Çorap Söküğü
Pişman yedim
Geçenlerde…
Keyfim ve Kâhyası, Paşa Gönlüm, Gözümün Nuru, Elimin Körü, Tepemin Tası, Burnumun Direği bir de Burnumun Dikiyle anı sandığını karıştırıyorduk…
Mersin şehrinin tarihini gün ışığına çıkartan araştırmacı yazar, rahmetli Gündüz Artan ile vaktiyle yaptığımız bir söyleşinin notlarıyla karşılaşınca nasıl sevindirik olduk bir bilseniz… Sevincimiz durmuş saate yeni pil takmak gibiydi.
Tarih, sanat, arkeoloji, nostalji ve dahi “çaça dansı” söz konusu olduğunda vaktiyle başımıza jandarma kesilen eniştemiz, ağabeyimiz, hocamız, “dayımız” ve de ezeli Tireli hemşehrimiz Gündüz Artan Mersinlileri bakın nasıl anlatıyor:
“ ‘Gelek’, ‘gidek’ diyorsa ve de ‘Allah adamıyık’ diyorsa o kimsenin Adanalı olduğu şıp diye anlaşılır ya…
Mersinlilerin de birkaç söyleyiş özelliği var.
‘Dayı’ hitabından oldum olası hiç hoşlanmam, o sebepten bu söyleyiş özelliğini geçelim.
Fıkrayı bilirsiniz. Bir askeri birliğe yeni atanan Karadenizli subay, hemşehrilerini saptamak için, sıraya dizdiği askerlere tek tek ‘fındık’ dedirtir, ‘finduk’ diyenlerin kolundan çekip ayırırmış.
İstanbul’da, Ankara’da, nerede olursa olsun Mersinli hemşehrilerimizi seçip bulmak hiç zor değil. Onlara kâğıt kalem verip ‘satılık ev’ yazmasını isteyin. ‘Satlık’ yazanlar hemşehrimizdir.
*
‘Kurdele’ diyecek yerde…
‘Kurdale’ diyenler, hem de ‘a’yı uzatanlar da kesin Mersinlidir.
Yerel TV’lerin haber programlarında, açılış töreni görüntülerinde önemli kişiyi ‘kurdaleyi kesmek üzere’ davet sözlerini izleyip duruyoruz. Kız çocukları da ‘kurdale’ takmaya bayılıyor.
*
Daha kesin olsun, kuşkusuz olsun diyorsanız konuşturmaya devam edin.
Bazı sözcüklerin ilk hecesindeki ‘a’ harfini uzatarak söyleyenler;
‘Haaluk,
Zaafer,
Haakem’ diyenler kesinlikle Mersinlidir.
*
Fiillerin olumsuzluk (-me-ma) ekini inceltip düzeltmeden öylece (hem de uzatarak)
‘okumayor, yazmayor, gelmeyor, sormayor’ diye söyleyenlerin de kolundan çekersiniz ‘hemşehrim’ diye...
*
Hele hele kente yakın köylerde kullanılan yerel söyleyiş özelliği taşıyan bir söz var ki bayılıyorum. ‘Pişman yedim’ diyorlar. ‘Pişman oldum’ ne kadar yavan kalıyor değil mi!”
*
Bile bile, kasten, taammüden…
Sırf kızdırmak için…
Hiç hoşlanmadığı “Dayı” hitabıyla seslendiğim o dünya beyefendisi, o güzel adam Gündüz Artan vaktiyle o güzel ata binip çekip gitti.
Mersin Deniz Ticaret Odası dergisine destek verdiği…
Mersin Kütüphanesi arşivini didik ettiğimiz o uzun yıllarda…
Ve Mersin tarihine farklı bir pencereden bakarak kaleme aldığı, editörlüğünü yaptığım “Bir Düş Müydü O Mersin” adlı kitabı yoğururken…
Birikmiş ne çok anım var eniştemiz, ağabeyimiz, hocamız, “dayımız” ve de ezeli hemşehrimiz Gündüz Artan ile.
Anlatmakta, aktarmakta, kaleme almakta geciktiğim için pişman yedim!
*
Özledim “Dayı.”
Hayat geçiyor perde perde.
Yine görüşeceğiz.
Deryaya yakın dünyadan uzak o yerde.