MAL VARLIĞI-ZENGİNLİK!..
Merhum babamdan henüz çocuk yaşlarda öğrendiğim, “Çok laf yalansız, çok mal haramsız” olmaz sözü olmuştur.
Bu yaşamımızda hem düstur olarak aldığımız bir deyişten öte, yaşam kuralımız olmuştur.
Mesleğimizde de her yıl olmasa bile 2 yılda bir Silifke Kaymakamlığı kanalı ile Mersin Valiliğine mal bildiriminde bulunuruz, resmi bir kimliğimiz olmasa da bu gazeteciler için bir zorunluluk haline getirilmiştir.
Bu, atanmışlar için de seçilmişler için de aynıdır, olması gerekir ancak baktığımızda çok kısa sürede belki kendileri değil ama çevrelerinin (ailesi, birinci ve ikinci derece yakınları) mal varlıklarında ciddi artışlar olduğu gözlenmekte, halkımız tarafından da bu hayret ve şaşkınlıkla izlenmektedir.
Geçmişte yaşananları gören halkımız özellikle sandık yolu ile siyasilere çok güzel ve net dersler vermiş olmalarına rağmen (yenilen pehlivan güreşe doymaz veya zamanında çevresine göz yumanların hala siyasi arenada yer almaya çalışmaları; bir aday adayının “Yaptık Yine Yaparız” sloganı ile siyasi arenada yer alması…
Neyin çağrışımı acaba? Demek mi gerekiyor…
İnsanlar arasında, Silifke’mizde yaşamını sürdürenlerin söyledikleri ve dilden dile doladıkları, kısa sürede zengin olanlar, icradan bitap düşmüş olanların, şimdilerde onlarca işyeri, onlarca dairesi ve villaları olduğu konuşuluyor.
Doğruluk payı, düne kadar maaşına icra gelenlerin bugün milyonlara bile para olarak bakmadıkları değil midir sizce de?
Atı alan Üsküdar’ı geçiyor belki ama ‘Al birini vur ötekine’ dedirtmemek için partilerimiz aday adayları arasından karakterli, edepli, meziyetli, toplumu düşünen aday belirlemeli…
Parayı basanın aday olduğu yönündeki dedikodulardan çok, belirlenen adayın artı değerleri toplum tarafından benimsenecek aday belirlenmelidir.
Kamu yönetiminde etik, devlete ve kurumlarına karşı güven oluşturmanın ve bunu korumanın hayati bir unsuru, aday adaylarının her yönü ile araştırılarak belirlenmesinin daha uygun olacağıdır.
Dedikoduları, olası yolsuzlukları ortadan kaldırmanın tek yolu sağlam karakterli, toplum ve millet menfaatini her şeyin üstünde tutan insanları seçmenin önüne çıkarabilmektir.
Eğer toplumda olumsuzlukları çok konuşulduğu halde bu değerlendirme dışı bırakılırsa; o partinin genel merkezinin de sorgulanması gerekmektedir.
Adı çeşitli usulsüzlüklere karışan adayları toplumun önüne koyarak, “İşte adayınız bu” demek, topluma “Siz kimsiniz” demektir ve halkta bunun karşılığını sandıkta çok net bir şekilde verecektir.
Kısaca özetlemek gerekirse; ateş olmayan yerden duman tütmez. İsimleri halk arasında olumsuzluklarla anılan insanların kendilerini bir kez daha tartmaları yararlı olur kanaatindeyiz.
SEVGİ IŞIĞIMIZ OLSUN…