Durmuş SAK
Köşe Yazarı
Durmuş SAK
 

DEPREME DAİR BİR KAÇ KELAM

DEPREME DAİR BİR KAÇ KELAM   Adana’ya ağlasam Antep mahsun kalır. Urfa’ya ağlasam Malatya’nın boynu bükük. Adıyaman’a yardıma gitsem Kilis öksüz kaldı. Diyarbakır ne oldu desem Hatay’dan haber yok. Maraş’ta kıyamet koptu Kilis’te can pazarı... Ateş düştüğü yeri değil hepimizi yaktı. RABBİM toprağa sakinlik, havaya sıcaklık ver. Enkaz altındakilere dayanma gücü ver, enkaz üstündekilere de cesaret ve güç ver... Ve dahası var. Şehirler dolusu hayat, hayal, umut, plan bir gecede bıçak gibi kesilerek son buldu. Hazırlanılan sınavlar, düğünler, geziler, is görüşmeleri, tatil gezileri, taksitler, krediler, yeni doğacak bebekler, okullar, sınıflar, arkadaşlar, emeklilik ikramiyeleri ve daha birçok parçası yaşamın, kayboldu, buhar oldu, enkaz oldu. Ölümün zamansızlığı girdi araya. Pek çok şey yarım kaldı, hiç tamamlanmamak üzere. Kar yağdı tatlı uykuya. Buz gibi beton döküldü üstüne geleceğin. Üzerinde molozlar, onun üstünde gezinen çaresiz adımlar, vinç halatları ve karanlık gece. Aileler tespih taneleri gibi dağıldı iki dünyaya. Anneler kucağında götürdü bebekleri gökyüzüne. Yeryüzünde kan kaldı, anı kaldı, acı kaldı. Nice vebal boyunlarda asılı, hesaplar mahşere kaldı. Gecikmiş kar sevinci yetim kaldı. Uykulara utanç, ekmeğe acı bulaştı. Bir yanda üstündeki hırkayı çıkarıp bağışladı fakir ve yaşlı kadın, biricik ineğini sattı bir başka kadın, elimde bu var sadece diyerek. Bir yanda yağmayla tanıştı Anadolu’nun kadim ve asil toprağı. Bin bir trajedi, bin bir ağıt, bin bir yarım aile doğdu yağan karın, sert esen rüzgarın altında. Biliyoruz, bu da unutulacak ve yalnız yıldönümlerinde anılacak birkaç arşiv görüntüsü, birkaç acıklı fon müziğiyle. Ama acısı kalacak sönmeyen kor ateşin çöreklendiği yüreklerde. Bu savaşta kahramanlar ve bu acıyla bir ömür boyu durmadan savaşanlar olacak. Tek silâhlarıysa, sarıldıkça ellerini kanatan sabır olacak... Bünyamin AKSOY’un dediği haliyle... Bir biz vardır, bir can, bizden içeri, bize biz gerek, bizden öte...   Bir nasihata razı gelmiş, söz dinlemişken, bin musibet neden Allah’ım. Bizim, bu coğrafyanın kaderi mi bu, bize hak gördüğün, bu mudur? İllaki bu da bir sınavdır, lakin notumuz n’olur, kalır mıyız, geçer miyiz? En nihayetini SEN bilirsin. Bize, ülkemize, milletimize, özellikle deprem bölgesinde olanlara güç kuvvet ver. Sabır ver, zorluklara dayanma gücü ver. Muhtacız bir nefesine, bir sıcaklığına. Geceler soğuk, üşürüz, bizi aç ve soğukta koyma Allah’ım. O canlara yardım et, içinde bizimkileri de koru Yarab. Hadi be Saffet’im, güzel kızınla birlikte bekletme artık, çık gel nolur!!! Şu karda kışta, soğukta, aç susuz naparsınız, bir başınıza yapayalnız? Siz orada yalnız, aç susuz, biz burada perişan, gel etme eyleme, aksi söz söyleme. Gel daha çok bekletme, nolur gelin artık, perişanız buralarda, bu sessiz bekleyişe bir son ver artık. O gülen yüzünle, komikliğinle, gel güldür bizi, gel de gülmesek de olur. Yeter ki gözü yaşlı koyma... Daha ne kadar bekleyeceğiz Allah’ım, aciziz muhtacız sana, nolur çare ol, merhem ol bu derin, kanaması durmayan yaramıza. Ferahlık ver içimize. Dün ne güzel umutlanmıştık, sevinç gözyaşlarına boğulmuştuk, gerçek sevince gark et bizi Allah’ım. Keşke imkan olsa da yanınıza ulaştırsam bir tutam ateşi, ısıyı, üşütmesem sizleri, sarıp sarmalasam o üşüyen elleri, hoh yapsam, ısıtsam yürekleri. Hadi be Saffet’im, güzel kızım, yeğenim gelin artık... Biraz daha... Haydi sanayiciler, demir ustaları, sobacılar, petrol istasyonları, varil