ÇORAP SÖKÜĞÜ
On dönüm bostan
“Bir daha yazmayacağım.
Siyasetten, güncelden bahsetmek, övmek, yermek, çekiştirmek yok. Tövbeler olsun!” demişken…
*
“Ben o yağmurlu iskeleye inmem,
Geçmem bir daha Kadıköy'den” diye beynime format atmışken…
*
Yine Vahap Seçer.
Yine, bir daha Mersin Büyükşehir Belediye Başkanımız Vahap Seçer…
Bu kez Mersin Su ve Kanalizasyon İdaresi (MESKİ)’nin mayıs ayı genel kurul toplantısında gollük bir pas yuvarladı önüme, “Al da at Canaran” der gibi.
Vahap Başkan, kürsüdeki mikrofona sol işaret parmağıyla iki kez “tık tık” ediverince Ümit Burnu’nu işaret ettiğini şıp diye anladım. Beden dili rehberdir, iz verir, yol gösterir. Sağ serçe parmak, tek tıklayış mesela, doğrudan Macellan Boğazı’nı adres gösterir. Tabii anlayana!
*
Neyse ki yemin filan etmemiştim.
Sonra ne olurdu hâlim. İşin yoksa cuma vakitleri cami cami dolaşıp dilencilere sadaka dağıt. Mağribi Camisi, Hasırlı Cami, Akel Cami...
Ertesi hafta; Muğdat Cami, Göçmen Cami, Hazreti Hamza Camisi.
Fındık lahmacunun vatanı, kutsal topraklara, Tarsus’a gitmeye üşenmezsem Makam Camisi, Kırkkaşık Bedesteni bir de Bilal-i Habeşi Mescidi.
*
Nedir önüme yuvarlanan pas, anlatayım.
Türkiye’nin en pahalı suyunun Mersin’de olduğu iddialarını MESKİ genel kurul toplantısında yalanlayan Vahap Başkan, inceden inceye balans ayarı çekti:
“Bu kuyruklu bir yalan. Bunu söyleyenin burnu uzar.”
*

Biliyorum. Şimdi “burnu yere düşse almaz” kimileri.
Burnu Kafdağı'na çıkmış birileri…
Burnundan kıl aldırmaz, burnunun dikine giden, burnunun ucundan ötesini görmeyen öteki beriki…
Seçer’in Meclis tutanaklarına giren durum tespitine burun bükecek, burun kıvıracak; kulak tıkayacak, duymazdan gelecek; halının altına süpürecek.
Diyor ki Seçer:
“Tarsus Berdan havzasından aldığımız su, 4 merkez ilçenin yüzde 85 ihtiyacını karşılıyor. Neyle geliyor bu su, genellikle elektrikle geliyor. Bizim bir elektrik faturamız var, bu maliyetlerimizi artıran bir unsur. İkincisi, kayıp kaçak oranı. Bu da maliyetlerimizi artıran bir unsur, özellikle tarım havzalarında bu artar. Sulama Birlikleri’nin sulama amaçlı bedeli karşılığında ortaklarına verdiği suyun bedeli bizim su bedelimizden daha pahalıdır. Onun için bizim borulara çakıyorlar kaçak boruları, on dönüm, yüz dönüm. Bunlar maliyete yansıyor.”
*
Öncesi böyle böyleyken sonrası şöyle:
“Toplantıya gelmeden önce ne durumdayız diye baktım. 30 büyükşehir içinde ilk 8’deyiz. Yani benim şartlarım ayrı, komşum Adana’nın ayrı, İstanbul’un ayrı. İdari bakış açısı ayrı, topografya ayrı, su kaynağının hangi şartlarda elde edildiği, gider kalemlerinin ağırlığı hepsi birbirinden farklı. Türkiye’nin en pahalı suyu Mersin’deymiş vesaire bu kuyruklu bir yalan. Bunu söyleyenin burnu uzar.”
*
Bu gollük pas kaçmaz. Bu pas gol olmalı.
Sözüm sizedir Vahap Başkan!
Kayıp kaçak oranı nedir?
Hırsıza kilit olmaz. İçme su borularına kaçak boru çakan, suyumuzu çalan, içme suyunu tarımda kullanan utanmazlar kimdir?
“On dönüm bostan, yan gel yat Osman” arsızların eşkâli nedir?
Arsızın yüzüne tükürmüşler, "yağmur yağıyor" demiş. İsim isim açıklansın, tez vakitte açıklansın ki yüzüne yağmur yağdıracağımız hırsızları bilelim. Bu, bir.
*
Anadolu Ajansı’nın bir vakit abonelerine geçtiği habere göre, Türkiye burun ameliyatında dünyanın merkezi olmuş. Burun Cerrahisi Derneği Başkanı, “Türkiye, burun cerrahisinde dünyanın en ileri ülkesi.” demiş.
Burnuyla sorunlu ne çok Pinokyo varmış coğrafyamızda. Bu, iki.
*
Geleyim gözlerimden boşalan hicran yaşlarına. Vahap Başkanımız Sarayburnu, kuşburnu demek varken neden Ümit Burnu’nu işaret etmiş olabilir? Bu, üç.
*
Hem öksüz hem yetim fikir işçisiyim. Hadi Ümit Burnu’na gittim diyelim boğulurum ben o denizde. Yazık değil mi bana, yazık değil mi Tülay’a? Bu da dört.
*
Halk bilgesi demiş ki:
“Mesken tutma konuk gittiğin evi
Tadında bırak uzatma misafirliği.”
Gazete köşesindeki misafirliğimi bitirirken nedense içlendim.
Psikoloğuma telefon açıp sordum, “incinmişsin” dedi.
İncindim, gücendim Tülay.
Burnumun direği sızladı.
Yolda bir Mersin ağacına sarılıp ağladım.
Kuralım çilingir soframızı.
Rakıyı tek tek, iki tek, “sek” içelim.
