelelim davet sahibi de öyle şehirleri sokakları dolduran seri malı insanlardan değil. Abdullah Özdemir yau. Abdullah Özdemir dediniz mi orada duracaksınız!   **   Severim Abdullah Abiyi. TOBB bağlısı bir kurumun Haber Müdürlüğünü, Editörlüğünü yaptığım yıllardan bilir, tanırım. Kapıdan çıkacakken Hüseyin Kar aradı, İHA’nın şefi: “Abi, geçerken seni alayım. Yağmur başladı. Sonra ıslanır, erirsin.” Bizim Hüseyin’in arabasına binen pişman, binmeyen bin pişman. Diskotek gibi: Cıstak, cıstak, cıstak… Tavanda bir de şöyle alı al, moru mor ışıklı bir disko topu olsa gibisi fazla, bildiğiniz diskotek... Len gardaş bir gün de türkü işitelim arabanda. Şöyle damardan gelsin: Değme felek değme telime, efkârım var, zarım var... **   Uzatmayayım… Hüseyin geldi. Gelirken bir arkadaşımızı almayı unutmuş. Anarya giderek onu da aldık. Nerede bu trafikçiler? Atatürk Parkı üst geçidinin altında bir arkadaşı daha aldık. Çevre yolu minibüsü gibiyiz. El kaldıran biniyor. Abidin’in verilmiş sadakası varmış, o otobüse binmiş. Vardık Borsaya… Merdivenlerde her geleni karşılıyor, “merhaba” diyor. Kim? İsmail Sarı… Borsa Genel Sekreteri. O beni tanımadı, ben onu tanıdım. El sıkıştık. Yazdım bunu bir kenara İsmail Bey, yazdım bunu. Az sonra görüşeceğiz aşağıdaki satırlarda. ** Salona girdim. Hikmet Abla ile sarıldık birbirimize… Ortak bir dostumuzun kulağını çınlattık. Ortak dostla bana yemek ısmarlamak istediğini söyleyince Hikmet Abla, hemen buracığa yazdım. Hikmet Soydemir sözü senet olsa da söz uçar, yazı kalır arkadaş. ** Çok kalabalık… Ortalık karınca düğünü gibi. Mesut Öztürk kaptanla hal hatır sorduk. Sonra… Şöyle kuytu bir yere çekildim, bekliyorum. Yanıma Abidin Yağmur oturdu. Abidin de az şeytan değil hani. Yuvarlak masada bir koltuk ayarlamış kendine, çantasını, tütün tabakasını, “cincon” atkısını da koymuş ki kimse oturmasın. Gelgelelim kibar çocuk, saygılı. Israr etti, yerini bana verdi. Protokolle göz gözeyiz. Eyvallah gözüm!   **   Salondaki tek maskeli kişi Neşet Abi… Mezitli Belediye Başkanımız Neşet Tarhan… Beni görünce şaşırdı. Tepkisi şu oldu: -Başladın mı? -Evet abi, dedim: Başladım. İnanın ben de neye başladığımı bilmiyorum ama başlamış bulundum. Bu arada belirteyim, gitmesem de görmesem de Neşet Abi kırmızı çizgimizdir. Severiz, sayarız. Eskiyen yıllarımızın abisidir. Çayı, kahvesi içilir.   **   Neşet Abinin karşısında Akdeniz Belediye Başkanımız oturuyor. Hani Abdullah Ayan ile benim ardımdan tef çaldıran adam, Mustafa Gültak. Selamlaştık, gülüştük, el salladı. Boş durur muyum ben de Vahap Seçer gibi elimi kalbime götürüp selamladım Gültak Başkanımızı. Yavaş yavaş öğreniyorum bu işleri Tülay. Bakın üst satırda elimi kalbime götürdüm. Yeminle söylüyorum. Gültak Başkan salonun en şık kişisiydi. Öyle böyle değil ceketi ortalığı yakıyordu. **   Derken… Salona açılan yan kapıda bir hareketlilik yaşandı. Valimiz Ali Hamza Pehlivan ve Borsa Başkanımız Abdullah Özdemir belirdi. Herkes, bütün hazırun selamlaştık. Hemen yazayım ki laf kalabalığı arasında kaybolmasın. Gözlemim şu: Vali Pehlivan alışageldiğimiz yöneticilere benzemiyor. Uzun cümleler kurmuyor. Net konuşuyor. Genç, enerjik, ciddi ve de güleç üstelik. Umarım sahipsiz şehrimiz, Mersinimiz için bir şans olur Sayın Valimiz!   **   Buraya kadar iyi, güzel, hoş... Zaten bir kısmı da hikâye. Fakat şunu da bilin her hikâye değerlidir. Peki ya hikâye yazanlar? Abbullah Özdemir acayip bir hikâye yazmış… Ayağa kalktı, herkesi selamladı, salonu gözüyle taradı… “Aramızda uzun zamandır görmediğim gazeteciler var” dedi. “Canaran” dedi. Göz göze geliverince Güzel Muharrem’im torununun damadıyım ya, yakışanı yaptım, başımla selamladım. “Abidin de az şeytan değil” demiştim hani... Öyle bir köşe tutmuş, o köşebaşını bana vermiş ki herkesle göz gözeyim. Sürekli not tuttuğumu gören Gültak Başkan gözüyle, eliyle “Yine senaryo yazıyorsun” gibisinden işaret fişekleri çakıp gülüyor. Ağzım var, ben de güldüm.   **   Sıkışık bir takvimde, çok dar bir zamanda yüz akıyla çıkılan narenciye festivalimizin bilançosunu çıkarttı Abdullah Başkan, ıcığı cıcığına varıncaya dek anlattı. Alışık değiliz böyle şeylere. Bünye kaldırmıyor. Harcanan her kuruşun hesabını verdi. Genelde bu tür etkinliklerde bütçe her zaman kifayetsiz kalır. Gelgelelim bütçenin fazla verdiğini de açıkladı. Alışık değiliz böyle şeylere. Bünye kaldırmıyor. Nasıl, hangi sözcüklerle anlatırım bilmiyorum, Abdullah Özdemir’e teşekkür edeceğim ama kelime dağarcığım kifayetsiz kalıyor. Alışık değiliz böyle şeylere. Bünye kaldırmıyor. Kuruşu kuruşuna hesap vermek neyin nesidir yau? Bütçe de fazla veriyor üstelik. Kötü örnek! Abdullah Özdemir deport edilmelidir; derhâl, çabucak, acilen. Ülkeye girişi yasaklanmalıdır! Alışık değiliz böyle şeylere. Bünye kaldırmıyor.   ** Bir ara “herkes bir rahatlasın, ağzı tatlansın” diye masalardaki mönüyü de saydı Özdemir: Portakallı kurabiye, portakallı lokum, portakal suyu… Elimi sürmedim. Susadığım için portakal suyundan bir yudum alıp bıraktım. Sek gitmiyor. Bünyem kaldırmıyor. Bu da benden olsun bilgi dağarcığınıza, sevabına: Rom bir de votkaya portakal suyu çok yakışır. Yağ gibi gider. Şahane gider. Arada bir şımartın kendinizi. Portakal, sek… Orada kal! **   Ekrana yansıyan bilanço üzerine de konuştu Özdemir Başkan. Maddi ve manevi destek veren tüm kurum, kuruluş ve emeği geçen her şahsa içtenlikle teşekkür etti. Konuşması sırasında bazen