atığı toplayıp satanlar ne durursunuz. Çokça bir maliyeti yok, hızlıca uğraşılsa, günde 20'şer tane rahatlıkla yapılabilir. Düşük maliyetle birlikte çokça birşeye de gerek yok, boş bir varil ve bir kaç plak düz, haddelenmiş demir tabakası. Bidon soba varil sobadan 100 bin, bir milyon soba rahatlıkla yapar, getirirdik, yığarız oraya. Öyleyse durmak niye... Deprem bölgesine neden yığılmasın sobalar, şu karda kışta, soğukta kıyamet de en çok da ısınmaya ihtiyaç var. Isınmayla birlikte üzerinde yemek pişer, ekmek bazlama yapılır, su kaynar ve daha nicesiyle ve en temelde güzel bir ısı kaynağı. Dahası hadi müteahhitler, inşaatçılar neredesiniz, neden kepçeler, ekskavatörler indirilemez mi direk her enkaza, her bina önüne helikopter ile. Hani neredesiniz? İki gün sonra orayı ihya, imar etmeye dahi cebinizi doldurmaya gelince, hepiniz sıraya girer, ihale usulleri, yönetmelikler değiştirilir, bir birine iş paslar, pastadan nemalanmak için yarış edersiniz. İş işten geçmeden olması gerekenleri yapmak, enkazı kaldırmak, ölü bedenler, kemik tozları ile birlikte dağa taşa yığmak için yarış etmekten öte ne işe yararsınız, deyiverin hele. İnşaat alanları, şantiyede boş boş duran yüz binlerce konteyner NEREDE, dahi kayıtlı 200 bin karavan NEREDE. Gerekirse devlet geçici bir süre el koyup, neden oralara getirmez. Yazlıkçıların sahil şeridinde on, yüz binlerce yazlıkları ve yaylacıların yaylalarda binlerce yayla evi boş boş duruyor, neden durur. Otelciler gibi niye güzel çözümler ivedilikle getirilmez. Nerede bu devlet, nerede milletten öte, nerede eli iş tutar, iş bilir, gerçek çözüm bulmaya dair uğraşlar, NEREDE Bir sürü insan, 13,5 milyon insan var, dile kolay o kadar İNSAN... Vakit birlik vakti, destek vakitleri. Bizlerden duanızı eksik etmeyin, tanır tanımaz herkesin duasına talibiz, Saffet’im ve güzel kızımız, CANLARımızdan bir an önce güzel haberler alalım. Bu arada ülke olarak, millet olarak kenetlenme zamanı, yardımları eksik etmeyelim. Öte yandan #çobaniYoğurtları sahibi, 1+5 milyon dolar yardımda bulunmuş #depremBölgesi’ne. Mesela ticaret odası, mesela iş adamı dernekleri nerede? Tamam, bir elin verdiğini öteki duymayacak, böylesi bir şeyde de bırakında duysunlar ki birilerine örnek olur belki. Çobani olayı durumu iyi olan, ta tepeden tırnağa, özellikle büyük işadamı, holding, müteahhit, firma sahipleri dahi nicesine duyurulur. Meslek oralarda ayakta olan marketler açılsın, gerekirse içerdeki ne var yoksa ihtiyaç sahiplerine karşılıksız dağıtılsın. Hiç yoktan iyi ama ta Antalya’da ki ve dahi bilmem neredeki otele nasıl gitsin oralarda duran, kalan canları bırakıp da insanlar. İki gün sonra oraları imara koşacak büyük küçük müteahhitler nerede, havadan helikopter vs ile direk noktaya neden kepçe vs indirilemez mi? İki günden sonra gelecek kepçe, vinç, ekskavatör ne işe yarar, CANLAR gittikten sonra. Mesela hilti bulmak bu kadar mı zor. Birçok kişi kendi başına dahi bir tane kolaylıkla alır. Ya iş, çalışma alanlarında olan, boş boş duran konteynırlar neden yığılmasın oralara. Şu karda kışta insanlar sokaklarda nereye kadar durabilecek. Sorarım size? Ve sokaklarda per perişan, çevreye dehşet saçan köpekler alınıp eğitilse zamanında, sanıyorum şimdi eksik yetersiz olan güce güç katar. Giden bir canın değeri kaçtır, birkaç köpeği besleyecek kadar eder herhâlde. Daha neler neler vardır? Basit ama hayat kurtarır çözümler gerek... Sonumuz hayrolsun, Allah güç kuvvet versin milletimize, yurdumuza, ülkemize... KARA ÇADIRIN KARA EVLADI  
Ekleme Tarihi: 09 Şubat 2023 - Perşembe

