TARİH BİLSE İDİK... Milleti millet yapan en önemli unsurlardan biri de şüphesiz tarih birliğidir. Tarihi farklı toplumlar bu manada millet olamamışlar demektir. Geçmişi bilen, halini doğru değerlendiren, geleceğe dair gerçekçi planlar yapabilenler tarih bilinci olan insanlardır. Tarih bilinci açısından ülkemiz insanının çok iyi olduğu söylenemez. Resmi tarih görüşümüzde bile birliktelik söz konusu değildir. İnsanlarımız arasında pek çok önemli tarihi konuda taban tabana zıtlıklar görülmektedir. Öte yandan tarihin tekerrür etmesi bir vakıadır. Bir şair “Hiç ibret alınsaydı, tarih tekerrür mü ederdi.” diyerek, tarihin tekerrür etmesinin insanların olaylardan ders almamasıyla ilgili olduğunu belirtir. Acaba ders alınmayacaksa tarih niçin okutulur anlamak mümkün değil. Binlerce yıldır, milyonlarca olay oluyor, sebep ve sonuçları tartışılıyor... Sonra bakıyorsunuz bütün bunları bilen ve uyanık olduğunu iddia eden insanlar, devlet adamları yine aynı hatalara düşüyorlar ve aynı olaylar başlarına geliyor. Bunun sebebi tarihe gereken önemi vermemek mi? Yoksa tarihi doğru anlayıp, idrak etmemek mi? Yani kısacası tarih bilmemek mi? Ben tarih bilmediğimizi düşünenlerdenim. Çünkü tarih bilse idik: Türk Hakanının komşu devlet yöneticileri atını istediğinde verdiğini, hanımını istediğinde verdiğini ama vatanından bir taş parçasını istediğinde savaş açtığını bilse idik şu anda devletin topraklarının yabancılarca satın alınmasının ne manaya geldiğini kavrardık. İdaren altındaki coğrafyada yaşayan insanların mutlu, kurduğun devletin güçlü olması için: “gece yatmaz, gündüz oturmaz, çıplakları giydirir, açları doyururdun.” Tarihte kapitülasyonlar denen aleyhimize işleyen ve koskoca imparatorluğun yıkılmasında etkisi olan hakların bugün fazlasıyla siyasilerimiz tarafından küresel şirketlere verildiğini anlayabilirdik. Düşmanın niyetini doğru okuyabilsek devletimiz ve milletimiz üzerine ne gibi hesaplar yaptığını tahmin eder, zamanında aldığımız tedbirlerle onların planlarını bozabilirdik. Çanakkale mucizesini anlayabilsek iman gücünün ne olduğunu iyi bilir, bugün ABD veya AB önünde diz çökme noktasına gelmezdik. Mete Han’ın çocuklarına yaptığı: “birlik olursanız sizi kimse bükemez, kıramaz; olmazsanız şu okların kırıldığı gibi sizi bölüp parçalarlar” nasihatini bilse idik bugün onlarca grup ya da partiye bölünmez düşmanlarımızı sevindirmezdik. Türk büyüklerinin ve yöneticilerinin öğretmene ve eğitime verdiği değeri bilip anlayabilsek şu anda ülkemiz geri kalmış ülkeler sınıfında olmazdı. Susuzluğun ve kuraklığın bizleri yüzyıllar süren göçlere ve maceralara sürüklediğini bilsek cennet gibi Türkiyemizin ormanlarına, akarsularına, göllerine sahip çıkar samimi çevreciler olurduk. Dilini kaybeden atalarımızın zamanla kimliğini de yitirip hiristiyanlaştığını, başkalaştığını bilsek yabancı dil hayranı olmaz, çarşıda, pazarda, evde, okulda kısacası hayatın her alanında Türkçeden başka dillere itibar etmezdik. Atalarımızın ilim ve fen alanında yaptığı katkıları bilsek: “bizden bir şey olmaz” manasına gelen aşağılık komplenksine düşmezdik. Dün “düşmanın güzel sözlerine, ipeklerine ve gönderdiği güzel cariyelere” kanmasa idik Çinliler ile Göktürkler arasında geçen ve yüzyıllar sürecek tutsaklığımız yaşanmayacaktı. Bunun şimdi bile şuurunda olsak stratejik ortaklık, dostluk, yardım, destek, diyalog, ılımlı islam vs. palavralarına kanmaz özgürlük ve bağımsızlığımız, onurumuz ayaklar altında çiğnenmezdi. Evet, tarih bilse idik, atalarımızın başından geçenleri doğru irdeler, ders çıkarır, Atatürk’ün işaret buyurduğu hususları dikkatle uygulardık.