gülümsetti. Festivalin hatırı sayılır finansörü, sponsoru liman şirketi temsilcilerini selamlarken herkese tebessüm ettirdi. “MIP burada” dedi, “Fakat bu arkadaşlar ‘Em Ay Pi’ diye hitap edilmesini daha çok seviyor. İkisini de söylüyorum: MIP burada, Em Ay Pi burada.” Baktım ‘Em Ay Pi’den kim var? Ezeli ve ebedi dostum Sevda Onbaşlı. Hani “her yere lazım” derler ya… Her kuruma lazım, örnek alınası bir Kurumsal İletişim Müdürü. Aramızda sırdır: Sevdacım, o harfi, “k” harfini unut! Alfabede 28 harf daha var… Gün olur devran döner. Bugünün yarını var, unut! Buraya gülücük emojisi nasıl eklenir bilmiyorum. Gülücük. **   Festivale destek verenleri saydıkça alkışlattı Abdullah Özdemir. Bir, iki, üç, dört, beş, altı… Sonuncuyu da saydım tam yedi kez alkışlattı. Çok merak edileni de yanıtladı Abdullah Başkan. Süslemelerde kullandığımız 100 ton meyveyi halkımıza dağıttık. Bir ara festivale katılan sanatçıların bazı kaprislerinden de yakındı Abdullah Başkan. Bu harcama kaleminde son dakika artışları yaşandığını söyledi. Valimiz gülümsedi. “Valla ben de sahneye çıksam ……. gibi söylerim.”  dedi. Sanatçı adı vermiyorum ki durduk yerde Başkanımıza taş gelmesin. Hepimiz güldük ancak ben şerh koyarak güldüm: Abdullah Başkanım kıyma bize… Merhamet göster bize… Bize de yazık.. Kulakları çınlasın Macit Özcan başkanımız vaktizamanında kulağımızın pasını çok aldı: Sevemedim kara gözlüm. ** Dın, dın… Dırı rı rın… İşte şimdi geldik filmin kopacağı yere… İki İsmail alkışlamadı. Borsamızın Danışmanı İsmail İnam alkışlamadı. Bu bir. Bir de Borsamızın Genel Sekreteri İsmail Sarı alkışlamadı. İki. Fakat Güzel Muharrem’in torununun damadı olan ben, onların yerine de alkışladım Abdullah Başkan her alkış istediğinde. Abdullah Başkanım bunu da bil lütfen! Demek tanımazsınız beni merdivenlerde, öyle mi? İsmail abiler hoş görsün bu muzipliğimi. **   Zeki Müren… Sanat Güneşimiz, alkışlarla yaşıyordu. Kalpten kalbe akışlarla… Mersin Narenciye Festivali’nin senelerdir hamalı, sigortasız ırgatı Abdullah Özdemir’i kalpten kalbe alkışlıyorum. Festivalimizi yeniden ayağa kaldıran Valimiz Pehlivan’a teşekkür ediyorum. Kalpten kalbe… Mersinimizin narenciyenin başkenti olduğunu ilan ettiği ne güzel ne coşku dolu o iki günde emeği geçen herkese teşekkür ediyorum: Kalpten kalbe… **   Bitirirken… Yukarıda söyledim: Abdullah Özdemir deport edilmelidir; derhâl, çabucak, acilen. Ülkeye girişi yasaklanmalıdır! Alışık değiliz böyle şeylere. Bünye kaldırmıyor.          Kuruşu kuruşuna hesap veriyor… Üstelik bütçesi fazla veriyor. Efendim… Adım Necdet, soyadım Canaran. İsmi Mesut, göbek adı Bahtiyar. Mesut Bahtiyar’dan şarkılar dinlediniz...  
Ekleme Tarihi: 23 Aralık 2022 - Cuma