DEPREME DAİR BİR KAÇ KELAM

DEPREME DAİR BİR KAÇ KELAM

 

Adana’ya ağlasam Antep mahsun kalır.

Urfa’ya ağlasam Malatya’nın boynu bükük.

Adıyaman’a yardıma gitsem Kilis öksüz kaldı.

Diyarbakır ne oldu desem Hatay’dan haber yok.

Maraş’ta kıyamet koptu Kilis’te can pazarı...

Ateş düştüğü yeri değil hepimizi yaktı.

RABBİM toprağa sakinlik, havaya sıcaklık ver.

Enkaz altındakilere dayanma gücü ver, enkaz üstündekilere de cesaret ve güç ver...

Ve dahası var.

Şehirler dolusu hayat, hayal, umut, plan bir gecede bıçak gibi kesilerek son buldu. Hazırlanılan sınavlar, düğünler, geziler, is görüşmeleri, tatil gezileri, taksitler, krediler, yeni doğacak bebekler, okullar, sınıflar, arkadaşlar, emeklilik ikramiyeleri ve daha birçok parçası yaşamın, kayboldu, buhar oldu, enkaz oldu. Ölümün zamansızlığı girdi araya. Pek çok şey yarım kaldı, hiç tamamlanmamak üzere. Kar yağdı tatlı uykuya. Buz gibi beton döküldü üstüne geleceğin. Üzerinde molozlar, onun üstünde gezinen çaresiz adımlar, vinç halatları ve karanlık gece. Aileler tespih taneleri gibi dağıldı iki dünyaya. Anneler kucağında götürdü bebekleri gökyüzüne. Yeryüzünde kan kaldı, anı kaldı, acı kaldı. Nice vebal boyunlarda asılı, hesaplar mahşere kaldı. Gecikmiş kar sevinci yetim kaldı. Uykulara utanç, ekmeğe acı bulaştı. Bir yanda üstündeki hırkayı çıkarıp bağışladı fakir ve yaşlı kadın, biricik ineğini sattı bir başka kadın, elimde bu var sadece diyerek. Bir yanda yağmayla tanıştı Anadolu’nun kadim ve asil toprağı. Bin bir trajedi, bin bir ağıt, bin bir yarım aile doğdu yağan karın, sert esen rüzgarın altında. Biliyoruz, bu da unutulacak ve yalnız yıldönümlerinde anılacak birkaç arşiv görüntüsü, birkaç acıklı fon müziğiyle. Ama acısı kalacak sönmeyen kor ateşin çöreklendiği yüreklerde. Bu savaşta kahramanlar ve bu acıyla bir ömür boyu durmadan savaşanlar olacak. Tek silâhlarıysa, sarıldıkça ellerini kanatan sabır olacak...

Bünyamin AKSOY’un dediği haliyle...

Bir biz vardır, bir can, bizden içeri, bize biz gerek, bizden öte...

 

Bir nasihata razı gelmiş, söz dinlemişken, bin musibet neden Allah’ım. Bizim, bu coğrafyanın kaderi mi bu, bize hak gördüğün, bu mudur?

