Necdet CANARAN
Köşe Yazarı
Necdet CANARAN
 

“BANA SORMA, BANA SOR…”

Çorap Söküğü   “BANA SORMA, BANA SOR…”   “Uykusuz gecelerin sabahını bana sor” diyordu Ferdi Tayfur. “Yarım kalan aşkımın acısını bana sor.”   Kulağıma küpe yaptım bu sözleri ama kirazdan, vardım gittim Akdeniz’e, Yenişehir’den… Akdeniz Belediyesi Basın Yayın Müdürü Tuncay Karakaş, yine Akdeniz Belediyesi’nin Basın Danışmanı Mehmet Selvi, gazeteci kardeşim Hüseyin Kar bir de ben söyleşiyoruz belediyenin bahçesinde.   O sıra merdivenlerde birden Başkan Mustafa Gültak belirmez mi? Etraftakilerle selamlaştı. Selvi öne çıktı, beni James Bond gibi tanıttı: “Başkanım, tanıştırayım Canaran, Necdet Canaran” dedi. Başkan Gültak gülümsedi, el sıkıştık. Karşıyım ya, “Kıymayın gençliğimize, kıymayın aşkımıza; her Mersinli’nin tatlı, acı hatırası vardır orada. Aşkı, saadeti orada tattık.” diye haykırıyorum ya; Çamlıbel Balıkçı Barınağı’nda planlanan AVM meselesi açıldı durduk yerde, birden, aniden…   AVM yapmadıklarını, içerisinde yüzme havuzu, yelken ve spor tesisleri de olan bir yaşam ve cazibe merkezini hayata geçireceklerini söyledi Sayın Gültak ayaküstü. “E anlatın o zaman bunları, gayenizi ayrıntılı şekilde anlatın” dedim, “Anlayacağımız şekilde anlatın, anlayalım, anlatalım.”   “Ben anlatmayayım” dedi Başkan: Ben siyasetçiyim, seni manipüle ederim. Bana sorma, git Çamlıbel’e sor, esnafa sor!” dedi, ağzımın payını verircesine.   Yani “Halka sor” diyorsunuz, “doğru mu anladım, böyle mi diyorsunuz?” dedim. “Aynen öyle diyorum kardeşim” dedi, bir daha gürledi. Kendi saha ve seyircisi önünde ya, tutabilene aşk olsun Başkanı. Yayını kastı, okunu bastı, geri dönmüyor. Yüklendikçe yükleniyor, tek kale oynuyor! Defanstayım ya… Benim de kulağımın arkasında kalem var ya… E yazıveriyorum haliyle cebimde akşamdan kalan adisyon fişinin kenarına: Bana sorma, halka sor! **   Sonra birden hatırıma geliyor... Siyah beyaz yıllarımızın efsane dizisi: Kaçak… Başkan Gültak sözünü bitirsin, bir nefes alsın hele… Sonra, “Doktor Kimble” kadar rakip ceza sahasında şöyle bir görünür, bir kontratak, bir yan top, bir muz orta falan skorda eşitliği sağlarım diye düşünüyorum. Ben düşünürken Başkan gidiyor. “Bakan Yardımcısı geldi” diyorlar, Başkan gidiveriyor. Oysa selfi yapacaktık daha! Ah o bakan yardımcısı, ah o! İki dakika gecikivereydin ya! Yenişehir’den çıkıp gelmişim Akdeniz’e, hem beraberlik golünden hem selfiden ettin beni deplasmanda. Ah ki ah!   Sonra yine hatırıma geliyor: Hüseyin’le künefe yemeye gitmiştik oysa Akdeniz’e, Tuncay’a. Ben kerebiç yemiştim. Üstüne bir kamyon dolusu laf bir de gol yiyip döndüm Yenişehir’e. Tabelaya baktım: 1-0 yazıyor. Seneler, seneler önce Nalan gittiğinde de yine mağluptum, yine 1-0.   ** Öyle mi dediniz Gültak Başkanım, “Halka sor” dediniz, öyle mi? Peki… “Uykusuz gecelerin sabahını bana sor” diyordu Ferdi Tayfur. “Yarım kalan aşkımın acısını bana sor.” Bir elim cebimde, bu şarkı dilimde ve “Bana sorma, halka sor!” notunu düştüğüm adisyon fişi elimde… Gittim Çamlıbel’e… Sordum fakat gençliğime… İlk aşkıma, Nalan’a… Sonrasında vurulduğum Müjgân’a… Sordum. Göğe Bakma Durağı’nda martılara, uçan kuşlara. Üç yüz bin Akdenizli’nin, iki milyon Mersinli’nin nefes aldığı, Mersin’in mücevheri Çamlıbel’i üç beş esnaf birlikteliğine sormadım elbette başkanım, sormadım! O üç beş kişiye sormadım; göz görüyor, kulak işitiyor: Renk belli, zihniyet belli; ticari!   **   Sevgili Başkan, halka sormanın yöntemini, demokrasinin ‘olmazsa olmaz’ yöntemini bilmiyor olamazsınız! Bu şehirde toplu taşımada hizmet veren otobüslerin dahi hangi renkte olması halka sorulmaktayken… Beğenmediğiniz, benim de beğenmediğim çıkışları, liyakatsiz tercihleri olan Sayın Vahap Seçer soruyor mesela. Halka sormanın yöntemini, demokrasinin ‘olmazsa olmaz’ yöntemini bilmiyor olamazsınız! Siz de sorun! Alın “AVM’sever” o üç beş esnaf oluşumunun reisini de yanınıza, koyun şu referandum sandığını orta yere sorun, halka sorun: İki milyon Mersinli’ye ve/veya 300 bin Akdenizli’ye. Sorun oylayalım. Var mısınız?   Şimdi dönüp tabelaya bir daha baktım: 1-1. Bence 1-1. Kime sorsanız 1-1. Erman hocamıza, hemşehrimiz Erman Toroğlu’na, Çamlıbelli Erman abimize de soralım. “Gol olur hocam!” 1-1.   ** Bitirirken… Makam gider, koltuk gider, mevki gider; sıfat, etiket biter bir gün, biter. Gel etme Başkan, eyleme! Koyun cebinize bir şiir, ben de getireyim Can Baba dizesi. Varalım Çamlıbel’e, oturalım tekneye, siyasetin canı cehenneme! Şiir alıp, şiir verelim birbirimize. Sonra konuşalım iki Mersinli, iki arkadaş. Siz anlatın, ben anlayayım... Soru sormak tanımanın, anlamanın keyfidir. Bu kez ben sorayım, siz anlatın; sonra anlatayım halka, halkın anlayacağı şekilde, dilde. Konuşalım iki Mersinli sevgili Başkan, iki arkadaş. İhtiyacımız var: Mersin’in ihtiyacı! Çaylar benden söz, simitler de! Alın teridir, helaldir! E balık ekmek de sizden oluversin. Haydin gari!   Yeteri kadar cırladığım yazıyı şuracıkta bitireyim: Mevsim geçişi midir nedendir? Beş eşek yükü odun taşımış kadar yorgunum şu sıralar. Belki kısa bir mola alır hayatın, yorgunluğun yükünü. Bir çay, bir de simit…    
Ekleme Tarihi: 19 Ekim 2022 - Çarşamba

