Pencere’mdeyim
Andan Anıya
Depremler durmuyor. Gayretler, tedbirler yetmiyor.
Hem dünyada hem ülkemde…
……………………………………………

“Bilinçli olarak resme yöneldiğim Mersin’den İzmir’e gidişim 1965 yılından sonra. Mersin Devlet Güzel Sanatlar galerisinde 1999 yılı Kasım ayında Öğretmenler Gününü de kapsayan kişisel sergimle Mersin ile buluşma heyecanındayım. Kocaeli depremi nedeni ile kokteyl sunumunu ertelemiştik. Sergimde satış olsaydı depremzedelere gönderecektim.
Depreme ve çevreye duyarlılık içerikli sembolik deprem tepsisi enstalasyonumu ilk kez bu sergimde oluşturmuştum. İstisnasız her kişisel sergimde sunarım.

Sergimin izlence süresi içinde Mersin Devlet Opera Grubunun konser sunumunu da yaşadık. Ben hem yaşadım hem yarattım. Sergi süresi içinde resim malzemelerimle resimler yaptım. Konser sırasında görme alanına sırtımı dönüp dinlediğim sesin resmini yaptım. Dinlediğim sözlerin anlamını tabii ki bilmiyorum ama bana iki tablo yaptırdı. Enteresan ki farklı zamanlarda dinleyerek yaptığım resimler aynı kişinin sesiymiş. O sesin sahibine tabloları gösterirken söylediği şarkılardaki hüzün yansımasını görme şaşkınlığındaydı. Ben o iki eserimi kendisine armağan ettim. O da bana “Bir Gencay GÜRÜN’ ün sesinin resmi yapılmıştı. Bir de şimdi ben. Bu benim zenginliğim olacak.” Cümlesini armağan etmişti.
Nereden nereye… Anda anılar böyle oluyor.

Göksu Anadolu Lisesi’nde Erkan UYAR hocanın yönetimindeki Halk Müziği Koro çalışmasına yetişmek için hızlı tempoda yürüyorum. Taş köprüde “Abla nereye?” diye sesleniyor Rıfat KARADUMAN, hem yürüyor hem laflıyoruz. “29 Kasımda Mersin’e opera için gidilecek” diyor. Beni de listeye yazın diyorum.
Diyorum da köprüden koroya korodan eve derken anılarımlasınız işte.
Zülfü LİVANELİ’den “Ey Salkım Söğüt” dinlemek istiyorum.
--------------------------------------------
28 Kasım 2018’de yayınlanan yazımı siz değerli okuyucularımla yeniden paylaşmak istedim. Saygıyla…