PORTAKAL, ORADA KAL!

Çorap Söküğü

 

PORTAKAL, ORADA KAL!

 

Bu sıralar telefonum susmak bilmiyor. Arayan arayana… Pencere pervazlarını silmişim, camları eski gazetelerle bir güzel ovalayıp pırıl pırıl yapmışım… Balkon korkuluklarını zımparalamaya niyetlenmişken... Tam da “Fincana kahve koydum gel” diye mesaj atacakken yine çaldı. Telefonum yine zırzırlandı. Kime mesaj atacağımı öğrensen ne olacak Şuayip, ayıp! Özel hayata saygı. Pıliz.

 

**

Arayan kim ola? Ercan Güneş. Mersin Ticaret Borsası’nın Basın Müdürü.

-Necooom!

-Ercooom!

-Abdullah Bey, yarın Narenciye Festivali’nin bilançosunu açıklayacak. Seni de aramızda görmek isteriz.

 

**

Tanıyanlar bilir. Protokol mensuplarının yoğun olduğu toplantılara pek gitmem. O uzun uzadıya konuşmalar… Mikrofonu her eline alanın tüm protokol üyelerinin adını tekrar tekrar sayarak selamlaması… Özden uzak beylik sözler… Bu selamlamaları zamanı israf sayarım.

Gelgelelim davet sahibi de öyle şehirleri sokakları dolduran seri malı insanlardan değil. Abdullah Özdemir yau. Abdullah Özdemir dediniz mi orada duracaksınız!

 

**

 

Severim Abdullah Abiyi. TOBB bağlısı bir kurumun Haber Müdürlüğünü, Editörlüğünü yaptığım yıllardan bilir, tanırım.

Kapıdan çıkacakken Hüseyin Kar aradı, İHA’nın şefi: “Abi, geçerken seni alayım. Yağmur başladı. Sonra ıslanır, erirsin.”

Bizim Hüseyin’in arabasına binen pişman, binmeyen bin pişman. Diskotek gibi: Cıstak, cıstak, cıstak… Tavanda bir de şöyle alı al, moru mor ışıklı bir disko topu olsa gibisi fazla, bildiğiniz diskotek...

Len gardaş bir gün de türkü işitelim arabanda. Şöyle damardan gelsin: Değme felek değme telime, efkârım var, zarım var...

**

 

Uzatmayayım… Hüseyin geldi. Gelirken bir arkadaşımızı almayı unutmuş. Anarya giderek onu da aldık. Nerede bu trafikçiler? Atatürk Parkı üst geçidinin altında bir arkadaşı daha aldık. Çevre yolu minibüsü gibiyiz. El kaldıran biniyor. Abidin’in verilmiş sadakası varmış, o otobüse binmiş.

Vardık Borsaya…

Merdivenlerde her geleni karşılıyor, “merhaba” diyor.

Kim? İsmail Sarı… Borsa Genel Sekreteri. O beni tanımadı, ben onu tanıdım. El sıkıştık. Yazdım bunu bir kenara İsmail Bey, yazdım bunu. Az sonra görüşeceğiz aşağıdaki satırlarda.

**

Salona girdim. Hikmet Abla ile sarıldık birbirimize… Ortak bir dostumuzun kulağını çınlattık. Ortak dostla bana yemek ısmarlamak istediğini söyleyince Hikmet Abla, hemen buracığa yazdım. Hikmet Soydemir sözü senet olsa da söz uçar, yazı kalır arkadaş.

**

Çok kalabalık… Ortalık karınca düğünü gibi. Mesut Öztürk kaptanla hal hatır sorduk. Sonra… Şöyle kuytu bir yere çekildim, bekliyorum. Yanıma Abidin Yağmur oturdu. Abidin de az şeytan değil hani. Yuvarlak masada bir koltuk ayarlamış kendine, çantasını, tütün tabakasını, “cincon” atkısını da koymuş ki kimse oturmasın. Gelgelelim kibar çocuk, saygılı. Israr etti, yerini bana verdi. Protokolle göz gözeyiz. Eyvallah gözüm!

 

**

 

Salondaki tek maskeli kişi Neşet Abi… Mezitli Belediye Başkanımız Neşet Tarhan… Beni görünce şaşırdı. Tepkisi şu oldu:

-Başladın mı?

-Evet abi, dedim: Başladım.

İnanın ben de neye başladığımı bilmiyorum ama başlamış bulundum.

Bu arada belirteyim, gitmesem de görmesem de Neşet Abi kırmızı çizgimizdir. Severiz, sayarız. Eskiyen yıllarımızın abisidir. Çayı, kahvesi içilir.

 

**

 

Neşet Abinin karşısında Akdeniz Belediye Başkanımız oturuyor. Hani Abdullah Ayan ile benim ardımdan tef çaldıran adam, Mustafa Gültak.