“BANA SORMA, BANA SOR…”

Çorap Söküğü

 

“BANA SORMA, BANA SOR…”

 

“Uykusuz gecelerin sabahını bana sor” diyordu Ferdi Tayfur. “Yarım kalan aşkımın acısını bana sor.”

 

Kulağıma küpe yaptım bu sözleri ama kirazdan, vardım gittim Akdeniz’e, Yenişehir’den…

Akdeniz Belediyesi Basın Yayın Müdürü Tuncay Karakaş, yine Akdeniz Belediyesi’nin Basın Danışmanı Mehmet Selvi, gazeteci kardeşim Hüseyin Kar bir de ben söyleşiyoruz belediyenin bahçesinde.

 

O sıra merdivenlerde birden Başkan Mustafa Gültak belirmez mi? Etraftakilerle selamlaştı. Selvi öne çıktı, beni James Bond gibi tanıttı: “Başkanım, tanıştırayım Canaran, Necdet Canaran” dedi.

Başkan Gültak gülümsedi, el sıkıştık. Karşıyım ya, “Kıymayın gençliğimize, kıymayın aşkımıza; her Mersinli’nin tatlı, acı hatırası vardır orada. Aşkı, saadeti orada tattık.” diye haykırıyorum ya; Çamlıbel Balıkçı Barınağı’nda planlanan AVM meselesi açıldı durduk yerde, birden, aniden…

 

AVM yapmadıklarını, içerisinde yüzme havuzu, yelken ve spor tesisleri de olan bir yaşam ve cazibe merkezini hayata geçireceklerini söyledi Sayın Gültak ayaküstü.

“E anlatın o zaman bunları, gayenizi ayrıntılı şekilde anlatın” dedim, “Anlayacağımız şekilde anlatın, anlayalım, anlatalım.”

 

“Ben anlatmayayım” dedi Başkan: Ben siyasetçiyim, seni manipüle ederim. Bana sorma, git Çamlıbel’e sor, esnafa sor!” dedi, ağzımın payını verircesine.

 

Yani “Halka sor” diyorsunuz, “doğru mu anladım, böyle mi diyorsunuz?” dedim.

“Aynen öyle diyorum kardeşim” dedi, bir daha gürledi.

Kendi saha ve seyircisi önünde ya, tutabilene aşk olsun Başkanı. Yayını kastı, okunu bastı, geri dönmüyor. Yüklendikçe yükleniyor, tek kale oynuyor!

Defanstayım ya… Benim de kulağımın arkasında kalem var ya… E yazıveriyorum haliyle cebimde akşamdan kalan adisyon fişinin kenarına: Bana sorma, halka sor!

