Yüksel BÜTÜN
Köşe Yazarı
Yüksel BÜTÜN
 

KORONA GÜNLERİNDE DOYA DOYA MODA…

                       İlk korona yitiğini verdiğimiz tarihten (11.3.2020) bugüne nerede ise bir yılı geride bırakıyoruz. Korona günlerinde bizim talihsizliğimiz 65 yaş üstü olmamız oldu. Korona günleri başlar, başlamaz sanki koronayı yayanlar 65 yaş üstüymüş gibi tam 3 ay evlerimizde karantinaya alındık. Toplumumuzda 65 yaş üstündeki yaşlılar sanki cüzamlıymış gibi bir tavır alınır oldu. Koca bir yaşam topluma hizmet etmiş insanlara, artık yaşamasa da olur mu? Deniliyordu. Yaşlı insanlar, ikinci sınıf yurttaş gibiydiler. Oysa Avrupa’da son olarak yapılan bir araştırmada, korona virüsün yayılmasında etkin olan yaş grubu (18-49) yaş bandı olduğu saptanmış. Şimdilerde 65 yaş üstü için özgür yaşam hafta arası saat:10-13.00 arası, hafta sonları ise 3 gece 2 gün sokağa çıkma yasağı geçerli. Kısacası, korona virüs bitene dek çekecek çilemiz var. Ne var ki her şeye rağmen “Yaşamak güzel şey kardeşim” demiş bir yazın ustamız…                      Korona virüs, yaşam biçimimizi, kimi tutum, davranış ve alışkanlıklarımızı değiştirdi. Birbirimize sarılamıyoruz, tokalaşamıyoruz bile... Sabah kahvaltısını yaptıktan sonra, saat:10.00’a doğru evden ayrılıyoruz. Çarşıya vardığımızda ilk yaptığımız saymanla görüşmek oluyor. Daha sonra vakıf, dernek ve iş hanı derken zaman akıp, gitmiş. Çalışanlar öğle yemeğine ayrılmışlar. Han boşalmış. Saat 13.00’e geliyor. Korona virüs iznimiz bitmek üzere, dolmuşa binip evimize gidiyoruz. Eve girmeden, mahalle bakkalından gazeteleri, fırından da ekmek alıyor, gerekirse AVM’ye girip, daha sonra evimize varıyoruz. Soyunup, rahat giysilerimi giydikten sonra, sehpamı önüme çekiyorum. Üzerinde kitaplarım, yazı kağıtları ve günlük gazeteler var. TV açık, karşı koltukta da eşim oturuyor. Evin içinde de mesafeye uyuyoruz yani... Doya, doya moda programı başlıyor. Bendeniz de gazeteleri karıştırıyorum. Başlangıçta sadece ara sıra bakarken, günler geçtikçe hiç bilmediğim bir alanda fikir yürütür oluyorum. “O kombin olmamış kızım” deyiveriyorum. Yarışmaya katılan bir kızımız var, Mersin’li... Başarılı olsun, istiyoruz. Daha önceleri belgesel dizileri izlerken, birden bire yaşamımıza moda programı giriverdi. Her dönem kendi kültür ve sanatını yaratırmış. İşin ilginç yanı,  ülkede bunca yokluk, yoksulluk ve işsizlik varken yapılan bu tür diziler ile yemek programlarının olmasıdır. Gelelim temel güncelimize. Bugünkü ulusal basında (7.2.2021) 10 milyon doz Çin aşısının daha geleceğini yazmış.(1) Atalar, “ elden gelen bir öğün, onun da vakti belli değil” derler. Bekliyoruz... Not 1) Korkusuz Gazetesi-7.2.2021-1. sayfa          
Ekleme Tarihi: 19 Şubat 2021 - Cuma

KORONA GÜNLERİNDE DOYA DOYA MODA…

                       İlk korona yitiğini verdiğimiz tarihten (11.3.2020) bugüne nerede ise bir yılı geride bırakıyoruz. Korona günlerinde bizim talihsizliğimiz 65 yaş üstü olmamız oldu. Korona günleri başlar, başlamaz sanki koronayı yayanlar 65 yaş üstüymüş gibi tam 3 ay evlerimizde karantinaya alındık. Toplumumuzda 65 yaş üstündeki yaşlılar sanki cüzamlıymış gibi bir tavır alınır oldu. Koca bir yaşam topluma hizmet etmiş insanlara, artık yaşamasa da olur mu? Deniliyordu. Yaşlı insanlar, ikinci sınıf yurttaş gibiydiler. Oysa Avrupa’da son olarak yapılan bir araştırmada, korona virüsün yayılmasında etkin olan yaş grubu (18-49) yaş bandı olduğu saptanmış. Şimdilerde 65 yaş üstü için özgür yaşam hafta arası saat:10-13.00 arası, hafta sonları ise 3 gece 2 gün sokağa çıkma yasağı geçerli. Kısacası, korona virüs bitene dek çekecek çilemiz var. Ne var ki her şeye rağmen “Yaşamak güzel şey kardeşim” demiş bir yazın ustamız…

                     Korona virüs, yaşam biçimimizi, kimi tutum, davranış ve alışkanlıklarımızı değiştirdi. Birbirimize sarılamıyoruz, tokalaşamıyoruz bile... Sabah kahvaltısını yaptıktan sonra, saat:10.00’a doğru evden ayrılıyoruz. Çarşıya vardığımızda ilk yaptığımız saymanla görüşmek oluyor. Daha sonra vakıf, dernek ve iş hanı derken zaman akıp, gitmiş. Çalışanlar öğle yemeğine ayrılmışlar. Han boşalmış. Saat 13.00’e geliyor. Korona virüs iznimiz bitmek üzere, dolmuşa binip evimize gidiyoruz. Eve girmeden, mahalle bakkalından gazeteleri, fırından da ekmek alıyor, gerekirse AVM’ye girip, daha sonra evimize varıyoruz. Soyunup, rahat giysilerimi giydikten sonra, sehpamı önüme çekiyorum. Üzerinde kitaplarım, yazı kağıtları ve günlük gazeteler var. TV açık, karşı koltukta da eşim oturuyor. Evin içinde de mesafeye uyuyoruz yani... Doya, doya moda programı başlıyor. Bendeniz de gazeteleri karıştırıyorum. Başlangıçta sadece ara sıra bakarken, günler geçtikçe hiç bilmediğim bir alanda fikir yürütür oluyorum. “O kombin olmamış kızım” deyiveriyorum. Yarışmaya katılan bir kızımız var, Mersin’li... Başarılı olsun, istiyoruz. Daha önceleri belgesel dizileri izlerken, birden bire yaşamımıza moda programı giriverdi. Her dönem kendi kültür ve sanatını yaratırmış. İşin ilginç yanı,  ülkede bunca yokluk, yoksulluk ve işsizlik varken yapılan bu tür diziler ile yemek programlarının olmasıdır. Gelelim temel güncelimize. Bugünkü ulusal basında (7.2.2021) 10 milyon doz Çin aşısının daha geleceğini yazmış.(1) Atalar, “ elden gelen bir öğün, onun da vakti belli değil” derler. Bekliyoruz...

Not 1) Korkusuz Gazetesi-7.2.2021-1. sayfa          

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve silifkesesimiz.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.

deneme bonusu deneme bonusu https://playdotjs.com/ deneme bonusu veren bahis siteleri deneme bonusu veren siteler youtube mp3