Selamlaştık, gülüştük, el salladı. Boş durur muyum ben de Vahap Seçer gibi elimi kalbime götürüp selamladım Gültak Başkanımızı. Yavaş yavaş öğreniyorum bu işleri Tülay.

Bakın üst satırda elimi kalbime götürdüm. Yeminle söylüyorum. Gültak Başkan salonun en şık kişisiydi. Öyle böyle değil ceketi ortalığı yakıyordu.

**

 

Derken… Salona açılan yan kapıda bir hareketlilik yaşandı. Valimiz Ali Hamza Pehlivan ve Borsa Başkanımız Abdullah Özdemir belirdi. Herkes, bütün hazırun selamlaştık.

Hemen yazayım ki laf kalabalığı arasında kaybolmasın. Gözlemim şu: Vali Pehlivan alışageldiğimiz yöneticilere benzemiyor. Uzun cümleler kurmuyor. Net konuşuyor. Genç, enerjik, ciddi ve de güleç üstelik. Umarım sahipsiz şehrimiz, Mersinimiz için bir şans olur Sayın Valimiz!

 

**

 

Buraya kadar iyi, güzel, hoş... Zaten bir kısmı da hikâye. Fakat şunu da bilin her hikâye değerlidir.

Peki ya hikâye yazanlar?

Abbullah Özdemir acayip bir hikâye yazmış…

Ayağa kalktı, herkesi selamladı, salonu gözüyle taradı… “Aramızda uzun zamandır görmediğim gazeteciler var” dedi.

“Canaran” dedi. Göz göze geliverince Güzel Muharrem’im torununun damadıyım ya, yakışanı yaptım, başımla selamladım.

“Abidin de az şeytan değil” demiştim hani... Öyle bir köşe tutmuş, o köşebaşını bana vermiş ki herkesle göz gözeyim. Sürekli not tuttuğumu gören Gültak Başkan gözüyle, eliyle “Yine senaryo yazıyorsun” gibisinden işaret fişekleri çakıp gülüyor. Ağzım var, ben de güldüm.

 

**

 

Sıkışık bir takvimde, çok dar bir zamanda yüz akıyla çıkılan narenciye festivalimizin bilançosunu çıkarttı Abdullah Başkan, ıcığı cıcığına varıncaya dek anlattı.

Alışık değiliz böyle şeylere. Bünye kaldırmıyor.

Harcanan her kuruşun hesabını verdi. Genelde bu tür etkinliklerde bütçe her zaman kifayetsiz kalır. Gelgelelim bütçenin fazla verdiğini de açıkladı. Alışık değiliz böyle şeylere. Bünye kaldırmıyor. Nasıl, hangi sözcüklerle anlatırım bilmiyorum, Abdullah Özdemir’e teşekkür edeceğim ama kelime dağarcığım kifayetsiz kalıyor.

Alışık değiliz böyle şeylere. Bünye kaldırmıyor.

Kuruşu kuruşuna hesap vermek neyin nesidir yau?

Bütçe de fazla veriyor üstelik. Kötü örnek!

Abdullah Özdemir deport edilmelidir; derhâl, çabucak, acilen. Ülkeye girişi yasaklanmalıdır!

Alışık değiliz böyle şeylere. Bünye kaldırmıyor.

 

**

Bir ara “herkes bir rahatlasın, ağzı tatlansın” diye masalardaki mönüyü de saydı Özdemir:

Portakallı kurabiye, portakallı lokum, portakal suyu…

Elimi sürmedim. Susadığım için portakal suyundan bir yudum alıp bıraktım. Sek gitmiyor. Bünyem kaldırmıyor. Bu da benden olsun bilgi dağarcığınıza, sevabına: Rom bir de votkaya portakal suyu çok yakışır. Yağ gibi gider. Şahane gider. Arada bir şımartın kendinizi. Portakal, sek… Orada kal!

**

 

Ekrana yansıyan bilanço üzerine de konuştu Özdemir Başkan. Maddi ve manevi destek veren tüm kurum, kuruluş ve emeği geçen her şahsa içtenlikle teşekkür etti.