**

 

Sonra birden hatırıma geliyor... Siyah beyaz yıllarımızın efsane dizisi: Kaçak…

Başkan Gültak sözünü bitirsin, bir nefes alsın hele… Sonra, “Doktor Kimble” kadar rakip ceza sahasında şöyle bir görünür, bir kontratak, bir yan top, bir muz orta falan skorda eşitliği sağlarım diye düşünüyorum. Ben düşünürken Başkan gidiyor. “Bakan Yardımcısı geldi” diyorlar, Başkan gidiveriyor. Oysa selfi yapacaktık daha! Ah o bakan yardımcısı, ah o! İki dakika gecikivereydin ya! Yenişehir’den çıkıp gelmişim Akdeniz’e, hem beraberlik golünden hem selfiden ettin beni deplasmanda. Ah ki ah!

 

Sonra yine hatırıma geliyor: Hüseyin’le künefe yemeye gitmiştik oysa Akdeniz’e, Tuncay’a. Ben kerebiç yemiştim. Üstüne bir kamyon dolusu laf bir de gol yiyip döndüm Yenişehir’e. Tabelaya baktım: 1-0 yazıyor.

Seneler, seneler önce Nalan gittiğinde de yine mağluptum, yine 1-0.

 

**

Öyle mi dediniz Gültak Başkanım, “Halka sor” dediniz, öyle mi?

Peki…

“Uykusuz gecelerin sabahını bana sor” diyordu Ferdi Tayfur. “Yarım kalan aşkımın acısını bana sor.”

Bir elim cebimde, bu şarkı dilimde ve “Bana sorma, halka sor!” notunu düştüğüm adisyon fişi elimde… Gittim Çamlıbel’e…

Sordum fakat gençliğime…

İlk aşkıma, Nalan’a…

Sonrasında vurulduğum Müjgân’a…

Sordum. Göğe Bakma Durağı’nda martılara, uçan kuşlara.

Üç yüz bin Akdenizli’nin, iki milyon Mersinli’nin nefes aldığı, Mersin’in mücevheri Çamlıbel’i üç beş esnaf birlikteliğine sormadım elbette başkanım, sormadım! O üç beş kişiye sormadım; göz görüyor, kulak işitiyor: Renk belli, zihniyet belli; ticari!

 

**

 

Sevgili Başkan, halka sormanın yöntemini, demokrasinin ‘olmazsa olmaz’ yöntemini bilmiyor olamazsınız!

Bu şehirde toplu taşımada hizmet veren otobüslerin dahi hangi renkte olması halka sorulmaktayken…

Beğenmediğiniz, benim de beğenmediğim çıkışları, liyakatsiz tercihleri olan Sayın Vahap Seçer soruyor mesela.

Halka sormanın yöntemini, demokrasinin ‘olmazsa olmaz’ yöntemini bilmiyor olamazsınız!

Siz de sorun! Alın “AVM’sever” o üç beş esnaf oluşumunun reisini de yanınıza, koyun şu referandum sandığını orta yere sorun, halka sorun: İki milyon Mersinli’ye ve/veya 300 bin Akdenizli’ye. Sorun oylayalım. Var mısınız?

 

Şimdi dönüp tabelaya bir daha baktım: 1-1.

Bence 1-1. Kime sorsanız 1-1.

Erman hocamıza, hemşehrimiz Erman Toroğlu’na, Çamlıbelli Erman abimize de soralım. “Gol olur hocam!” 1-1.

 

**

Bitirirken…

Makam gider, koltuk gider, mevki gider; sıfat, etiket biter bir gün, biter.

Gel etme Başkan, eyleme!

Koyun cebinize bir şiir, ben de getireyim Can Baba dizesi.

Varalım Çamlıbel’e, oturalım tekneye, siyasetin canı cehenneme! Şiir alıp, şiir verelim birbirimize.

Sonra konuşalım iki Mersinli, iki arkadaş. Siz anlatın, ben anlayayım... Soru sormak tanımanın, anlamanın keyfidir. Bu kez ben sorayım, siz anlatın; sonra anlatayım halka, halkın anlayacağı şekilde, dilde.

Konuşalım iki Mersinli sevgili Başkan, iki arkadaş. İhtiyacımız var: Mersin’in ihtiyacı!

Çaylar benden söz, simitler de! Alın teridir, helaldir!

E balık ekmek de sizden oluversin. Haydin gari!

 

Yeteri kadar cırladığım yazıyı şuracıkta bitireyim: Mevsim geçişi midir nedendir? Beş eşek yükü odun taşımış kadar yorgunum şu sıralar. Belki kısa bir mola alır hayatın, yorgunluğun yükünü. Bir çay, bir de simit…

 

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve silifkesesimiz.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.

deneme bonusu deneme bonusu https://playdotjs.com/ deneme bonusu veren bahis siteleri deneme bonusu veren siteler youtube mp3