İllaki bu da bir sınavdır, lakin notumuz n’olur, kalır mıyız, geçer miyiz? En nihayetini SEN bilirsin.

Bize, ülkemize, milletimize, özellikle deprem bölgesinde olanlara güç kuvvet ver. Sabır ver, zorluklara dayanma gücü ver. Muhtacız bir nefesine, bir sıcaklığına. Geceler soğuk, üşürüz, bizi aç ve soğukta koyma Allah’ım. O canlara yardım et, içinde bizimkileri de koru Yarab.

Hadi be Saffet’im, güzel kızınla birlikte bekletme artık, çık gel nolur!!!

Şu karda kışta, soğukta, aç susuz naparsınız, bir başınıza yapayalnız? Siz orada yalnız, aç susuz, biz burada perişan, gel etme eyleme, aksi söz söyleme. Gel daha çok bekletme, nolur gelin artık, perişanız buralarda, bu sessiz bekleyişe bir son ver artık. O gülen yüzünle, komikliğinle, gel güldür bizi, gel de gülmesek de olur. Yeter ki gözü yaşlı koyma...

Daha ne kadar bekleyeceğiz Allah’ım, aciziz muhtacız sana, nolur çare ol, merhem ol bu derin, kanaması durmayan yaramıza. Ferahlık ver içimize. Dün ne güzel umutlanmıştık, sevinç gözyaşlarına boğulmuştuk, gerçek sevince gark et bizi Allah’ım.

Keşke imkan olsa da yanınıza ulaştırsam bir tutam ateşi, ısıyı, üşütmesem sizleri, sarıp sarmalasam o üşüyen elleri, hoh yapsam, ısıtsam yürekleri.

Hadi be Saffet’im, güzel kızım, yeğenim gelin artık...

Biraz daha...

Haydi sanayiciler, demir ustaları, sobacılar, petrol istasyonları, varil atığı toplayıp satanlar ne durursunuz. Çokça bir maliyeti yok, hızlıca uğraşılsa, günde 20'şer tane rahatlıkla yapılabilir. Düşük maliyetle birlikte çokça birşeye de gerek yok, boş bir varil ve bir kaç plak düz, haddelenmiş demir tabakası. Bidon soba varil sobadan 100 bin, bir milyon soba rahatlıkla yapar, getirirdik, yığarız oraya. Öyleyse durmak niye...

Deprem bölgesine neden yığılmasın sobalar, şu karda kışta, soğukta kıyamet de en çok da ısınmaya ihtiyaç var. Isınmayla birlikte üzerinde yemek pişer, ekmek bazlama yapılır, su kaynar ve daha nicesiyle ve en temelde güzel bir ısı kaynağı.

Dahası hadi müteahhitler, inşaatçılar neredesiniz, neden kepçeler, ekskavatörler indirilemez mi direk her enkaza, her bina önüne helikopter ile. Hani neredesiniz? İki gün sonra orayı ihya, imar etmeye dahi cebinizi doldurmaya gelince, hepiniz sıraya girer, ihale usulleri, yönetmelikler değiştirilir, bir birine iş paslar, pastadan nemalanmak için yarış edersiniz. İş işten geçmeden olması gerekenleri yapmak, enkazı kaldırmak, ölü bedenler, kemik tozları ile birlikte dağa taşa yığmak için yarış etmekten öte ne işe yararsınız, deyiverin hele.

İnşaat alanları, şantiyede boş boş duran yüz binlerce konteyner NEREDE, dahi kayıtlı 200 bin karavan NEREDE. Gerekirse devlet geçici bir süre el koyup, neden oralara getirmez.

Yazlıkçıların sahil şeridinde on, yüz binlerce yazlıkları ve yaylacıların yaylalarda binlerce yayla evi boş boş duruyor, neden durur. Otelciler gibi niye güzel çözümler ivedilikle getirilmez.

Nerede bu devlet, nerede milletten öte, nerede eli iş tutar, iş bilir, gerçek çözüm bulmaya dair uğraşlar, NEREDE

Bir sürü insan, 13,5 milyon insan var, dile kolay o kadar İNSAN...