Konuşması sırasında bazen gülümsetti. Festivalin hatırı sayılır finansörü, sponsoru liman şirketi temsilcilerini selamlarken herkese tebessüm ettirdi.

“MIP burada” dedi, “Fakat bu arkadaşlar ‘Em Ay Pi’ diye hitap edilmesini daha çok seviyor. İkisini de söylüyorum: MIP burada, Em Ay Pi burada.”

Baktım ‘Em Ay Pi’den kim var? Ezeli ve ebedi dostum Sevda Onbaşlı. Hani “her yere lazım” derler ya… Her kuruma lazım, örnek alınası bir Kurumsal İletişim Müdürü. Aramızda sırdır: Sevdacım, o harfi, “k” harfini unut! Alfabede 28 harf daha var… Gün olur devran döner. Bugünün yarını var, unut! Buraya gülücük emojisi nasıl eklenir bilmiyorum. Gülücük.

**

 

Festivale destek verenleri saydıkça alkışlattı Abdullah Özdemir.

Bir, iki, üç, dört, beş, altı… Sonuncuyu da saydım tam yedi kez alkışlattı.

Çok merak edileni de yanıtladı Abdullah Başkan. Süslemelerde kullandığımız 100 ton meyveyi halkımıza dağıttık.

Bir ara festivale katılan sanatçıların bazı kaprislerinden de yakındı Abdullah Başkan. Bu harcama kaleminde son dakika artışları yaşandığını söyledi. Valimiz gülümsedi. “Valla ben de sahneye çıksam ……. gibi söylerim.”  dedi. Sanatçı adı vermiyorum ki durduk yerde Başkanımıza taş gelmesin. Hepimiz güldük ancak ben şerh koyarak güldüm: Abdullah Başkanım kıyma bize… Merhamet göster bize… Bize de yazık.. Kulakları çınlasın Macit Özcan başkanımız vaktizamanında kulağımızın pasını çok aldı: Sevemedim kara gözlüm.

**

Dın, dın… Dırı rı rın… İşte şimdi geldik filmin kopacağı yere…

İki İsmail alkışlamadı. Borsamızın Danışmanı İsmail İnam alkışlamadı. Bu bir.

Bir de Borsamızın Genel Sekreteri İsmail Sarı alkışlamadı. İki.

Fakat Güzel Muharrem’in torununun damadı olan ben, onların yerine de alkışladım Abdullah Başkan her alkış istediğinde. Abdullah Başkanım bunu da bil lütfen!

Demek tanımazsınız beni merdivenlerde, öyle mi? İsmail abiler hoş görsün bu muzipliğimi.

**

 

Zeki Müren… Sanat Güneşimiz, alkışlarla yaşıyordu. Kalpten kalbe akışlarla…

Mersin Narenciye Festivali’nin senelerdir hamalı, sigortasız ırgatı Abdullah Özdemir’i kalpten kalbe alkışlıyorum.

Festivalimizi yeniden ayağa kaldıran Valimiz Pehlivan’a teşekkür ediyorum. Kalpten kalbe… Mersinimizin narenciyenin başkenti olduğunu ilan ettiği ne güzel ne coşku dolu o iki günde emeği geçen herkese teşekkür ediyorum: Kalpten kalbe…

**

 

Bitirirken…

Yukarıda söyledim:

Abdullah Özdemir deport edilmelidir; derhâl, çabucak, acilen. Ülkeye girişi yasaklanmalıdır!

Alışık değiliz böyle şeylere. Bünye kaldırmıyor.         

Kuruşu kuruşuna hesap veriyor… Üstelik bütçesi fazla veriyor.

Efendim…

Adım Necdet, soyadım Canaran.

İsmi Mesut, göbek adı Bahtiyar.

Mesut Bahtiyar’dan şarkılar dinlediniz...

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve silifkesesimiz.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.

deneme bonusu deneme bonusu https://playdotjs.com/ deneme bonusu veren bahis siteleri deneme bonusu veren siteler youtube mp3