Vakit birlik vakti, destek vakitleri. Bizlerden duanızı eksik etmeyin, tanır tanımaz herkesin duasına talibiz, Saffet’im ve güzel kızımız, CANLARımızdan bir an önce güzel haberler alalım.

Bu arada ülke olarak, millet olarak kenetlenme zamanı, yardımları eksik etmeyelim. Öte yandan #çobaniYoğurtları sahibi, 1+5 milyon dolar yardımda bulunmuş #depremBölgesi’ne. Mesela ticaret odası, mesela iş adamı dernekleri nerede? Tamam, bir elin verdiğini öteki duymayacak, böylesi bir şeyde de bırakında duysunlar ki birilerine örnek olur belki.

Çobani olayı durumu iyi olan, ta tepeden tırnağa, özellikle büyük işadamı, holding, müteahhit, firma sahipleri dahi nicesine duyurulur. Meslek oralarda ayakta olan marketler açılsın, gerekirse içerdeki ne var yoksa ihtiyaç sahiplerine karşılıksız dağıtılsın. Hiç yoktan iyi ama ta Antalya’da ki ve dahi bilmem neredeki otele nasıl gitsin oralarda duran, kalan canları bırakıp da insanlar.

İki gün sonra oraları imara koşacak büyük küçük müteahhitler nerede, havadan helikopter vs ile direk noktaya neden kepçe vs indirilemez mi? İki günden sonra gelecek kepçe, vinç, ekskavatör ne işe yarar, CANLAR gittikten sonra. Mesela hilti bulmak bu kadar mı zor. Birçok kişi kendi başına dahi bir tane kolaylıkla alır. Ya iş, çalışma alanlarında olan, boş boş duran konteynırlar neden yığılmasın oralara. Şu karda kışta insanlar sokaklarda nereye kadar durabilecek. Sorarım size?

Ve sokaklarda per perişan, çevreye dehşet saçan köpekler alınıp eğitilse zamanında, sanıyorum şimdi eksik yetersiz olan güce güç katar.

Giden bir canın değeri kaçtır, birkaç köpeği besleyecek kadar eder herhâlde.

Daha neler neler vardır? Basit ama hayat kurtarır çözümler gerek...

Sonumuz hayrolsun, Allah güç kuvvet versin milletimize, yurdumuza, ülkemize...

KARA ÇADIRIN KARA EVLADI

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (4)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve silifkesesimiz.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Aytaç Kurtuba
(09.02.2023 15:14 - #307)
Duyguların sağanak olmuş yağmış değerli kardeşim, Allah göçük altında kalıp göçüp gidenleri cennetine alsın diliyorum... Geride kalanlara ise gidenlerin yokluğuna dayanma gücü...
Durmuş Amin inşALLAH kardeşim, razı olsun Allah, çok sağolun varolun
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve silifkesesimiz.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
gercek
(09.02.2023 15:25 - #310)
Dinayet yılda 35 milyar ödenek alır nerde cemaatlar tarikatlar bunlar ne işe yarar?
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve silifkesesimiz.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Emin Güleç.
(10.02.2023 15:55 - #311)
Sizin, Duygularınızı taşıyan başka dostların da yüreklerine dokunarak, yaptığınız tespit ve betimlemelerinizle güzel açıklamalarınıza çok teşekkür ederiz. Başta, müslüman olmayan Japon'lar olmak üzere, Yüce Allah'ın Deprem Sınavından kolayca geçerken, Erzincan, Van, Muş, Diyarbakır, Kocaeli, Düzce, Elazığ en son 10 ilimizin yaşadığı felaketi düşünürsek, bizim ülkemiz neden bu sınavlardan geçemez de tekrar tekrar FELAKETLERi hep YAŞAR? Yaşamak zorunda da kalır?
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve silifkesesimiz.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
İrfan okur
(20.02.2023 11:05 - #352)
Yüreğine kalemine sağlık sevgili Durmuş hislere tercüman olmuşsun..
Durmuş Çok sağolun varolun değerli ağabeyim, hocam.
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve silifkesesimiz.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.

deneme bonusu deneme bonusu https://playdotjs.com/ deneme bonusu veren bahis siteleri deneme bonusu veren siteler youtube mp3